Hollanda’dan Mektup Var!
Hollanda’da, Diyanet Vakfı’na ait 148 cami arasında yapılan bir belgesel yarışması, Hollanda’daki Türk toplumu tarihinin yazılmasında önemli bir işlev görecek.
Ülkede, çeşitli milletlere ait 500’ü aşkın caminin bugünkü değeri 1 milyar euroyu geçiyor.
Türklere ait 200’ü aşkın caminin 148’i Hollanda Diyanet Vakfı’na ait ve değeri de 500 milyon euroyu buluyor. (Türkler arasında bu konudaki bazı hoşnutsuzluklara daha sonra değineceğiz.)
İşte, değeri 500 milyon euroyu bulan 148 caminin sahibi olan Hollanda Diyanet Vakfı, 40’ıncı kuruluş yılları dolayısıyla, İslam Enstitüsü ile birlikte, bu camilerin önemini ve değerini tarihe geçirmek için bir belgesel yarışması düzenledi.
Özellikle gençlerimiz arasında ilgi gören ve 13 gencimizin katıldığı bu yarışmanın belgesellerinde, 148 camiden bazılarının nasıl elde edildiği ve işlevleri dile getirildi.
Hollanda Diyanet Vakfı Medya Okulu’nun desteği ile yapılan belgeseller, tamamen yarışmacılar tarafından çekildi ve hazırlandı.
Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan’ın katılıp bir de konuşma yaptığı gösteri ve ödül töreni, Corendon Hotel’in sinema salonunda gerçekleşti.
Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Muhlis Koç, yapmış olduğu açılış ve selamlama konuşmasında, camilerin kuruluşları öncesinde, yurttaşlarımızın yaptıkları fedakârlıkları anlatırken, “Gelecek nesillere eşsiz bir miras bırakan yurttaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu miras, Hollanda’daki Türk toplumu tarihinin yazılmasında önemli bir işlev görecek.” dedi.
Ödül törenine online katılabilen Lahey Din Himetleri Müşavirimiz Haluk Songür, yapılan bu çalışmadan büyük bir memnuniyet duyduğunu, camilerimizi tarihe mal eden genç yapımcılara teşekkürlerini bildirdi.
Daha sonra dev perdede cami belgesellerinin gösterimi başladı. Belgeselleri izleyenler, camilerin insan hayatındaki etkilerini, dini duyguların yanında sosyal ve kültürel yararını çok daha iyi anladıklarını belirttiler.
ÖDÜLLER
Yarışmada birinciliği kazanan Hasan Öner, 1500 euroluk çek ve hediyesini, Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan’dan aldı.
13 gencin katıldığı cami belgeseli yarışmasında, birinciliği, Lahey Mescidi Aksa Camii’ndeki ilginç gelişmeleri gözler önüne seren Hasan Öner kazandı. Yahudilere ait, kullanılmayan ve kapalı olan bir Sinagog’un, cami ihtiyacı olan Türkler tarafından nasıl işgal edildiğini ve yıllar süren pazarlıklardan sonra nasıl satın alındığını anlatan belgesel, eski Sinagog’un şimdi nasıl bir cami olarak hizmet ettiğini gözler önüne seriyor.
Az sonra bu caminin geçmişini ve bugününü sizlere anlatacağız.
Ama önce, ikincilik ve üçüncülük ödülünü kazananlardan da söz edelim.
İkincilik ödülünü, Rotterdam’daki Kocatepe Camii’ni belgesel olarak işleyen Yasin Gedik kazandı.
Kocatepe Camii’nin de binbir zorlukla inşa edildiğini anlatan bul belgeseli alttaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=_VpD6W4lWZg&t=12s
Üçüncülük ödülünü ise, Amsterdam Ostdorp Hacı Bayram Camii’ni anlatan Berat Erkök kazandı.
Hacı Bayram Camii’ni izlemek isteyenler, aşağıdaki linke tıklayabilirler:
https://www.youtube.com/watch?v=-aP_x8Wrr04&t=876s
BİRİNCİLİĞİ KAZANAN MESCİDİ AKSA’NIN TARİHÇESİ
Hollanda’da Parlementonun bulunduğu şehirde, yıllardır Türk toplumuna hizmette önderlik eden Mescid-i Aksa Camii’nin tarihçesini iyi anlayabilmek için önce, bina olarak tarihi eser kapsamında olan caminin yapılış tarihine gitmek ve yapılış gayesini öğrenmek gerekir.
1842 yılında Hollanda’nın Den Haag (Lahey) kentinde bulunan Yahudi Cemaati, kendilerine ait bir ibadethane (Sinagog) yapabilmek için belediye ve hükümet nezdinde girişimlerde bulunurlar ve bu girişimleri uygun görülüp, yardım kuruluşları fonlarının da katkılarıyla projeyi başlatırlar.
1843 yılında A. Rodenburg adlı bir mimar projeyi hazırlar ve 1844 yılında binayı bitirir. Bu bina 1975 yılına kadar Yahudi Camaati tarafından Sinagog olarak kullanılır. Ancak ibadethaneye giden cemaatlerinin azalması ve sonra da hiç kalmaması sonucunda, binayı 1976 yılında Den Haag belediyesine geri satmak zorunda kalırlar.
1960′lı yıllarda Hollanda’ya gelmiş olan vatandaşlarımız ibadetlerini o yıllarda gerek şahıslara ait (pansiyon olarak kullanılan) evlerde ve gerekse diğer şehirlerde bulunan camilere giderek yerine getiriyorlardı. 5 Kasım 1974 yılında kuruluşunu tamamlayan Türk İslam Cemiyeti, o zamanlar ibadethane olarak kullanılmak üzere uzun zamandan beri bir bina araştırması içerisindeydi. “Yabancı İşçiler Kanunu” nun bir maddesi gereğince belediye nezdinde binanın satın alımı için gerekli girişimlerde bulunmuş ancak belediye encümeni 9 ve 13 Mayıs 1975 tarihli oturumlarında “ileri bir tarihte satılabilir” ibaresiyle konuyu kapatmıştır.
Sinagog’dan Cami’ye
Yıl 1979 yılı olmuştur ve Yahudi Cemaatinin belediyeye satmış olduğu Sinagog hâlâ boş durmaktadır. Defalarca yapılan müracaatların sonuç vermemesi ve belediyenin ilgisiz kalması Türk İslam Cemiyeti üyelerinin topluca harekete geçip, 27 Temmuz 1979 Cuma günü namazı müteakip boş olan Sinagog’un kapılarını kırarak işgal etmelerine neden olmuştur. Aynı gün gerekli değişiklikler yapılarak ikindi namazı orada idrak edilmiş ve üyeler tekrar dışarı çıkarılmalarını önlemek için sırasıyla 933 kişi 40 gün gece-gündüz içeride kalmışlardır. Boya ve malzeme bedeli olan 22,385 gulden de cemaat tarafından ödenmiştir. Nöbetçi olarak kalanların yeme-içme gibi ihtiyaçları dışarıda kalan cemaat tarafından karşılanmıştır. Bu olaydan sonra Belediye Encümeni toplanarak binayı satmayı kararlaştırmış ve bina toplam olarak o günkü değerle 1,048,000,- (bir milyon kırksekizbin) guldene Türk İslam Cemiyeti tarafından satın alınmıştır.
Bu paranın büyük bir kısmı açılan kampanyalar sonucunda bölgede bulunan Türk toplumundan, bir bölümü de Yahudi cemaatinin taktiği kullanılarak bazı belirli fonlardan temin edilerek ödenmiştir. Daha sonra yapılan genel kurulda, üyelerinin tümünün oylarıyla cami binası ve müştemilatı Hollanda Diyanet Vakfı’na devredilmiştir. Birkaç yıl sonra (1983 yılında) camide büyük çaplı bir tamirat başlatılmış bu tamirde başta çatı olmak üzere dış duvarlar da elden geçmiştir. Caminin iç kısmının boyası ve hat işlemeleri de yine bu yıl yapılmıştır.
Kütahya çinisinden yapılı Mihrap ve özel oymalarla bezenmiş ağaçtan yapılan Minber, Kürsü ve Müezzin Mahfili yine aynı yıl Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hediye olarak gönderilmiştir.
Demirden Minareler
1985 yılında yapılan olağan genel kurulda, İslam’ın sembolü olan minarenin cami için yapılması kararı alınmıştır. 1986 yılının sonlarına kadar süren araştırma, formalite ve hazırlık çalışmalarından sonra iki adet minare yapımına başlanmış 6 Nisan 1987 yılında minareler dikilmiş ve 20 gün sonra da görkemli bir kutlamayla açılışı yapılmıştır. Minareler demirden yapılma olup 26,5 metre yüksekliğinde ve her biri 8 ton ağırlığındadır. Çifte minareler toplam olarak 350.000 guldene mal olmuş, bu paranın da tamamı yine cemaat tarafından temin edilmiştir.
Caminin kapasitesi mahfellerle birlikte 1500 kişi olup bu rakam cuma ve bayram günleri iki-iki buçuk katına kadar çıkabilmektedir. Mescid-i Aksa Camii sadece bir ibadet yeri olmayıp, aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinliklerin de yapıldığı bir merkezdir. Burada bayanlara, genç kızlara, genç erkeklere ve yatişkinlere yönelik faaliyetler yapılmaktadır. Hollandalılara yönelik camiyi tanıtma, islami bilgi verme ve seminerler düzenlenmektedir. Bu haliyle cami Lahey ve çevresinde yaşayan sadece Türkler için değil, diğer müslümanlar için de bir ibadet yeri olduğu kadar, aynı zamanda önemli bir buluşma ve kaynaşma merkezidir.
Kaynak: Recep ÇINAR (Cami Yönetim Kurulu Eski Başkanı)
https://www.youtube.com/watch?v=Hen34fi0BSo&t=17s
HDV MESCİD-İ AKSA YÖNETİM KURULU
9 Ocak 2022 tarihinde yapılan Mescidi Aksa Camii Lahey olağan Genel Kurul Toplantısı’nda seçilen Yönetim Kurulu, aşağıdaki isimlerden oluştu.
Başkan: Ugur (Oguz) EREL, Başkan yardımcısı: Hakan ÖZKUZUGÜDENLİ, Sekreter: Harun İPEK, Muhasebe: Rıza ARSLAN, Vezne: Yılmaz İPEK, Üye: Suleyman BALKAŞ, Üye: Hızır ŞEN, Üye: Muammer DEMİRCİ, Üye:Ahmet ŞENTÜRK,Yedek Üye: Serdar ŞENTÜRK Denetleme: Ali KESKIN, Denetleme: Hasan ŞAHIN, Denetleme: Adem ARSLAN.
[TÜHA Haber Ajansı, 31 Temmuz 2022]
Yorumlar