Akdeniz’de kritik denklem
TÜHA HABER / Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer, geçtiğimiz hafta Doğu Akdeniz-Ege hattında çok önemli gelişmelerin yaşandığını belirterek, Uluslararası hukuka uygun ve meşru olarak Türkiye’nin 18 Mart 2019 tarihinde BM’e bildirdiği kıta sahanlığı sınırlarını Yunanistan’ın kabul etmediğini açıkladı.
Dr. Eray Güçlüer, “Çünkü Yunanistan’a göre adaların kıta sahanlığı var ve Meis adasını esas alarak belirlediği kıta sahanlığı nedeniyle yaklaşık 100 bin kilometre karelik Türkiye’nin deniz alanını gasp etmeye çalışıyor. Hatta Yunanistan bununla da yetinmeyerek Mısır’la kendi kıta sahanlığına uygun deniz yetki alanlarının (DYA) belirlenmesi anlaşmasını geçtiğimiz 2020 yılında imzaladı. Ancak bu durumda Mısır 21500 kilometre karelik deniz alanını Yunanistan’a devretmek durumunda kaldı. Yunanistan aynı oyunu Girit adası üzerinden Libya için yaptıysa da 26 Kasım 2019 tarihinde Libya ve Türkiye arasında imzalanan DYA ile Libya 50 bin kilometre karelik alanı Yunanistan’ın elinden kurtarmayı başardı” dedi.
MISIR UYANDI
Mısır’ın, yeterli teknolojiye sahip olmaması nedeniyle Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama ve sondaj çalışmaları için kendi kıta sahanlığı içinde 24 ayrı bölgede uluslararası ihaleye çıktığını söyleyen Dr. Eray Güçlüer, bu ihale için ilan ettiği 18 numaralı bölgenin (parsel) Türkiye’nin BM’ye bildirmiş olduğu ve Yunanistan’ın kabul etmediği kıta sahanlığının tam güney çizgisine paralel uzandığını ifade etti.
Dr. Eray Güçlüer, “Yani Mısır ilan ettiği 18. parselle Türkiye’nin kıta sahanlığı çizgisini kabul etmiş ve 6 Ağustos 2020 tarihinde Yunanistan’la imzaladığı DYA’daki adaların kıta sahanlığı iddiasını reddetmiş oldu. Böylece geçen sene Yunanistan’a kaptırdığı 21500 kilometre karelik deniz alanını da tekrar elde edebildi” ğini dile getirdi.
YUNANİSTAN PANİKTE
Mısır’ın yeni hamlesiyle Doğu Akdeniz’de provakatif oyunları çöken Yunanistan’ın, ardı arkasına Mısır’a diplomat gönderdiğine dikkat çeken Dr. Eray Güçlüer, Yunanistan’ın, telefon trafiği gerçekleştirdiğini ve Mısır’ın geri adım atacağını sanmadığını belirtti.
Dr. Eray Güçlüer, “Ama bu yeni durumun çok yönlü siyasal, ekonomik ve güvenlik boyutunda etkileri olacak gibi görünüyor. Öncelikle Mısır’ın yeşil ışık yakmasına Türkiye’den de olumlu cevap gelmesi, Türkiye-Mısır ilişkilerine yeni bir boyut kazandıracak gibi görünüyor” dedi.
Mısır’ın ilan ettiği parsellerde Türkiye’nin sahip olduğu teknolojiyi, sismik arama ve sondaj gemilerini kullanılarak müşterek aramalar yapılabileceğini ve çıkarılacak enerjinin Türkiye üzerinden kolaylıkla Avrupa’ya aktarılabileceğinin altını çizen Dr. Eray Güçlüer, “Bu da hem Türkiye hem de Mısır için ekonomik gelir demektir. Ancak öteki taraftan İsrail-Mısır-GKRY-Yunanistan tarafından yapımı planlanan EASTMED boru hattı projesi de çöpe gidebilir. Zaten planlanmasına rağmen derin deniz geçişi zorluğu nedeniyle ekonomikliğini kaybetmiş ve yapılması çok zor görünen EASMED boru hattı iyice rafa kaldırılabilir” ifadesini kullandı.
DOĞU AKDENİZ’İN GELECEĞİ BELİRLENİYOR
Dr. Eray Güçlüer, Mısır ve Türkiye ilişkilerinin enerji boyutunda ivme kazanmasının diğer alanlardaki ekonomik iş birliğini de harekete geçirebileceğine dikkat çekerek, “Bu haliyle bile aslında Türkiye’ye karşı oluşturulmuş olan İsrail-Mısır-GKRY-Yunanistan denkleminden Mısır’ın ayrılması, yeni dönemde Türkiye-Mısır ilişkilerinin artması, Doğu Akdeniz’de yeni siyasal iklimin de başlangıcı sayılabileceğini aktardı.
Çünkü Türkiye’nin uluslararası deniz hukukuna göre belirlediği kıta sahanlığının diğer bir Akdeniz ülkesi tarafından kabul edilmiş olmasının ve Mısır’ın bu konuda aynı şekilde davranmasının, Yunanistan’ın hukuksuzluğuna da önemli bir cevap niteliği taşıdığını dile getiren Dr. Eray Güçlüer, “Bu siyasi ve ekonomik cevap aynı zamanda bölge güvenliği ve istikrarı bakımından da önem arz etmektedir. Ayrıca bundan sonra Lübnan, İsrail, GKRY, KKTC, hatta Suriye’nin bile benzer adımlar atmaları söz konusu olabilir. Zaten İsrail’in güneydeki sıkışıklığını gidermesinin başkaca bir yolu da yok gibi görünüyor” dedi.
Dr. Eray Güçlüer, geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’de DYA’ların belirlenmesi için Akdeniz platformunun kurulması önerisi yönünde bir hareketlenmenin olabileceğini de söylemek gerektiğini, böyle bir durumun sadece Doğu Akdeniz’in değil, Libya merkezli Kuzey Afrika’nın ve Suriye merkezli Ortadoğu’daki bölge coğrafyasının güvenliğini de olumlu şekilde etkileyeceğini açıkladı.
RUM-YUNAN İKİLİSİNİN OYUNLARI BOZULUYOR
Rum-Yunan ikilisinin uygulamaya çalıştığı “Türksüz bir Kıbrıs, Türkiye’siz bir Doğu Akdeniz” amaçlı politikanın bundan sonra uygulanabilir olmaktan çıkabileceğine de değinen Dr. Eray Güçlüer, Türkiye’nin önerdiği ve Mısır’ın da yeşil ışık yaktığı Doğu Akdeniz’deki DYA’larının belirlenmesi konusunda gelişim yaşanırsa, sinsi Rum planlarının da ortadan kalkacağının altını çizdi.
Dr. Eray Güçlüer, Zira Türkiye’nin Libya örneğinde olduğu gibi Doğu Akdeniz’de diğer devletlerle Deniz yetki alanı anlaşması imzalamasının ve devamında KKTC-Türkiye “Ortak Kullanım Anlaşması” imzalanmasının GKRY’nin çabalarınının boşa çıkarabileceğini kaydetti.
“Çünkü “Ortak Kullanım Anlaşmasıyla” KKTC ve Türkiye’nin sahip olduğu deniz yetki alanları birleşerek iki ülkenin müşterek alanı haline dönüşür” diyen Dr. Eray Güçlüer, “Daha da önemlisi 17 Aralık 2010’da GKRY-İsrail arasında imzalanan münhasır ekonomik bölge anlaşmasıyla halen GRKRY’nin hak iddia ettiği KKTC’ye ait deniz alanları asıl sahibi olan KKTC’ye resmen geçmiş olur. Ve sinsi Rum-Yunan oyunu da böylece bozulabilir” dedi.
HABER : Ataner YÜCE & Emekli TRT Muhabiri
[TÜHA Haber Ajansı, 08 Mart 2021]