CHP, İslam’dan nefret ediyor ama “Öşür”ü çok seviyor!
STAR Gazetesi yazarı Nuh ALBAYRAK, kaleme aldığı “Mesele seccade değil… Saadetli dindarlar, bu CHP’ye mi oy verecek?” başlıklı yazısında, Ayasofya’ya Haçlı zinciri vurulması, Laikliğin “dinsizlik” olarak uygulanması, nesilleri çürütmek için Köy Enstitüleri kurulması… CHP’nin “halk“a yönelik operasyonlarını saymakla bitiremeyiz” diyor.
CHP, İSLÂM’DAN NEFRET EDİYOR AMA “ÖŞÜR”Ü ÇOK SEVİYOR
“Ayrıca her dalda zulüm yağıyordu” diye yazısına devam eden STAR Gazetesi yazarı Nuh ALBAYRAK, “Mesela bir taraftan İslâmiyet’e ait ne varsa silmek isteyen CHP, diğer taraftan da köylünün; kendi imkânlarıyla ürettiği bütün mahsulünü, çirkin bir ikiyüzlülükle; “öşür” diye topluyordu. Topladığı vergilerle yapması gereken yol için köylüden para istiyordu. Para veremeyenler 6 liralık yol parası için 6 gün kazma-kürekle yol yapıyordu!” şeklinde dile getiriyor.
“Halk, bütün bu akıl almaz zulümlere bile katlanmıştı” diyen Nuh ALBAYRAK, şunları aktarıyor:
“Ama İslâmiyet’e yönelik ambargonun dayanılacak hali kalmamıştı. İstanbul Müftüsü M. Fehmi Ülgener, 1941 yılında kendisini ziyarete gelen Sulhi Dönmezer’e “Bugün hayatımın en elemli gününü geçirdim. Süleymaniye Camii aylardır imamsızdı. Mahalle bekçisini imam tayin ettim” demiş ve hüngür hüngür ağlamıştı!
Cenazeleri yıkayıp defnedecek imam bile kalmamıştı. CHP’nin Anadolu delegeleri, halkın son noktaya gelen isyanını, 1947’deki 7. Kongre’ye taşımıştı. Bir üye, “İslam unutuldu, din ihtiyacı duyan gençler; misyonerlerle kiliseye gidiyor” diye yakınmıştı. Zavallı bilmiyordu ki, CHP zaten 24 yıldır, 18 Temmuz 1923 günü Ankara Garı’nda zikredilen “İslâm terakkiye manidir, Hristiyanlığa girmekten başka çaremiz yoktur” (Kazım Karabekir Anlatıyor, s. 93) hedefine ulaşmak için çalışıyordu!”
SEÇİME GİDERKEN “ÇAKMA DİNDAR” OLDULAR!
ALBAYRAK yazısında, “Ama CHP’lileri de telaş kaplamıştı. Çünkü 1946 seçimini dipçik zoruyla CHP’ye oy kullandırarak, bunun da yeterli olmadığını görünce sandıkları CHP binalarına kaçırıp karanlıkta sayarak(!) zor gasp etmişlerdi. Ve yeni seçim yaklaşmıştı. Bu sefer işleri daha da zordu. Onun için bu şikâyetlere kulak vermek gerekirdi!” diyor.
STAR Gazetesi yazarı Nuh ALBAYRAK yazısının bir bölümünde de, “Durum o kadar vahimdi ki, Gezi’de “Zulüm 1453’te başladı” diyen soysuzların “dedesi” olan ve “29 Mayıs, büyük Bizans medeniyetinin barbarca yıkılışının yıldönümüdür, sevinmeyip üzülmeliyiz” diyen CHP mebusu Hamdullah Tanrıöver’in, bu vahameti, “TBMM’de 6 tane hademe yanıma geldi ve ağlayarak, ‘Vallahi, billahi 6 köyümüzde bir tek imam kaldı. Ölülere sıra bekletiyoruz. O imam köyden köye koşuyor. Eğer bize imam vermezseniz ölülerimizi köpek leşi gibi toprağa gömeceğiz’ dedi” şeklinde aktarmıştı” şeklinde dile getiriyor.
“İnönü meseleye el koymuş ve tam bir CHP çözümü bulmuştu!” diyen Nuh ALBAYRAK, 16 Ocak 1949 günü Başbakan Hasan Saka’nın talimatla hastalandığını ve “CHP’nin dindarı” Şemseddin Günaltay’ın başbakan olduğunu dile getiriyor.
Yazar ALBAYRAK, “Öyle bir “dindar” idi ki, Müslümanlara en büyük zulümlerden biri olan “örgüt” kurma ithamındaki; “3 Müslümanın bir araya gelmesi…” alt sınırını “2 kişiye” indirmişti! 1949 yılında ise Müslümanların başına meşhur 163. madde belasını sarmıştı! 1 Nisan 1950’de tam seçim öncesi; Müslümanlara bir şirinlik(!) daha yapan dindar(!) Başbakan, “türbe” diye, Baltalimanı ve Tanzimat belalarını başımıza saran Büyük Mason Reşid Paşa’nın Beyazıt’taki mezarını ziyarete açmıştı” diyor.
CHP’NİN DEĞİŞTİĞİNİ ISPATLAMAK ÇOK BASİT!
STAR Gazetesi yazarı Nuh ALBAYRAK kaleme aldığı “Mesele seccade değil… Saadetli dindarlar, bu CHP’ye mi oy verecek?” başlıklı yazısını şöyle noktalıyor:
“Efendim, “Bunlar geride kaldı, CHP değişti” diyorlar. Bu doğru mu acaba?
CHP, son 20 yıldır en zor dönemini yaşıyor. Çünkü karşısındaki Müslüman rakip, Türkiye’de ilk defa Müslüman iktidarı; her gün biraz daha “muktedir” yapıyor. Bu ise muhafazakârlığı arttırıyor. Bu yüzden CHP de, muhafazakâar görünmeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu, onun için; başörtüyü AYM’ye şikâyet etmekle, kanun güvencesine almak arasında gidip geliyor. Ancak hayatlarında hiç olmayan İslâmiyet’i ve hiç sevmedikleri Müslümanları taklit etmeleri kolay olmuyor. Bu yüzden “seccade” gibi ayrıntılar fark edilmiyor!
CHP gerçekten değişmişse, halkı buna inandırmak çok basittir. Yıllardır “helalleşme” muhabbeti yapan Kılıçdaroğlu’nun, “CHP’nin tek parti döneminde yaptığı inkılâplar büyük hataydı. Çok saçmaydı. Bunların tamamını kınıyorum ve CHP genel başkanı olarak sizden özür diliyorum” demesi yeterlidir. Oysa Kılıçdaroğlu bu taraftaki çarşaflılara rozet takarken, diğer taraftakilere de, “CHP, kurulduğu çizgiden kıl kadar ayrılmamıştır” diyor.
Aslında CHP’yi Müslümanlar iyi biliyor. Bu yüzden CHP’yi iktidara getirmiyor. Bendeniz bu çarpıcı ayrıntıları, CHP’nin gemisine binmiş olan dindar/muhafazakâr kardeşlerimize hatırlatmak için derledim.
CHP’yi desteklemek siyasî değil; itikadî bir meseledir. Hiçbir siyasî hırs, kin ve öfke; “kurumsal din düşmanlığı“nın kısaltılmış adı olan CHP ile birlikte saf tutmak için gerekçe olamaz.
Bizi duyacak durumda olmayabilirsiniz ama yine de bizden uyarması…”
“El-Mer’u Me’a Men Ehabbe…”