Avrupa ve ABD ile ilişkiler yeniden düzelebilecek mi?
TÜHA HABER / YENİ ŞAFAK Gazetesi Yazarı Mehmet ACET, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kasım ayının ikinci haftasında “Ekonomide ve hukukta yeni bir seferberlik başlatıyoruz” sözleriyle gündeme gelen bir sürecin içinden geçtiğimizi açıkladı.
Yazar Mehmet ACET, kaleme aldığı ‘Avrupa ve ABD ile ilişkiler yeniden düzelebilecek mi?’ başlıklı köşe yazısında, “Deyim yerindeyse yeni bir tünelin içine girmiş durumdayız. Önümüzdeki günlerde, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün iş dünyasıyla bir araya gelip istişarelerde bulunacağını biliyoruz” dedi.
Devamında bir paketin hazırlanacağını ve atılacak adımların, tahminlere göre Aralık ayının ilk ya da ikinci haftası, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuna duyurulacağını söyleyen Mehmet ACET, İkisinin eşzamanlı yürümesinin önem taşıdığına dikkat çekiyor.
Yazar ACET, bu sürecin bir ayağında ekonomi ve hukukta atılacak adımların, diğer ayağında ise Avrupa ve ABD ile ilişkileri düzeltme arayışlarının bulunduğunun altını çiziyor.
“Neden derseniz, sadece ekonomi, demokrasi ve hukuk alanında atılacak ‘iyileştirme’ adımları yetmiyor” diyen ACET, “yatırım atmosferinin güçlenmesi için aynı zamanda Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin de olabildiğince ‘dingin’ ve ‘öngörülebilir’ halde olması gerekiyor” diyor.
“Hatırlayalım, piyasaların özellikle Amerika ile ilişkilere ne kadar duyarlı olduğunu Rahip Brunson krizinde gördük” ifadesini kullanan Mehmet ACET, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ekonomi ve hukukta atılacak adımlarla eşzamanlı olarak batı ile ilişkileri düzeltmek için güçlü bir irade ortaya koyduğunu söylüyor.
YENİ ŞAFAK Gazetesi Yazarı Mehmet ACET, şöyle devam ediyor:
““Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz” sözleriyle Daily Sabah Gazetesine verdiği demeçte, bu adımların mahiyetini anlamamıza yardımcı olacak değerlendirmeler yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Avrupa’ya “Türkiye ile ilgili açmazı aşma” çağrısında bulundu.
Aktaralım:
“AB ortak bir gelecek düşüncesiyle ayrımcılık yapmadan, uzun vadeli ortak çıkarlarımız ışığında artık Türkiye ile ilgili açmazını aşmak zorundadır. AB ekonomisi, siyaseti ve dış politikası için bir dahaki en büyük hamle Türkiye’nin tam üyeliği olacaktır. Biz buna hazırız.””
“Türkiye ile batı arasındaki ilişkiler düzelme yoluna girer mi?” sorusunun sıkça sorulduğu ve zihinleri meşgul ettiği böyle bir ortamda, önceki gün Akdeniz’den gelen bir haberin yeniden sinirlerin gerilmesine yol açtığına vurgu yapan Mehmet ACET, IRINI operasyonu kapsamında Libya’ya malzeme götüren bir Türk gemisine yapılan baskının ve saatlerce süren aramaların, Ankara’nın bu yeni yönelimini sabote etme niyeti taşıyor gibi olduğuna dikkat çekiyor.
“Baskını yapan IRINI kapsamında görev yürüten bir Alman gemisiydi” diyen Yazar Mehmet ACET, böyle olmakla birlikte, Ankara’daki kaynakların, Alman gemisinin olay yerine en yakın yerde bulunan gemi olduğu için bu aramayı yaptığını, asıl problemin ve hukuksuzluğun kaynağının ise IRINI operasyonu ve onu yönetenlerin olduğunu dile getirdiğini aktarıyor..
Mehmet ACET, “Türkiye’nin Avrupa’ya yaptığı çağrıların birinci derecede muhatabı Almanya olsa gerek. AB’nin hem lokomotif ülkesi olması hasebiyle, hem de dönem başkanlığını yürütmesi nedeniyle, Almanya’nın nasıl bir yaklaşım sergileyeceği merak konusu” olduğunu açıklıyor.
Bu konuları, Avrupa ülkelerinde yaygın teşkilatları bulunan ve Ak Parti ile yakın işbirliği içinde hareket eden Uluslararası Demokratlar Birliği’nin Başkan Yardımcısı Bülent Güven’e sorduğunu ifade eden Yazar ACET, şöyle devam ediyor:
“Almanya ve Avrupa gündemini yakından takip eden, Alman politikacılarla yakın diyalog halinde ve iyi nabız tutan bir isim olan Güven, Avrupa açılımı somut adımlarla ilerlerse, bunun Avrupa kamuoyunda çok olumlu algılanacağını söylüyor ve şunları dile getiriyor:
“Avrupa’da Cumhurbaşkanımız söz geçiremedikleri bir lider olduğu için, kızmalarına rağmen hala sözüne en fazla itibar ettikleri bir devlet başkanı konumunda. Avrupalılar açısından, AB ile ikili ilişkilerde her zaman verdiği sözü tutan lider olduğunu Avrupa’daki muhalif kesimler de söylüyor.”
Türkiye’deki muhalefet ise, Erdoğan’ın “Kendimizi Avrupa’da görüyoruz” sözleriyle ortaya koyduğu iradeyi “U dönüşü” nitelendirmesiyle tahfif edip, eleştiri konusu yaptı.
Hâlbuki Türkiye’nin Avrupa ve ABD ile ilişkilerinde yaşanan iniş/çıkışlar, gerilimler/yumuşamalar, ilerlemeler/gerilemeler, ‘nedensellik’ bağından bağımsız şekilde değerlendirildiğinde, sağlıklı bir analiz yapılamayacağı gibi, bu konuda olduğu gibi, bazı durumlarda haksız yorumlara da kapı aralamış olur.
Türkiye’nin batı ile son yıllarda yaşadığı gerilimin odağında, hiç kuşkunuz olmasın
15 Temmuz var.
Daha doğrusu 15 Temmuz sırasında ve sonrasında Avrupa ve ABD’nin sergilediği tutum ve bu tutumun Ankara’da ürettiği büyük hayal kırıklığı.
Bu durumu göz ardı ederek, Avrupa’nın çifte standart taşıyan tutumunu hesaba katmadan yapılacak yorumların bir kıymet-i harbiyesi olamaz.”
HABER : Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 26 Kasım 2020]