Cumhuriyet karakterimizdir!
Gazeteci – Yazar, Şair ve Yaşam Koçu Gül KABACAOĞLU, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük tutkusunun kutlandığı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 100.Yılı dolayısıyla, “Cumhuriyet karakterimizdir!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Yazar Gül KABACAOĞLU’nun, “Cumhuriyet karakterimizdir!” başlıklı yazısının detayı şöyle:
Asırlık ulu bir çınar gibi kök salmışız bu topraklara… Biz Türk Milletiyiz. Bağımsızlık bizim karakterimiz, dünya tarihinde defalarca yanmış, küllerimizden yeniden doğmuşuz. Milattan önce ve milattan sonra vardık. Ve bundan sonra da dünya tarihinde Türkün ismini muasır medeniyetler seviyesine Türkiye olarak taşıyacağız. Çünkü yüz yıl önce bize emanet edilen miras, bizim şerefimiz, haysiyetimizdir. Türk milleti şeref ve haysiyetinden asla ödün vermez.
Bundan tam yüz yıl önce bitkisel hayata son nefesini vermiş bir devlet vardı, devlet ana son kez ıkındığında bir mucize oldu ve devletin içinde yetişen aydın kahramanların ışığında bir bebek misali yeni bir devlet kuruldu. Bu devlet diğerlerinden farklıydı. Çünkü dünya tarihinde emsaline rastlanmamış bir liderin öncülüğünde kurulmuştu.
Devletlerin yok oluşuna sebep olan veraset sistemi ve bir çok gerici sistemden uzak modern bir Türk Devletiydi bu… İnkılaplar ardı ardına geldi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ileri görüşlülüğünü sadece askeri alanda değil, devlet adamlığında da gösteriyordu. “Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır” derken, kurduğu modern sistemin, demokrasinin bizi yarı yolda bırakmayacağını biliyor, ama yine de bizi bize emanet ederken,
“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
Diyerek bizi tehlikelere karşı uyarmıştır. Şayet bizler gerçek anlamda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, O’nun ideolojisini anlayabilir ve yaşatabilirsek, Türkiye Cumhuriyet nice 100 yıllarını coşkuyla kutlayacaktır.
Bizler bu mirasa sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmakla yükümlüyüz. Yolları yolumuz, emanetleri namusumuzdur. Bize, bu emanetlere sahip çıkacak yol haritası sözlü ve yazılı olarak bırakılmıştır. Nutuk, Gençliğe hitabe ve birçok özlü söz bizim pusulamızdır. Bize düşen okumak ve kendimizi geliştirerek bu vatanın bugününe ve yarınına katkı sağlamaktır. Üretmek ve yarınlara ışık olacak nesiller yetiştirmektir. Bu, bizim atalarımıza olan borcumuz, geleceğe olan sorumluluğumuzdur.
Şimdi ve gelecekte yüzüncü yıllarımız her şeye rağmen coşkuyla kutlanacak, sesimizi yer, gök, su dinleyecek. Türkün kudretiyle her yer inleyecek. Tıpkı Gençlik Marşındaki gibi;
Dağ başını duman almış
Gümüş dere durmaz akar
Güneş ufuktan şimdi doğar
Yürüyelim arkadaşlar
la la la lay lay
Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin inlesin
Bu gök, deniz nerede var
Nerede bu dağlar taşlar
Bu ağaçlar güzel kuşlar
Yürüyelim arkadaşlar
la la la lay lay
Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin inlesin
Her geceyi güneş boğar
Ülkemizin günü doğar;
Yol uzun da olsa ne var
Yürüyelim arkadaşlar
La la la lay
Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin inlesin…
Marşlarımızın coşkuyla hep bir ağızdan söyleneceği bir 29 Ekim 2023 sabahına uyanmayı heyecanla bekliyoruz. 28 Ekimde Atatürk nasıl “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” diye cesaretle yeni bir devlet kurduysa, biz de aynı cesaretle Türkün gücünü yüz yıl sonra dünyaya ilan edeceğiz.
Görenler; Cumhuriyet’in bir reklam arası olmadığını, İlelebet payidar kalacağını ve Atatürk’ün düşüncelerinin ölümsüz olduğunu ve mirasına sahip çıkan “Ne mutlu Türk’üm” diyen her bireyde yaşadığını anlayacaklar.
Ülkemizi içeride ve dışarıda bölmeye çalışan dış mihraklar emellerine ulaşamayacaklarını, Atasının izinden giden milyonlarca Türkün gözlerinde Mustafa Kemallerin ölmeyeceğini görecekler.
Bizim de naçiz vücudumuz toprak olsa da, düşünceler var olduğu sürece Mustafa Kemaller bu memleketi nice yüz yıllara taşıyacaklardır. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…
Nice yüz yıllara, doğum günün kutlu olsun Türkiyem!
Gül Kabacaoğlu