Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Bosna Hersek’te hutbe irad etti
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bosna Hersek’teki en önemli Osmanlı miraslarından biri olan başkent Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Camii’nde hutbe irad ederek, cuma namazı kıldırdı.
TÜHA / TÜRKUAZ Europe İnternational News Agency
Prof. Dr. Ali Erbaş, Cuma hutbesine “Aziz Müslümanlar! Sizleri Gazi Hüsrev Bey Cami’nin minberinden selamlıyorum. Esselamu aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatüh” diyerek başladı.
Prof. Dr. Ali Erbaş şöyle devam etti:
“Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden, tevhid ve vahdet şuuruyla kalplerimizi birleştiren, bizi birbirimize kardeş kılan ve şu Cuma vaktinde Evlad-ı Fatihan yurdu Bosna Hersek’te bu mukaddes mekanda, aynı kubbenin altında, aynı safta buluşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun.
Birlik, beraberlik ve kardeşliğin, dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel örneklerini bizlere öğreten, ümmeti olmakla şerefyap olduğumuz Hatemu’l-Enbiya, Habib-i Huda Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e, aline ve ashabına salat ve selam olsun”.
Aziz Kardeşlerim!
Anadolu’nun mert ve yiğit evlatlarından, kardeşlerinizden siz Evlad-ı Fatihan’a gönüller dolusu selamlar getirdim. Rabbimizin selamı, rahmeti, mağfireti, bereketi ve inayeti üzerimize olsun. Cumamız mübarek olsun.
Aziz Müminler!
Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah’a ve Resul’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz de gücünüz ve devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Allah Resulü (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
Kardeşlerim!
Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği İslam’ın temel gayesi tevhit ve vahdettir, birlik ve beraberliktir. Bütün kulların bir ve tek olan Allah’a iman etmesi, son Peygamber Resul-i Ekrem (s.a.s)’e tabi olması, hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’e gönülden bağlanmasıdır. Rabbimiz biz müminleri tek bir ümmet kılmıştır. Hep birlikte din-i mübin-i İslam’a sımsıkı sarılmamızı emretmiştir. Cenab-ı Hak bu hususta şöyle buyurmuştur: “Hep birlikte Allah’ın ipine, İslam’a sımsıkı sarılın; bölünüp parçalanmayın.”
Aziz Kardeşlerim!
Bizler, aynı imanla Rabbimize kul olduk, aynı kıbleye yönelip istikametimizi bulduk, aynı mabedin kubbesinin altında Rabbimizin divanına durduk. Aynı safta omuz omuza kıyam ettik elhamdülillah.
Rabbimize sonsuz şükürler olun ki, birbirimize verdiğimiz değer ve beslediğimiz muhabbetle bir olduk, kardeş olduk. Cenab-ı Hakk’ın, “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.” ayet-i kerimesini hayatımızın her alanına hakim kıldığımızda iyilik ve güzelliklerin temsilcisi; kötülük ve hataların düzelticisi olduk.
Ne zamanki yüce dinimiz İslam’ın bize yüklediği kardeşlik sorumluluğunu yerine getirdik; işte o zaman bütün dünyanın gıpta ettiği devletler ve medeniyetler kurduk. Yeryüzünün her tarafında İslam’ı en güzel şekilde temsil ettik. Bütün insanlığın yararına ve faydasına olan bilim, teknoloji, fen, kültür ve sanat ürettik. İnsanlığın ortak mirasına nice güzel katkılar sağladık.
Kardeşlerim!
Coğrafyaları, renkleri, dilleri, mezhep, meşrep ve anlayışları farklı olsa da bütün müminler kardeştirler. Kardeşler arasında olması gereken ise birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmektir. İman kardeşliği ile gönüllerimizi birbirine sımsıkı bağlamaktır. Nitekim Yüce Rabbimiz bizlere şöyle buyurmaktadır:
“Müminler ancak kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız.”
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’de kardeşliğimizin bozulmaması için bizleri şöyle uyarmaktadır:
“Birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeş olun!”
Aziz Kardeşlerim!
Dünyada barışı hakim kılıp her insanın, şeref ve haysiyetiyle insanca yaşamasını istiyorsak bunun yolu, Rabbimizin emir ve yasaklarına sıkı sıkıya bağlanmaktan geçmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in rehberliğinden ayrılmamaktan, birlik ve beraberliği kuşanmaktan geçmektedir.
Öyleyse Aziz Müslümanlar!
Kardeşliğimizin önündeki engelleri bertaraf edelim. Bizi biz yapan, bize yardımlaşma ve dayanışmayı öğreten yüce dinimiz İslam’ın ilkelerini hayatımızın her alanına hakim kılalım. Hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim, yolumuzun aydınlığı, Resulallah (s.a.s) Efendimiz, yolumuzun rehberi olsun. Bize kardeşliği ve dostluğu öğreten Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimizin çağlar aşan mesajlarını hayatımızın her alanına aktaralım. Aramıza fitne, fesat ve ayrılık tohumları ekmek isteyenlere karşı uyanık olalım. Evlatlarımızı dinine, vatanına, milletine ve bütün insanlığa faydalı şahsiyetler olarak yetiştirelim.
Geliniz! Cuma gününün şu icabet vaktinde ellerimizi semaya kaldırıp Rabbimize hep birlikte niyazda bulunalım:
İlahi Ya Rabbi! Birlik ve beraberliğimizi, barış ve huzurumuzu daim eyle. Bizleri tevhid ve vahdetten, kardeşlik ve istikametten ayırma. Bedenlerimizi bu mabette bir araya getirdiğin gibi, kalplerimizi ve gönüllerimizi de birleştir. Bizi kardeşlikten, iyilikten, adaletten, hak ve hakikatten ayırma. Bizi kendine layık kul, Habib-i Edibine layık ümmet; vatanına, milletine ve tüm insanlığa faydalı bir insan eyle. Amin! Ve’l-hamdü lillah-i Rabbi’l-alemin.