Arap ve diğer islam dünyası Gazze’nin kazanmasını istiyor mu?
Önemli ve aydınlatılması gereken en önemli soru şudur: Arap ve diğer İslam dünyası Gazze’nin kazanmasını istiyor mu?
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Adana TAŞKÖPRÜ Gazetesi köşe yazarı Vedat KAHYALAR, “Arap ve diğer islam dünyası Gazze’nin kazanmasını istiyor mu?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Konuk yazar Vedat KAHYALAR’ın “Arap ve diğer İslam dünyası Gazze’nin kazanmasını istiyor mu?” başlıklı bir yazının detayı şöyle:
Önemli ve aydınlatılması gereken en önemli soru şudur:
Hamas , İsrail’e karşı direnişini sürdürüp başarılı olursa Arap ve İslam coğrafyası ülkelerinden kaç tanesi memnun olur?
Memnun olunur mu gerçekten?
Bundan rahatsız olanların sayısı daha mı çok olur ?
Batı dünyası 7 Ekim’den sonra siyasi, ekonomik hatta askeri açılardan alarm durumuna geçerek İsrail’in arkasında saf tutarken Arap ve İslam dünyası, 7 Ekim’den beri Gazze’de savaş yokmuş gibi davranıyor.
Filistin’in resmi yönetiminin ve Mahmut Abbas’ın 7 ekimden beri sürdürülen soykırıma verdiği silik/ aşağılık tepki nedir ?
Arap ve İslam dünyası, Gazze’de yaşananları kabul etmeyip ayaklanan, vatan ve onurları için savaşan Direniş Ekseni’nin mücadelesini ise küçümsüyor, ciddiye almıyorlar.
Hamas’ın onurlu direnişi en fazla batı ülkelerinde ve entelektüel seviyesi yüksek kesimlerde anlaşıldı ve desteklendi. Başta Amerikan üniversiteleri olmak üzere, Fransa, İngiltere, İrlanda, İspanya, Türkiye üniversiteleri çok anlamlı tepkiler verdiler.
Yemen, İran ve Suriye dışındaki Arap ve İslam ülkelerinin Amerika ve İsrail ile ilişkilerinin düzeyi biliniyor. Bu ülkelerin bazı davranışları, Amerika’ya olan bağımlılıkları biliniyor. Bu ülkelerin geçmişten kalan kirli bagajları, çoğu inşaatlarda ve lüks kullanım ürünlerinde tüketilen olağanüstü borçları, ellerini kollarını kelepçe ile bağladı. Halkların çığlıklarına rağmen önemli bir tepki gösterememelerinin ana nedeni buydu. Kınamalar ve hiçbir işe yaramayan mitingler halkın gazını almaktan öteye bir işe yaramadı.
İSLAM ALEMİ GAZZE’Yİ ASLINDA DESTEKLİYOR MU?
İşin garibi şeriatı hakim kıldığını iddia eden krallılklar, şeyhlikler Hamas’ın temsil ettiği tevhidden çok korkuyorlar. Demokrasiye değer verdiğini iddia eden islam dünyasının diğer ülkeleri de Hamas’ı kendileri ve yönetimleri açısından tehlike olarak görüyorlar.
Avrupa devletlerinin ortak deneyimlerinin sonucu oluşan ilke ve idealler olan kalıcı barışın sağlanması, toplumsal refah, dayanışma, özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, pazar ekonomisi ve girişim özgürlüğü bu yeni bütünleşme hareketinin temellerini oluşturuyor.
Gazze’de yaşanan soykırım ve Avrupa ülkelerinin İsrail’i desteklemesi, yukarıdaki ideallerin çöp olmasını sağladı.
AB ülkeleri açık açık soykırımı görmezden gelip İsrail’i ve soysuzca işlenen soykırımın bir parçası oldular. Hem de halklarının karşı çıkmalarına rağmen.
Gazze ; batı ülkeleri, Arap ülkeleri ve İslâm ülkeleri açısından turnusol olmaya devam ediyor.
(UCM) Başsavcısı Karim Ahmad Han]
Güney Afrika Cumhuriyetinin resmi başvurusunda sonra, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Ahmad Han, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için tutuklama talebinin ardından İngiliz The Sunday Times’a verdiği beyanatta:
“Yakalama emirlerinin UCM yargıçları tarafından kabul edilmesi, Netanyahu’nun UCM üyesi 124 ülkeden birine seyahat etmesi durumunda teknik olarak bu kararın uygulanması anlamına geliyor” dedi.
Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın yanı sıra bazı Hamas yetkilileri hakkında da savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri şüphesiyle yakalama emri çıkarılması istenmişti.
Başsavcı, “Uluslararası alanda tehlikeli bir dönemden geçiyoruz ve hukuka tutunmazsak tutunacak hiçbir şeyimiz kalmaz” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler’in en üst düzey mahkemesi, İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah kentinde yürüttüğü askeri operasyonları derhal durdurmasını emretti. Tel Aviv bu karara beklendiği gibi uymadı. Yine sivil katliam, yine çocuklar, kadınlar öldü. Hem de yanarak.
Çaresiz değiliz!
Türkiye’nin İsrail’e yönelik atacağı en etkili adımlardan biri Azerbaycan petrolünün İsrail’e sevkiyatını durdurmaktır.
Diyorlar ki, uluslararası anlaşmalar buna izin vermiyor.
Soykırımla yargılanan bir ülkeden bahsediyoruz. BM’yi, UAD’yi ve hiç bir uluslararası hukuku dinlemeyen İsrail’e karşı hangi uluslararası anlaşmadan söz ediyoruz?
İsrail’in zalimliğinden, dünyanın sessizliğinden şikayet etmeyi bırakmalı; mazeretlerin ardında sığınmaktan vazgeçmeli, yapılabilecek şeyi istemeliyiz.