AK Parti’nin 21 yılda gerçekleştirdiği önemli yatırımları arasında, Ulaşım ve Altyapı ve Büyük Projeler göze çarpıyor…
Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Arş. Görevlisi Yunus ŞAHBAZ, bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı için hazırladığı ‘AK Parti’nin 21 yılda kendisiyle rekabet eden bir parti olması” başlıklı bir raporunun bugünkü bölümünde de, AK Parti yatırımlarının (ULAŞIM VE ALTYAPI ve BÜYÜK PROJELER) olduğuna dikkat çekti.
ULAŞIM VE ALTYAPI
Son yıllarda ekonomisinde zaman zaman dalgalanmalar yaşansa da Türkiye’nin birçok noktada altyapı sorununu çözmüş bir ülke olduğu kabul edilmektedir. Altyapı ve ulaşım alanında yapılan yatırımlar hem hizmet ve yaşam standartlarını yükseltmiş hem de uluslararası arenada Türkiye’nin ticari ve itibari değerini artırmıştır.
AK Parti iktidarıyla birlikte özellikle kara yolu ve demir yolu taşımacılığında büyük atılımlar yapılmıştır. Cumhuriyet tarihinde yirmi yıllık Tek Parti devrinde toplam 4 bin kilometrelik demir yolu yapılırken sonraki elli yılda sadece 1.700 kilometrelik demir yolu yapılabilmiştir.
Yirmi yıllık AK Parti iktidarında yapılanlarla beraber bu rakam 15 bin kilometreye ulaşmış ve 2023 için bu hedef 18 bin kilometre olarak belirlenmiştir. Ayrıca bu noktada dikkat çekici husus ise demir yolu yatırımının ulaşım yatırımları içindeki oranının hızla büyümesidir. 2013’te toplam ulaşım yatırımları içinde demir yolunun payı yüzde 33 iken 2020’lerde yüzde 50’ye yaklaşarak kara yolunu da aşmıştır.
Kara yolu taşımacılığı ise AK Parti’nin hizmet kalemleri içerisinde en iddialı olduğu alanlardan biridir. 2002-2021 arasındaki on dokuz yıllık periyotta bölünmüş yol ağı 6 bin 101 kilometreden 28 bin 402 kilometreye, otoyol uzunluğu da 1.714 kilometreden 3 bin 532 kilometreye çıkarılmıştır.
Özellikle Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşan yol, köprü ve tünel gibi yatırımlarla beraber İstanbul merkezli olarak bölge Türkiye’nin ticaret üssüne dönüştürülmüştür.
2003-2020 döneminde kara yoluna 105,1 milyar dolar, demir yoluna 32 milyar dolar, hava yoluna 15,1 milyar dolar ve deniz yoluna 1,9 milyar dolar yatırım yapılmıştır. Toplamda ulaşım ve altyapı alanlarında 169,2 milyar dolarlık yatırım yapılırken bunun gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) 409,7 milyar dolar etkisi olmuş ve 1,02 milyon kişiye de istihdam olanağı oluşturulmuştur.
Bu kapsamda ulaşım sektörü başta olmak üzere tüm yatırım birimlerinin en temel çıktısı ise sağlanan istihdam olanaklarıdır. Bir yol, köprü ya da tünel yapıldığında hem yapım hem de işletilmesi sürecinde birçok kişiye istihdam olanağı sağlanmaktadır.
Söz gelimi Türkiye’nin son yıllardaki büyük projelerinden olan Avrasya Tüneli’nin sadece inşaatı esnasında günde 1.800 kişiye istihdam olanağı sunulmuştur. Buna binaen bir ülkenin siyasi, sosyal ve iktisadi refahının büyük oranda iyi organize edilmiş ulaşım sistemine bağlı olduğu söylenebilir.
BÜYÜK PROJELER
2010’lardan itibaren yoğun bir şekilde gündeme gelen yatırım ve kalkınma konuları ise büyük projelerdir. Özellikle nüfusun yoğunlaştığı ve ticaretin büyük bir kısmının cereyan ettiği Marmara Bölgesi ve İstanbul’a yapılan ve yapılacak projeler AK Parti adına da yeni bir seviyeyi işaret etmektedir.
Avrasya Tüneli, Marmaray, İstanbul Havalimanı, İstanbul Boğazı’ndaki üçüncü köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İzmit Körfezi’ne yapılan Osmangazi Köprüsü, Mart 2022’de açılışı yapılan Çanakkale 1915 Köprüsü ve şehir hastaneleri bu anlamda ilk akla gelenlerdir.
Mega projeler olarak da adlandırılan bu tür büyük yatırımların dünyada da birçok örneği mevcuttur. Bu yapılar özellikle mega projeler olarak 1980’lerden itibaren artış göstererek dünya gündemine girmeye başlamıştır. Genel anlamda “mega proje” terimi normal inşaat projesiyle karşılaştırıldığında daha büyük bir iştirak düzeyine, boyutuna, aktörlerin katılımına, uygulama süresine ve karmaşıklığına sahip projeleri ifade eder.
Günümüzde mega projeler ekonomik ve teknolojik sonuçları itibarıyla kalkınma stratejisinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmektedir. Mega projelerin pozitif katkılarını iş dünyasına yansımalar, uluslararası ticaret, turizm, istihdam ve vergiler gibi farklı kalemlerde görmek mümkündür.
Özellikle gelişmekte olan ülkelere yabancı yatırımcıları çekme noktasında mega projelerin belirleyici bir yerinin olduğu söylenebilir. Ayrıca bu türden dev yatırımların yapıldığı şehirlerin uluslararası marka değerinin arttığı ve küresel anlamda cazibe merkezi bir mega kente dönüştüğünü de eklemek gerekir.
Sağlık alanındaki şehir hastaneleri gibi örnekleri olmakla beraber Türkiye özelinde büyük projelerden kasıt daha çok ulaşım alanında yapılan devasa yatırımlardır. Sağ kalkınmacılık geleneği ve özellikle AK Parti iktidarının en fazla üzerinde durduğu alanların başında ulaşım altyapısındaki yatırımlar gelmektedir. Zira günümüzde bir ülkenin gelişiminde ve kalkınmasında ulaşım imkanlarının hayati rol oynadığı yaygın kabul görmüş bir vakıadır.
Birçok iktisadi işletme ve endüstri kolu ham madde ve ürünleri temin etme; bunları etkili, hızlı ve sürdürülebilir bir şekilde dağıtma ihtiyacı duymaktadır. Sağlam ve iyi işleyen bir ulaşım sistemi hızlı ve güvenli taşımacılık taahhüdüyle ulusal ve uluslararası yatırımcıyı teşvik etmektedir.
[Kuzey Marmara Otoyolu]
Türkiye’nin Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesişiminde olması, Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasında bir köprü olabilecek jeopolitiği haiz olmasını bu bağlamda dikkate almak gerekmektedir. Bu jeopolitik avantajın kullanılabilmesi için yolcu ve yük taşıma taleplerinin zamanında, güvenli ve konforlu bir şekilde karşılanması elzemdir. Dolayısıyla Türkiye’nin ulusal ve uluslararası potansiyeli karşılayabilecek, ekonomik ve toplumsal gelişim ihtiyaçlarının icbar ettiği ulaşım kapasitesini oluşturabilmesi bir zaruret haline gelmiştir.
Bu anlamda ekonomik büyüme de ticari faaliyetlerin daha fazla paydaşa, daha hızlı ve güvenilir bir şekilde ulaştırılmasıyla mümkün olabilecektir. Dolayısıyla yeterli ulaşım olanaklarının olmaması nedeniyle potansiyel fırsatları engelleyen kısıtlamalar söz konusu olacak ve bu da ekonomik kalkınmayı sekteye uğratabilecektir.
Ulaşım sektörünü diğer yatırım ve iktisadi sektörlerden ayıran hususlardan birisi ikili yapı arz etmesidir. Ulaşım bir taraftan kendi başına ekonomik bir sektörken aynı zamanda birçok sektörle doğrudan ya da dolaylı ilişkisi bulunan ve bu sektörleri pozitif anlamda etkileyen bir faaliyet alanıdır. Ayrıca büyük ulaşım projelerinin kalkınmanın maliyet birimlerinden olan çevre üzerinde de olumlu sonuçları vardır.
Ulaştırma altyapısı düzgün bir şekilde sağlandığında ve sistem oturtulduğunda ekonomik büyümenin çevresel sonuçları elimine edilebilmektedir. Söz gelimi Avrasya Tüneli sayesinde trafikte hatırı sayılır bir rahatlama olmuş ve bu da tahminen yılda 80 bin ton civarında egzoz emisyon miktarında azalmaya neden olmuştur.
Ülke içinde yayılan hızlı tren ve havalimanları gibi diğer yatırım birimlerinin ticari ve sınai getirilerinin yanı sıra turizme katkı gibi yönlerine de dikkat çekmek gerekir. Zira turistik yerler kadar bu yerler arasında kurulan ulaşım imkanlarını, turistlerin ülke içinde hızlı ve güvenli bir şekilde hareket etme imkanına sahip olmasını da dikkate almak gerekir.
Efes antik kentinin hemen yanında havalimanının olması ve Nevşehir Kapadokya’daki havalimanı bu minvalde ilk akla gelen örneklerdir. AK Parti iktidarı döneminde havalimanlarına büyük önem verilmiş; 2003’te yurt genelinde 26 olan havalimanı sayısı 2022’de 56’ya yükseltilmiştir. (devam edecek-Yatırım ve Kalkınma Hamlelerinin Finansmanı)
Yunus ŞAHBAZ
***
Yazar hakkında
Yunus ŞAHBAZ, 2014’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye’den mezun olmuştur. 2017’de Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlamıştır. Kırıkkale Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak görev yapan Şahbaz “Türk Düşüncesinde Aydın Sorunsalı: Bir Erol Güngör Çözümlemesi” başlıklı teziyle doktorasını tamamlamıştır. Akademik görevlerinin yanı sıra Muhafazakar Düşünce dergisinin genel yayın yönetmenliğini deruhte etmektedir. Akıntıya Karşı Bir Aydın: Erol Güngör ve Vahdettin Işık’la beraber editörlüğünü üstlendiği Said Halim Paşa: Geleneğin Muhafızı, Değişimin Faili isimlerinde kitapları vardır. Çok sayıda ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri ve çeşitli süreli yayınlarda yazıları bulunmaktadır.
Temel çalışma alanları Türk siyasal hayatı, Türk düşüncesi, Türk sağı, Türkiye’de milliyetçilik ve muhafazakarlıktır.
[TÜHA Haber Ajansı, 04 Ocak 2023]