Akçakoca’ya vuran Lenin büstünün hikâyesi
DÜZCE – TÜHA HABER / 1993 yılında Düzce’nin Akçakoca ilçesinin sahiline vuran ve filmlere konu olan Lenin büstü, o günden bugüne gizemini koruyor. DW Türkçe, büstün hikâyesinin izini sürdü.
“Baba, buradan bir adam çıktı!”*
Denizde yüzen bir kız çocuğu, kıyıdaki babasına seslendiğinde Düzce’nin Akçakoca ilçesinde pırıl pırıl bir cumartesi günüydü. Çocuk, suda batıp çıkan bir cisim görmüştü. Kızın babasına seslenişini duyan balıkçı teknesi, “bilinmeyen cisme” yaklaştı. Balıkçı, ahşap objeye bir süre dikkat kesildi. Göz göze geldiği, Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’di.
Akçakocalı balıkçı, 17 Temmuz 1993 tarihinde sahile vuran Lenin büstünü teknesine bağlayıp kıyıya çıkardı. Sahilde karşılaştığı dönemin belediye başkanı Hüseyin Yalman, büstün belediye deposunda saklanmasının herkes için en iyisi olacağına karar verdi. Büst böylece belediye deposuna kaldırıldı.
O günden sonra ilçede, kim tarafından yapıldığı ve nereden geldiği halen muamma olan Lenin büstünün Odessa’dan sürüklendiğine dair rivayetler dolaşmaya başladı. Yerel halk, akıntı sebebiyle karşı kıyıdan denize atılan nesnelerin Akçakoca kıyılarına vurmasına yabancı değil. Yalnız obje de değil, kimi zaman kıyıya ceset vurduğu da halk arasında konuşuluyor. Büst hikayesini dinlemek için kapısını çaldığımız Akçakocalı Ergun Aşçı, “Yadırganacak bir şey değil bu. Bizim burası, Odessa’nın karşısı. İkinci Dünya Savaşı’nda çok ceset vurmuş buralara” diyor. O dönem kasabada çeşitli söylentilere neden olan Lenin büstü, yıllar sonra kısa süreli de olsa ülke gündemine de oturmuştu.
“Dikilmesini uygun görmem ama sergilenebilir”
2009 yerel seçimlerinde Akçakoca’da CHP’nin kazanmasıyla, Fikret Albayrak belediye başkanı oldu. CHP’li başkan basına verdiği demeçlerde, Lenin büstünün ilçede kurulacak bir müzede sergilenmesi için çalışmalara başladıklarını söyledi. Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Göral da bir röportajında, “Lenin’in siyasi görüşleri bizi ilgilendirmez ancak tarihi bir kişilik olduğu tartışılmaz” diyerek büstle ilgili çalışma yapılacağını kamuoyuyla paylaştı. Eski dışişleri bakanı, dönemin AKP Düzce Milletvekili Yaşar Yakış ise büst tartışmalarına, “Dikilmesini uygun görmem ama sergilenebilir” açıklamasıyla katıldı. Turizmciler büstün ilçede sergilenmesi ile Akçakoca’ya “Lenin turları” düzenlenebileceğini dile getirmeye başlamıştı bile. Başkan Albayrak, müzede sergilemek istedikleri ancak depoda zarar gören büstün tamiri için arayışa girdi. Marangoz Erol Badanoz’un yolu, Lenin büstü ile bu arayış neticesinde kesişti.
“Lenin’in kim olduğunu bilmiyordum”
Halen Akçakoca’da yaşayan Ergun Aşçı aracılığıyla ulaştığımız marangoz Badanoz, Akçakoca Belediyesi’nden teslim aldığı ahşap büstü tamir etmek için iki haftaya yakın uğraştığını anlatıyor.
“Bana geldiğinde burnu hiç yoktu. Şakaklarında çatlaklar vardı. İlk gördüğümde anlamadım kim olduğunu. O zaman Lenin’in kim olduğunu da bilmiyordum. Kafama göre birkaç burun yaptım ama beğenmedim. Karadenizli burnuna benzemişti biri. En son yaptığıma bakıp, ‘Simasına uydu’ dedik.”
Ancak bu tamir serüveninin ardından da istenen olmadı. Bugüne kadar kulaktan kulağa yayılan duyumlardan biri, Ankara’nın büstün müzede de olsa sergilenmesini istemediği… Koç ailesinin bir dönem büstü satın almaya talip olduğu da ilçede dolaşan söylentilerden bir diğeri. Ne meydana dikilen ne de müzede sergilenen Lenin büstü, Badanoz tarafından tamir edildikten sonra bir kez daha belediye deposunda çürümeye bırakıldı.
“Sen Ben Lenin” filmi Netflix’te yayınlanmaya başladı Fotoğraf: Novart/Netflix
“Kasaba meydanına dikilse ne olur? Film olur”
Kıyıya vuran büstün Akçakocalılar tarafından şaşkınlık ve sevinçle karşılandığı anın kayıtlara geçtiği görüntüler mevcut. Kaydın sahibi Adnan Bodur, plajda oynayan çocuklarını çektiği sırada bu tarihi ana denk gelmiş. Bodur’un tesadüfen kameraya çektiği siyah-beyaz kareler, büstün kıyıya vurma anını gösteren tek kayıt olarak biliniyor. Öte yandan, hikâyeyi konu alan, beyaz perdeye uyarlanmış bir belgesel bir de film bulunuyor.
Akçakoca sahiline vuran Lenin büstünün hikâyesi ilk olarak 2016 yılında “Hoşgeldin Lenin” belgeselinde ele alındı. Gerçek hikâyeden esinlenerek hayata geçirilen kurmaca film “Sen Ben Lenin” ise geçen sene vizyona girdi.
Netflix’te seyirciyle buluşan filmin yönetmeni Tufan Taştan, hikâyeyi 2009’da Radikal gazetesinde yayımlanan “Akçakoca Çıkışı Lenin’de Arıyor” haberiyle duymuş.
“Okuyunca güldüm tabii. Hep aklımda olan bir hikâyeydi ama 2015’te Barış Bıçakçı’ya anlattım. Barış’ın o zamana kadar haberi olmamış. Bir sohbetimiz sırasında ‘Kasaba meydanına dikilseydi ne olurdu acaba’ dedim. Barış, ‘Film olurdu’ dedi. Böylece senaryoyu yazmaya başladık.”
Fotoğraf: Novart/Netflix
“Bir belediye çalışanı rutubet sebebiyle çürüdüğünü söyledi”
Film, bir sahil kasabasına vuran ahşap Lenin heykelinin çalınmasının ardından heykeli bulmakla görevlendirilen iki komiserin yaşadıklarını anlatıyor. Lenin heykelinin aranmasıyla başlayan hikâye bir süre sonra kasaba sakinlerinin geçmişleriyle yüzleşmesine aracılık ediyor. Tufan Taştan, yazar Barış Bıçakçı ile büstü görmek için 2016 yılında Akçakoca’ya gittiklerini ancak belediyeden izin alamadıklarını anlatıyor.
Yönetmen Tufan Taştan Fotoğraf: Privat
“Heykel depoda demirbaş olarak kaydedilmiş. Bir belediye çalışanı rutubet sebebiyle çürüdüğünü söyledi. Belediyenin fotoğraf çekmemizden ve bu şekilde heykelin zarar gördüğünün anlaşılmasından çekindiğini duyduk. Görmek için epey uğraştık ama olmadı.”
Yönetmen Taştan ayrıca, “Sen Ben Lenin” filmi için Akçakoca’da özel gösterim yapmak istediklerini ancak MHP’li belediyeden bu taleplerine de olumlu dönüş olmadığını ekliyor.
DW Türkçe’nin Lenin büstünün akıbetiyle ilgili olarak aradığı Akçakoca Belediyesi yetkilileri ise büstün belediye arşivinde muhafaza edildiğini belirterek, “Çürüme yok, herhangi bir sıkıntı yok” dedi.
* “Hoşgeldin Lenin” belgeselinde yer alan balıkçının anlatımından aktarılmıştır.
HABER : Burcu KARAKAŞ
***
Burcu Karakaş
İnsan hakları, toplumsal cinsiyet, göç konularında haberler yapan gazeteci.
Çalışmaları insan hakları alanında yoğunlaşan Burcu Karakaş, on yılı aşkın süredir insan hikayeleri anlatmasına ve sesi duyulmayanlara ses olmasına fırsat tanıyan mesleğine tutkuyla bağlı.