Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bir NATO ülkesiyiz. Ulusal güvenliğimize yönelik tehdit, başta ABD olmak üzere tüm NATO ülkelerine yönelik bir tehdittir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Newsweek dergisinin “Suriye, Libya ve hatta Ukrayna’da belirli bir düzeyde olmak üzere çatışmaların karşıt taraflarında olmalarına rağmen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yürüttüğü diplomasiye ilişkin” soruya şu yanıtı verdi:
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
TRT Haber Muhabiri Ali Artmaz’ın ABD’den aktardığı haberine göre, Erdoğan, “Bahsettiğiniz tüm bölgelerde ilke sahibi bir yaklaşımı savunuyoruz. Sorunlara gizli gündemlerden ve duygusal tepkilerden doğan prensiplerle değil, samimi ve gerçekçi yol haritalarıyla yaklaşıyoruz. Doğru ve yanlışın ne olduğunu sesli bir şekilde dile getirerek ilerliyoruz. Hassas süreçleri, sükunetle yaklaşmadan ilerletmek imkansızdır.”
Türkiye’nin sorunlara önyargılara esir olmuş bir politikayla değil, çözümü vurgulayan bir bakış açısıyla yaklaştığını belirten Erdoğan, “Doğal olarak Sayın Putin ile her konuda hemfikir değiliz. Ancak meseleleri kendi aramızda tartışabiliyor ve nasıl çözüleceğine dair ayrıntılara girebiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ABD-Türkiye ilişkilerindeki yaptırımlar, FETÖ ve insan hakları gibi çeşitli konularda ABD Başkanı Joe Biden’la arasındaki ilişkiye yönelik soruyu şöyle cevapladı:
“Her şeyden önce ABD’de bulunan FETÖ elebaşının liderliğindeki yapı masum bir hareket değil, bir terör örgütüdür, tıpkı dünyanın çeşitli yerlerinde terör eylemleri gerçekleştirmiş olan DEAŞ gibi. Hem DEAŞ hem de FETÖ insanları öldürüyor. DEAŞ da FETÖ de insanların dini duygularını istismar ediyor. Hem DEAŞ hem de FETÖ faaliyet gösterdikleri ülkelere zarar vermeyi amaçlamaktadır. FETÖ, faaliyet gösterdiği ülkelerin hükümetlerine sızmayı ve sistemin kontrolünü ele geçirmeyi amaçlamaktadır. Buna ABD de dahildir. Somut delillerle bu yapının tehlikelerini ABD başkanlarına anlattık. Ancak Sayın Biden ve benim bu konuda farklı görüşlerimiz var.”
Ayrıca Biden’la insan hakları konusunda da farklı görüşlere sahip olduklarını belirten Erdoğan, İsrail’in Filistin’e saldırılarına yönelik, “Masum insanların tedavi için gittikleri hastanelerde, ambulanslarda, pazar yerlerinde, insani yardımların dağıtıldığı merkezlerde ve güvenli olarak tanımlanan bölgelerde İsrail tarafından acımasızca öldürülmesinin en ağır insan hakları ihlali olduğuna inanıyoruz. Ancak ABD yönetimi bu ihlalleri görmezden gelmekte ve İsrail’e en büyük desteği vermektedir. Bunu da bu ihlallerin suç ortağı olma pahasına yapmaktadır.” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörizmle mücadelenin de bir başka endişe kaynağı olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
“Biz bir NATO ülkesiyiz. Ulusal güvenliğimize yönelik tehdit, başta ABD olmak üzere tüm NATO ülkelerine yönelik bir tehdittir. Aslında NATO’nun kurulmasına ve varlığını sürdürmesine neden olan anlaşmalar da bu durumu kanıtlamaktadır. Ancak ABD ve diğer bazı müttefiklerimizin güvenliğimizi tehdit eden terör örgütleri PKK/PYD/YPG ve FETÖ’ye verdiği destek NATO’nun bu ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Bu teröristlere verilen silah ve destekten duyduğumuz endişeyi her platformda dile getirdik. Bu teröristlerle mücadelede müttefiklerimizin desteğini arzu ediyoruz ancak bunu tam olarak göremiyoruz.”
Erdoğan ABD ile Türkiye’nin bazı konularda hemfikir olabildiğine dikkati çekerek “Sonuçta biz iki müttefik ülkeyiz. Sayın Biden ile ülkelerimiz arasında hemfikir olduğumuz ve olmadığımız konularla bağlantılı bir ilişki geliştirdik. Sükunet ve çalkantı dönemleri arasında gidip gelen bir ilişkiden bahsedebiliriz.” dedi.
Biden ile ilişkilerinde samimiyeti sürekli muhafaza ettiklerini ve dostluklarını geliştirmeye özen gösterdiklerini söyleyen Erdoğan, “Türkiye ve ABD uzun bir geçmişe dayanan ilişkilere sahip iki müttefiktir. Köklü bağlarımız var ve bunları geliştirme niyetindeyiz.” ifadelerini kullandı.
NATO üyesi olarak Türkiye’nin küresel ilişkilerini çeşitlendirmesine, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütüyle ilişkilerine ve bu örgütlere üye olup olmayacağına dair soruya Erdoğan, bu konulara Soğuk Savaş dönemi mantığıyla yaklaşılmasının yanıltıcı olacağı ve artık Soğuk Savaş koşullarında yaşanmadığı yanıtını verdi.
Erdoğan, dünyanın büyük ölçüde değiştiğini ve Türkiye’nin bu değişimin farkında bir ülke olduğunu belirterek diplomatik ilişkileri “kazan-kazan” prensibine dayanarak yürüttüklerini ifade etti.
Türkiye’nin ilişki kurduğu ülkelerin de kazanması gerektiği prensibiyle hareket ettiğini kaydeden Erdoğan, “Hem Doğu hem de Batı’da bulunuyoruz. Kararlı bir NATO müttefikiyiz ancak bu durumun Çin ve Rusya gibi ülkelerle pozitif ilişkiler kurma yetimizi engellediğine inanmıyoruz. Şanghay İşbirliği Örgütünün de NATO’ya alternatif olduğunu düşünmüyoruz. Benzer şekilde, BRICS’i de başka herhangi bir yapıya alternatif olarak görmüyoruz. Tüm bu yapıları ve ittifak zeminlerini farklı işlevlere sahip oluşumlar olarak görüyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, dünyada savaşan taraflar dahil birbirleriyle ilişkisi olmayan ülkenin zor bulunacağına işaret ederek ilişki kurmanın ve geliştirmenin devletler için bir gereklilik olduğunu belirtti.
Keskin kutupların oluşturulduğu ve tüm ulusların kendi sınırlarına hapsedildiği bir dünyanın nereye varacağı konusunda herhangi bir açıklamaya gerek olmadığını aktaran Erdoğan, tarihteki iki dünya savaşını inceleyenler için bu acı deneyimlerin apaçık ortada olduğunu vurguladı.
Erdoğan, Türkiye’nin bu açıdan benzersiz bir konumda olduğunu, tüm yapılar içinde güvenilir bir ortak olarak pozisyonunu koruduğunu ve güçlendirdiğini ifade etti.
Bu nedenle, bir NATO üyesi olarak Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS, Avrupa Birliği veya Türk Devletleri Teşkilatındaki ülkelerle etkileşimde bulunmayı sorun olarak görmediklerini kaydeden Erdoğan hatta bu ilişkilerin dünya barışına katkıda bulunduğunu kaydetti.
Gazeteci* Ali ARTMAZ