İki aylık ateşkes ve birleşik bir ordu önerisinde bulunan ‘Sudan belgesi’ savaşı sona erdirebilecek mi?
Sudan arenasında bazı yeni gelişmeler yaşanırken, birinci yılının sonuna yaklaşan savaşın ateşini söndürmeyi amaçlayan bir belgenin dolaşıma sokulduğu ifade edildi.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
TÜHA Haber’in Şarkul Avsat’a dayandırdığı haberinde, dolaşımda olan belge, savaş sonrası dönemde ülkede demokratikleşme yolunda ilerleme çabalarının bir parçası olarak, yeni devletin kurulması için temel teşkil eden ‘Savaşı sona erdirmek ve Sudan devletini kurmak için siyasi çözüm önerisi’ başlığını taşıyor.
Bazı çevrelerin uluslararası toplum tarafından kabul gördüğüne inandığı girişim, Sudan eski Başbakanı Dr. Abdullah Hamduk ve Sudan Meslek Odaları Birliği’nden geldi. Söz konusu girişim, 11 Mayıs 2023’te imzalanan Cidde Bildirgesi, Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) – Afrika Birliği (AfB) yol haritası ve 20 Ocak 2023’te Manama’da imzalanan İlkeler Deklarasyonu aracılığıyla savaşı durdurmaya yönelik önceki çabalara dayanıyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Sudan’daki çatışmanın iki tarafı arasında 60 gün süreyle çatışmaların durdurulması ve 10 yıllık süre zarfında sivil geçiş hükümeti ve birleşik bir ordu kurulması çağrısını içeren belge, siyasi sürecin yanı sıra kapsamlı çözüm, çatışmaların durdurulması ve insani yardım olmak üzere üç bölümden oluşuyor.
Girişimin önsözünde Sudan’daki krizin Sudan’ın birlik ve bütünlüğüne zarar verebilecek, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit edebilecek önemli bir dönemece girdiği belirtiliyor. Ayrıca, savaşın sona erdirilmesi ve Sudan devletinin kurulmasının amaçlandığı ifade ediliyor. Önsözde, ülkede kapsamlı ve sürdürülebilir barışa yol açacağı umulan tamamen ulusal bir çaba olarak barış ve demokratik dönüşüm isteyen tüm güçlere sesleniliyor.
Çatışmanın iki tarafı olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından imzalanacak bir belge olarak ortaya çıkan girişim, ‘Sudan halkının acılarının dindirilmesi ve 15 Nisan 2023’te başlayan ve sona ermesi için Sudan halkının dayanışmasını gerektiren Sudan krizine çözüm bulma ihtiyacını’ vurguluyor.
Bağımsızlıktan bu yana Sudan’da yaşanan krizin, tanınması ve kökten çözülmesi gereken kapsamlı bir siyasi, güvenlik, ekonomik, sosyal ve kültürel kriz olarak görülmesi gerektiğine işaret eden belge, mevcut savaşın, özellikle Hartum, Darfur ve Kordofan’da korkunç can kayıplarına ve coğrafi kapsamı bakımından eşi benzeri görülmemiş insani acılara neden olduğunu, ülkenin altyapısını tahrip ettiğini ve ekonomik kaynaklarını heba ettiğini belirtiyor.
Belge, Sudan’daki tüm savaş ve çatışmaları temel nedenlerini ele alarak sona erdiren, bütün bölgelere güç ve zenginliğin adil paylaşımını garanti eden bir yönetim çerçevesi üzerinde anlaşmaya varan Sudan diyaloğu yoluyla, devam eden çatışmayı adil ve sürdürülebilir bir şekilde çözme yönündeki samimi arzuyu yineliyor. Ayrıca, halkın egemenliğin doğal sahibi ve otoritenin birincil kaynağı olduğuna dair kesin bir inançla tüm Sudanlıların kolektif ve bireysel haklarını destekliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) birkaç gün önce yayınladığı bir belgede, ülkelerinde yaklaşık bir yıldır devam eden iç savaş nedeniyle yaklaşık beş milyon Sudanlının birkaç ay içinde ‘felaket düzeyde gıda güvensizliği’ ile karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu.
BM kuruluşları dünyadaki gıda güvensizliği vakalarını en yükseği kıtlık olmak üzere beş aşamalı bir ölçekle sınıflandırıyor. Bu ölçekte gıda acil durumu, felaket durumunun sadece bir kademe altında, dördüncü sırada yer alıyor.
BM’nin Sudan’daki gıda güvenliği durumuna ilişkin yaptığı son sınıflandırmaya göre, ülkede gıda acil durumu (dördüncü aşama) yaşayan insan sayısının 4,9 milyon olduğu tahmin ediliyor. Bunların 300 binden fazlası Orta Darfur’da, 400 binden fazlası ise Batı Darfur’da yaşıyor. Şu ana kadar Sudan’da hiç kimse beşinci aşama olan ‘kıtlık’ kapsamında sınıflandırılmadı.
Yaklaşık 18 milyon Sudanlı ciddi gıda güvensizliğinden (üçüncü aşama ve üzeri) mustarip olduğundan Sudan’daki gıda durumu genel olarak tehlikeli. Bu rakam hasat döneminde ‘rekor’ bir sayıdır ve geçen yılın aynı dönemine göre 10 milyon daha fazladır. (Şarku’l Avsat)