Siz önce Atatürk’le barışın!
TÜHA HABER / AKŞAM Gazetesi Yazarı Ahmet Kekeç, gazetesi için kaleme aldığı makalesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Mustafa Kemal’den söz ederken, özellikle “Gazi” nitelemesini kullandığını ve buna özen gösterdiğini bildiğini ifade ediyor..
AKŞAM Gazetesi Yazarı Ahmet Kekeç
Ahmet Kekeç, bu vurgulamanın yahut nitelemenin (onların hoşlanacağı ifadeyle söylersek) “neyi imlediğini” anladıklarını düşünmediğini, bunun bir “tedbir” olduğunu, “Atatürk” demek zorunda kalmamak için bu nitelemeyi kullandığını sandıklarını belirtiyor.
“Biraz Attila İlhan karıştırmış olsalardı, “Gazi”yle bazı müstevli kafalıların “Atatürk”ü arasında bir fark olduğunu göreceklerdi” diyen Ahmet Kekeç, “Kaldı ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Atatürk” ismini de kullanıyor. Hem de sıklıkla kullanıyor” diyor.
Ahmet Kekeç, şöyle devam ediyor: “Zaman zaman Halk TV’de karşımıza çıkan bir zatı muhterem şöyle diyordu: “Erdoğan Atatürk’le barışıyor… İnönü’yle de barışmalı…” İlk bakışta makul bir önerme gibi geliyor. Makul ama haksız…Makul bulduğunuzda, “barışıyor” ifadesiyle yöneltilen gizli suçlamayı da kabul etmiş oluyorsunuz…” şeklinde yorumluyor.
“Bence, Erdoğan’a akıl verenler öncelikle Atatürk’le barışmalıdırlar ve Atatürkçülük adına sergilenen “İnönücülüğü” terk etmelidirler” diyen Gazeteci Ahmet Kekeç, “CHP’liler (bu çıkmazdan kurtulmak istiyorlarsa) partilerinin kurulduğu döneme, hangi şartlarda kurulduğuna, hangi misyonla devreye sokulduğuna bakmalıdırlar ve “kıyaslamalı olarak” ilk iki dönemi (Atatürk ve İsmet İnönü dönemini) doğru bir değerlendirmeye tabi tutmalıdırlar” diyor.
Ahmet Kekeç, “Daha önce de yazmıştım: İlk dönem CHP’si kendi çapında idealizmlerin CHP’siydi ve ülkeyi Batı’ya taşımak gibi bir misyonla yola çıkmıştı. Bunda kısmen başarılı olduğu söylenebilir.
İkinci dönem CHP’si, görünüşte Batı’cı ve çağdaştı ama birinci adamın (Atatürk’ün) idealizmini “dondurmaktan” öte bir işlev görmedi.
Rahmetli Attila İlhan bütün kötülükleri İsmet Paşa’ya fatura ederdi.
Ben de öyle yapıyorum.
İyi mi yapıyorum?” ifadesini kullanıyor.
Kendini Attila İlhan’vari bir tutum benimsemeye iten şeyin, bir dönemi kullanarak bir başka dönemi aklamak olmadığının altını çizen Ahmet Kekeç, “Maksadım, nüanslara dikkat çekmek… “Birinci adam” ve “ikinci adam” arasındaki yaklaşım farkının altını çizmek…” olduğuna vurgu yapıyor.
Ahmet Kekeç, “Birinci adam (kısmen de olsa) meşruiyetçiydi. Seçim ve meşveret işlerine önem veriyor görünürdü. İkincisi değildi” diyor.
Birinci adam’ın en sıkışık zamanda bile “millet iradesi” dediğini hatırlatan Ahmet Kekeç, hatta görece demokrat bile sayılabildiğini, En azından, “Serbest Cumhuriyet Fırkası” gibi iyi niyetli bir girişimin sahibi olduğuna dikkat çekiyor.
Ahmet Kekeç, İkincisinin korporatist olduğunun altını çiziyor, birinci adam kökeninin Sümer ve Hititlere dayanan, Anadolu topraklarıyla ve bu topraklardan türeyen kültürle harmanlanmış bir ulus yaratmayı öngördüğünü belirtiyor.
“Başaramamıştır, ayrı… Başarılabilir bir iş değildir çünkü” diye ifade eden Ahmet Kekeç, “İkincisi, “Yunan/Latin” kültür değerlerine bağlı devşirme bir topluluk oluşturmaya çalışıyordu…Birinci adam “kısmi liberalizm” diyebileceğimiz bir iktisadi modeli benimsemişti ve 30’ların sonuna doğru İktisat Vekili Celal Bayar eliyle bunu uygulamaya koymuştu. İkincisi ölümüne devletçiydi; “yarı karma” kavramına bile tahammül edemiyordu… İktisadi kalkınmayı ise, “Sovyetler Birliği”nin “kolhoz” ve “sovhoz” adı verilen kadük uygulamalarından ibaret görüyordu” diyor.
AKŞAM Gazetesi Yazarı Ahmet Kekeç, makalesinin sonunda şunlara yer veriyor:
“Birinci adama göre çağdaşlık, kültürde ve bilimde “muasır medeniyet seviyesi”ni yakalamaktı.
İkincisine göre çağdaşlaşmanın “olmazsa olmaz” şartı birtakım uyduruk Grek filozoflarını özümsemek, gariban köy çocuklarına mandolinle Mozart çaldırmaktı. “Köy Enstitüleri” ve “Halkevleri”, bir dönem, bu amaca hizmet etmişlerdir.
Hülasa… Erdoğan’ın İnönü’yle de barışması gerektiğini savunanların bu iki dönemi derinlemesine kavramaları) ve öncelikle kendilerinin Atatürk’le barışmaları, yani “Türkiye düşmanları”yla iş tutmamaları gerekiyor!”
HABER : Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 12 Temmuz 2020]