İsveç’in derdi başka!
İsveç son günlerde her türlü provokatif eylemin içinden çıkıyor. İki hafta önce PKK’ya yakın grupların yaptığı rezillerin etkisi daha geçmeden bu kez de Kur’an yakma provokasyonun merkezi oldu.
Prof. Dr. Hasan B. YALÇIN & İstanbul Ticaret Üniversitesi
Arka arkaya bu tür işlerin sahnelenmesi tabi ki bir tesadüften ibaret olamaz. Hepsinin bir mantığı ve sahibi var. İsveç zaten Türkiye ile ilişkilerine dikkat eden bir ülke değildi. Ancak son günlerde sistematik bir biçimde bunları sahnelemesinin bir hedefi olmalı. Delinin biri durduk yere çıkıp Kur’an yakmaya kalkışmıyor. Gösteri için İsveç devletinden izin alıyor. Aslında sadece izin almadığını, emir veya cesaret aldığını hepimiz tahmin edebiliyoruz. Kimse bana ifade özgürlüğü hikayesi anlatmasın. Planlı bir eylem var karşımızda.
Halbuki İsveç’in Türkiye ile ilişkilerini dikkatli biçimde kurmasını bekleriz. Madrid’de varılan uzlaşma çerçevesinde İsveç’in Türkiye’ye verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Fakat bu zamana kadar somut ve yeterli adımlar atmış değil. Mesela Türkiye toplamda 42 teröristin iade edilmesini bekliyor ancak bu zamana kadar listeden tek bir isim bile iade edilmedi. Cumhurbaşkanı’nın ismini zikrederek iadesini istediği FETÖ’cüyü bile iade etmediler. Sadece bir PKKlı iade edildi. O da listede yoktu. Diğer tüm anlaşma maddelerinde durum aynı. Sahte beyanatlar dışında bir gelişme yok.
İyi de İsveç NATO’ya girmek istemiyor mu diye düşünebilirsiniz. Ben çok emin değilim. O zaman da yazdım. İsveç’in yazın da şimdi de NATO’ya girmesini mecbur bırakan şartlar yok ortada. Yüzlerce yıldır hiçbir ittifaka üye olmamış İsveç’in sırf Ukrayna Savaşı ve Rus saldırganlığı nedeniyle NATO’ya girmeye kalkması çok gerçekçi değildi. Hele bugün Rusya Ukrayna’da saplanmışken eğer bir tehdit hissediyorsa bile İsveç artık o tehdidi de hissetmiyor. Soğuk Savaş’ta bile NATO’ya üye olmayan İsveç bugün neden bu kadar istekli olsun? İsveç’in NATO üyeliğini asıl isteyenin ABD olduğunu o tarihlerde de iddia etmiştim. ABD için İsveç ve Finlandiya NATO’da olmayıp AB’de bulunan iki ayrık otuydu. Onları da NATO şemsiyesi altına almak isteyen asıl ABD’deydi. Ve durum anladığım kadarıyla hala aynı.
İsveç ise ABD’yi reddetmek yerine bu işi başka yöntemlerle halletmenin peşine düşmüş olabilir. Türkiye’de yaratacağı bir infial Türkiye’nin veto yetkisini devreye sokar ve İsveç NATO’ya girmemesinin kendi suçu olmadığını iddia etmeye çalışabilir. Böylece ne ABD’yi reddetmiş olur ne de kendi kamuoyu önünde güç durumda kalır. Normalde şu tür işler NATO’ya dahil olmayı isteyen bir devletin yapacağı işler değildir. Bence konuya bu açıdan bakmak daha anlamlı değerlendirmeler üretebilir.
[TÜHA Haber Ajansı, 24 Ocak 2023]