Avrupa’dan Haberler!
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency’nın Avrupa Temsilcisi Gazeteci Tuba Nur TÜRKELİ, EuroNews’ten aktardığı Avrupa’da hafta içerisinde öne çıkan haberleri sizin için derledi.
*** AB, dönüm noktası niteliğindeki ‘göçü zorlaştıran’ iltica reformunu oylayacak
Avrupa Birliği’nde geçen yıl 1.14 milyona ulaşan ve 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye çıkan sığınma başvurusu yapıldı.
Avrupa Parlamentosu, sığınmacılar için giriş prosedürlerini zorlaştıracak göç ve iltica paktını oluşturan bir dizi yasayı oylayacak.
Avrupa Komisyonu’nun ilk olarak Eylül 2020’de yaptığı öneriyle oluşturulan yeni düzenleme, tüm birlik ülkelerinin sorumluluğu paylaşmasını gerektirecek göç politikalarını revize ediyor.
Düzenleme tam olarak kabul edildiğinde 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek.
Avrupa Birliği, bu alanda ayrıca kıtaya gelecek göçmenlerin sayısını azaltmak için bazı dış ülkelerle anlaşmalar yapıyor. Bu girişimlerin arkasında göç sayısını azaltmak yatıyor.
AB’de geçen yıl 1.14 milyona ulaşan ve 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye çıkan sığınma başvurusu yapıldı.
AB’nin sınır ve sahil güvenlik ajansı Frontex’e göre geçen yıl kıtaya 380,000’e düzensiz göçmen girişi oldu.
Reform, bir sığınmacının vardığı ilk AB ülkesinin bu kişinin durumundan sorumlu olduğu temel kuralı büyük ölçüde koruyor.
Anlaşma, İtalya ve Yunanistan gibi ön saflarda yer alan ülkelere ya sığınmacıların bir kısmını kabul ederek ya da eşdeğer bir mali katkı sağlayarak yardım etmelerini gerektiren bir “dayanışma mekanizması” kuruyor.
“Kaçakçılar değil devlet karar vermeli”
Göç ve iltica anlaşmasına aşırı sağ, aşırı sol ve bazı sosyalist milletvekilleri karşı çıkıyor.
Avrupa Parlamentosu’ndaki en büyük siyasi grup olan merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nin başkanı Manfred Weber, AB’ye kimin gireceğine kaçakçıların değil devlet yetkililerinin karar vermesi gerektiğini söyledi.
STK’lar ve göçmen yardım kuruluşları reforma, sığınmacıları barındırmak ve uygun görülmeyenleri hızla geri göndermek için sınır tesisleri oluşturma hükmüne karşı çıkıyor. Ayrıca bu durumun sistematik gözaltılara yol açacağından korkuluyor.
Avrupa Parlamentosu’nda metinlerden birine öncülük eden Fransız merkezci milletvekili Fabienne Keller anlaşmayı “çok dengeli” ve “mevcut duruma göre büyük bir gelişme” olarak nitelendirdi.
Keller, “Sınır prosedürleri yoluyla düzensiz göç akışları üzerinde daha iyi kontroller ve daha fazla dayanışma var” dedi.
Tartışmalı noktalardan biri, sığınmacıların “güvenli” üçüncü ülkelere gönderilmesine ilişkin hüküm.
Sol görüşlü Fransız milletvekili Raphael Glucksmann, düzenlemenin “bir AB ülkesinde sığınma hakkı elde etmesi muhtemel sığınmacıların transit ülkelere gönderilmesine izin vereceğini” söyledi.
Aşırı sağcı Fransız milletvekili Jean-Paul Garraud de “AB’nin dış sınırlarının elek gibi olduğunu ve bunu değiştirmek için hiçbir şey yapılmadığını” ifade etti.
Garraud, aşırı sağın, gelen her sığınmacının biyometrik verilerinin alınarak Eurodac adlı bir AB veri tabanına konulması düzenlemesini desteklediğini ancak bunun da kitlesel düzensiz göçü durdurmak için çok etkili olamayacağını savundu.
*** Finlandiya, Rusya sınırındaki geçiş noktalarını göçmen akışının önüne geçmek için süresiz kapattı
Rusya ile olan kara sınırlarını kapatan Finlandiya, söz konusu tedbirlerle ülkeye düzensiz göçmen akışının önüne geçmeyi amaçlıyor
Finlandiya, Rusya sınırında daha önce kapatılan geçiş noktalarıyla bazı limanların süresiz kapalı kalacağını duyurdu.
İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “Hükümet, Rusya sınırındaki geçiş noktalarının 15 Nisan’dan itibaren kapalı kalmasına karar verdi.” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, Haapasaari, Nuijamaa ve Santio limanlarının da 15 Nisan’dan itibaren turistik teknelere süresiz kapatılacağı belirtildi.
Finlandiya düzensiz göçmen akışının önüne geçmeyi amaçlıyor
Son yıllarda, özellikle Suriye ve Somali gibi ülkelerden gelenlerin sayısının artması üzerine geçen yılın sonlarında Rusya ile olan kara sınırlarını kapatan Finlandiya’nın, söz konusu tedbirlerle ülkeye düzensiz göçmen akışının önüne geçmeyi amaçladığı kaydedildi.
Açıklamada, Finlandiya’ya düzensiz göçmen akışının devam etmesi halinde bunun, Finlandiya’nın ulusal güvenliği ve kamu düzeni için ciddi tehdit oluşturacağı vurgulandı.
Finlandiya, şubatta yaptığı açıklamada ise sınırın kapatılmasının 14 Nisan’a kadar süreceğini ilan etmişti.
*** Güvenlik endişelerine rağmen TikTok’un Avrupalı politikacılar arasında popülaritesi artıyor
Haziran ayındaki Avrupa seçimleri yaklaşırken ana akım siyasetçiler, TikTok’un kısa video formatını başarıyla kullanan aşırı uç partilere karşı pozisyon kaybetmekten çekiniyor.
Simon Harris, mart ayında Fine Gael Partisi’nin lideri seçilerek İrlanda başbakanı olacağı netleşince kendini ifade etmek için popüler bir platform olan TikTok’a yöneldi.
İrlanda’nın en genç Taoiseach’ı olacak politikacı, sarı harflerle ‘TEŞEKKÜR EDERİZ’ yazan bir videoda, 95 bin takipçisine otistik kardeşi için eğitim yardımı eksikliğinden şikayet eden “dik kafalı, karamsar bir gençten” şimdiki haline yükselişini anlattı.
Yer yer “TikTok Taoiseach” olarak da adlandırılan Harris, Çin’in sahip olduğu sosyal medya platformunu benimseyen Avrupalı politikacıların öncüleri arasında yer alıyor ve genç seçmenlere ulaşma ihtiyacının güvenlik kaygılarından daha ağır bastığını gösteriyor.
Haziran ayındaki Avrupa seçimleri yaklaşırken ana akım siyasetçiler, TikTok’un kısa video formatını başarıyla kullanan aşırı uç partilere karşı pozisyon kaybetmekten çekiniyor.
Pekin merkezli ByteDance şirketine ait uygulamadaki kullanıcı verilerinin Çin hükümetinin eline geçebileceği korkusu nedeniyle TikTok’a Batı’da giderek daha fazla kuşkuyla bakılıyor.
Örneğin Almanya’nın güvenlik kurumları, uygulamanın Çin hükümetiyle veri paylaşabileceği veya kullanıcıları etkilemek için kullanılabileceği endişesi nedeniyle uygulamanın kullanılmasına karşı uyarıda bulundu.
ABD’de milletvekilleri, platformun Çinli sahibi tarafından satılmasını zorlamak veya uygulama mağazalarında yasaklamak istiyor.
Macron 4 milyon takipçi kazandı
TikTok, güvenlik uyarılarının yersiz olduğunu ve diğer uygulamalara göre daha fazla bilgi toplamadığını söylüyor.
Endişeleri gidermek amacıyla geçen yıl Dublin’de Avrupalı kullanıcıların verilerini saklayacak bir veri merkezi kurdu ve veri akışlarını izlemesi için bağımsız bir güvenlik firmasını işe aldı.
ByteDance, ürününü casusluk amacıyla kullanmayı reddederken, Çin hükümeti de böyle bir niyeti reddetti.
37 yaşındaki Harris, Mart 2021’de bu sistemi ilk benimseyenlerden biriydi ve arka planda müzik çalarken 60 saniyelik bütçe özetinden futbol izlerken çay yaptığı görüntülere kadar çeşitli videolar üretiyordu.
Platformda oldukça aktif olan bir diğer politikacı da 2020 yılında TikTok’a katıldığından bu yana 4 milyon takipçiye ulaşan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron.
Almanya’da üst düzey politikacıların TikTok’u benimsemesi daha yeni bir durum. Sağlık Bakanı Karl Lauterbach, Mart ayında ülkede hesap açan ilk bakan oldu.
Bakan ilk olarak “TikTok’ta devrim: bugün başlıyor” paylaşımını yaptı. Almanya’nın en popüler ikinci partisi haline gelen aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisine atfen “Sosyal medyayı AfD’ye bırakamayız” dedi.
Pazartesi günü patronu Almanya Başbakanı Olaf Scholz da ona katıldı ve kendi TikTok hesabını açarak X’te şunları söyledi “Dans etmeyeceğim. Söz.” ifadelerini kullandı.
İlginç müzikli ilk TikTok videosunun başlığı da “Biz de sizin kadar şaşırdık! (Ve evet, Şansölye şu anda gerçekten TikTok’ta)” oldu.
Almanya’nın üst düzey bakanları uzun zamandır diğer sosyal medyada da yerleşik bir varlığa sahip. Örneğin Scholz’un, maliye bakanının, ekonomi bakanının ve dışişleri bakanının Instagram hesapları var, tıpkı Lauterbach’ın da olduğu gibi.
Almanya’da 16 yaşındakilerin Avrupa seçimlerinde oy kullanabilmesi nedeniyle genç seçmenlere ulaşmak öncelik arz ediyor.
Ana akım partiler ‘panik’ yapıyor
Alman partileri arasında AfD, TikTok’a hakim durumda. Partinin 411 bin takipçisi var, en büyük adayı Maximilian Krah’ın ise 41 bin.
Siyasi analist Johannes Hillje, “Dolayısıyla diğer tüm demokratik partiler şu anda bu önemli platformu ve genç demografiyi, yani genç seçmenleri bu radikal partiye bırakmamak için paniğe kapılıyor” dedi.
Bir videoda Krah, okul öğrencilerini sol görüşlü öğretmenlerle yüzleşmeye teşvik ediyor. Bir diğer videoda genç erkeklere flört tavsiyesi verdiği, porno izlememelerini veya Yeşiller’e oy vermemelerini söylediğini görülüyor. Bir videoda Kradh “Gerçek erkekler sağcıdır, gerçek erkeklerin idealleri vardır, gerçek erkekler vatanseverdir.” ifadelerini kullanıyor.
Bu tür bir erişimi taklit etmek isteyen ana akım politikacılar bir ikilemle karşı karşıya çünkü onlar da otoriter bir ülkenin platformunu kullanmaktan çekiniyor.
TikTok’un etkisini kabul ederken bu konuda çekinceleri olabileceğini söyleyen Lauterbach, “Platformu kullanarak herhangi bir meşruiyet kazandırmıyorum” dedi ve veri sızıntılarını önlemek amacıyla TikTok kullanımı için ayrı bir telefon satın aldı.
Macron’un ekibi de Fransa cumhurbaşkanının TikTok’un kullanışlılığını ve düzenleme ihtiyacını ayrı konular olarak gördüğünü söylüyor. İsmini vermek istemeyen bir danışman Reuters’e “Büyük çoğunluğu televizyon haberlerini izlemeyen veya basını okumayan bu nüfusu görmezden gelemeyiz” dedi.
Güvenlik endişesinin boyutunu gösteren İngiltere ve Avusturya, geçen yıl TikTok’un hükümet çalışanlarının iş telefonlarından kullanılmasını yasakladı.
Ancak TikTok’u görmezden gelmek giderek zorlaşıyor. Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün geçen yıl hazırladığı bir rapor, daha az insanın geleneksel medyaya güvendiğini ve daha fazla kişinin haber için TikTok’a yöneldiğini ortaya çıkardı.
Raporda en hızlı büyüyen sosyal ağ TikTok’tu ve 18-24 yaş arası gençlerin yüzde 20’si haber amaçlı kullanıyordu.
Birleşik Krallık’ta TikTok’ta önemli bir varlığa sahip en kıdemli bakan Savunma Bakanı Grant Shapps.
Hükümet cihazlarına yönelik TikTok yasağı açıklandığında Shapps, platformda 2013 yapımı “Wolf of Wall Street” filminden bir kliple yanıt verdi; burada Leonardo DiCaprio’nun karakteri Jordan Belfort “Ben kesinlikle bırakmıyorum” diyor.
Shapps, TikTok’u hükümet cihazlarında hiç kullanmadığını ve yasağın mantıklı olduğunu ekledi.
Belçika, bakanların ve devlet memurlarının resmi cihazlarına TikTok yüklemesini yasakladı ancak politikacılar, uygulamayı farklı cihazlarda kullanarak bu sorunu aşıyor.
İktidardaki Yeşiller partisinin politikacıları, yalnızca 4G’ye bağlı ve başka hiçbir uygulama yüklü olmayan cihazlarla TikTok videoları yayınlıyor ve telefonlar politikacıların kendileri tarafından değil çalışanları tarafından tutuluyor.
“Bu işin içinde olmamızın bir diğer nedeni de sahayı aşırı sol ya da aşırı sağa bırakmak istemememizdir” diyen Yeşiller Partisi’nden bir sözcü “Gençler haberleri sosyal medya aracılığıyla alıyor ve TikTok en büyük platformlardan biri. Bazı politikacılar bundan memnun, diğerleri değil.” ifadelerini kullandı,
Gazeteci* Tuba Nur TÜRKEL
***
Tuba Nur Türkeli 24.08.1989 yılında Almanya’nın başkenti Berlin kentinde dünyaya geldi. Liseye kadar Almanya’da okudu. 2009-2013 yılları arasında Lisans eğitimini Kocaeli Üniversitesi’nin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Uluslararası İlişkiler bölümünde gerçekleştirdi. 2014-2017 yılları arasında Yüksek Lisans eğitimini Almanya’nın Nürnberg kentinde Friedrich-Alexander-Üniversitesi’nin Beşeri/Sosyal Bilimler ve Teoloji Fakültesi’nde uzmanlık alanı olarak Siyaset Bilimini seçtiği Ortadoğu Çalışmaları bölümünde tamamladı.