Türkiye’nin Temel Sorunları!
Değerli okurlar, Türkiye gerek coğrafi konumu, gerekse zaman içinde oluşabilen ağır koşullar nedeniyle değişik sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Yazımda bunları size maddeler halinde aşağıda sunmaya çalışacağım.
1. GİRİŞ
Türkiye gerek coğrafi konumu, gerekse zaman içinde oluşabilen ağır koşullar nedeniyle değişik sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır.
Ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle üzerinde emperyalist güçlerin beslediği emeller, dünya genelinde yaşanan ekonomik ve siyasi kaynaklı krizler ile ülke nüfusunun artışı sonucu karşılaşılan ve kronikleşen sorunlar, temel sorunlarımız arasında yer almaktadır.
Değişik araştırma şirketlerince zaman zaman yapılan araştırma sonuçlarına göre, vatandaşlarımızı olumsuz etkileyen temel sorunların başında terör, işsizlik ve eğitim alanında yaşanan sorunlar gelmektedir.
Bu sorunların yanında siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamın krize uğraması sonucu doğan diğer sorunlarda yaşanmaktadır.
Gelir dağılımındaki eşitsizlik, asayişin sağlanması, etnik köken ayrımcılığı, bürokratik engeller, hayat pahalılığı, rüşvet ve yolsuzluk, çevre temizliği ile uluslararası ilişkilerde karşılaşılan sorunlarda temel sorunlarımız arasında yer alabilmektedir.
Bazı temel sorunlar ise sadece ülkemizde değil, dünya genelinde yaşanan sorunlar arasında bulunmaktadır.
Hava kirliliği, küresel ısınma, orman yangınları, canlı hayvan türlerinin giderek azalması, aşırı nüfus artışı gibi sorunlar dünya genelinde yaşanan sorunlar arasında yer alıyor.
Temel sorunların en aza indirilmesi ve kronikleşmeden önüne geçilmesi noktasında sivil toplum kuruluşlarınca dillendirilen önlemler ile konunun uzmanlarınca ifade edilen çözüm önerilerini dikkate alıp değerlendirmek gerekiyor.
2. CUMHURİYET, DEMOKRASİ VE REJİM SORUNLARI
Bir ülkede uygulanan yönetim şekli, demokratik rejimin işleyişinde görülen sıkıntılar o ülkede temel sorunların oluşmasında önemli rol oynamaktadır.
Bilindiği gibi yakın tarihimizde Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması sonucu Atatürk ve silah arkadaşlarınca Cumhuriyet bir yönetim şekli olarak benimsenip 29 Ekim 1923 yılında ilan edilerek uygulanmaya konuldu.
Atatürk, modern Türkiye’nin kurulup gelişmesinde muasır medeniyetler seviyesine ulaşmayı bir hedef olarak göstermişti.
Demokratik rejim ise Cumhuriyet yönetimi ile uyumlu, dünya genelinde çok sayıda ülkenin uyguladığı bir rejimdir.
Demokrasinin bir rejim olarak uygulanmasında yakın zamana kadar askeri ihtilallerin, muhtıralarınve hain darbe teşebbüslerinin seçimle gelmiş siyasi iktidarlar üzerinde olumsuz izler bıraktığı idamlara ve tutuklanmalara yol açtığı ve ülkemizi derin kaosa sürüklediği yaşanmış olaylar olarak hafızalarda yer aldığı bir gerçektir.
Cumhuriyet yönetimine bir ideolojiyi giydirmekte demokrasi ruhuyla bağdaşmadı, bu yöntemi benimseyen ülkeler sahiplendikleri ideolojinin sınırları dışına çıkamadı.
Demokrasi rejimi artık günümüzde uygulama şekline göre dünya genelinde ölçülebilen bir sistem haline dönüşmüş bulunmaktadır.
İngiltere Merkezli araştırma şirketi The Economist Intelligince Unit’in (EIU) 2021 yılı Raporuna göre, dünya nüfusunun yüzde 49,4 ü tam veya kusurlu demokrasi rejimi altında yaşıyor.
Türkiye, 2013 yılından beri demokraside maalesef istikrarlı bir şekilde geriliyor, 2021 yılında 4,35 puan ile hibrit ve otoriter rejimleri ayıran 4.00 barajının üzerinde yer alıyor.
Demokrasi, insanlığın bulduğu en iyi sistem olarak kabul edilip, tüm insanlığın üzerinde birleştiği bir rejim olarak kabul görmektedir.
Dünya genelinde Norveç, Yeni Zelenda, Finlandiya, İsveç ve İzlanda en demokratik ülkeler arasında yer alırken ABD tam demokrasiden kusurlu demokrasiye düştü, Türkiye ise 167 ülke arasında 4,35 puanla 103ncü sırada yer aldı.
Türkiye’nin demokratik ülkeler arasında aldığı yer ve yaşanan sorunlar karşısındaki irtifa kaybı nedenleri ve temel sorunların üstesinden nasıl gelinebileceği üzerinde durmamız gerekiyor.
3. DEMOKRASİDE BİRLİK VAKFI VE TAM DEMOKRASİ PLATFORMU
Demokraside Birlik Vakfı ile İnsani Değerler Derneği eski Genel Başkanı Sayın Mehmet Bozdemir, yaptığı bir açıklamada Genel Yönetim Kurulu’nun 29.04.2011 tarihli toplantısında 5253 Sayılı Dernekler Kanunu 2/f maddesi ve yönetmeliğin 94ncü maddesine göre ‘İnsani Değerler ve Demokrasi Platformunun, oluşturulduğunu açıklamıştı.
Platformun oluşturulması aşamasından sonra demokrasimizin gelişmesi amacına yönelik olarak yeni projeler üretilmiş ve Vakfın 20nci Kuruluş yıldönümü münasebetiyle 30 Kasım 2013 tarihinde ülkemizde bir ilk ve başlangıç olarak Ankara’da Milli Kütüphane’de ‘Demokrasi Şurası, düzenlenmişti.
Vakfın Genel Başkanı Bozdemir, zaman zaman yaptığı açıklamalar ve Vakıf Genel Merkezinde konunun uzmanı olan hukukçu, tarihçi ve siyaset bilimcilerle yaptığı sohbetlerde ülkemizin temel sorunlarının çözümünde şu önerilerde bulunmaktaydı:
- Ülkemizde uygulanan demokrasi evrensel normlara ulaşmak zorundadır.
- Türkiye, demokratikleşmeden normalleşemez.
- Gerçek manada birey olmanın yolu demokratik gelişmeyle yakından ilgilidir.
- Vakfımız, tam demokrasi platformunun halkımıza ulaştırılması yolunda etkin faaliyetlerine devam edecektir.
- Vakfın amacı, demokratik ilkelerden hareketle temel hak ve özgürlükleri geliştirme, her türlü görüşün yazılı ve sözlü olarak güven içinde açıklanmasını sağlamak, demokratik katılımı teşvik etmek, demokrasiyi bütün kurumları ile hayata geçirme esasları üzerine kuruludur.
4. ÖNERİLER VE SONUÇ
Cumhuriyeti bir yönetim şekli olarak benimsemiş olmakla birlikte, yönetime Cumhuriyet ilkelerine ters ideoloji giydirilmiş ülkeler giderek derinleşen sorunlarla karşılaşmaktadır.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, demokratik rejimin karşılaştığı sorunların üstesinden gelinmesi ekonomi, siyaset ve çalışma hayatı ve eğitimde reform yapmayı gerekli kılmaktadır.
Yapılması zorunlu reformların uygulanmasında ise hukukun üstünlüğüne özen gösterilmesi, siyasal iktidarların ortaya koydukları siyasi gücün, hukukun gerektirdiği güçten üstün olmaması gerekmektedir.
Ülkemizde iş başına gelen ve siyasete yön veren iktidarlar, başlangıçta her alanda reformist bir tutum içinde olduklarını açıklıyorlar, ama bunun hukuk alanında yapılması zorunlu reformlarla buluşturamadıkları için başarılı olamıyorlar.
Hukukun üstünlüğü demokratik rejimlerin olmazsa olmazıdır. Yargıtay eski başkanlarından Prof. Dr. Sami Selçuk’a göre demokrasinin durağı hukuktur.
‘Daha İyi Yargı, Derneği Bakanı Avukat Mehmet Gün’e göre ise demokrasinin işlerlik kazanması yargı alanında yapılacak reformlarla mümkündür ve daha iyi demokrasi ancak daha iyi yargı ile gerçekleşir.
Dernek yönetimi bu amaçla ‘Adalet Yüksek Kurumu Kanunu, Yargısal Meslek Kuruluşları Kanunu ile Adalet Yüksek Mahkemesi kanunlarının çıkarılmasını önermektedir.
Demokraside Birlik Vakfı Başkanı Mehmet Bozdemir de ülkemizin en önemli sorununun tam demokrasiye geçişin zorunlu gördüğü sorunların üstesinden gelmek olduğunu ifade etmekte bu amaçla ortaya koydukları ‘Tam Demokrasi Platformu”na, destek olunmasını önermektedir.
Bozdemir, Tam Demokrasi idealinin hayat bulması ve halka mal edilmesi yolundaki çalışmalara devam edileceğini bu amaçla siyasi parti liderlerinden destek aldıklarını, diğer sivil toplum kuruluşlarıyla iletişimin devam edeceğini ifade etmektedir.
Sonuçta önemli olan ülkemizin tam demokrasi yolculuğunda konunun tarafları ile ortak bir zamanda bir araya gelip, gerçekleri teyit etmek ve bu alandaki çalışmaları sabırla yürütmek önemli bir gelişmedir.
Atıf ÖZGEN
(*) İDD Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi
e mail: ozgenatif@gmail.com
***
İnsani Değerler Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası Haber Ajansı (UHA) ve TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’nın köşe yazarı Atıf ÖZGEN, emekli olduktan sonra kaleme aldığı ilk eseri olan ‘Önce Özde Önde İNSAN’ isimli kitabını yayımladı.
[TÜHA Haber Ajansı, 24 Ağustos 2022]