ABD’ye Dostça Hatırlatma: FETÖ Sizin İçin Varoluşsal Bir Tehdit!
Türk vatandaşları en yüksek vize ret oranıyla ABD’ye seyahat edemezken FETÖ üyeleri yeşil kart sahibi. PKK’lıların Avrupa’da izlediği süreç gibi FETÖ üyeleri de ABD’nin vatandaşı olmaya başladı. “Amerikanlaşan” FETÖ, ABD’de, aynen Türkiye’de yaptıkları gibi, on yıllara yayılan “sızma” çabasıyla içten fethetme sürecini aslında başlattı. Bu nedenle, Amerikalı dostlarımıza bazı hatırlatmalar yapmakta fayda var.
Doç. Dr. Murat ASLAN
FETÖ’nün “ne” olduğuna yönelik Türkiye’de fikir sahibi olmayan kalmadı. Ancak diğer ülkelerde hâlâ FETÖ’yü “ılımlı İslam” çizgisinde görme eğilimi dikkat çekiyor. Temel özgürlükleri ileri sürüp “mağdur” oyununa soyunan FETÖ de bu eksikliğin farkında. Bu nedenle Türkiye’de 1970’lerden itibaren örgütlenme ve devlete sızıp “güce hükmetme” ajandasını özellikle ABD’de uygulamaya başladı.
Türk vatandaşları en yüksek vize ret oranıyla ABD’ye seyahat edemezken FETÖ üyeleri yeşil kart sahibi. PKK’lıların Avrupa’da izlediği süreç gibi FETÖ üyeleri de ABD’nin vatandaşı olmaya başladı. Amerikalılara mahsus giyim ve gülüş tarzıyla resimlerini kendilerini işe alan şirketlerin ve kurumların sayfalarına koymaktalar. “Amerikanlaşan” FETÖ, ABD’de, aynen Türkiye’de yaptıkları gibi, on yıllara yayılan “sızma” çabasıyla içten fethetme sürecini aslında başlattı. Bu nedenle Amerikalı dostlarımıza bazı hatırlatmalar yapmakta fayda var.
ABD’ye Dostça Hatırlatma
ABD’deki FETÖ varlığı ve tehdidi halen vahim düzeyde ve birkaç on yıl sonra için üretilecek senaryolar ürkütücü. “Besle kargayı oysun gözünü” deyişini hatırlatırcasına FETÖ ABD’yi ele geçirme planını uygulamaya soktu. Öte yandan FETÖ’nün “Amerika Eylem Planı” sadece ABD’yi değil, tüm diğer ülkeleri etkileyebilecek nitelikte. Bu nedenle bu analizde açıklamaları basit ve anlaşılır tutmak gerekmekte.
FETÖ’nün, bir örgüt olarak nihai amacını anlamak önemli. Örgütün Fethullah Gülen’e endeksli öğretisinin İslam veya başka bir din ile bir ilintisi yok. “Mehdilik” üzerine inşa edilmiş öğretide Gülen’in kendi mantığıyla kurguladığı kavramlar hâkim. “Hizmet, himmet, hikmet, hidayet” şeklinde örgüt üyelerince ezbere tabi tutulan bu kavramlar aslında nihai amacın basit araçları. Diğer bir ifadeyle, örgüt üyelerini motive etmek ve kontrol altında tutmak için “inşa edilmiş” referanslar. Asıl amaç aslında net: “gücü ele geçirmek ve hükmetmek”. ABD de bu amacın gerçekleştirileceği en uygun ülke.
Örgütün Tröst Yapısı
Örgütün bu amacı gerçekleştirmeden yapısını “tröst” kelimesiyle nitelendirmek gerekiyor. Diğer deyişle, örgüt toplumsal, siyasi, hukuki, güvenlik, iş gibi hayatın her alanında tekel oluşturma çabasında. Bu maksatla, örgüt çıkar birliktelikleri yaratıp kendine bağlı ve bağımlı zincirler oluşturuyor. Arka planda “abi-abla” adı verilen sadık örgüt üyeleriyle kontrol mekanizması tesis edip “paralel evren” yaratıyor. Yani örgütün somut uzantıları arka planda görünmeyen ve Fethullah Gülen’in “havaya” benzettiği “eller” marifetiyle yönlendiriliyor. Böylece, istenmeyen sonuçlarla karşılaşıldığında örgüt “reddetme” imtiyazını elde ediyor. Öte yandan “hayır işleri” yoluyla imaj çalışması hiçbir zaman ihmal edilmiyor.
İnsan Kaynağı Yaratma ve Eğitim Faaliyetleri
İnsan kaynağı yaratmak en önemli uğraş alanı. Bu maksatla eğitim kurumları kurulması, bu okullar aracılığıyla robotlaştırılmış ama nitelikli kişilerin iş gücü piyasasına sürülmesi, devlet ve özel sektörde “aklını örgüte teslim etmiş” kişilerin kritik görevlere getirilmesi süreci takip ediliyor. Aslında eğitim sorunu olan ülkelerde FETÖ, bu zafiyeti başarıyla istismar etmekte. İşin ilginç yanı eğitim sisteminde zafiyet olan en belirgin ülke de ABD. Çünkü eğitim pahalı ve fakir halkın bu “imtiyaza” erişmesi pek mümkün değil.
Üniversitelerin paralı olduğu da dikkate alınırsa FETÖ için ABD’de inanılmaz bir fırsatlar zinciri mevcut. Üniversitelere öğrenci kabulü merkezi yerleştirmeye değil, üniversitelerin öğrenci işleri uhdesinde. Stajyer kabulü üniversite öğretim üyelerinin aldıkları fon ile ilintili. Türkiye’den ABD’ye giden ve mağduriyet beyanı ile yeşil kart alıp halen vatandaş olmaya başlayan FETÖ üyeleri halen hem üniversitelerde hem de düşünce kuruluşlarında sadece Türkiye karşıtlığı ile sınırlı bir gayret içinde değiller. Aynı zamanda ABD yapılanması için FETÖ’nün yetiştirdiği “öğrencileri” bu kurumlara öğrenci veya stajyer olarak kabul ediyorlar.
Tabi bu noktada FETÖ’nün ABD’deki eğitim kurumlarına yönelik birkaç rakam vermekte fayda var. FETÖ’nün ABD’de okul sayısı 140 ve öğrenci sayısı yıllık 60 bin civarında. Elde ettiği gelir ise yıllık bazda 500 milyon ABD doları üzerinde. Bu rakamlar Amerikalı dostlarımıza bir şeyler ifade etmeli. Her yıl FETÖ eğitim gelirleriyle zenginleşip farklı sektörlere yayılma kapasitesini genişletirken 60 bin üzerinde robotlaşmış şahsı Amerikan istihdam piyasasına sürüyor.
ABD’nin Federal ve Eyalet Yapılarına Sızma
Örgüt eğitim çabalarını paralel bir başka gayretle birlikte yürütüyor: Devlet ve özel sektörün röntgeninin çekilmesi, kritik kadroların tespit edilmesi, kurumsal zafiyetlerin belirlenmesi ve FETÖ okullarında o kadroların gerektirdiği insan gücünün yetiştirilmesi. Herhangi bir pozisyona örgüt üyesi yerleştirildiğinde sabırla diğer örgüt elemanlarına referans olunup örgütün genişlemesi sağlanıyor. Diğer bir ifadeyle, ABD eğitim sisteminin ürünü şeklinde FETÖ tezgahından geçmiş Amerikalılar; Amerikan borsasındaki şirketlere, eyalet yönetimlerine, siyasi partilere, eğitim kurumlarına ve düşünce kuruluşlarına “sızıyor”. Afrika veya Orta Asya’daki ülkelerdeki FETÖ faaliyetlerinden farklı olarak bir süper gücü içeriden ele geçirmeye, örgüt, her an yaklaşıyor. Bu gerçeği gören Rusya’nın FETÖ’yü yasakladığını hatırlatmakta fayda var.
ABD İş Dünyasına Sızma
FETÖ’nün ABD’de şirketler kurmasını da ayrıca ele almak lazım. Dünya genelinde 5 bin civarında şirketi olan FETÖ, faal olduğu tüm ülkelerde ticareti kontrol altına alarak tekelleşme stratejisi izlemekte. Böylece finansal bir güç haline gelirken mali yapısının konsolide olmasıyla “dikkate alınması” gereken bir topluluk haline dönüşüyor. Bankacılık ve finans sektörüne sızdırdığı elemanlarıyla haksız kazançlarını katlarken bir süre sonra piyasayı şekillendiren bir yapı haline geliyor. Diğer bir ifadeyle ticaret yapan şirketler örgüte “himmet” adı altında haraç vermeden hayatta kalamıyor. Devasa bir piyasaya sahip ABD için aslında örgütün ne kadar büyük bir tehdit olduğu değerlendirilmeli. FETÖ’nün, büyük Amerikan şirketlerinin hisselerini alması ve ticari bir güç haline gelmesi ABD’liler için belki de bir dönüm noktası olacak.
ABD Siyaseti ve FETÖ
Örgütün güçlü olana itaat, zayıf olana hükmetme stratejisi izlediği biliniyor. Bu kapsamda, örgütün bağış durumunu takip etmek gerekiyor. Seçim kampanyalarında hangi senatörün FETÖ’den ne kadar bağış aldığı mutlaka araştırılmalı. Aksi halde ABD Senatosunda FETÖ’nün talebiyle sadece Türkiye aleyhinde değil, küresel meselelerde FETÖ için “el kaldıran” Senatörler görmek mümkün. Doğal olarak Amerikan vatandaşlığı almış FETÖ’cülerin hem Demokrat hem de Cumhuriyetçiler safında siyasete atılması ve Senatör olması olası. Örgütün mahrem yapısı nedeniyle FETÖ’nün her senatöre bir “imam” ataması Amerikan kamuoyunun pek fark edemeyeceği bir gerçek.
Hayatın her alanına sızan FETÖ, ABD’de halen kendini konsolide etmekte. Türkiye’nin tecrübelerine Amerikalıların itibar etmesi faydalarına. FETÖ veya Gülenistler, adı ne olursa olsun, ABD için varoluşsal bir tehdit. Dostça bir hatırlatma!