Çin’in Ekonomik Zorlukları Karşısında ABD’nin Stratejisi
* ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo dört günlük Çin ziyaretinde iki ülke arasındaki ticari sorunların yönetilmesine odaklandı.
* Çinli muhatabı Wang Wentao’yla görüşmesi sonrasında tansiyonu düşürmeye yönelik ortak bir forum oluşturulacağını açıklayan Raimondo, Biden yönetiminin çip ihracatı sınırlamalarını savunarak ulusal güvenlikten vazgeçmeyeceklerini söyledi.
* 5 yıldır Çin’e giden ilk Ticaret Bakanı olan…
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington D.C. Koordinatörü Kadir ÜSTÜN, “Çin’in Ekonomik Zorlukları Karşısında ABD’nin Stratejisi” konusunu yorumladı:
ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo dört günlük Çin ziyaretinde iki ülke arasındaki ticari sorunların yönetilmesine odaklandı. Çinli muhatabı Wang Wentao’yla görüşmesi sonrasında tansiyonu düşürmeye yönelik ortak bir forum oluşturulacağını açıklayan Raimondo, Biden yönetiminin çip ihracatı sınırlamalarını savunarak ulusal güvenlikten vazgeçmeyeceklerini söyledi. 5 yıldır Çin’e giden ilk Ticaret Bakanı olan Raimondo’nun ziyareti, Haziran’da Dışişleri Bakanı Blinken’ın ve Temmuz’da Hazine Bakanı Janet Yellen’in ziyaretlerinin peşinden geldi. Çin’le ekonomik mücadeleye devam eden Biden yönetiminin bir yandan da artan tansiyonu düşürerek bu ülkedeki Amerikan ekonomik çıkarlarını ve sermayesini korumaya çalıştığını görüyoruz.
Çin Ekonomisinde Sorunlar
Biden yönetiminin tansiyonu düşürmeye çalışması, Çin’in içinden geçtiği ekonomik zorluklar dönemini fırsata çevirme çabası olarak okunabilir. Bu yılın ilk iki çeyreğindeki büyüme rakamlarına bakıldığında (1. çeyrekte %2,2; 2. çeyrekte %0,8), yıllık bazdaki %5 hedefinin tutturulmasının kolay olmayacağı görülüyor. ABD’nin sınırlamaları ve Batılı şirketlerin alternatif arayışları, Çin’in ihracatında gözle görülür bir düşüşe neden oldu.
Yılın ilk altı ayında Çin’in ABD’nin ithalatındaki payı %13,3 olarak gerçekleşti ki bu son 20 yılın en düşük oranına tekabül ediyor. Çin’e dış yatırımların büyük oranlarda düşmesiyle birlikte deflasyon ve genç işsizliği gibi sorunların da yönetilmesi gerekiyor. Ticaret Bakanı Raimondo’nun Batılı firmalara yapılan baskıları gündeme getirmesi, Washington’un Çin’den böyle zorlu bir döneminde daha fazla taviz koparabileceğinin farkında olduğuna işaret ediyor.
Ticaret Savaşının Etkileri
ABD’nin epeydir Çin’e bağımlılığını azaltmaya çalıştığı biliniyor. Washington Covid-19 salgının başlamasıyla birlikte Çin’in tedarik zincirine bağımlı olmasının artık ulusal güvenlik sorunu haline geldiğini gördü. Trump yönetiminin anti-Çin söylemleri ikili ticaretin Amerika lehine dengelenmesine çalışan bir politikaya dönüştü. Çin mallarına uygulanmaya başlanan ek vergiler ve kritik teknolojilerin ihracını engelleme çabası, Biden’ın uyguladığı çip ihracatı kısıtlamalarıyla birlikte ekonomik mücadele politikası devamlı hale geldi.
Bu politikanın etkilerine somut bir örnek olarak Boeing’in Çin havayolları için ürettiği 85 adet uçağı teslim edememesini gösterebiliriz. Çin ise Washington’un çip ihracatı yasağına Çinli firmaların Micron’dan çip almasını yasaklayarak ve Intel’in Tower Semiconductor firmasını satın almasını onaylamayarak misilleme yapmaya çalıştı. Pekin yönetimi içerde özellikle Batılı teknoloji firmalarına baskılarını artırarak elindeki kozları oynamaya çalışıyor.
Ticaret Bakanı Raimondo ziyareti sırasında Çin’in “yatırım yapılamaz” ülke haline geleceği uyarısında bulunarak Çin’e adeta gözdağı verdi. İkili ilişkileri düzeltmek istediklerini ve Çin’i hedef almadıklarını söyleyen Bakan, asıl hedeflerinin Amerikan ulusal güvenliğinin altının oyulmasını engellemek olduğunu ifade etti. Çinli yetkililerin ABD’nin Çin’in ekonomik gelişmesini engellemeye çalıştığı yönündeki suçlamalarına bu şekilde cevap veren Raimondo’nun ilişkilerde gerginliği azaltma çabasının Amerikan firmalarının çıkarlarını korumaya matuf olduğu açık. Ticaret savaşlarından olumsuz etkilenen özel sektör ise iki tarafın da ulusal güvenlik kaygılarından uzaklaşarak ticareti kolaylaştırıcı adımlar atması beklentisi içinde.
Ekonomik Mücadeleye Devam
Çin’le ekonomik mücadeleye devam edilmesinin ulusal güvenlik meselesi olduğu ve ABD’nin küresel liderliğinin devamını engelleyebilecek potansiyeline sahip tek ülkenin Çin olduğu gibi tezler Amerikan siyasetinde geniş kabul görüyor. Anketler Amerikan halkının Çin’e karşı negatif bakışın güçlendiğini gösterirken ticaret savaşlarından Amerikan ekonomisinin nispeten az etkilendiği de biliniyor. Serbest ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasını en çok savunan klasik Cumhuriyetçi Parti’yi dönüştüren Trump’ın etkisi Cumhuriyetçi aday adaylarının anti-Çin söylemlerinde de kendini gösteriyor.
Bu dinamiklere bakıldığında ABD’yle Çin arasındaki ekonomik mücadelenin iki tarafa da olumsuz etkileri olsa da Çin’in daha zararlı çıktığı söylenebilir. Biden’ın Amerikan ekonomisinin Çin’e bağımlılığını azaltmakla kalmayıp müttefiklerini de bu yönde ikna etme başarısı göstermesi Pekin için ciddi bir handikap. Karşılıklı bağımlılık dolayısıyla tam bir kopuşun da gerçekçi olmadığının farkında olan Washington’un Çin ekonomisinin içinden geçtiği zorlukları Batılı şirketlerin gördüğü zararı hafifletmek için fırsata çevirmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda ilişkileri yumuşatma ve diyalog süreçlerinin ABD’nin Çin’le ekonomik mücadeleden vazgeçmesi anlamına gelmediğini belirtmek gerekiyor.
***
Yazar hakkında