Faiz artış döngüsünde sona doğru
Piyasaların para politikasına yönelik baz senaryosu, Merkez Bankası’nın kasım ve aralık toplantılarında 250’şer baz puanlık artışlarla 2023 sonunda faizi yüzde 40’e çekmesi yönündeydi. Ardından ocak ve şubat aylarında daha düşük hacimli hamlelerle faiz artışı döngüsünün tamamlanması bekleniyordu. Merkez Bankası, bu hafta faizi yüzde 35’ten yüzde 40’a çekerek baz senaryodan hafif farklı bir rotada ilerleyeceğini gösterdi. Merkez Bankası böylece piyasanın önüne geçti ve 2024 yıl sonu enflasyon beklentisine (yüzde 36) göre reel faiz vermeye başladı.
Prof. Dr. Nurullah GÜR & İstanbul Medipol Üniversitesi Dekan Yardımcısı
Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altına almak için gereken parasal sıkılık düzeyine yaklaşıldığını düşünüyor. Para Politikası Kurulu karar metninde bundan sonra para politikasındaki sıkılaşma adımlarının yavaşlayacağı ve hatta kısa sürede tamamlanacağı açık bir biçimde ifade edilmiş. Metindeki dil, sıkı para politikasının talebi soğutucu yöndeki ilk etkilerinin Merkez Bankası yetkilileri tarafından gözlemlendiğini ortaya koyuyor.
Son kararın ardından piyasa beklentileri değişti. Merkez Bankası, önümüzdeki ay bir faiz artışına daha gittikten sonra politika faizini sabit tutmaya başlayabilir. Piyasalardaki genel kanı, politika faizinin yüzde 42.5 gibi bir seviyede zirveyi göreceği yönünde. Büyük ihtimalle 2024’te uzunca bir süre bu oran korunabilir.
Merkez Bankası’nın 2024’te aşağı veya yukarı yönlü bir sürpriz yapıp yapmayacağını zaman gösterecek. Enflasyondaki gerilemenin beklenenden önce ve hızlı gerçekleşmesi durumunda, para politikası daha erken gevşetilmeye başlanabilir. Enflasyonu tetikleyici yönde içeriden veya dışarıdan bir şok gelmesi durumunda ise ana planda olmayan ilave sıkılaştırıcı bir hamle de gelebilir. 2024’ün ilk altı ayında para politikasının izleyeceği seyir netlik kazandı gibi. İkinci yarıda ne yaşanabileceğini öngörmek ise şu an için güç. Önce enflasyonun nerede zirve yapacağını görmek lazım.
Üç İlave Adım
Perşembe günü PPK kararının yanı sıra üç tane daha kritik karar açıklandı:
- Politika faizi artışının ihracatçılara ve döviz kazandırıcı hizmet sağlayan şirketlere sunulan reeskont kredileri için ödenecek fiili faiz oranını etkilememesi için reeskont kredilerindeki iskonto oranı azami yüzde 25.93’te sabit tutuldu.
- Merkez Bankası, yatırım taahhütlü avans kredisine yönelik yeni bir uygulama çerçevesi belirledi. Buna göre, en az 1 milyar TL tutarındaki yatırım projeleri için reel sektöre azami 10 yıl vadeli kredi tahsis edilecek. Kredilerin tahsisi, yatırımların teknolojik ve stratejik önemi dikkate alınarak belirlenecek. Bu program kapsamında üç yıl içinde toplamda 300 milyar TL kredi dağıtılması planlanıyor. Bu kredi programı için belirlenecek faiz oranı, mevcut politika faizinin en az 10 puan aşağısında olacak.
- Politika faizindeki artışa rağmen, kredi kartı azami faiz oranları ve üye işyeri azami komisyon oranlarında yıl sonuna kadar değişiklik yapılmayacak.
Bu üç karardan şunları anlıyoruz: Merkez Bankası, faiz oranlarındaki artışın ihracatı ve uzun vadeli stratejik ve teknolojik yatırımları olumsuz etkilemesini istemiyor. İç talebin daralacağı bir ortamda büyüme ve istihdam üzerindeki negatif etkileri sınırlandırmak için ihracat ve yatırıma ihtiyaç var. İşletme sermayesi veya iç piyasaya yönelik düşük hacimli yatırımlar için kredi çekmeyi planlayan şirketlerin piyasada karşılaşacağı faiz oranları yükselmeye devam edecek. Ama, artan finansman maliyeti, seçici kredi politikası sayesinde ihracatçılara ve uzun vadeli büyük yatırım yapacaklara daha az hissettirilmeye çalışılıyor.
Merkez Bankası, politika faizindeki artışın tüketici kredilerini kontrol altına almasını beklerken, vatandaşları dört bir yandan baskı altına almak da istemiyor. Kredi kartlarına yönelik düzenleme, tüketim harcamalarını yönetebilmeleri için vatandaşlara belli bir hareket alanı bırakılmaya çalışıldığını gösteriyor.
Hazirandan bu yana para politikasında ciddi bir sıkılaşmaya gidildi. Ekonomimin daha sağlıklı hale gelmesi için atılan sıkılaşma adımlarının, iktisadi faaliyetin soluğunu kesmemesi için bu tip ince ayarlara ihtiyaç var.
Rezervler Güçleniyor
Seçim belirsizliğinin sona ermesi, ekonomi politikalarının daha öngörülebilir hale gelmesi ve ülke risk priminin düşmesinin, rezervler üzerindeki olumlu etkileri net olarak görülüyor. Haziranın başından bu yana Merkez Bankası brüt rezervleri 34 milyar dolar artış kaydederek 134.5 milyar dolara yükseldi. Brüt rezervlerde Eylül 2014’ten bu yana görülen en yüksek seviyedeyiz. Döviz kuru oynaklığını azaltmaktan kısa vadeli dış borç ödemelerini yönetmeye kadar, finansal istikrarın birçok alt bileşeni için rezervlerin güçlü olması son derece önemlidir. Rezervleri güçlendirmenin yolu ihracat ve turizm gelirlerini arttırmaktan, uzun vadeli yabancı yatırım çekmekten ve TL’yi vatandaşlar için cazip bir yatırım aracı kılmaktan geçiyor. Gelişmiş ülkelerde faiz oranların düşüşe geçmesinin beklendiği 2024 yılı, Türkiye gibi gelişen ülkelerin rezerv biriktirmeleri için uygun bir ortam sunabilir.