Dünyada -Türkiye’de Su Politikaları ve Su Yönetimi

Su, insan hayatının ve canlılığın devam edebilmesi için gereken en önemli doğal kaynakların başında gelmektedir. Bu nedenle, su politikaları ve su kaynaklarının yönetimi konuları, bütün dünya devletleri için sürekli olarak göz önünde tutulması ve değişen koşullara göre politikalarının güncellemesi gereken önemli bir sorun olarak ortada durmaktadır.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Prof. Dr. İlhan AVCI, İTÜ Öğr. Üyesi
Son 50 yılda, uluslararası gündemde su giderek önem kazanarak, çeşitli platformlarda su, su politikaları ve su yönetiminin sosyal, çevresel, ekonomik ve hukuki gibi çok boyutlu yapısı hakkında zirveler düzenlemektedir. Türkiye de bu platformlar içinde yer almaktadır.
Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, hem uluslararası hem de ulusal düzeydeki tüm ülke, kurum ve kuruluşların ortak çabaları, “su kaynaklarının geliştirilmesi, korunması ve verimli kullanılması” için önce optimal ve dinamik bir “Su Politikası”nın geliştirilmesi, sonra da bu politikalara uygun olarak bir “Su Yönetimi Modeli”nin belirlenmesidir.
Bu yazıda, önce “Su Politikaları ve Su Yönetimi” konusunda dünyadaki durum özetlenmiş, daha sonra da Türkiye’deki “Su Politikası ve Su Yönetimi” konusu kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.
1.1. Dünyada “Su”yun Durumu
Dünyada su kaynaklarının dağılımı, Küresel su kıtlığı ve bazı ülkelerdeki tatlı su çekimi ve sektörel kullanımı ile ilgili bilgiler Şekil 1, Şekil 2 ve Tablo
1’de görüldüğü gibidir.
1.2. Uluslararası Su Politika/Stratejilerinin Belirlenmesi Çalışmaları
Su, insan hayatının ve canlılığın devam edebilmesi için gereken en önemli doğal kaynakların başında gelmektedir. Bu nedenle, su politikaları
ve su kaynaklarının yönetimi konuları, bütün dünya devletleri için sürekli olarak göz önünde tutulması ve değişen koşullara göre politikalarının güncellemesi gereken önemli bir sorun olarak ortada durmaktadır.
“Su”yun canlı yaşam için ve dünya barışı için taşıdığı önemi, aşağıdaki iki özdeyiş açık bir şekilde
ifade etmektedir.
Şekil 1. Dünya’da su kaynaklarının dağılımı
Şekil 2. Küresel olarak fziksel ve ekonomik “su kıtlığı”
“Eğer arzu edilen barış ise, su bir engel teşkil etmeyecektir. Ancak, savaşmak için bir neden aranıyorsa, su gerekli fırsatları fazlasıyla
sağlayacaktır” -Prof. Uri Shamir-
“Viski içmek, su ise uğruna savaşmak içindir” -Twain-
Son 50 yılda, uluslararası gündemde su giderek önem kazanarak, çeşitli platformlarda su, su politikaları ve su yönetiminin sosyal, çevresel,
ekonomik ve hukuki gibi çok boyutlu yapısı hakkında zirveler düzenlemektedir. İlki 1997 yılında Fas’ın Marakeş kenti düzenlenerek başlayan “Dünya Su Forumu”, bu alandaki en büyük platformlardan biri olup, iki yılda bir düzenlenen her zirvede farklı günden başlıkları öne çıkmaktadır. (Bu forumun 5.si de Türkiye’de yapılmıştır.)
1992 yılında düzenlenen Rio Zirvesi ile Birleşmiş Milletler, Milenyum Hedeferi Deklarasyonundan güç alarak, “su kaynaklarının sürdürülmez şekilde aşırı kullanımını engellemek, güvenli içme suyuna erişim ve yönetimi, ulusal ve uluslararası su hedef stratejilerini belirlemek” gibi amaçlarla 2003 yılından itibaren her yıl Dünya Su Gelişme Raporları’nı yayınlamaya başlamıştır. Hazırlanan ve birçoğu da Dünya Su Forumlarında açıklanan bu raporlardaki bazı tema ve sloganlar şöyledir: “İnsanlar için su, hayat için su”, “Su: paylaşılan sorumluluk”,
“Değişen Dünya Su”, “Su ve iş”, “Kullanılmayan Kaynak: Atıksu”, “Su için doğal tabanlı çözümler”… Bütün bu raporlar, “Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi” doğrultusunda belirlenen 17 hedefn gerçekleştirilmesine katkı vermek amacını taşımaktadır.
Dünya su krizinin çözümünde “bütünleşik su kaynakları yönetimi” ilkeleri ön plana çıkmıştır. Bu bağlamda, Avrupa Birliği (AB) de su politikalarını biçimlendirmiş ve Aralık 2000 tarihinde yürürlüğe giren “Su Çerçeve Direktif (SÇD)” (2000/60/EC) ile havza bazlı yönetim yaklaşımını benimsediğini ilan etmiştir. Direktif, AB sınırları içerisindeki su kaynaklarının miktar ve kalite olarak korunmasını ve
kontrol edilmesini hedeflemektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin de üye olmaya çalıştığı AB, üye ülkelerin su kaynaklarının ortak bir standarda göre korunması ve yönetimi için
kapsamlı bir politika ortaya konmuştur.
SÇD ile su yönetiminde sektörel uyum ve ortak yönetim sağlanarak Avrupa’daki yüzeysel suların (nehir, göl, dere, rezervuar, kıyı ve geçiş suları) ekolojik ve kimyasal bakımdan; yeraltı sularının ise miktar ve kimyasal açıdan “iyi” duruma ulaşması hedefenmektedir. Bunun için de havza bütünündeki bütün planların entegrasyonunun yapılması hedeflemektedir.
SÇD tüm paydaşların su sorununun çözümüne daha aktif olarak katılımını desteklemekte ve ekonomik bir değeri olduğu kabul edilen suyun
fiyatlandırılmasında gerçekçi ve doğru bir yaklaşım izlemektedir. “Suyu kullananın ve kirletenin Tablo 1. Bazı ülkelerdeki tatlı su çekimi ve sektörel kullanımı (2011) bedelini ödemesi” ilkesini benimseyen AB, bu sayede su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamayı
hedeflemektedir.
Dünya ülkelerinin mevcut “Su Politikaları”na tipik örnek olması bakımından, Almanya, İsrail ve Çin’e ait “Ulusal Su Politikaları” kısaca aşağıda verilmiştir.
ALMANYA
Almanya’nın su konusundaki politikaları daha çok küresel pazarda söz sahibi olmak amacıyla oluşturulmuştur. Değişik bakanlıkların yayımladığı raporlarda su teknolojileri ve Ar-Ge ve yenilik konularına dikkat çekilmektedir.
Raporda su konusu “Sürdürülebilir Su Yönetimi” adı altında işlenmiştir. BM’nin su konusundaki Kalkınma Hedeferi’ne ulaşmak için şu konulara dikkat çekilmiştir:
• Suyun bulunması, dağıtılması ve kullanımının çevre ile uyumlu hale getirilmesi,
• Suyun daha etkili-verimli kullanılması,
• Suyun bir kaynak olarak sürdürülebilir kullanımı,
• Hidrojeolojik çalışmalar ile yer altı sularının oluşturulması, saklanması, nehirlerin ıslahı,
• Geleneksel olmayan su tedariki yöntemlerinin kullanılması.
Alman su endüstrisinin ekonomik gücünü artırmak ve dünyanın Almanya’nın bu konudaki yetkinliğini duymasını sağlamak amacıyla, 2008 yılında Özel-Kamu işbirliği ile su konusunda “Alman Su Ortaklığı” kurulmuştur.
İSRAİL
Su kaynakları bakımından oldukça fakir olan İsrail bu eksikliğini Ar-Ge ve yenilik yoluyla yeni teknolojiler geliştirerek kapatmaya çalışmaktadır. Değişik teknikler ile su teminini sağlayan İsrail, su teknolojileri konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline gelmiştir. 70 yıllık bir geçmişe sahip olan İsrail’in ulusal su ajansı “Mekorot” ülkenin çevresel ve güvenlik kaygılarına karşı yenilik yolu ile tuzdan arındırma, suyun temini, su koruma mühendisliği, suyun güvenliği ve kalitesi konularında lider bir kurum haline gelmiştir.
Bu bağlamda, su kaynakları yönetimi ve su tedariki için çeşitli yöntem ve teknikler ortaya konulmuş ve bunların daha da geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef ve teknikler arasında,
• Su kalitesi ve güvenliğinin artırılması,
• Deniz suyu ve tuzlu ve kullanılmış suların tuzdan arındırılması ve yeniden kullanılması,
• Sel-taşkın sularının toplanması ve kullanılması,
• Yağmur/yağışların artırılması ve biriktirilmesi
gibi hedefler yer almaktadır.
ÇİN
Nüfusunun fazlalığı ve sanayi atıkları sebebiyle özellikle su kirliliğini önlemek için çaba gösteren Çin, strateji belgelerinde yer alan somut hedeferle dikkat çekmektedir. 11. Kalkınma Planında ülke çapında su tüketiminin azaltılması ve eş zamanlı olarak su tasarruf teknolojilerinin geliştirilip kullanılmasının hedeflenmesi göze çarpmaktadır. Beş yıllık kalkınma planı paralelinde hazırlanan Çevre Koruma planında ise odak noktası, su kirliliğinin önlenmesidir. Bu alanda arıtma teknolojilerinde yetkinlik kazanma isteği öne çıkmaktadır.
Çin Su Kaynakları Bakanlığı’nın 2006-2010 yıları arasında geçerli olacak 11. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer verdiği su konusundaki temel hedefler şunlardır:
• Su kullanımında verimliliğin önemli miktarda artırılması (Hedef: kişi başına düşen su tüketimi en az %20 azalması),
• Sulama verimliliği oranının artırılması,
• Katma değer sağlayan sanayilerde frma başına düşen su tüketiminin %30 azaltılması,
• Kentlerin su sağlama sistemindeki sızıntıların %15’i geçmemesi ve kentlerde su tasarruf cihazlarının kullanımının yaygınlaştırılması,
• Yeniden işlenmiş suyun kullanım oranı, su kıtlığı çeken kuzey bölgelerde toplam atık su miktarının %20 ‘si, benzer özellikteki güney bölgelerde %5 – %10’u düzeyinde olması. (devam edecek-Türkiye’de Mevcut Su Potansiyeli ve Suyun Sektörel Kullanımı)