Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Birleşik Krallık (İngiltere) arasında imzalanan, ekonomi, teknoloji, enerji ve savunma gibi alanlarda işbirliğini artırmaya yönelik bir eylem planıdır.
Franklin Roosevelt ve Winston Churchill’in İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki hedeflerinin çerçevesini belirledikleri 1941 tarihli Atlantik Bildirgesi ve Anglo-Sakson Dünyasının, küresel sistem içerisinde yeniden oyun kurucu rol alması gerekliliği inancıyla mutabakata varılan 2021 tarihli Yeni Atlantik Şartı ardından iki ülkenin ortak değerler, hedefler ve vizyona sahip olduklarını beyan ettikleri en son ve kritik anlaşma Atlantik Deklarasyonu’dur. Tarafların bu Deklarasyon doğrultusunda “türünün ilk örneği, daha önce hiç denenmemiş” bir ortaklık modeli inşa ettiklerini belirterek küresel anlamda da yeni bir dönem başlattıklarını vurgulamışlardır.
Deklarasyon, İngiltere’nin 2020’de Avrupa Birliği’nden çıkışıyla noktalanan çalkantılı bir on yılın ardından İngiltere ile ABD arasında yenilenen ortaklığın bir sembolü olarak görülmekte ve gösterilmektedir. Ancak anlaşma, Londra’nın Brexit’ten bu yana İngiliz Muhafazakar Parti’nin AB’den ayrılmanın etkisini telafi etmenin bir yolu olarak Vaşington’u ikna etmeye çalıştığı serbest ticaret anlaşmasından çok uzak. Deklarasyon metninde gündeme getirilen birçok konunun yalnızca “gerçek anlaşmadan ziyade niyet beyanı” olduğuna dair ciddi uyarılar mevcut.
Halihazırda ABD-İngiltere ikili yatırım ilişkisi, her iki ülkede de 2,7 milyondan fazla işi destekleyen 1,5 trilyon doları aşan hacim ile dünyanın en büyük ticaret partnerliğidir. Bununla birlikte Amerikan ve İngiliz hükümetlerinin dünya tarihindeki en güçlü yatırım ilişkisini kurma çalışmalarının bir çıktısı olan Atlantik Deklarasyonu, iki ülke arasında ticaret prosedürlerini hafifletme, savunma sanayi bağlarını iyileştirme ve veri koruma işbirliği gibi sadece büyük değil orta ve hatta küçük işletmeleri de etkileyecek taahhütleri içeriyor.
Bu yeni ortaklığın ilk adımları olarak, Deklarasyon ile birlikte ortaya konan beş temel konuda aşağıdaki eylemler koordineli şekilde ortaya koyuldu:
Kritik ve gelişmekte olan teknolojilerde ABD-İngiltere liderliğini sağlamak,
Ekonomik güvenlik ve teknoloji koruma araç setleri ve tedarik zincirleri üzerinde her zamankinden daha yakın işbirliğini ilerletmek,
Kapsayıcı ve sorumlu bir dijital dönüşüm için ortaklık,
Geleceğin temiz enerji ekonomisini inşa etmek ve
Savunma, sağlık güvenliği ve uzayda ittifakı daha da güçlendirmek.
Anlaşmanın küresel güvenliğe etkileri nedelerdir?
Atlantik Deklarasyonu, ABD’nin küresel ekonomi ve siyaset sisteminin tek mühendisi ve hamisi rolünü kaybettiğine dair isnadı besleyecek bir adım olarak görülebilir. Yeni dünya düzeni tartışmalarında öne çıkan asimetrik çok kutuplulukta ABD kendi kutupbaşı rolünü konsolide etmeye çalışıyor. Bu Deklarasyon ile iki ülkenin güvenlik vizyonlarının da yeni konvansiyonel tehditler ve son dönemde tehdit haline gelen gelişmeleri dikkate aldığı görülüyor. Bu şekilde yeni mecralarda yeniden öncü olma girişimi, gücün tazelenmesi ve bahsettiğimiz kutupbaşı iddiası için önemli bir kazanım olacaktır.
Avrupa topraklarının ve temsil ettiği demokrasi ile özgürlük idealinin bir saldırıdan korunması gibi konvansiyonel tehditler yanında bunlarla ilişkilendirilen konularda da bazı niyet ve vizyonlardan bahsediliyor. Yeni Atlantik Şartı’nı temel alarak, biyolojik güvenlik konusunda iki ülke arasındaki ikili işbirliğinin güçlendirmesi taahhüt ediliyor. Bu taahhüt, artan ve çeşitli biyolojik tehditlere (kasıtlı, tesadüfi veya doğal) karşı gelecekteki sağlığı ve ekonomik dayanıklılığı güçlendirmeye yönelik ortak hedefi yansıtıyor.
Deklarasyon, batılı müttefikler arasında “ekonomik güvenlik” oluşturmaya çalışırken, savunma, nükleer malzemeler ve elektrikli araba akülerinde kullanılan kritik mineraller gibi alanlarda ABD-İngiltere ticaretini artırmayı amaçlıyor. Ayrıca Vaşington ve Londra, dayanıklı, çeşitlendirilmiş ve güvenli tedarik zincirleri oluşturmak ve stratejik bağımlılıkları azaltmak için de birlikte çalışmaya karar verdiler. Önemli ticari bağımlılıklardan biri olan Rus enerjisine bağımlılığı azaltmak ve yeşil enerji işbirliğini desteklemek yanında yeni bir sivil nükleer ortaklık için de anlaştılar. Yeni tedarik zinciri girişimlerindeki diğer önemli hedef ise tabii ki Çin.
Anlaşmadaki ekonomik güvenlik meselesinin konvansiyonel güvenlik alanı ile ilişkilendirildiği diğer bir alan ise savunma sanayi. Amerikan yönetimi, İngiltere’deki yeni askeri teknolojilerin üzerinde daha hızlı ve etkili işbirliği yapılabilmesi için ABD savunma tedarik yasaları uyarınca İngiltere’yi “iç kaynak” olarak onaylaması gündemde. Ayrıca kritik ve gelişmekte olan teknolojilerde hala önde olan ülkeler olarak, şirketlerinin sermaye ve uzmanlıklarının hasım/rakip ülkelerin askeri ve istihbarat yeteneklerini artıracak teknolojik ilerlemeleri körüklemesini önleme konusunu da önemli görüyorlar.
Yeni teknolojiler ve yapay zeka neden bu anlaşmanın önemli bir parçası?
Yeni dünya düzeni tartışmalarında ABD’nin kendi kutupbaşı rolünü konsolide etmeye çalışırken yeni gelişmelere uyum stratejisi sadece tehditlerin bertarafı değil, aynı zamanda bu gelişmeleri yönlendirebilme kapasitesini de içeriyor. Bu bağlamda Vaşington’un sahip olduğu özellikle stratejik alanlardaki teknolojik ilerlemeye liderlik etme kapasitesi, rekabetin hasımlar lehine ivme kazandığı bu süreçte daha aktif olmayı gerektiriyor.
Bu doğrultuda Atlantik Deklarasyonu çerçevesinde Amerikan ve İngiliz yönetimleri gelişen teknolojilerin iki ülkenin liderliğinde Batı demokrasisi ve her türlü güvenliği lehine çalışması için mümkün olan en yakın koordinasyonu ilerletme konusunda mutabık kaldılar. Her iki ülkenin yarı iletkenler, kuantum teknolojileri, yapay zeka, 5G ve 6G dahil olmak üzere son teknoloji telekomünikasyon ve sentetik biyoloji gibi alanlarda dünyanın önde gelen şirketlerine ve akademik kurumlarına ev sahipliği yaptığı ikili görüşmelerde defalarca vurgulandığı görülüyor.
Bu anlaşma ile özellikle İngiltere, yapay zeka güvenliği ve düzenlenmesi konusunda ortak bir yaklaşıma öncülük etme sorumluluğunu aldı. Bunun nedeni, İngiltere’nin yapay zeka alanındaki gittikçe artan uzmanlığı ve bu teknolojinin sorumlu bir şekilde geliştirilmesini ve kullanılmasını sağlamaya yönelik düzenleyici girişimleridir.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, İngiltere’yi yapay zeka alanında lider yapma arzusunu kamuoyu önünde sürekli olarak dile getiriyordu. Bu anlaşma sürecinde de İngiltere’nin cazip bir yatırım hedefi olmaya devam ettiğini ve yapay zeka gibi gelişen teknolojiler için yeni kurallar oluşturmak üzere artık “daha hızlı ve esnek” hareket edebileceklerini belirtti. Zira Başbakan’a göre hiçbir ülke bunun için gerekli olan paradigmatik değişimleri tek başına gerçekleştiremez. ABD Başkanı Joe Biden ise İngiltere’nin bu konudaki liderliğini memnuniyetle karşıladığını söyleyerek Atlantik Deklarasyonu’nun yapay zeka gibi gelişmekte olan teknolojilere araştırma ve yatırıma odaklanmasının her iki ülkenin de küresel ekonomideki değişikliklere uyum sağlamasına yardımcı olacağını belirtti. Liderler bu alandaki çalışmalara liderlik etmenin her iki ulus için de “hızla değişen bir dünyanın en ileri noktasında kalmasına” faydalı olacağına inanıyor.
***
Dr. Tolga SAKMAN, Başkan
Özgeçmiş
Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü bitiren Tolga SAKMAN aynı yıl Harp Akademileri Komutanlığı Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (SAREN) Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programına başlamış ve “Türk Diasporası’nın Avrupa Siyasal Sistemine Katılım Süreçlerinin Analizi: Almanya, Hollanda, Belçika” konulu tezi ile mezun olmuştur. Doktora çalışmalarını İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda “Başkanlık Sisteminde Güvenlik Yönetimi” konulu tezi ile tamamlamıştır.
2012 yılında Türk-Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) bünyesinde Uzman Yardımcısı unvanıyla başlayan görevine daha sonra Uzman ve son olarak da kurum bünyesinde kurulan Milli Savunma ve Güvenlik Enstitüsü’nde Temmuz 2018’e kadar Direktör olarak devam etmiştir. 2016 yılında Nişantaşı Üniversitesi’nde Rektörlük Koordinatörü ve Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde Öğretim Elemanı olarak göreve başlayan SAKMAN Mayıs 2018’e kadar bu görevlerini sürdürmüştür. Diaspora, güvenlik, strateji ve Avrupa siyaseti konuları başta olmak üzere bugüne kadar 10 kitap/kitap bölümü ile 25 civarında bildiri çalışması hazırlamış, yurtiçi ve yurtdışında 20 civarında projede koordinasyon görevinde bulunmuştur.
Amerika’nın yeni başkanı Donald Trump henüz yemin töreni olmadan dış politikada hangi konular üzerine eğileceği konusunda ipuçları vermeye başladı. Trump bir süredir Grönland’ın ve Panama Kanalı’nın kontrolünün ABD’ye geçmesi gerektiği ve hatta Kanada’nın da bir Amerikan eyaleti olabileceği gibi emperyal fikirleri ortaya atarken, askeri güç kullanımı seçeneğinin de gerekirse düşünülebileceğini...
Bir dönemin ağızlardan düşmeyen cümlesiydi bu. TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency Prof. Dr. Ata ATUN, KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Arkalarını Atlantik İttifakına ve Hristiyan dünyasına dayamış Kıbrıs Rumları ve Yunanlar, Kıbrıs adasını kendilerinin özel mülkü, vatan toprağı, Büyük Bizans Krallığı’nın ayrılmaz bir parçası zannediyorlar, öyle davranıyorlar ve “Kıbrıs’ın...
Gelişmiş ülkelerin öncelikle kendi içlerinde söz konusu yöntemlere başvurarak küresel ısınmanın yavaşlatılmasına katkı sağlaması bekleniyor. İklim değişikliği ile mücadele kolektif eylem gerektiriyor, ancak ülkelerin bir araya gelerek adaletli bir sorumluluk paylaşımıyla harekete geçmediği bir senaryoda küresel ısınmanın yavaşlatılması zor görünüyor. Büşra Zeynep Özdemir DAŞCIOĞLU & Araştırma Asistanı Kuşkusuz son yılların...
TÜHA HABER / Son yıllarda artan orman yangınları giderek artma eğilimindedir Büyük orman yangınlarıyla ilgili yapılan birçok araştırma, iklim değişikliğinin ve artan sıcaklıkların etkisine dikkat çekerek yangın ve iklim arasındaki ilişkiyi ele almıştır. Araştırmalar, iklim değişikliğiyle birlikte artan atmosferik kararsızlık, sıcaklığın yükselmesi, kuraklığın artması, sürekli olan sıcaklık dalgaları gibi meteorolojik...
*İşçi Partisi Siyasi Liderliğine, bir sütçü kızı olan Lilianne Ploumen getirildi. *Lodewijk Asscher’den boşalan yere, Rotterdam Belediye Başkanı Ebutaleb’in ismi ön sırada yer alıyordu. *Ahmet Ebutaleb, uygulamaları ve yalanları ile bir Türkiye karşıtıdır. İlhan KARAÇAY’ın yorumu: Hollanda’da Sosyal İşler Bakanlığı yaptığı sırada, yaşanan skandal bir olayda sorumluluğu olduğunu kabul ederek,...
Gürcistan tarihinde ilk kez, cumhurbaşkanı halk tarafından değil, Seçim Kurulu tarafından seçiliyor. Cumhurbaşkanlığı için tek aday, iktidardaki Gürcü Rüyası… TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency Mehmet Gökhan Özçubukçu, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Gürcistan tarihinde ilk kez, cumhurbaşkanı halk tarafından değil, Seçim Kurulu tarafından seçiliyor. Cumhurbaşkanlığı için tek aday, iktidardaki Gürcü Rüyası...