Geçmişi Yaşatan Anılarımız!
Anılar, insan yaşamında yer edinen, önemli bir zaman dilimine denk düşen, hafızalarımızda canlı tuttuğumuz yaşamımızdan kesitlerdir.
Günlük tutmak, anılarımızı biriktirmenin bir yoludur. Düzenli günlük tutan insanlar, anılarını saklama yolunda önemli bir mesafe kaydetmiş olan insanlardır.
Çoğu insan anılarını saklama yolunda gerekli hassasiyeti gösteremiyor, yaşamlarını kaybettiklerinde anıları da kaybolup gidiyor.
Siyasetçiler, bilim insanları ve yazarlardan bazıları, anılarına verdikleri önemin bir göstergesi olarak hayatlarını anı kitaplarında kaleme alıyorlar.
Anılar, insan yaşamı için merak uyandıran bir özelliğe sahiptir. Ünlü devlet adamlarının yazar ve bilim insanlarının anılarını okumak, yaşadıkları döneme yolculuk yapmak demektir.
Tarihsel açıdan geçmiş dönemlere ait anı bilgileri; tarihçi yazarlardan, arkeologların araştırmalarından, yazıtlardan ve o döneme ait gün yüzüne çıkarılmış eserlerden elde edilebilmektedir.
Anıların önemi, geçmişin izlerini günümüze taşımasından kaynaklanıyor. Geçmiş, geleceğe giden yolun başlangıcı konumundadır.
Geçmiş dönemlerde tarihsel olayları kaydeden tarihçilerin, seyyahların günümüze kadar bize ulaştırdığı bilgiler, yaşanmış olan o döneme ışık tutuyor ve anı özelliği taşıyor.
Yazının keşfedildiği tarihten itibaren insanların değişik yöntemlerle yaşananları belgelemiş olmaları, insanlık tarihi açısından değerli bir hazine niteliğinde diyebiliriz.
Günümüzde müzeciliğin gelişmiş olması, geçmişte yaşanan olayları yansıtan eserlerle birlikte, insanların yaşam kültürünü ortaya çıkaran materyallerin gün yüzüne çıkarılarak sergilenmekte oluşları nedeniyledir.
Anıları yalnızca bir insanın başından geçen olayların kaleme alındığı yazılı eser olarak düşünmemek gerekir. Anılar; bir yaşam kültürünün, hayat felsefesinin günümüze yansımasıdır. Anıları canlandırmak, zamanımızda artık bilimin araştırdığı konular arasına girmiştir.
2 yılı aşkın bir süredir tüm insanlık olarak yaşadığımız pandemi döneminde geçmiş anılarımıza sığınmamız, anılara verdiğimiz önemin bir göstergesi oldu.
Televizyonda izlediğimiz belgeseller, geçmişi aktaran diziler, pandemi döneminin ilgi çeken yapımları arasında yer aldı ve almaya da devam ediyor.
Fotoğraf makinasının icadı, insanların yaşadığı anıları resme dönüştüren bir dönemin başlangıcı oldu. Anı kitaplarının çoğunda resimlerin yer alması yazarının yaşamına ışık tutması açısından önem taşıyor.
Fotoğraf makinasından önce muhtemelen insanlar yaşadıkları dönemin anılarını; resim çizerek, heykel yaparak, duvarları çiviyle oyarak, kullandıkları aletlerle yansıtmaya çalıştılar.
Antik döneme ait heykeller, arkeologların kazılarıyla günümüzde de açığa çıkarılmaya çalışılıyor.
Sonuçta anılar geçmişte olduğu gibi günümüzde de ve gelecekte de önemini korumaya devam edecektir.
Ünlü Fransız yazar, 1947 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Andre Gide (1869-1951) ‘Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır, der. Yaşadıklarımızdan ders çıkarmak, gelecek kuşağa miras bırakmak, yaşam kültürünü zenginleştirmek açılarından anılar insanlık için önemini koruyacaktır.
Önemli olan insan olarak yaşamımıza anlamlı iz bırakmak, insanlık yarışında ön sıralarda olabilme gayretini göstermek, insanlığa katkıda bulunmuş faydalı bir birey olarak anılabilmektir.
Atıf ÖZGEN
(*) İDD Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi
e mail: ozgenatif@gmail.com
***
İnsani Değerler Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası Haber Ajansı (UHA) ve TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’nın köşe yazarı Atıf ÖZGEN, emekli olduktan sonra kaleme aldığı ilk eseri olan ‘Önce Özde Önde İNSAN’ isimli kitabını yayımladı.