enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
19:32 Nizip Ticaret Odası Heyeti, Bakü Büyükelçiliği’ni Ziyaret Etti
11:48 KADEM Kocaeli’den ŞÖNİM Meslek Elemanlarına Özel 25 Kasım Temalı Seramik Bardak Boyama Atölyesi 
11:22 Kocaeli’de ‘Termal Otel’ şifa dağıtıyor
10:30 Kırmızı bültenle aranan zehir taciri Ankara’da yakalandı
10:14 Kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı
10:09 Ankara-Atina hattında diplomasi trafiği sürüyor
09:57 Pençe-Kilit bölgesinde 1 askerimiz şehit oldu
03:00 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyeti’nde hangi sebeple olursa olsun kimse dışlanamaz, ikinci sınıf vatandaş olarak görülemez”
00:08 Gazeteci – Yazar: Tarihe tanıklık ediyor olabiliriz
00:06 Hırsızların yeni hedefi hava yastıkları
00:06 Bakan Fidan: Suriye’deki olayları dış müdahaleyle açıklamaya çalışmak yanlış
00:06 Adalet Bakanı Tunç, “Soykırımcı İsrail’e destek verenler inanlık suçuna ortaktır”
00:06 Davutoğlu: Esad, Erdoğan’a verdiği küstah cevapların bedelini ödüyor
00:05 TBMM’de yoğun gündem bu hafta da sürecek
00:04 Ulaştırma ve Altayapı Bakanı Uraloğlu, “yakın gelecekte nakliye sektöründe kadınların sayısı daha da artacak”
00:04 5 yıllık “Türkiye Kamu Diplomasisi Strateji Belgesi” yayımlandı
00:04 Göçmen kaçakçılarına “Kalkan-33” operasyonu: 115 gözaltı
00:04 Bakan Kurum COP16 Bakanlar Toplantısında konuştu
00:04 Türkiye’nin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücü ile Avrupa’da 5., dünyada ise 11. sırada
00:04 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç ile ortak basın toplantısında konuştu
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Erdoğan’ın AB Çıkışının Arkasında Ne Var?

Erdoğan’ın AB Çıkışının Arkasında Ne Var?
A+
A-

TRT TÜRK yeni banner

* Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’nun Vilnius Zirvesi’ne giderken yeni bir tartışma başlattı.

* İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili olarak “Önce gelin Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile nasıl onun önünü açtıysak, İsveç’in de önünü açalım” mesajı verdi.

Burhanettin Duran - Biyografya

Prof. Dr. Burhanettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’nun Vilnius Zirvesi’ne giderken yeni bir tartışma başlattı.

İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili olarak “Önce gelin Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile nasıl onun önünü açtıysak, İsveç’in de önünü açalım” mesajı verdi. Bu mesaj Erdoğan’ın önceki gün ABD Başkanı Biden ile yaptığı telefon görüşmesinin içeriği ile de uyumluydu. Ankara’nın AB’ye tam üyelik sürecinin canlandırılması talebi Washington’ın F-16’ların satışını İsveç’in NATO üyeliğine onay ile ilişkilendirmesine karşılık olarak görülebilir. Nitekim Biden’ın CNN International’daki mülakatında F-16 meselesini İsveç ve Yunanistan ile birlikte anması dikkatlerden kaçmadı. Ancak bu yaklaşımın çok dar bir değerlendirme olacağı görüşündeyim. Vilnius Zirvesi’ne giderken Erdoğan yaptığı açıklamalarla, Batı ile ilişkileri yeni bir temele taşıma iradesini sergiliyor. Seçmenden 5 yıllık görev onayı almanın gücüyle NATO, ABD ve AB ile ilişkileri hareketlendirmek istiyor.

Türkiye’ye yönelik kemikleşen engelleri kırmayı, her türlü yaptırımı kaldırmayı arzu ediyor. İsveç’in NATO’ya üyeliği konusu üzerinden Türkiye’nin güvenlik kaygılarını ve savunma ihtiyaçlarını müttefiklerine hatırlatıyor. NATO ve AB’nin Türkiye politikalarında nitelikli değişim zorunluluğunu gündeme taşıyor.

Uluslararası sistemin aktörlerinin çok kutupluluğa uyum sağlamaya çalıştığı bir dönemde Erdoğan’ın AB çıkışının Batılı müttefikleri tarafından doğru şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bu çıkış işi yokuşa sürme değil. NATO’nun genişlemesini engelleme niyeti hiç değil. Batı medyasının bu çıkıştan şaşırarak Erdoğan’ın “el yükseltmesi” yorumu yapması kuvvetle muhtemel. Halbuki Türkiye, 71 yıldır ciddi katkı verdiği NATO ve stratejik hedef olarak gördüğü AB konusunda hep rasyonel olanı tercih etti. Bazı NATO ve AB üyelerinin terör ile mücadele politikalarındaki müttefikliğe aykırı uygulamalara rağmen bu pozisyonunu korudu.

Nitekim Ankara “açık kapı” politikasına desteğini Madrid Zirvesi’ndeki üçlü mutabakat ve sonrasında Finlandiya’ya onay ile gösterdi. Erdoğan, Ukrayna’daki savaş ve ABD-Çin rekabeti ile önemi artan NATO’nun Türkiye gibi üyelerinin önceliklerini de gündeme alarak daha güçlenmesi için öneride bulunuyor. Bu öneri daha adil bir dünya düzeni ve BM reformu önerileri gibi yapıcı. Washington ve Brüksel’de Ankara’ya ilişkin olarak yeni bir paradigmaya geçiş zarureti bulunuyor.

Ankara’nın Batı ittifakı içerisindeki yerinin müttefiklik hukuku ve karşılıklı jeopolitik menfaatler temelinde yeniden değerlendirilmesi hem Türkiye hem de NATO/AB için stratejik kazanımlar üretecektir.

Bu geniş perspektifi atlayarak İsveç meselesini F-16’lar başta olmak üzere Ankara’nın savunma ihtiyaçlarına bağlamak Erdoğan’ın mesajını doğru anlamamak olur.

Erdoğan’ın Vilnius Zirvesi’nden birkaç gün önce Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’yi ağırlaması, Ukrayna’nın NATO üyeliğini hak ettiğini açıklaması, iki ülke arasındaki savunma işbirliğine vurgu yapması ve esir takası ile Ruslardan alınan Azov tabur komutanlarını Zelenski’ye vermesi gözden kaçmaması gereken önemli hamlelerdi. Bunların ışığında bakıldığında Erdoğan’ın Batı ve Rusya arasında kurduğu denge politikasında da yeni hamleler yaptığı söylenebilir.

Türkiye, Ukrayna ve Rusya arasındaki arabulucu rolünü pasif bir şekilde tanımlamıyor. Diplomatik çözümü en yüksek tonda seslendiren tek başkent olmayı sürdürüyor. Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmamakla birlikte Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne güçlü destek verdiği gibi güvenlik ve savunma ihtiyaçlarına da cevap veriyor. Bu aktif dengelemeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tecrübesine ve istisnai lider diplomasisine borçluyuz.

Bence Erdoğan, yeni hamlelerle dünya başkentlerini şaşırtmaya devam edecek.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.