Rusya, Kiev yönetiminin üstlenmediği bu saldırıları, “Ukrayna’nın terörist saldırıları” olarak görüyor – II –
Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM)’da stajyer olarak uluslararası güvenlik ve Rus dış politikası alanlarında çalışmalarını sürdüren Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, “Yeni diplomatik girişimler ışığında Rusya – Ukrayna Savaşı’nda gelinen son nokta” başlıklı bir Analiz yazısı kaleme aldı.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, TÜHA Haber’den Ataner YÜCE’ye değerlendirdiği “Yeni diplomatik girişimler ışığında Rusya – Ukrayna Savaşı’nda gelinen son nokta” başlıklı Analiz yazısının bugünkü bölümünde de, Ukrayna’ya gelen askeri yardımlar konusundaki yakın dönemdeki gelişmeleri ele alıyor.
Dudu Hilal KOÇ, Belçikalı özel bir askeri şirketin, adını açıklamadığı bir ülkeye Ukrayna’ya gönderilmek amacıyla ikinci el Alman yapımı Leopard tankları sattığını açıkladığını ifade eden Dudu Hilal KOÇ, şunları söyledi:
“Özel askeri şirketler eskiyen Leopard tankları gibi bazı mühimmatları devletlerden satın almaktadır. Bu gelişme, eskidiği gerekçesiyle satılan bazı mühimmatların tekrar değerlenmesi anlamına gelmektedir.
Ukrayna karşı saldırı politikası uygulamaya başladığından beri, Rusya topraklarında bazı insansız hava araçlarının saldırılar düzenlediği görülmektedir. Bunlar Rusya savunma sistemlerince etkisiz hale getirilse de binalarda tahribata sebep olmuştur. Rusya, Kiev yönetiminin üstlenmediği bu saldırıları, “Ukrayna’nın terörist saldırıları” olarak görmektedir. Aslında burada odaklanılması gereken nokta, saldırıların taşıdığı mesajdaldırılar, Rusya’nın da artık güvende olmadığının gösterilmesi bakımından dikkat çekicidir. Aynı doğrultuda, Zelenski’nin savaşın Rusya topraklarına döndüğünü açıklaması, askeri çatışmaların ilerleyen günlerde daha geniş bir sahaya yayılabileceğini göstermektedir”.
Üstelik savaş artık NATO sınırından da uzak değildir. Geçtiğimiz günlerde Polonya sınırındaki Lyiv kentine yapılan saldırılar, bu durumun kanıtı niteliğindedir. Diğer taraftan, Rusya’nın Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesi ile savaştaki önemli bir diplomatik kazanım kaybedilmiştir. Tahıl koridorunun kapanmasıyla Rusya doğrudan Ukrayna’nın 7 tahıl limanlarını hedef almaya başlamıştır”.
KOÇ, bu saldırıların Ukrayna üzerinde birçok olumsuz etkisinin de ortaya çıktığını belirterek, İnsan kaybının yanında depolanan tahıla zarar verildiğini, Ukrayna’nın mali kaybının arttırıldığını ve ticaret için son derece önemli olan limanların alt yapılarına zarar verildiğini dile getirdi.
Tahıl koridoru gibi yeni bir hat oluşturulabilse dahi Ukrayna’dan ihraç edilebilecek tahıl miktarının da hızla azaldığını açıklayan Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, “Ukrayna’dan dünyaya tahıl sevkiyatını güvenceye alan anlaşmanın sona ermesinden sonra yeni alternatifler aranmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Ukrayna, bölgede geçici bir insani koridor ilan etmiş ve bu koridoru kullanacak ilk gemi Ukrayna’dan ayrılmıştır. Öte yandan söz konusu koridor, Rusya’nın saldırı tehdidi altında bulunmaktadır. İlerleyen günlerde denizde çıkabilecek yeni bir askeri çatışma ihtimali, dünya gündemini meşgul edebilir” dedi.
KOÇ, Tahıl Koridoru ve Arabuluculuk Girişimlerinin Savaşın başından beri bazı devletler, jeopolitik konumlarını veya diplomatik ilişkilerini kullanarak arabuluculuk yapmaya çalıştıklarını ve bu noktada öne çıkan ilk devletin hem bölge ülkesi olmasının hem de savaşan iki tarafla da iyi ilişkilere sahip olması nedeniyle Türkiye olduğunun altını çizdi.
Türkiye’nin, Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmaması zaman zaman eleştirilse de Türkiye’nin bu tutumunun, her iki ülkeyle de iletişime geçilebilecek bir kanal oluşturmasına katkı sağladığını vurgulayan Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, şunları söyledi:
“Nitekim Türkiye’nin öncülüğünde, dünyanın en büyük tahıl üreticilerinden olan iki ülkenin savaşında, önemli bir anlaşma sağlanarak Tahıl koridoru açılmıştır. Bu anlaşma hem Ukrayna’nın tahıl ihracatını büyük oranda korumuş hem de küresel çapta bir gıda krizinin önüne geçmiştir. Öyle ki genişleyerek devam eden savaşa rağmen, küresel fiyat endeksleri tahıl fiyatlarında ciddi bir enflasyon yaşanmadığını göstermektedir. Ancak Rusya’nın yaklaşık bir sene sonra anlaşmayı uzatmama kararıyla elde edilen kazanımlar kaybedilmiştir. Kısa sürede borsadaki buğday fiyatları yükselmiştir.
Bu gelişme, gıda enflasyonuyla da bağlantılı olarak gıdaya erişimde endişeye neden olmaktadır. Hayati öneme sahip koridorun kapanmasıyla yoğun bir diplomasi trafiği de başlamıştır. Türkiye’nin girişimleri, dünya tarafından yakından takip edilmektedir. Şu an için yeni bir tahıl koridoru anlaşmasının kısa vadede hayata geçmesi mümkün görünmese de Türkiye’nin bu süreçteki önemi devam etmektedir.”
Dudu Hilal KOÇ, bu konuda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD ve Rusya ile temasta olduğunun hem Türk hem dünya basınına yansıdığını belirterek, Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikili temaslarla yeni bir hamle yapmasının ise şaşırtıcı olmayacağını ve Erdoğan’ın Putin ile yakınlığının ilk anlaşmada olan etkisinin de unutulmaması gerektiğini açıkladı.
“Bahsedilen arabuluculuk girişimlerinde adı geçen tek ülke Türkiye değildir” diyen KOÇ, “Ağustos ayında Cidde’de yapılan Ukrayna Barış Zirvesi yeni bir aktörün ön plana çıkmasını sağlamıştır. Suudi Arabistan’ın hem Batılı devletleri hem de Rusya’nın müttefiklerini aynı masada buluşturabilmesi, ciddi bir diplomatik başarı olarak görülmekte” olduğunu anlattı.
Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, Zirveye katılan Rusya müttefiklerinin BRICS üyelerini ve Çin’i kapsadığı düşünüldüğünde zirvenin ayrıca önem kazandığını ifade etti.
Dudu Hilal KOÇ, “Bu noktada, BRICS üyelerinin ve Çin’in özellikle uluslararası arenada Rusya aleyhine kararları desteklemediği hatırlanmalıdır. Zirvede, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğinin vurgulanması ve Kopenhag’da gerçekleşen görüşmelere katılmayan Çin’in Cidde’ye gelmesi, bahsi geçen ülkelerin de bir ateşkes sağlanmasını istediği şeklinde yorumlanabilmektedir” dedi.
Suudi Arabistan’ın diplomatik başarısının da ilişkilerinin hem Batı ile hem de Rusya ile gelişmiş olmasına bağlı olduğunu aktaran KOÇ, “ABD ile sıkı ilişkilere sahip olan Suudi Arabistan özellikle Rusya ile petrol üzerinden ortak çıkarlara sahiptir. Örneğin hem Rusya hem de Suudi Arabistan çıkarılan günlük petrol miktarını azaltmaya yönelik ortak bir karar almıştır. Üstelik bölgede yaşanabilecek krizler, Suudi Arabistan gibi önemli bir ticaret merkezinin gelirlerine zarar verecektir. Bununla beraber Suudi Arabistan, bölgedeki ağırlığını arttırmak istemektedir” diye konuştu.
(DİPAM) Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, Cidde’deki görüşmelerden sonra özellikle Batı basınına yansıyan haberlerin, Arabistan’ın bölgede yeni bir denge sağlama ihtimalini gözler önüne serdiğine dikkat çekerek, Rusya-Ukrayna savaşında ateşkes ortamının oluşturulması ve arabuluculuk yapılması noktasında, son dönemde ikili ilişkilerini de geliştiren Türkiye ve Suudi Arabistan iş birliği içinde çalışabilir. Moskova yönetimi ise, sadece Ukrayna’nın “terör saldırılarını” durdurması ve herhangi bir ittifaka girmeyeceğinin garanti edilmesiyle barışın sağlanabileceğini dile getirmektedir” dedi.
Dudu Hilal KOÇ, NATO’nun Ukrayna’nın üyeliğine yönelik bir adım atmadığına da değinerek, ancak geçtiğimiz günlerde üst düzey bir NATO askerinin açıklamalarının ise gündem olduğunu ve buna göre, barış için Ukrayna’nın toprak verme ihtimalinin dile getirilmesi, Ukrayna tarafında sert şekilde eleştirildiğini kaydetti.
Sonuç olarak; son dönemde, Rusya – Ukrayna Savaşı’ndaki askeri çatışmaların boyutunda ve savaşan tarafların kontrol ettiği alanlarda değişikliklerin arttığını açıklayan KOÇ, şunları söyledi:
“Görüldüğü gibi bir taraftan çatışma daha geniş bir alanı etkilemeye başlarken, taraflar arasındaki dengeler de sık sık değişmektedir. Üstelik savaş, sadece iki devlet arasında geçen bir çatışma olmaktan çok uzaktır. Bölgedeki ülkelerin de gündemlerini meşgul eden bu savaşta, bir ateşkes sağlanması için önümüzdeki günlerde de diplomatik girişimlerin devam edeceği düşünülmektedir. Savaşın daha da uzaması, bu savaşla doğrudan bağlantılı olan gıda ve enerji krizi gibi sorunların, devletlerin gündeminde daha uzun süre kalması anlamına gelecektir”.
Diplomasi masasında gelecek bir uzlaşı sadece barış ihtimalini arttırmakla kalmayacağını söyleyen (DİPAM) Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, “birçok ülkenin güvenlik, enerji ve gıda alanlarındaki sorunlarının çözümüne katkıda bulunacaktır” dedi.
Dudu Hilal KOÇ, arabuluculuk sağlayan ülkelerin diplomatik güçlerinin ön plana çıktığı göz önüne alınırsa, bunu sağlayan ülkenin bölgedeki öneminin artacağının açık bulunduğunu, İlerleyen süreçte başka ülkelerde de ateşkes sağlamaya yönelik girişimlerin düzenlenmesinin mümkün olduğunu, tüm bu gelişmelerin yakından takip edilmesinin ise savaşın seyrini anlamak için önemli olacağını kaydetti.
***
Yazar hakkında
Dudu Hilal KOÇ, Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde eğitimine devam etmektedir. İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen Koç, şu an DİPAM’da stajyer olarak uluslararası güvenlik ve Rus dış politikası alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir.