Akıncı havalandıktan 3 saat 6 dakika sonra kaza yerini şıp diye buldu
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
10Haber köşe yazarı İsmet BERKAN, “Akıncı havalandıktan 3 saat 6 dakika sonra kaza yerini şıp diye buldu” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Yazar İsmet BERKAN’ın “Akıncı havalandıktan 3 saat 6 dakika sonra kaza yerini şıp diye buldu” başlıklı yazısının detayı şöyle:
Koyu bir dini ideolojik körlüğün 1979 yılından beri hakim olduğu İran’da rejim dünyayla kavga etmeye kararlı. Bu kararlılığı yüzünden de içeride kendi halkına refah yaratmak, bölgesinde ise barışı yaymak yerine tam tersi bir şey oluyor:
İranlılar hiç de hak etmedikleri kadar kötü hayat şartlarında yaşıyor, ülkede yolsuzluk diz boyu ve İran devleti bu arada başta kendi bölgesi olmak üzere dünya barışına en büyük tehdidi yaratan ülkelerin başında geliyor.
İran rejiminin bu dini/ideolojik tercihi başta Amerika olmak üzere Batı ülkelerinin son derece acımasız bir ambargolar dizisini getirmiş durumda. Onlarca yıldır devam eden ambargolar İran’ın her bakımdan dünyanın gerisinde kalmasına neden oluyor.
Amerika’da Barack Obama’nın başkanlığı döneminde ABD ve Avrupa Birliği’nin (bu arada Türkiye’nin de) çabasıyla kendisine sunulan ‘normale dönme’ imkanını elinin tersiyle itti İran ve bugün çok daha ağır ambargolar altında.
Artık kimse satın almıyor galiba ama 15-20 yıl önce bir video kamera satın alsanız o kameranın gece görüş özelliğine de sahip olduğunu görüyordunuz. Artık her yerde peynir ekmek gibi satılan ev tipi güvenlik kameralarının tamamında kızılötesi ışınla çalışan gece görüş sistemleri var.
Esasen bilimsel açıdan baktığınızda ortada öyle büyük ve erişilemez bir sır falan yok. Kızılötesi ışınlarla tarama yapan kameralar sokaktaki insanın bile erişebileceği kadar ucuz şeyler.
Tabii bir de bu kameraların profesyonel versiyonları var. Görüntüyü isterse o kadar yüksek çözünürlükte elde ediyor ki bazı kameralar, en minik detaylara kadar her şeyi görebiliyorsunuz. Örneğin Amerika’nın sahip olduğu bir insansız hava aracı olan RQ-170 Sentinel adlı araç günde sadece bir kez Yunanistan’ın üstünden geçse, bu ülkede yaşayan herkesi neredeyse tek tek görüp saptayabilecek kadar yüksek hassasiyete sahip.
Amerikan İHA’ları da, artık Türkiye’nin kendi milli imkanlarıyla yarattığı İHA’lar da gözlem veya casusluk amacıyla kullanıldıklarında çok yüksek irtifada uçuyor, güçlü kameraları sayesinde aşağıda olan biten her şeyi görebiliyor. Kızılötesi görüş kabiliyeti bu araçların kaçınılmaz standardı; çünkü kızılötesi ışınlar sayesinde yüzeydeki ısı farklarını anlayabiliyorsunuz ve diyelim bir gerilla grubu kameralara görünmez olmak için ne önlem almış olursa olsun bu ısı farkından yakalanıyor, çünkü hepimiz ısı saçıyoruz (Salgın zamanını hatırlayın, o kameralarla kimin ateşi var kimin yok saptıyorduk AVM’ler dahil her yerde).
İran Cumhurbaşkanı’nı taşıyan uçakla bağlantının pazar günü yerel saatle saat 13.00 civarında kesildiğini biliyoruz. Bu saatten sonra İranlılar doğal olarak ellerindeki bütün imkanlarla kendi Cumhurbaşkanlarını aramaya başladı. Ama bulamadı. Hem arazi çok büyüktü, hem hava şartları kötüydü, hem de İran’ın bu işi hızlı yapacak teknolojisi yoktu.
Sonunda Türkiye’de Batman’dan bir Akıncı İHA havalandı ve İran tarafından ‘kaza bölgesi’ diye verilen koordinatlara yöneldi. Akıncı İHA saat 23.30’da havalandı; 1 saat 15 dakika sonra İran’ın ilk verdiği koordinattaydı, ama kaza yeri orası değildi.
Bunu İHA bir bakışta anladı, çünkü çok yüksek irtifadan kızılötesi kamerayla baktığında geniş bir bölgede kazaya işaret eden ısı izi bulamamıştı. Hemen arama bölgesini değiştirdi. Saatler 02.36’yı gösterdiğinde kaza yerini bulmuştu.
İran devletinin bütün imkanlarıyla 13 saattir aradığı düşmüş helikopteri Akıncı sadece 3 saat 6 dakika sonra saptamıştı bile. Hatta olay yerinden canlı görüntüler de iletti. Enkaz alanına kurtarma görevlileri gelene kadar, yani saat 06.45’e kadar orada kaldı, sonra Türkiye’ye geri döndü. Batman’daki operatörü İHA’ya Van Gölü’nün üstünde bir de Ay-Yıldız çizdirdi; çünkü İHA’nın uçuşunu Türkiye bütün dünyaya açmıştı ve bazı ünlü uçuş izleme sitelerinden Akıncı’yı an be an takip eden binlerce insan vardı.
Burada son derece acı bir olay vesilesiyle de olsa Türkiye açısından övünç duyulacak bir durum var. Türkiye bu teknolojik kapasiteye sahip, İran ise değil.
İran Cumhurbaşkanı o kazada hemen hayatını kaybetmemiş ve yaralanmış da olabilirdi. Ama İran’ın enkazı bulamaması yüzünden hayatını kaybedebilirdi. Akıncı İHA’nın yarattığı fark tam da bu işte: Yaşam ile ölüm arasındaki fark…
Türkiye’nin elinde gözlem kabiliyeti Akıncı’dan daha ileride yüksek irtifa gözlem İHA’ları da var; Amerikalıların milyonlarca dolarlık casus İHA’larıyla aşık atacak kapasitede araçlar.
Dünyadan kopuk İran’ın geride kalmasına, dünyanın bir parçası olan Türkiye’nin ise ileri gitmesine bu gözle de bakılabilir.
***