‘Amacımız cezaevlerindeki çocukların sesini yükseltmek’
TÜHA HABER / CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, 20 Kasım Çocuk Hakları Günü nedeniyle CHP Genel Merkezinde CHP İnsan Hakları Çalışma Grubu üyeleriyle birlikte basın toplantısı düzenledi.
Gülizar Biçer Karaca, bu toplantıyı; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabul edildiği 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle; salgın döneminde cezaevlerinde artan çocuk hakkı ihlallerini görünür kılmak amacıyla düzenlemiş bulunduğunu açıkladı.
Bugün; CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığımız başkanlığında oluşturduğumuz CHP İnsan Hakları Çalışma Grubumuzun değerli üyeleriyle birlikte olduğunu hatırlatan Karaca, “İnsan Hakları Çalışma Grubumuzda; PM üyelerimiz, Milletvekillerimiz, Önceki Dönem Milletvekilimiz ve insan hakları alanında çalışma yürüten 3 avukat arkadaşımız yer alıyor” dedi.
Gülizar Biçer Karaca, yaptıkları saha ziyaretleri, farklı illerde, farklı özgü alanlarda
yaptıkları çalışmalar ve emekleri için kendilerine teşekkür ettiğini belirterek, “Grubumuzun 15 değerli üyesi ile birlikte, ülkemizin dört bir köşesinde, hak ihlalleri yaşayan yurttaşlarımızın yanında yer almaya, duyurmaya çalıştıkları seslerini yükseltmeye, anayasal güvence altındaki temel hak ve hürriyetlerin korunmasına yönelik politikalarımızı kamuoyuyla paylaşmaya devam
edeceğiz” diye konuştu.
Karaca, CHP İnsan Hakları Çalışma Grubunun; Parti tüzüğü,
programı ve 37. Olağan Kurultayında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açıklanan, tüm kurultay delegelerinin oybirliğiyle kabul ettiği 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi doğrultusunda; çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti.
Bu kapsamda; ilk olarak çalışma grubumuzun üyeleri olarak Adalet Bakanlığı’na resmi başvuru yaparak Çocuk Ceza ve İnfaz Kurumları ile Çocuk Eğitim evleri ziyaretleri için izin talebinde bulunduklarını söyleyen Gülizar Biçer Karaca, “Ne yazık ki pandemi yine bahane edildi, pek çok kurumda çocuklarla görüşme sağlanamadı” dedi.
Karaca, bu konuda takiplerinin devam edeceğini, kapalı kurumlardaki çocuklar için gözlemlerinin, temas ve girişimlerinin süreceğini ifade ederek,
amaçlarının cezaevlerindeki çocukların sesini yükseltmek olduğunu belirtti.
“Ülkemizde; 7 Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu, 4
Çocuk Eğitim Evi bulunuyor” diye açıklayan Karaca, salgın süresince birçok duruşmanın yapılamadığını ve infaz kurumlarına ziyaretlerin kısıtlanmış
durumda olduğuna dikkat çekti.
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, şöyle devam etti:
“Bağımsız izleme ve denetim mekanizmaları çalıştırılmadığı için; ne alanda çalışan çocuk hakları örgütleri ne de bizler; COVİD-19 Salgını gerekçesiyle “kapalı kurumlar”da neler yaşandığını, salgından çocukların nasıl etkilendiğini, hangi ihlallerin meydana geldiğini ne yazık ki öğrenemiyoruz. Kapalı
kurumlarda çocukların yaşadığı ihlallerden haberdar olamıyor, sorunların çözümüne katkı sunamıyoruz.
Biz; çocuk ceza infaz kurumlarında bulunan özgürlüğünden yoksun çocukların sesini yükseltmek istiyoruz. Genel merkezimize ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığımıza ulaşan talep, şikayet ve başvurular, çocuk ve
gençlik kapalı ceza infaz kurumları ile eğitim evlerine yaptığımız ziyaretler sonucunda tespit ettiğimiz hak ihlalleri ve sorunları kamuoyunun bilgisine sunuyoruz”:
� Tutuklandıkları anda yeterli bilgi verilmediği,
� Tutukluluk süresince eğitimden yararlanamadıkları,
� Su ve beslenmenin yetersiz olduğu,
� Eğitim desteği alabilecekleri televizyonun kendileri
tarafından alınması gerekliliği,
� Okur yazar olmayan çocukların bulunduğu,
� Zorunlu eğitime rağmen kanunla ihtilafa düşmeden önce eğitim sistemine hiç dahil olmamış çocukların olduğu,
� Ülke çapında sınavlara katılım hakkında yeterli bilgilerinin olmadığı ve/veya katılım imkanının olmadığı,
� Ailelerinin yaşadığı yerden farklı bir şehirde infazın yapılması nedeniyle sahip olunan yasal görüş haklarının bile kullanılamadığı,
� Bazı kurumlarda çocuk doktorunun ve psikiyatrın bulunmadığı,
� Hükümlü olmalarına rağmen eğitim evine nakil yapılmama durumu ya da disiplin yaptırımı olarak kapalıya geri gönderilme durumunun ceza olarak
kullanıldığı,
� Görüşlerin ayda 1 açık olanlarının tamamen kaldırıldığı, sayılarının kurumdan kuruma değiştiği, en fazla ayda 2 kapalı görüşe olanak sağlayan kurum olduğu,
� Telefon hakkının arttırıldığı, telefon hakları en fazla haftada 2 kere 10’ar dakika şeklinde olduğu ancak telefon görüşmelerinin ücretli olması nedeniyle
kullanılamadığı,
� Giysi yardımı konusunda Kızılay ile geçerli protokollere rağmen Kızılay’ın bu ihtiyacı gidermediği, giysi yardımlarını Kurumların inisiyatifi ile “çözülebildiği oranda” çözüldüğü tespit edilmiştir.
� 2011 yılında Adana Pozantı, 2012 yılında Ankara Sincan, 2013 yılında İzmir Şakran ve Antalya, 2014 yılında yeniden Ankara Sincan Çocuk Cezaevlerinde,
tutuklu Çocuklara yönelik işkence, kötü muamele yapıldığı ve cinsel istismara uğradıklarına ilişkin yakınmalar sonucunda yapılan incelemeler, ne yazık ki
savların gerçek olduğunu ortaya çıkarmıştır. Pandemi bahane edilmeksizin, bu konuda özel bir denetime ihtiyaç bulunmaktadır.
� Tespit ve görüşmelerimiz doğrultusunda; çocuklardan bulunduğu kurumdan önceki kurumda kötü muameleye uğrama, kapalıya sevk tehdidi gibi hak ihlalleri tespit edilmiştir.
� Çocukların, cezaevi koşulları hakkında bilgi vermekten korktuğu, bu konuda infaz koruma memurları tarafından tehdit edildikleri iddia edilmektedir. Oysa üstüne basa vurgulayalım: BM Çocuk Hakları Sözleşmesi 37. Maddesi der ki: “Hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı
muamele ve cezaya tâbi tutulmayacaktır.”
� Çocukların özgürlüklerinden alıkonulması, başlıbaşına bir işkence ve kötü muamele olarak tanımlanmaktadır.
Ne yazık ki iddiaya göre infaz koruma memurlarının
canını yaktığına dair çocuklar;
“Tutanak tutuldu. Hangi cezanın verildiğini bilmiyorum.”
“Memurlar kamerasız bir yerde ve hücrede beni dövdü.
Canımı yakan kişi hakkında herhangi bir işlem yapılmadı.”
“… Cezaevinde ilk girişte memurlar beni soyunma
odasında dövdü. Birisi başka birisinin dolabını kurcaladığı
için memur hepimizi copla dövdü. Buna benzer iki olay
daha oldu.”
“… Kapalı Cezaevinde kalırken bir gece uykum gelmedi.
Memur beni uyanık gördü. Neden yatmadın diyerek darp
etti ve uyumaya zorladı.
“Çocuk şube nezareti ve … kapalı ceza infaz kurumunda
çok defa darp edildim.”
“Psikolojik baskı gördüm.”
“… Tipi ve … Tipi cezaevi girişinde darp edildim. Sırtım
morardı. 2-3 gün rahat yatamadım.”
“Hücrede ve merdivende dövüldüm.”
“Memurlar tarafından darp edildim.”
Anayasanın 41. Maddesi’nin : “Devlet, her türlü istismara
ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” ifadesine yer verdiğine değinen Gülizar Biçer Karaca, görmeyen gözler, duymayan kulaklar için bir kez daha
söylemeyi uygun bulduğunu açıkladı.
Karaca, İnfaz kurumlarındaki çocukların büyük kısmının yoksulluk içinde bulunduğunu, Pandemi öncesinde dahi kurum içerisindeki ihtiyaçlarını
karşılamak için ailelerinden harçlık alamayan çocukların olduğuna dikkat çekti.
” Pandemi sürecinde işsizliğin ve yoksulluğun artmış olması kapalı kurumlardaki çocukların ailelerinden maddi destek görmelerini güçleştirmiştir” diye konuşan Gülizar Biçer Karaca, Ailelerinden harçlık alamayan çocukların infaz kurumlarında temiz içme suyu, ek gıda ve ek hijyen malzemelerine erişemediklerini hatırlattı.
Karaca, “Bu çocuklara ayni nakdi yardım sağlanmalı, hijyen malzemeleri, gıda ürünleri ve temiz içme suyu ücretsiz olarak tedarik edilmelidir. Türkiye’de ceza infaz kurumlarının çocuk suçluluğunu önlemeye hizmet etmediği, kapatılma deneyimi olan çocuklarda suç işleme davranışının tekrar ettiği bilinmektedir” dedi.
Kurum içinde çocukların tahliye sonrasında toplum içine dönüşlerinin kalıcı ve
olumlu sonuçlarının olması ve çocuğun topluma en iyi şekilde uyum sağlayabilmesi amaçlarına uygun hizmetler sunulmalı gerektiğine vurgu yapan Gülizar Biçer Karaca, inceleme ve planlama süreçlerinin kapsamlı olarak ele alınmasının zorunlu olduğunu aktardı.
Karaca, “Çocukların tahliye süreci, özellikle eğitim, psikolojik destek ve istihdam ayağında adım adım kurgulanmalıdır. Bu süreç hem tutuklu hem hükümlü çocuğu kapsamalıdır. Denetimli serbestlik hizmetleri, çocuğun sadece yükümlülükleri ile değil hakları ile ilgili de bir program hazırlayıp destek sunmalıdır. İstihdamda
tutuklu ve/veya hükümlü çocuk kotası ile eğitim bursu imkanları yasal zemine kavuşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
Yargının yetişkinler için geçerli olan sistematik sorunların çocuklar için de geçerli olduğunu hatırlatan Gülizar Biçer Karaca, Yargılamaların tutuklu yapılması ve
uzun tutukluluk sürelerinin, çocuklar için eğitim hakkının gerçekleştiği eğitim evine nakil gibi yasal hakları engellediği için çocukların uzun yıllar kaybetmesine neden olduğunu söyledi.
Karaca, “Üstelik; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi madde 37’de; “bir çocuğun
tutuklanması, alıkonulması veya özgürlüğünden yoksun bırakılması yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır.” denmesine rağmen… Cezalandırmaya dönen tutuklamanın son çare olması; yetişkinler için olduğu gibi çocuklar için de uyulması zorunlu bir evrensel kural” olduğunu açıkladı.
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Yargıda reform çığırtkanlığı yapan AK Parti Genel Başkanı ile Adalet Bakanı’na
çağrılarını şöyle dile getirdi:
● Çocuğa Özgü Adalet Sistemi oluşturulmalı
● Çocuklar değil çocuk cezaevleri kapatılmalı
● Merkezi Bütçede yeni cezaevi inşasına değil önleyici hizmetlere para ayrılmalı
● Çocukların yargılanmaları neticesinde kapalı-şehir dışında bulunan kampüslerde ya da yetişkin cezaevlerindeki tahsis edilen bir koğuşta kalmalarına değil sosyal hizmet mekanizması ve alternatif denetim yolları ile çocuğa özgü infaz sisteminin oluşturulmasına kaynak ayrılmalı
● Tutuklama ve ceza ya da eğitim evinde infaz yerine alternatif olabilecek modellerin geliştirilmesi zorunludur. Bu amaçla alt yapı, kurum ve kuruluşların oluşturulması için adım atılmalı
● Çocuğa özgü adalet sistemi; eğitici, onarıcı, telafi edici, toplumsal barış ve dayanışmayı sağlayıcı programların hazırlanması ile gerçekleşebilir. Kalıcı, etkin, çözüm içeren programlar derhal hayata geçirilmeli
● Sivil Toplum kuruluşlarının, bağımsız araştırmacıların, meslek odalarının ve akademisyenlerin ulusal önleme mekanizmasına dahil edilerek veya Kurumdan bağımsız izleme yapabilmesine imkan verilmeli
● Çocuk mahpusların, şikayetlerini iletmeleri halinde işkence ve kötü muameleye maruz kalacaklarına ilişkin endişeleri dikkate alınarak mekanizma oluşturulmalı
Karaca basın toplantısında, “Hatırlatalım: BMÇHS’nin 37. Maddesinde açıkça belirtildiği gibi; “Özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuğa insancıl biçimde
ve insan kişiliğinin özünde bulunan saygınlık ve kendi yaşındaki kişilerin gereksinimleri göz önünde tutularak davranılmak zorunda” olduğunu kaydetti.
Ulusal önleme mekanizması görevi olan, yani özgürlüğünden yoksun kişilerin kaldığı kurumlara yani cezaevlerine düzenli ziyaret yapmaya yetkili kuruluş olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu TİHEK’ten de söz eden CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TİHEK
pandemide cezaevlerine ziyaret gerçekleştirmediği gibi; cezaevlerinden gelen hemen her başvuruya ‘dayanaktan yoksun‘ kararı vererek ihlalleri görmezden gelmeyi tercih ettiğine değindi.
TİHEK’in, res’en inceleme ve yaptırım yetkisi olan bir kurum! olduğunu hatırlatan Karaca, bugüne kadar binlerce kişinin cezaevlerinde yaşanan kötü muamele ve ayrımcılık nedeniyle başvuruda bulunmasına rağmen TİHEK’in neden harekete geçmiediğini, Cezaevlerindeki çocuklar için neden kılını kıpırdatmadığını kamuoyunun takdirlerine sunduğunun altını çizdi.
KAPALI KURUMLAR, BAĞIMSIZ İZLEMEYE AÇIK OLMALI
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye taraf olan devletlerden biri olan Türkiye’de, çocuğun insan haklarını gözeten ve çocuğa özgü bir adalet sistemi içerisinde, “özgürlüğün kısıtlanması”nın son çare olarak başvurulması gereken bir yaptırım olduğunu ifade etti.
Kapalı kurumların doğaları gereği şiddet oluşumuna zemin hazırladıklarının da gerek araştırmalarla gerek iz bırakan deneyimlerle bilindiğini kaydeden Karaca, Çocuk Hakları Komitesi’nin; çocukların her türlü şiddetten korunma haklarını vurguladığının altını çizdi.
Gülizar Biçer Karaca, “Bu doğrultuda henüz hakkında hüküm verilmemiş ve
masumiyet karinesi altındaki çocukların da bulunduğu kapalı kurumların bağımsız izlemeye açık olması, çocuğa özgü adaletin gerçekleşebilmesi için bir ön koşul ve bir gereklilik” olduğunu aktardı.
Ceza hukukumuz suç ve yaptırımı esas alan, yaş küçüklüğünü de bazı usuli güvenceler ve infaz rejiminde süre hesabı ile sınırlı bir bakış açısına sahip olduğuna işaret eden Karaca, “Çocuk adalet sistemimiz, taraf olunan uluslararası sözleşmelere, anayasamızda sağlanan güvencelere rağmen hala eksikler barındırmaktadır” ifadesini kullandı.
Gülizar Biçer Karaca, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çocuğa özgü yargılamanın çocuk dostu yapılabilmesi perspektifi
zorunluluktur. Bu bağlamda CHP olarak diyoruz ki;
1. 2016 yılından beri ısrarla vurguladığımız Çocuğun İnsan Haklarına Dayalı Ulusal Çocuk Politikası oluşturulmalıdır.
2. Adalet Bakanlığı; stratejik planı gereği çocuk hakları ve insan hakları örgütleriyle ilişkilerini arttırmalı, hak ihlallerinin ve cezasızlığın önlenmesi konusunda politika belirlemelidir.
3. Çocuk ve Gençlik İnfaz Kanunu sivil toplum örgütleri, bağımsız araştırmacılar, meslek odaları, akademisyenler ve çocukların görüşleriyle oluşturulmalı ve yürürlüğe girmelidir.
4. Pandemi süreciyle sınırlanan ya da tamamen kaldırılan avukat – aile görüşleri, telefon hakkı, avlu ve ortak alan kullanımı, kurslar da dahil olmak üzere eğitim hakkı gibi en temel haklara ilişkin kısıtlamalar, başta statüleri gereği çocuk mahpuslar olmak üzere gerekli tedbirler alınarak temin edilmelidir”.
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, basın toplantısını şu sözlerle noktaladı:
“Bizleri izleyen değerli yetişkinler,
Haklarının öznesi olmaları için çabaladığımız değerli çocuklar; Çocukların; kapalı tutuldukları evlerde, kaldıkları kurumlarda, yaşamak zorunda bırakıldıkları sokaklarda, eğitim yerine bulundukları tarlalarda yaşadıkları ihmalin, istismarın, şiddetin artmasına izin vermeden, geç olmadan harekete geçmek zorunluluğumuz ve sorumluluğumuzdur.
Çocuklar; bugünün hak özneleridir.
Çocuklar için başka bir dünya mümkün…
Şiddetsiz, sömürüsüz, işkencesiz bir dünyayı gelin ortak akılla,
evrensel ilkeler ışığında çocuklar için çocuklarla birlikte
kuralım…”
HABER : Özlem ÖZMEN & Ankara (TBMM)
[TÜHA Haber Ajansı, 20 Kasım 2020]
‘Pelin Çift ile Gündem Ötesi’ her Cuma saat 00.15’te TRT 1 Ekranlarında..