Hukukçulardan “Siyaset yargıdan elini çeksin” çağrısı
TÜHA HABER / Türkiye’de hükümetin yargıda hangi düzenlemelere gideceği merakla beklenirken, DW Türkçe’nin konuştuğu hukukçular yargıda “kadrolaşma” olmaması gerektiğine dikkat çekiyor.
Deutsche Welle’den Hilal KÖYLÜ’nün Özel Haberi’ne göre, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden istifa etmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın duyurduğu ekonomi ve yargı alanındaki reform seferberliğinin uygulamaya nasıl yansıyacağı merakla bekleniyor.
Adalet Bakanlığı hem kanunlardaki hem de uygulamadaki sorunları gidermek için yeni bir çalışma süreci yürütüyor. Bakanlık bünyesinde oluşturulan bilim komisyonu özellikle uzun tutukluluk süreleri, uzun süren yargılamalar ve ifade özgürlüğü alanında yaşanan sıkıntıları gidermek için yargı alanında yeni değişiklikler üzerinde çalışıyor.
DW Türkçe’nin görüşünü aldığı hukukçular ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından sonra geçen üç haftada yaşananların hükümetin reform söylemiyle tamamen çeliştiğine dikkat çekerek, Türkiye’de özellikle yargı bağımsızlığı sorununun büyüdüğüne, hak ihlallerinin arttığına vurgu yapıyor.
Geçen üç hafta içinde insan hakları savunucuları, doktorlar, avukatlar, işçiler ve ev kadınlarının da aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltı ve tutuklamaların hedefi oldu. HDP, son üç haftada 18 ilde düzenlenen ev baskınlarında 429 kişinin gözaltına alındığını, 11 kişinin tutuklandığını duyurdu.
“Savcıyı alelacele Yargıtay’a seçtiler”
Mersin Barosu Başkanı Avukat Bilgin Yeşilboğaz hükümetin hukuk reformundan söz ettiği bir dönemde Türkiye’de “değişik operasyonların” gündeme geldiğini belirterek, operasyonlar bir yana yargıdaki kadrolaşma ve liyakatsizlik sorununun son dönemde büyüdüğünü dile getiriyor.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) geçen hafta 11 başsavcıyı Yargıtay üyeliğine atadığını hatırlatan Yeşilboğaz, atananlar içinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın da bulunduğunu söylüyor.
Fidan’ın 1 Aralık’ta yapılması planlanan Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) üyelik seçimine katılabilmesi için Yargıtay üyeliğine seçildiğini ifade eden Yeşilboğaz, “Fidan, Yargıtay üyesi olmasa AYM üyeliğine başvuramayacaktı. Bu şartı yerine getirsin diye Yargıtay’da alelacele göreve başlatıldı. Bu da gösteriyor ki; bir takım yerlere gelebilmeleri için bir takım kişilere ayrıcalık gösteriliyor. Kadrolaşmaya gidiliyor” çıkışında bulunuyor.
Yeşilboğaz hükümete “Yargıda reform yapılacaksa, siyasetin yargıdan elini çekmesi gerekiyor” çağrısı yapıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, iş insanı Osman Kavala’nın 15 Temmuz soruşturması kapsamında gözaltına alıp tutuklanması kararı ile hatırlanıyor. Fidan, Gezi davası ile Kavala’yla ilgili iddianameleri yazmıştı. Fidan’ın AYM’ye üye seçilebilmesi için AYM’de üye seçiminin 17 Aralık’a ertelendiğine dair iddialar karşısında hükümetin herhangi bir açıklama yapmamış olması da dikkat çekiyor.
İdari hukukçu Prof. Metin Günday AYM’de üye seçiminin ertelenmesi konusunda Adalet Bakanı Gül’ü eleştiriyor. Günday, “Adalet Bakanı Gül, kanun yararına bozma kararı alabilirdi ama yapmadı. Sesi neden çıkmıyor. Reform derken gür sesle konuşan bakan neden şimdi konuşmuyor. Belli ki İrfan Fidan’ı AYM’ye yerleştirmek için hükümet büyük çaba içinde” değerlendirmesinde bulunuyor.
“Devletin ordusu Katar’a satılmış” sözleri
Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu ana muhalefet partisi CHP ile hükümet arasında yaşanan “Devletin ordusu Katar’a satılmış” polemiğini ve bu polemiğin medyaya yansımasını hatırlatıyor.
CHP’li Ali Mahir Başarır “Devletin ordusu Katar’a satılmış” sözlerini HaberTürk televizyonunda bir tartışma programında dile getirdi. Bu sözlerin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Başarır hakkında “hükümeti ve devletin askeri teşkilatını alenen aşağılama” suçlarından soruşturma başlattı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, hukukun gereğini yapacağını söyledi.
Eminağaoğlu DW Türkçe’ye “Bugün Türkiye’de sosyal medyadan tutun görsel medyaya, yazılı medyaya kadar ifade özgürlüğü çok sorunlu durumda. Bir Katar sözcüğü etmek bile neredeyse yasaklandı” diyor.
AKP hükümetlerinin “hukukta reform” dedikçe yargı bağımsızlığını bütünüyle tehlikeye sokan uygulamaları gündeme getirdiğini savunan Eminağaoğlu, “AKP kendisini yasal zemin içinde göstermek için her seferinde yeni bir düzenleme yapıyor. Yasaları kendisine meşruiyet kaynağı göstermek amacıyla kullanıyor. 18 yıl önce de yargı sorunluylu ama bu kadar çok sorun yoktu” eleştirisi getiriyor.
Ünlü ceza hukukçusu Prof. İzzet Özgenç de “hukuktaki temel sorunlar” konusunda DW Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunurken, mevcut hukuk kurallarının uygulanamamasını eleştiriyor.
Özgenç, “Hukuk, hukukçuların inisiyatifine bırakılamayacak kadar önemli görünüyor. Böylece sorun büyüyor. Siyasetçi yapıyor bunu. Siyasetçi gözlemlesin, gözetlesin de, hukuka müdahale etmesin. Siyaset manevra yapmasın” diyor.
Hakim ve savcıların terör bağlantısı gerekçesiyle her gün görevden alındığı bir dönemin yaşandığını söyleyen Özgenç, “Daha dün kürsüdeler, bir bakıyorsunuz görevden alınmışlar. Genç ve yeni kuşak hakim, savcı bunlar. Nasıl göreve alındılar. Göreve başladıktan sonra mı teröre bulaştılar. Hukukun nasıl işletildiği konusunda tereddütlerim var” çıkışında bulunuyor.
HABER : Hilal Köylü & Ankara
[TÜHA Haber Ajansı, 05 Aralık 2020]