ÇİN’İN AFGANİSTAN STRATEJİSİ
ANKARA-UHA HABER / SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı araştırmacılarından Araştırmacı Deniz İSTİKBAL, ‘Çin’in Afganistan Politikası | Fırsatlar ve Riskler’ konusunda yapmış olduğu ‘Analiz’de, Pekin-Taliban ilişkilerinin dinamikleri ile ilgili ikili iş birliği imkanları inceliyor.
Araştırmacı Deniz İSTİKBAL, ‘Pekin-Taliban ilişkilerinin dinamikleri‘ konusunda yapmış olduğu ‘Analiz’i TÜHA) TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı‘ndan Ataner YÜCE‘ye değerlendirdi.
Deniz İSTİKBAL, Analizin ilk bölümünde Pekin’in Taliban ile olan ilişkilerini akatarırken, ikinci kısımda ise Pekin açısından fırsat ve tehditlerin neler olduğunu ortaya koyuyor.
Sonuç kısmında ise Çin’in Afganistan politikasının ne tür sonuçları olabileceğine odaklanılmaktadır.
ÇİN’İN
AFGANİSTAN STRATEJİSİ:
FIRSATLAR VE TEHDİTLER
Kadim İpek Yolu’nun geçiş güzergahlarını sınırları içinde barındıran Afganistan’ın Çin ile
köklü bir geçmişi vardır. Han, Tang ve Qing
hanedanlıkları döneminde artan ticaret tarafları
ikili ilişkileri geliştirmeye teşvik etmiştir. 1937’de
Japonya’nın Çin’i işgal girişimi askeri iş birliğini
perçinlerken ilişkiler Çin Komünist Partisi’nin
(ÇKP) iktidara gelişiyle daha da kuvvetlenmiştir. 1950’de Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanıyan
ilk ülkelerden biri olan Afganistan ilişkilerin gelişmesine gayret göstermiştir.14 1978’de Afganis
tan’daki sosyalist devrime kadar taraflar arasında
çok fazla problem bulunmazken Sovyetler Birliği
ile yaşanan sınır çatışmaları ikili ilişkilere büyük
zarar vermiştir. Sovyet desteğiyle iktidara gelen
yeni Afgan yönetimi Çin ile ilişkileri geri plana
itmiştir. Böylelikle Sovyetler Birliği ve Çin Halk
Cumhuriyeti arasındaki çatışma ihtimali Moskova destekli Afganistan yönetimine de sirayet
etmiştir. Çin de –ABD ile birlikte– Sovyetler’in
Afganistan işgaline karşı mücahitleri askeri, ekonomik ve siyasi olarak desteklemiştir. Öncelikle
Pakistan’daki askeri eğitim kamplarına yardımda
bulunan Çin ilerleyen yıllarda eğitim çalışmalarına kendi sınırları içinde devam etmiştir. Askeri
donanım, teknik yardım, eğitim çalışmaları ve
finansal destekle Sovyetler’e karşı olan gruplarla
birlikte çalışan Çin, ABD ve Pakistan ile iş birliğine gitmiştir.15
2001-2021 ABD müdahalesinde Kabil
hükümetini destekleyen, hibe veren ve ülkeye
yatırım yapan Çin sınır güvenliği ve istikrar
hedefleriyle ilişkilere yaklaşmıştır. Uyuşturu
cu trafiğinin engellenmesi, sınır bölgelerinde
güvenliğin karşılıklı olarak sağlanması, terörle
mücadele ve organize suç örgütlerinin takibi
için iş birliği antlaşmaları imzalayan taraflar bölücü faaliyetlerin ortadan kaldırılması amacıyla
hareket etmiştir. Bu bağlamda ŞİÖ’ye gözlemci üye olarak kabul edilen Afganistan, Çin’in
desteğiyle bölgesel entegrasyona dahil edilmeye
çalışılmıştır. Doğu Türkistan’daki problemler
nedeniyle Afgan topraklarından gelebilecek saldırı ve destekten çekinen Pekin, Kabil’in merkezi otoritesini güçlendirmek için çabalamıştır.
Afganistan’ın Çin’e ihracatını desteklemek için
özel izin veren Pekin yönetimi kredi, yardım
ve hibelerle de ülkeye yardımda bulunmuştur.
2002’de Çin elçiliğinin açılmasıyla Afganistan’ın yeniden inşası için 150 milyon dolarlık
hibe sözü verilmiş ve 2010’a kadar miktarın
205 milyon dolara çıkarılması kararlaştırılmıştır. 2011’de 23,7 milyon dolarlık ek yardım
programını açıklayan Çin, Afgan kamu yetkililerinin eğitim çalışmalarına destek vermiştir.
Kredi, yardım ve hibelere ek olarak Afganistan’dan ithal edilecek ürünlerde vergi yüzde 95
oranında düşürülmüştür. Vergi oranındaki azalmanın Afgan ihracatına otuz yıllık süreçte 800
milyon dolar ek gelir getirmesi amaçlanmıştır.16
Çin’in yarım yüzyıllık süreçte tecrübe ettiği kalkınma girişimi ve artan refah birçok ülkeye yatırım yapmasını mümkün hale getirmiştir.
2005-2021 arasında Çin dünya genelinde toplam 2,14 trilyon dolar yatırım yapmıştır.17 Bölge, ülke ve ekonomik gelişmişliğe göre farklılık
gösteren yatırımlar ABD, İngiltere, Brezilya,
Pakistan ve Endonezya gibi ülkelerde yoğunlaşmaktadır (Tablo 1). Sektörlere göre yatırımlar
incelendiğinde ise enerji, ulaşım ve emlak gibi
alanların büyük paya sahip olduğu görülmektedir. Ülkelerin ihtiyaç duyduğu birçok sektöre
yatırım yapan Çin dış ticaret odaklı bir stratejiye sahiptir. Örneğin Afrika ülkelerinde yatırımlar Çin’in yüksek düzeyde ithalat yaptığı enerji
ve doğal kaynaklarda toplanmıştır. Ulaşım sektörüne yapılan yatırımlar da işlenen ürünlerin
limanlara ulaşımını kolaylaştırmaktadır (Tablo
1). Çin’in izlediği politika ülkelerin kalkınmasına katkı sağlıyor gibi görünmektedir. Fakat bu
durum bir bağımlılık ilişkisinin oluşmasına da
neden olabilir ki bu da ülkelerin bağımsızlığına
doğal olarak zarar verecektir.18Çin, gelişmiş ülkelere yatırım yaparken
teknoloji transferi ve iş birliğine önem verirken
gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerde farklı politikalar izlemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ikili
ilişkilerin gelişmesi önemsenirken az gelişmiş
ülkelerde bölgesel kalkınma ve alternatif finansal kaynakların oluşturulması amaçlanmaktadır.
Örneğin Kuzey Amerika ve Avrupa’da yatırımlara kredi, proje ve yardımlar eşlik etmezken
Latin Amerika ve Afrika’da durum tam tersidir.
Gelişmiş ülkelere kıyasla az gelişmiş bölgelerde
yatırımlar ile altyapının iyileştirilmesi, bölgesel
entegrasyon ve güvenliğin sağlanması hedeflenmektedir.19 Çin’in yatırım politikası açısından
ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi Pekin-Kabil
yakınlaşmasını gündeme taşımıştır. Özellikle
Çin’in finansal gücü göz önüne alındığında Pekin
yönetimi Afganistan’ın inşasında büyük projeler
üstlenebilir. Dünyanın farklı bölgelerinde az gelişmiş ülkelere 750 milyar doların üzerinde yatırım yapmış olan Çin, sınır komşularından biri
olan ve kendi ulusal güvenliğine tehdit oluşturabilecek Afganistan’da da görev üstlenebilir.20
Tablo 2’de Çin’in Afganistan yatırımlarının
sektör, firma ve miktara göre dağılımı yer almaktadır. 2005-2021 arasında 3,48 milyar dolara ulaşan
yatırımların enerji ve ulaşım sektörlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Yer altı kaynakları açısından
potansiyelini henüz kullanamamış olan Afganistan
için yatırımlar kritik bir faktördür. Çin’in potan
siyeli göz önüne alındığında doğal kaynaklar iki
ülkenin iş birliğiyle çıkarılabilir, işlenebilir ve piyasaya sunulabilir. Bakır, lityum, doğal gaz ve petrol
kaynaklarında ciddi potansiyele sahip olan Afganistan için Çin değerlendirilebilir bir aktördür.
Ortaya çıkacak iş birliği ve ekonomik kalkınma
Afganistan’ın istikrar ve gelir kaynaklarına büyük
katkı sağlayacaktır. Rusya ve ABD’nin aksine Çin
bölgeye askeri olarak müdahalede bulunmamıştır.
Mevcut pozitif gündem Afganistan-Çin yakınlaşmasına imkan sağlamaktadır. Taliban’ın Çin resmi
temsilcileriyle sürekli temas halinde olması da bunun önemli göstergeleri arasındadır.21
Toplumun yüzde 70’ten fazlasının elektriğe
erişimi bulunmayan Afganistan’da kara ve demir
yollarının yapımına ve iç iletişim hatlarının iyileştirilmesine ihtiyaç vardır. Su, elektrik ve gıda
ürünlerine erişimin de sınırlı olduğu ülke kalkınmayı sağlayabilecek yerel finansal kaynaklardan
ise yoksundur. Dışarıdan gelecek yatırım, tecrübe
akışı ve bilgi paylaşımı ülkenin daha hızlı bir şekilde kalkınmasına yarar sağlayabilir.22 Çin’in farklı
sektörlerdeki yatırımları incelendiğinde Afganistan’da yeni inşa çalışmalarına katılması muhtemeldir. Ayrıca ülke genelinde zayıf olan bankacılık
sisteminin geliştirilmesi için dünyanın en büyük
finansal kuruluşlarına sahip Çin’in önemli katkısı
olabilir. Ayrıca Pekin’in ihtiyaç duyduğu enerji ve
doğal kaynaklara sahip olan Afganistan, Çin için
değerlendirmesi mümkün önemli bir ülkedir.23
Yeni İpek Yolu için de önem arz eden Afganistan
alternatif güzergahlar arasındadır. Orta Asya ve
Avrasya bölgelerinden geçerek Avrupa Birliği’ne
(AB) uzanan Yeni İpek Yolu Projesi Afganistan’dan
geçerse ulaşım ve altyapı maliyetleri azalabilir.
Çin, İran ve Afganistan üzerinden direkt Batı Asya
enerji kaynaklarına da ulaşım sağlayabilir. Böylelikle Pekin’in enerji güvenliğine katkı sunulmuş
olacaktır. Batı Asya ülkelerinde yüksek miktarlı
enerji yatırımı bulunan Çin’in enerjiyi dışarıdan
tedarik etmesi arz güvenliğini gündeme getirmektedir. Afganistan’da güvenliğin ve istikrarın sağlanması Pekin için enerji maliyetlerini düşürebilirken
arz güvenliğine de katkı sunulabilir. Ek olarak
İran’dan gelecek petrol ve doğal gaz daha kolay bir
şekilde ülkeye ulaşacaktır.24
Çin, iç işlerine karışmama prensibini ilişki
kurduğu ülkelerde sıkça dile getirmektedir. Kazankazan anlayışını da teorik olarak herkesle çalışabileceği üzerinden temellendirmektedir. Merkezi
hükümette kimin olduğunu önemsemediğini dile
getiren Pekin yönetimi tarafların ortak kazançlara
odaklanması gerektiğini vurgulamaktadır.25 Taliban’ın iktidara gelişiyle Çin’in Afganistan’da da
aynı politik önceliklerle hareket ettiği bilinmektedir. Ülke içinde istikrarın sağlanmasını önemsediğini açıklayan Çin’in Afganistan’ın yeniden inşasına yardım etmek istediği görülmektedir. Mevcut
öncelikler ve Kabil’in ihtiyaç duyduğu finansal
kaynaklar açısından Pekin yönetimi çalışılabilecek
ortaklar arasında daha fazla öne çıkmaktadır.26ABD ve Sovyetler Birliği’nin işgal girişimleri zor fiziki şartlar, halk tarafından kabul görmeme ve yerel güçlerin gerilla taktikleri nedeniyle
başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Sovyetler Birliği,
Afganistan’dan çekildikten sonra bütünlüğünü
sağlayamayarak dağılmış ve çift kutuplu dünya
sistemi sona ermiştir. ABD’nin yirmi yıllık işgal
dönemi de başarısızlıkla tamamlanmıştır.27 Bu
kırk yıllık süreçte Çin ekonomik olarak dünyaya
açılmış ve en büyük dış ticaret ülkesi haline gelmiştir. Milyonlarca insanı yoksulluktan çıkaran
ve şehirlerini yeniden imar eden Pekin yönetimi
Batı sistemine entegre olurken alternatifler oluşturmaya gayret etmiştir. BRICS ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika
Cumhuriyeti), ŞİÖ, Asya Altyapı Yatırım Bankası ve Yeni Para Fonu ile daha görünür hale gelen
alternatifler pek çok ülkenin katılımıyla gerçekleşmiştir. IMF (Uluslararası Para Fonu), Dünya
Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü’nde gelişmekte olan aktörler lehine reform yapılmasında başı
çeken Çin dünyanın satın alma gücü, dış ticaret
ve döviz rezervleri açısından en büyük ülkesidir.28
Siyasi, ekonomik ve askeri etkisini küresel hale
getirmeye çalışan Çin önemli bir eşiğe gelmiştir.
ABD ve Sovyetler’in başarısız olduğu bir bölgeyi yeniden inşa edebilecek kapasiteye sahip olan
Çin küresel aktör olduğunu kanıtlayabilir. Ancak
Uygur sorunu, uyuşturucu trafiği, Kabil hükümetinin etki kapasitesi, yolsuzluğun varlığı, göç
problemi ve güvenliğin sağlanamama ihtimali
Çin’in Afganistan politikasının zorlukları olarak
ortaya çıkıyor.
Genel hatlarıyla Çin’in Afganistan politikasında hedef, fırsat ve tehditler Tablo 3’teki
gibi özetlenebilir.
SONUÇ
İngiltere, Sovyetler Birliği ve ABD’nin Afganistan müdahaleleri son yüzyıla ciddi anlamda etki
etmiş girişimlerdir. İngiltere’nin Afganistan ile
savaşları başarısızlıkla sonuçlanırken ülke bağımsız bir aktör olarak çatışmadan çıkmıştır. Daha
sonra askeri darbe, siyasi istikrarsızlık ve toplumsal karmaşa nedeniyle Sovyetler’in etkisi altına
giren Afganistan uzun yıllar silahlı çatışmalara
maruz kalmıştır. 1979-1989 arasında Sovyetler’in askeri müdahalesi ekonomik gelişimi engellemiş ve ülke altyapısı ciddi anlamda zarar
görmüştür. Taliban’ın iktidara gelişiyle toplumsal
huzursuzluk artarken 2001’de ABD müdahalesiyle yeni bir savaş dönemi başlamıştır. Taliban’ın
kırsal bölgelerde uyguladığı gerilla taktikleriyle
yenilememesi sonrası Washington yönetimi de
ülkeden birliklerini tahliye etmek zorunda kalmıştır. Fazla engellemeyle karşılaşmadan Kabil’i
ele geçiren Taliban yeniden iktidara gelmiştir.
Yeni yönetimi pek çok aktör tanımazken ülke
genelinde karmaşa ve belirsizlik hakimdir. Ülke
son elli yılda ekonomik olarak neredeyse gelişim gösteremezken nüfusun önemli bir kısmı
da göç etmiştir. Son yirmi yılda inşa edilmeye
çalışılan kamu kurumları ve insan kaynağı da
Taliban’ın yönetimi altındadır. Ülkede yeni yönetime karşı direnişler varken finansal kaynaklar
açısından problemler mevcuttur. ABD’de bulunan Afganistan Merkez Bankası kaynakları, kesilen dış yardım ve hibeler ülkenin para birimi
üzerinde belirsizlik oluşturmaktadır. Bu durum
enflasyonu artırırken gıda ve temiz suya erişim
zorlaşmaktadır. Nüfusun büyük bölümünün
yoksulluk sınırının altında yaşadığı ülke yeni
ekonomik krizlere maruz kalabilecek bir durumdadır. Mevcut belirsizliklerin azalması için
de dış yardımlara ihtiyaç vardır. Bu nedenle diğer aktörlere kıyasla Çin, Taliban ile diyalog kanallarına sahip bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Afganistan’dan ABD’nin çekilmesiyle birlikte ortaya çıkan belirsizlik ortamı ve güç boşluğu Çin için ciddi güvenlik tehditleri ortaya
çıkarmıştır. Göç dalgası, yasa dışı faaliyetler ve
Uygur sorunu Pekin’in önünde bulunan ciddi
sorunlardır. Kabil merkezi hükümetinin desteklenmesi ve ülkede istikrarın sağlanması bu açıdan
önemli ve gereklidir. Ayrıca Afganistan’ın sahip
olduğu yer altı kaynakları son elli yıldır değerlendirilememiştir. Çin, yer altı kaynaklarının çıkarılmasına ve uluslararası pazarlara ulaştırılmasına
yardımcı olabilir. Afganistan’ın ihtiyaç duyduğu
finansal kaynaklara sahip olan Çin, ABD’nin
başarısız olduğu bir bölgede başarı elde ederek
global imajına katkı da sağlayabilir. Özellikle son
yirmi yılda Batı sistemine karşı alternatifleri destekleyen Pekin yönetimi yeni ortaya çıkan konjonktürden yarar sağlayabilir.
Yeni İpek Yolu projesi açısından önem arz
eden Afganistan, Pakistan ekonomik koridoruyla
bağlantılı hale getirilebilir. İran üzerinden gelecek enerji kaynaklarının daha az maliyetle Çin’e
ulaşması ülkenin ihracat gücünü artırabilir. Orta
Asya ülkelerinin güvenliğini ciddi düzeyde etkileyen Afganistan, Taliban ile ilişkilerin geliştirilmesini teşvik eden bir diğer etmendir. Pekin’in
bölgeye yaptığı yatırımlara tehdit oluşturan Afganistan’daki belirsizliğin ortadan kaldırılması
gerekmektedir. Ayrıca Çin, Afganistan’ı yeniden
inşa çalışmalarına katılarak ekonomik olarak da
yarar sağlayabilir. Ülkenin iletişim, ulaşım ve
ekonomik altyapısının ciddi anlamda yatırıma
ihtiyacı vardır. Dünya genelinde az gelişmiş ülkelere 750 milyar dolarlık yatırımı olan Çin, Afganistan’ın ekonomik gelişmesinden en fazla yarar
görebilecek aktörlerdendir. Ancak ekonomik boyut ilerleyen yıllarda daha fazla öne çıkacak olan
kritik bir alandır.
Genel hatlarıyla Çin’in Afganistan politikasının temel dayanak ve hedefleri şu şekilde özetlenebilir:
Afganistan’ın iç işlerine karışılmaması
• Pekin’in küresel imajına katkı sunulması
• Yeni İpek Yolu projesine Afganistan’ın dahil
edilmesi
• Doğal kaynakların ulusal ekonomiye kazandırılması
• Sınır güvenliğinin çift taraflı olarak sağlanması
• Uyuşturucu trafiğinin engellemesi
• Afganistan’ın ekonomik gelişimine katkı
sağlanması
• Orta Asya ülkeleri ve Pakistan’da istikrarın
korunması
• ABD ve Sovyetler Birliği’nin başarısız olduğu bir bölgede Çin’in başarı elde etmesi
• Asya bölgesine dış müdahalelerin önüne
geçilmesi ve bölgesel iş birliğinin artırılması
(ŞİÖ’nün de mevcut amaca katkı sağlaması)
[TÜHA Haber Ajansı, 25 Ekim 2021]