Büyüme hız kesmedi
* Hanehalkı tüketim harcamaları büyümenin itici gücü olmaya devam etti.
* Asgari ücret ve memur maaş artışları tüketimi destekledi.
* Dış ticaret açığındaki yükselişi iyi tahlil ederek kısa ve uzun vadeli çözümleri devreye sokmak gerekiyor.
Prof. Dr. Nurullah GÜR & İstanbul Medipol Üniversitesi Dekan Yardımcısı
Deprem felaketinin hemen sonrasında, ekonomik büyümenin ivme kaybedebileceği yönünde bir kanı vardı. Ancak, büyüme performansı bir kez daha beklentilerin üzerine çıktı. Ekonomi 2023’ün ilk çeyreğinde geçtiğimiz yılın ikinci yarasındakine paralel bir performans göstererek yüzde 4 büyüdü. Şubat ayında sendeleyen iktisadi aktivite, martta toparlandı. Böylece, depremlerin ekonomi üzerindeki kısa vadeli olumsuz etkileri beklenenden da ha hızlı azaldı.
Hanehalkı tüketim harcamaları büyümenin itici gücü olmaya devam etti. Asgari ücret ve memur maaş artışlarının tüketimi desteklediği görülüyor. Vatandaşların hem bireysel olarak hem de vakıf ve dernekler üzerinden deprem bölgesine gönderdiği yardım paketlerinin de tüketim harcamalarını artırdığını söyleyebiliriz.
Yatırım harcamalarının büyümeye katkısı önceki iki çeyrekten daha güçlü geldi. Makine ve teçhizat yatırımları bu çeyrekte de artış kaydederek yükselişini arka arkaya 14. çeyreğe taşımış oldu. Depremler ve seçimlerin etkisiyle artan kamu tüketim harcamaları, ekonomik büyümeye destek verdi. Dış ticaret dengesinde son aylarda yaşanan kötüleşmenin etkisi kendini büyüme rakamlarında da hissettirdi. İthalat rakamları, ihracatın üzerinde artış kaydediyor. Sonuç olarak net ihracat, ekonomik büyümeyi aşağıya çekiyor. Net ihracatın büyümeye katkısı son iki çeyrektir ekside. Dış ticaret açığındaki yükselişi iyi tahlil ederek kısa ve uzun vadeli çözümleri devreye sokmak gerekiyor.
Büyümenin sektörel dağılımına baktığımızda, tarım ve sanayinin birinci çeyrekte daraldığını görüyoruz. Tarım ve sanayi bir önceki çeyreği de ekside kapatmıştı. Sanayideki yavaşlama hız kaybederken, tarımdaki daralma ise daha belirgin hale gelmiş.
Hizmetler sektörü, güçlü performansını bu yılın ilk üç ayında da tekrarladı. Büyümenin yüzde 75’ini hizmetler sektörü sağladı. Yıllık bazda yüzde 5.1 büyüyen inşaat sektörü, son 5 yıldaki en canlı performansını sergiledi.
ASGARİ ÜCRET VE EYT ETKİSİ
İşgücü ödemelerinin GSYH’den aldığı pay iki yıldır düşüş trendindeydi. Bu olumsuz tablo, ekonomik refah artışının toplumsal tabana tam olarak yayılamadığına işaret ediyordu. 2022’nin ilk çeyreğinde yüzde 31.1 olan işgücü ödemelerinin payı, bu yılın aynı döneminde yüzde 38’e yükseldi. Büyümenin kapsayıcılığının genişlemesi açısından olumlu bir gelişme. Bu artışı tetikleyen iki tane faktör var: Asgari ücret zammı ve EYT düzenlemesine bağlı olarak yaşanan kıdem tazminatı ödemeleri. Bu iyileşmedeki aslan payı EYT’den gelmiş. EYT düzenlemesi dışarıda bırakıldığında işgücü ödemelerinin payının yüzde 33.5 olarak gerçekleştiğini görüyoruz.
YURTDIŞI GÖRÜNÜM CANSIZ
RUSYA-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji krizi ve küresel faizlerdeki artış küresel büyümeye dair tedirginliğe neden olmuştu. Ama korkulduğu kadar derin ve yaygın bir resesyon yaşanmadı. Yine de yurtdışında iktisadi aktivite düşük bir tempoda ilerliyor. Salgın tedbirlerini en geç esneten ülke olan Çin’de ekonominin yeniden açılmasıyla birlikte büyüme rakamları yılın ilk çeyreğinde güçlü gelmişti. Ancak, öncü göstergeler ikinci çeyrekte iktisadi aktivitenin zayıfladığına işaret ediyor. Gayrimenkul yatırımları ve sanayi sektöründeki kârlılık düşerken, perakende satışlar ise beklentilerin altında bir hızda yoluna devam ediyor. Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz hafta yayınlanan verilere göre, Almanya teknik olarak resesyona girmişti. Avrupa’nın en büyük ekonomisinde üretim, 2022’nin son çeyreğindeki yüzde 0.5’lik daralmanın ardından bu yılın ilk üç ayında yüzde 0.3 gerilemişti. Geçen yıl yaşanan enerji fiyatları şokunun tüketici harcamaları üzerindeki olmusuz etkileri, Alman ekonomisini resesyona itti. Ancak, bu resesyonun öngörülenden daha cılız olduğunun altını çizmek lazım. Eğer enerji darboğazı derinleşseydi, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde ekonomi çok daha hızlı soğuyabilirdi. ABD bir süredir borç limiti kriziyle uğraşıyordu. Amerikan Senatosu, bu hafta yaptığı oylamayla 31.4 trilyon dolarlık borç tavanını Ocak 2025’e kadar askıya alan yasayı kabul etti. Böylece, hükümetin kamu borçlarını ödemek için yeniden borçlanabilmesinin önü açıldı. Eğer bu yasa geçmeseydi, kamunun sunduğu hizmetler ve ödeme taahhütleri sekteye uğrayacaktı. Hatta Amerikan hazinesinin temerrütte düşme riski vardı. Bu yasa sayesinde ABD Başkanı Joe Biden ve piyasalar rahat bir nefes aldı.