ABD’de enflasyon tartışmaları kızışıyor
Gelişmiş ekonomiler arasında enflasyondan en çok ağzı yanan ülke ABD…
Doç. Dr. Nurullah GÜR & SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü
Son 40 yılın en yüksek seviyesine çıkan enflasyon, Başkan Biden için tam bir baş ağrısına döndü. Biden’ın kurmayları, tekelci ve oligopolcü güçleri törpüleyecek politika alternatiflerini çalışıyor.
Enflasyon dünya genelinde haneleri, politika yapıcıları ve siyasetçileri fazlasıyla zorluyor. Tablodan görülebileceği üzere, enflasyonun salgın öncesindeki seviyesi ile son gelinen nokta arasında dağlar kadar fark var. Gelişmişler arasında enflasyondan en çok ağzı yanan ülke, ABD oldu. Son 40 yılın en yüksek seviyesine çıkan enflasyon, Başkan Joe Biden için tam bir baş ağrısına dönüşmüş durumda. Biden, bazı sektörlerde oligopolcü ve hatta tekelci seviyelere çıkan şirketlerin piyasa güçlerinin rekabeti öldürerek aşırı fiyat artışlarına neden olduğunu iddia ediyor. Biden’ın ekonomi kurmayları, tekelci ve oligopolcü güçleri törpüleyecek ve piyasalarda rekabeti arttırabilecek politika alternatifleri üzerinde çalışıyorlar.
Demokrat Parti’nin liberal kanadında Biden’ın kamu müdahalesi yanlı tutumundan rahatsızlık duyanlar var. Clinton döneminde Hazine Bakanı, Obama döneminde ise Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü görevinde bulunmuş Larry Summers, enflasyonla mücadelede Biden’ın antitröst (rekabete aykırı uygulamaları kısıtlayan ve cezalandıran yasalar) düzenlemelerden yana tutumunu kibirli ve alaycı bir dille eleştirdi.
Summers, eğer Biden büyük şirketlerin ekonomik ve siyasi güçlerini dizginlemek için enflasyonu bahane ederek antitröst kanunlarını sıkılaştırmak istiyorsa, bu hamleyi siyaseten anlayabileceğini; ama eğer bu tip uygulamalarla enflasyonu gerçekten düşürebileceğine inanıyorsa, bunun “bilimi reddetmek” olduğunu belirtti.
OLİGOPOLCÜ GÜÇ…
Summers’ın “bilimi reddetmek” eleştirisi çok da bilimsel değil. Tekelci ve oligopolcü piyasa güçlerinin ABD’de üretkenliğin, girişimciliğin ve ekonomik büyümenin altını oyduğunu ortaya koyan yüzlerce bilimsel çalışma var. Ama enflasyonist etki konusunda resim net değil. Şikago Üniversitesi’nin yaptığı bir uzman anketi sonucuna göre, akademisyenlerin yüzde 67’si, şirketlerin rekabeti baltalayan ve kâr marjlarını arttıran yüksek piyasa güçlerini, ABD’deki enflasyon artışını açıklayan önemli bir faktör olarak görmüyor. Geri kalan kesimde karasızlar ağırlıkta. Kararsızlar arasında yer alan Daron Acemoğlu “ABD’de büyük şirket sorunu var; ancak bunun enflasyonda önemli bir faktör olup olmadığı net değil” yorumunda bulunmuş. Piyasa gücünün enflasyonu artırdığına dair görüş bildirenler arasında ise Angus Deaton ve Bengt Holmström gibi Nobelli iktisatçılar var. Ankete katılanlardan David Autor şu sözleriyle konuya doğru bir yerden yaklaşmış: “Mantığı göremiyorum: Amerikan piyasalarında rekabet koşulları on yıllardır kötüleşiyor; ancak yüksek enflasyon ortaya çıkalı daha bir yıl olmadı.” Enflasyona dair belirsizlikler ve beklentiler normal bir seyirde ilerlerken, büyük şirketler piyasa güçlerini fiyatları artırmak için tam anlamıyla kullanamazlar.
Ne zaman ki enflasyon başını kaldırır, ortalık toz dumana karışır, işte o zaman büyük şirketler piyasa güçlerini devreye sokarak durumu kendi lehlerine çevirmeye çalışır. Tekelci ve oligopolcü gücün oluşmasını engellemek piyasaların düzgün işlemesi ve rekabetin tüketicilerin lehine olacak şekilde artması için gereklidir. Ama enflasyonun kökenlerine inmeden sadece antitröst yasalarına başvurmak beklenen etkiyi yaratmayabilir.
ENFLASYONU DÜŞÜREBİLİRSEK ÖNÜMÜZ AÇIK
Enflasyonu düşürmek Türkiye ekonomisi açısından da oldukça kritik. Enflasyonun son aylardaki seyri, insanların ekonomik beklentilerinin kötüleşmesine sebep oldu. Ama yaşanan onca badireye rağmen, Türkiye’nin aşılamaz ekonomik sorunlara sahip olduğunu söyleyemeyiz. Türkiye ekonomisi son 8 yıldaki tüm zorluklar karşısında dinamik yapısını bir şekilde korumayı başardı. Rakamlar da bunu teyit ediyor. Sanayi üretimi kasımda yıllık yüzde 11.4’luk artış kaydetti. Salgının başından bu yana Türkiye ekonomisi 3.7 milyon ilave istihdam oluşturdu. Salgından önce aylık ortalama 15 milyar dolarlık bir ihracat performansımız varken, 2021’de bunu 19 milyar dolara taşıdık. Hem nicelik hem de nitelik bakımından çok daha iyilerini yapabiliriz. Enflasyon ve kur oynaklığı bunun önünde birer engel. Yüksek enflasyonu ve kur oynaklığını yenebilirsek, ekonomik kalkınma yolculuğumuz daha az engebeli bir yolda ilerler.
[TÜHA Haber Ajansı, 17 Ocak 2022]