Beklendiğinden Daha Kritik Bir Seçim
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
[SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Genel Koordinatörü Doç. Dr. Nebi MİŞ]
Türkiye’nin saygın, güvenilir Ankara merkezli bir düşünce kuruluşu SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Genel Koordinatörü Doç. Dr. Nebi MİŞ, kaleme aldığı “Beklendiğinden Daha Kritik Bir Seçim” başlıklı yazısında ABD seçimlerine dikkat çekiyor.
SETA Koordinatörü Doç. Dr. Nebi MİŞ’in “Beklendiğinden Daha Kritik Bir Seçim” başlıklı yazısının detayları şöyle:
Bir önceki yılın en kritik seçimi Türkiye’deydi. Dünyada böyle etiketlenmişti. 2024 seçimleri içinde en kritik olanı ABD seçimleri. Hem sonuçları hem seçim süreci bakımından farklı olaylara gebe olabilir. Trump’a yapılan suikast girişimi ve Biden’ın adaylıktan çekilmesi başlı başına ilginç gelişmeler.
Bundan sonraki süreçte, Trump ya da Harris’in seçilmesi durumunda Amerikan iç siyasetinde yaşanan gelişmelere paralel olarak dünyayı neyin beklediği yeniden tartışılacak. Senaryolar ortaya konulacak. Ancak ileriye yönelik öngörülerde bulunurken önce geçmişe bakmakta fayda var.
Biden başkan seçildiğinde, “Batı geri döndü” diye sevinenler çoğunluktaydı. Batı kavramının yeniden anlam kazandığına yönelik tezler farklı başlıklar üzerinden sıralanmıştı.
Avrupa-ABD ilişkileri yeniden canlanacak, NATO’nun caydırıcılığı artacak, uluslararası kurumlar ve antlaşmalara olan güven yükselecek, insan haklarını savunmak yeniden anlam kazanacak, liberal demokrasiler baharını yaşayacaktı.
Hatta gücü ve kaynakları az olan ülkelere karşı daha saygılı davranacağı, iklim ve çevre konusunda iyi uygulamaların hızlanacağı gibi başlıklar Biden seçildiğinde öne çıkmıştı.
Biden dönemi dünyasının “daha yaşanabilir olacağını söyleyen”ler dört yılın ardından herhalde aynı iyimserlikte değildir.
Bu saydığım başlıklarda, ne tür iyileşme olduğunu tek tek analize gerek yok. İsrail’in Filistinlilere soykırımı karşısında, Biden yönetiminin tutumuna bakmak yeterli. Ya da Rusya- Ukrayna savaşının ardından Avrupa’nın daha güvenli bir yer olmadığı gerçeği dört yıl önce söylenenlerin testi açısından yeterlidir.
Biden seçildiğinde, Türkiye’de bazı muhalif çevreler, Biden’a oy verenlerden daha çok sevinmişlerdi. Neredeyse balkon konuşması yapacaklardı. Daha seçim sonuçları tam kesinleşmeden muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, Biden’ı tebrik etmişti. Biden’ın “Erdoğan’ı muhalefetle birlikte devireceğiz” sözü bu sevincin en önemli kaynağıydı.
Erdoğan bu sözlerin ardından seçimleri tekrar kazandı. 2028 yılına kadar iktidarda. Aşırı baskının ardından Biden, adaylıktan çekildi. Kendisine saray darbesi yapıldığı yorumları yapılıyor. Baskıyı artırmak için, çevresindeki insanların kendisine Trump’la çıktığı televizyon programında bile komplo kurulduğu iddia ediliyor.
Tüm dünyada, ABD seçimleri yakından takip edilir. Hatta Amerikan seçim sisteminin teknik ayrıntılarına kendi ülkesinin seçim prosedürlerinden daha fazla vâkıf olanlar hiç de az değildir.
Trump ya da Harris’in seçilmesi durumunda Amerikan iç siyaseti ve küresel sistemin geleceği açısından iyimser ve kötümser yeni senaryolar ortaya konacak. Başkan adayları kendi yapacaklarını anlatacaklar. Ancak, dört yıl sonra geriye bakılınca, Biden döneminde olduğu gibi, bugün öngörülenlerden farklı bir tablo ile karşılaşma ihtimalimiz çok yüksek.
Trump ya da Harris kim seçilirse seçilsin, önümüzdeki dönemde ABD’yi belirsiz bir dönem bekliyor. Trump, seçilmesi durumunda içeriye odaklanacağını söyledi. Dış politika konusunda, ilk başkanlık dönemine benzer şekilde gelgitlerin yaşanacağı aşikâr. Ancak Biden döneminden farklılaşan bir yol izleyeceğini söylemek mümkün. Örneğin Ukrayna-Rusya savaşı ile ilgili bazı açıklamaları Avrupa’yı şimdiden endişelendirdi.
Son yıllardaki Amerikan başkan adayları içinde dış politika konusunda Harris’in en tecrübesiz olduğu biliniyor. Bu konuda ne yapacağı tam kestirilemiyor. Dış politika kararlarında Amerikan müesses nizamının etkili olacağı söylenebilir. Bu da kurumlar arasında çatışma ve çekişmeleri getireceği için bölgesel ve küresel mücadelenin seyrini, krizlerin çözümünü, müttefiklik ilişkilerinin biçimini olumsuz etkileyecektir.
***
Yazar hakkında