Büyükelçi Kaymakcı,‘Sürdürülebilirlik hedeflerine sarılmalıyız’
UHA HABER / Turkuvaz Medya Grubu ve yeni ekonomi dergisi InBusiness öncülüğünde sürdürülebilirlik konusunda farkındalık oluşturma misyonu taşıyan Küresel Umut Festivali’nin Halkbank, Vakıfbank ve Migros’un sponsorluğunda ‘2030 Yolu Sürdürülebilirlik Webinarı’nda, iş dünyası ve sivil toplum liderlerinin katılımıyla ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na Ulaşmak İçin Kurumların ve Şirketlerin Yol Haritası’ konusunda panel düzenlendi.
Panelin moderatörlüğünü ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden üstlendi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı
‘Sürdürülebilirlik hedeflerine sarılmalıyız’
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı ise konuşmasına, “Umudumuz ortak ve küresel bir umut peşinde hep birlikte ilerlememiz gerekiyor” diyerek başladı. BM’nin 17 maddelik hedeflerine ulaşmak için tüm ülkelerin belirli fedakarlıklar yapması gerektiğine değinen Kaymakcı, “Sürdürülebilir bir yaşam
istiyorsak, gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak istiyorsak bu hedeflere sarılmamız gerekiyor” dedi.
Tüm dünyanın gündeminde iklim değişikliğinin ön planda olduğunu anlatan Faruk Kaymakcı, bu konuya sadece ‘çevreyi temiz tutmak’ gibi dar bir anlayışla bakmamak gerektiğini söyledi.
Kaymakcı sözlerini şöyle sürdürdü:
“BM’nin 17 maddelik hedefleri konusunda geçen beş yılda dünya olarak çok iyi bir noktada değiliz. Pandemi de maalesef bunu destekledi. Alınacak yeni tedbirlerle bunları aşacağımıza inanıyorum. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri paralelinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın öncülüğünde Türkiye’nin bir kalkınma planı oluşturuldu. Dışişleri gibi birçok bakanlığımızın eylem planında da sürdürülebilir kalkınma ilkeleri yer alıyor. Biz tüm planlarımızı bu hedefler doğrultusunda yürütüyoruz. Amaç çevre dostu bir kalkınmayı gerçekleştirmek ve Türkiye olarak bu konuda çok önemli adımlar attığımızı söyleyebilirim. Dış politikada da temel noktalardan biri sürdürülebilir kalkınma… Türkiye insani yardımları en fazla veren ülkelerden biri, ayrıca Suriye ve Irak krizlerinin de etkisiyle ülkemizdeki yabancı sayısı 4,5 milyona ulaştı. Kısacası sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde açlıkla ve yolsuzlukla mücadele konusuna doğrudan hizmet etmiş oluyoruz. Türkiye pandemi döneminde sağlık konusunda en fazla ülkeye katkıda bulunan ülkelerden biri oldu. 150’den fazla ülkeye sağlık malzemesi gönderdik. Yine bölgemizde ve dünyada sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek için BM’ye destek oluyoruz. Türkiye arabuluculuk konusunda barış çabalarını yürüten bir ülke olarak üzerine düşen görevi başarıyla sürdürüyor.”
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek için farkındalığı artırmak için çalıştıklarını ifade eden Kaymakcı, tüm paydaşlarla daha yaşanabilir, daha sağlıklı bir dünya için hep birlikte çalışmak gerektiğinin altını çizdi.
Panelde görüşlerini paylaşan Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir de, şirketlerinin gündeminin sürdürülebilirlik gündeminden farklı olmadığını söyledi.
Pandemi nedeniyle ekonomilerin küçüleceğini, risklerin ve kırılganlıkların artacağını, fakir ülkeler ile zengin ülkeler arasındaki uçurumun daha da derinleşeceğine dikkat çeken Özdemir, “Artık değişim ve dönüşüm şart. Toplu iğne büyüklüğündeki bir virüs tüm yaşantımızı değiştirdi. Sürdürülebilirliğin önemini daha iyi anladık. Limak olarak sürdürülebilirlik konusunda 2015 yılından bu yana 516 tane proje yaptık. Bu yıl ağustos ayında yayımladığımız sürdürülebilirlik raporumuzda da 12 stratejik hedef belirledik. Daha sistematik, daha kurumsal sürdürülebilirlik çalışmalarına devam ediyoruz. Pandemide hiç durmadık ve bayağı bir yol aldık” diye konuştu.
Akkök Holding İcra Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü
Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Akkök Holding İcra Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü ise, çok önemli bir dijitalleşme çağı yaşadığımızı belirterek, şunları söyledi:
“Mart ayından bu yana yaşadıklarımızı bir şirket kültürüne oturtabilmek bizlerin 2-3 senesini alırdı. Herkes evlerden çalışmayı, bütün toplantıları dijital ortamdan yapmaya çok çabuk alıştı. Bu değişim aynı zamanda bir takım paradoksları beraberinde getirdi. Eşitsizlikle ilgili ciddi sorunların olduğu, dünya ekonomisinin çok zayıf olduğunu gördük. Bu nedenle şirketlerin geleceğini tasarlarken, sadece kar maksimizasyonu amacıyla yönetmek yeterli değil. Şirketlerin sürdürülebilirlik hikayelerine önem vermeleri gerektiğine inanıyorum. Burada da kurumsal yönetişimin gelişmesi, şeffaf olmak çok önemli. Biz tüm Akkök şirketleri olarak sürdürülebilirlik kalkınma sözleşmesine imza atmış durumdayız. Eğer sürdürülebilirlik anlamında geleceğimize dönük bir takım yatırımlar yapmalı, doğanın bize emanet olduğunu düşünmeliyiz.”
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü ve SDSN Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmed Özkan ise Boğaziçi Üniversite’sinin bir çok alanda olduğu gibi insan ve çevre odaklı sürdürülebilirlik konusunda da çok ciddi çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
Özkan, “Sürdürülebilir kalkınma çözümleri ağı SDSN en başından beri içinde olduğumuz güçlü bir ağ. SDSN’nin temel amacı da paydaşlarını harekete geçirerek, sürdürülebilir kalkınma konusunda adım atılmasını sağlamak. Farkındalık yaratmak,
paydaşlarımızı ulusal, global, küresel olarak harekete geçirmek için farklı çalışmalara imza atıyoruz. Türkiye’de yapılan çalışmaları değerlendirdiğimizde ise politika, strateji mevzuat alanlarında ileri düzeydeyken, proje ve uygulamada geliştirmemiz gereken noktalar olduğunu görüyoruz” dedi.
Seher Alacacı Arıner
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Programlardan Sorumlu Temsilci Yardımcısı Seher Alacacı Arıner de sürdürülebilirlik algısının hemen her sektör ve kurumda güçlendiğini gördüklerini söyledi.
Bu bakış açısının kurumların strateji ve politikalarına yedirilmiş durumda olduğunu ve güzel projeler ortaya çıktığını ifade eden Arıner, “Sürdürülebilir kalkınma amaçlarını anlattığımız süreci bir an önce geride bırakmalıyız. Geç olmadan eyleme geçmek son derece önemli. Önümüzde 9 yıl ve kat edilmesi gereken çok yol, çok konu var” diye konuştu.
Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı ve Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin ise Garanti sürdürülebilir kalkınmaya ana stratejileri arasında yer verdiklerini söyledi.
Yenilikçi ürünlerle sürdürülebilirlik konusunda hem bireysel hem kurumsal müşterilerine farklı seçenekler sunduklarının altını çizen Edin, “Sürdürülebilir kredi yapıları kurduk. Türkiye’ye ilk defa yeşil kredi kullandırdık. Hibrit yapılı kredilerle müşterilerimizin hem cinsiyet eşitliği hem de çevresel konularda taahhüt vererek kullanacağı kredileri kullanıma sunduk. Sürdürülebilir Finans Bildirgesi’nin lansmanını 2017 yılında yaptık ve kredi süreçlerinde çevresel ve sosyal etkileri inceleyeceğini taahhüt eden, bizim de aralarında olduğumuz sekiz banka olarak bu bildirgeyi imzaladık” dedi.
Cem Rodoslu
‘Buğdayın petrolden daha önemli olduğunu anladık’
Migros Pazarlama ve Yurtdışı Operasyonlarında Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Cem Rodoslu, pandemi döneminde buğdayın petrolden önemli olduğunu daha iyi anladığımızı söyledi.
Hayatı sürdürebilmek için beslenmeye ihtiyaç olduğunun altını çizen Rodoslu, “Anadolu dünyanın en büyük çiftliği. 42 medeniyet bu topraklarda tarım sebebiyle var olmuş. Anadolu coğrafyası kuzeyinden güneyine doğusundan batısına 3 bin 500’ü sadece Anadolu topraklarında olmak üzere 10 bin üzerinde bitki çeşidini barındırıyor. Tarım ve sürdürülebilirlik anlamında dünyanın en şanslı toplumlarından bir tanesiyiz. Anadolu’daki çeşitlilik hepimiz için çok büyük bir fırsat.
Bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmek için eğitim, kadın ve tarım başlıklarından hepimize düşen sorumluluklar var. Dünyada gelişen toplumlara baktığımız zaman gelişen toplumların kullandığı en kuvvetli konulardan bir tanesi teknoloji. Teknoloji ile tarımı bir araya getirecek bir çok çözümü de beraberinde üretebilir, bir çok inovasyonu tarımla birleştirebiliriz. Ve bu anlamda geleceğe yönelik birçok fırsatı değerlendirebiliriz” dedi.
Kârlı ve sürdürülebilir büyümenin şirketler için çok önemli olduğunu ifade eden Cem Rodoslu, toplumun refahının şirketlere olan pozitif yansımasının da unutulmaması gerektiğinin altını çizdi. Şirketlerin tüketiciyle bağ kurabilmesi için topluma fayda yaratacak samimi projeler üretmelerinin şart olduğunu belirten Rodoslu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün nüfusumuz 80 milyonun üzerinde ve 2040 yılına geldiğimizde zaman nüfusumuzun 100 milyonu geçeceği söyleniyor. Sürdürülebilirlik ve gerçekten toplumun sürekli ve sağlıklı beslenebilmesi için bugünden itibaren geleceğimiz için hepimizin atacağı çok basit bir adım var. Çöpe atmayacağız. Ürettiğimizin yüzde otuzunu çöpe atıyoruz. Alışverişi yaparken dikkat edeceğiz, evde tüketeceğimiz kadarını pişireceğiz ve çöpe atmayacağız. Sürdürülebilirlikle ilgili Bileşmiş Milletler üç temel konunun üzerinde duruyor. Bunlardan bir tanesi çeşitlilik. 10 binden fazla bitki çeşidiyle, 3 bin 500 endemik bitkisiyle Anadolu’da çeşitlilikle ilgili bir problemimiz yok.
Ama bu ürünleri dünyaya pazarlamakla ilgili sorunumuz var. Bu sorunu bir an önce ortadan kaldırmalıyız. Birleşmiş Miletlerin ikinci başlığı ‘İyi Tarım Uygulamaları’ yani rejeneratif tarım. Bugün Anadolu’nun bu geniş coğrafyasında iyi tarım uygulamalarını kuvvetli bir şekilde uygulamak son derece mümkün. Birleşmiş Milletler için bir diğer önemli konu farkındalık. Toplumun, tüketicilerin sürdürülebilirlikle ilgili farkındalığını yukarıya doğru taşımak önemli başlıklardan bir tanesi ve bunun için hep birlikte çalışmalıyız.”
“Ulaştığımız her kişi için bir ağaç dikeceğiz”
Turkuvaz Medya İcra Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Yasemin Gebeş açılış konuşmasında, Küresel Umut Festivali ile yeni ekonomi dergileri InBusiness ile Birleşmiş Milletler’in ortaya koyduğu ve 17 maddeden oluşan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı desteklemeyi, farkındalığı artırmayı, örnek teşkil edecek iyi uygulamalara dikkat çekmeyi ve bir platform oluşturmayı amaçladıklarını söyledi.
Yasemin Gebeş, “Platformun ana amacı bu konudaki bilgi paylaşımını en üst seviyede tutmanın yanı sıra doğru ve verimli çalışma yapan firmaları kamuoyuna tanıtarak, sektörlere rol model olmalarını sağlamak. Bugün gerçekleştirdiğimiz “2030 Yolu Sürdürülebilirlik Zirvesi” planlarımızın başlangıç noktası. 2021’de şirketlerin sürdürülebilirlik alanında yaptıkları projeleri anlatacakları altı ay sürecek bir webinar ve video serilerine başlıyoruz. Bu etkinlerle 1 milyon kişiye ulaşmayı hedefliyoruz. Ulaştığımız her kişi için bir ağaç dikecek ve Küresel Umut Ormanı’nı oluşturacağız. 2021 Eylül ayında ise Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek bu etkinlik serisini Küresel Umut Festivali ve Küresel Umut Ödülleri ile tamamlayacağız. Bu festivali geleneksel hale getirerek 2030’a kadar taşıyacağız” dedi.
InBusiness dergisi Yayın Yönetmeni Hülya Güler ise “Yeni nesil bir dergi platformu InBusiness olarak, pandemi sürecinin en önemli kazanımlarından biri olan sürdürülebilirlik temasını daha kuruluş aşamasında DNA’mızın önemli bir parçası olarak benimsedik. Ve bundan daha da önemlisi Turkuvaz Medya Grubu olarak sürdürülebilirlik konusunu bütünsel olarak sahipleniyoruz. Dergimiz geri dönüştürülebilir sertifikalı bir kağıda basılıyor. Tüm etkinliklerimizde sürdürülebilirliği
önemli hedeflerimizden biri olarak görüyoruz. Bunun sözünü daha ilk günden verdik. InBusiness olarak biz başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Türk iş dünyasında bu inancı paylaşan ve sürdürülebilirlik hedefleri ile daha iyi bir yaşam, daha iyi bir gelecek için çalışan şirketler bu umudu daha da arttırıyor. Bugün ilk adımını attığımız etkinliğin ardından marttan itibaren her ay bir webinar gerçekleştirerek ve sürdürülebilirlik konusunu sürekli olarak ülkemizin ve iş dünyasının gündemine taşıyacağız. Ayrıca ülkemizde ve dünyada sürdürülebilirlik konusunda öne çıkan isimlerin ilham veren hikayelerini anlatan filmler çekeceğiz.
Webinarlarımız ve filmlerimiz ile yavaş yavaş oluşturduğumuz sürdürülebilirlik ekosistemini eylül ayında gerçekleştireceğimiz Küresel Umut Festivali ile büyük bir şenliğe dönüştüreceğiz” diye konuştu.
[TÜHA Haber Ajansı, 30 Aralık 2020]