İletişim Başkanı Altun: Yeni medya güvenli hale gelmeli
ANKARA – TÜHA HABER / İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Unutulmamalıdır ki dijital terörizm de bir milli güvenlik meselesidir. İletişim alanında da biz milli güvenliğimizi temin etmek mecburiyetindeyiz.” dedi.
Uluslararası Haber Ajansı (UHA)’nın ‘Yabancı Kaynaklar’dan aktardığı haberine göre, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) tarafından İletişim Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen, Yeni Medya ve Dijital Terörizm Çalıştayı’nın açılış konuşmasını yaptı.
Medyanın, bilginin üretildiği, çoğaltıldığı ve yayıldığı bir alan olduğunu belirten Altun, şunları söyledi:
“Bu alan bundan çok değil, on yıl öncesine göre önemli değişimler yaşadı. Medya kültürümüz son on yılda dramatik şekilde değişti. Teknolojinin, dijitalleşmenin gelişmesiyle, toplumsallaşmasıyla birlikte de kendi özerk alanlarını yaratmayı başardı. Sosyal medyanın her unsurunu içerisinde barındıran bu yeni düzeni ‘yeni medya’ olarak kavramsallaştırıyoruz. Bu yeni düzenin içinde olmak ya da olmamak, dijital imkanları etkin kullanmak ya da kullanmamak, bireylerin, toplumların ve ülkelerin bugününü ve yarınını şekillendiren, dönüştüren bir etkiye sahip.”
“Ülkemiz siber anlamda da en fazla tehdide maruz kalan ülkeler arasında”
Yaşanılan bilgi çağının, dijitalleşmeyle birlikte yerleşik birçok anlayışın ve geleneksel disiplinlerin sınırlarını aşacak nitelikte gelişmeleri de beraberinde getirdiğine dikkati çeken Altun, şöyle konuştu:
“Ekonomiden diplomasiye, suç araştırmalarından kamu politikalarına kadar birçok alana sirayet eden dijitalleşme gerçeği, kuşkusuz beraberinde fırsatlar ve riskler de doğuruyor. Ülkemiz siber anlamda da en fazla tehdide ve saldırıya maruz kalan ülkeler arasında yer alıyor. Peki bu tehdit ve saldırılar bize neden yöneliyor? Gerek bölgesel ve küresel alanda Türkiye’yi merkez konuma yerleştiren dış politika hamlelerimiz, gerek küresel bilgi ve algı merkezlerine karşı göstermiş olduğumuz direnç. Daha öz bir şekilde ifade edersek, Cumhurbaşkanımızın verdiği hakikat mücadelesi.
Evet, bu noktalarda ortaya koyduğumuz kararlı duruş, Türkiye’yi eskiden olduğu gibi uluslararası bağımlılık düzenine mahkum etmek isteyenlerin huzurunu, düzenini bozuyor. Onlar da yeni yöntemleri devreye sokarak sonuç almaya çalışıyor. Bu yöntemler, siber saldırı, sanal alemde yürütülen dezenformasyon, kara propaganda ve beşinci kol faaliyeti, blokzincir teknolojileriyle ortaya çıkan güvenlik sorunları ve terör örgütlerinin dijital dünyadaki faaliyetleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu saldırılar gerek kamu kurum ve kuruluşlarını gerek özel sektörü gerekse de doğrudan kişileri hedef alabiliyor.”
“Dijital tehditlerle etkin ve kararlı bir mücadele yürütüyoruz”
Fahrettin Altun, dünya genelinde 2022’nin ilk üç ayında toplam 6 milyon 137 bin 330 siber saldırının tespit edildiğini belirterek bu alanın ne kadar önemli olduğunu kendilerine bir kez daha hatırlattığını dile getirdi. Siber saldırıların yalnızca insanları değil, aynı zamanda internet bağlantısı olan tüm nesneleri de hedef alabildiğinin altını çizen Altun, şu ifadeleri kullandı:
“Dolayısıyla nesnelerin interneti, dijital ikiz ve metaverse gibi kavramların faydalarını anlatırken, bunların beraberinde getirecekleri tehdit ve risk unsurlarına karşı da tedbir almak gerekiyor. Nesnelerin interneti hayatın birçok alanında kolaylıkları beraberinde getirirken aynı zamanda siber saldırıların da hedefi oluyor. Mesela otonom sürüş ve 5G teknolojilerinin kullanıldığı akıllı araçlara yönelik siber saldırı girişimleri son üç yıl içerisinde yüzde 225 artış göstermiş durumda. Sadece 2021’de Türkiye’ye 84 bin 113 siber saldırı gerçekleştiği tespit edilmiş durumda. 2022 yılı içinde 1 Temmuz itibarıyla bu sayı 53 bin 202 olmuş. 2021’nin temmuz ayıyla kıyaslandığında, yaklaşık yüzde 27 artan siber saldırılardan söz ediyoruz. Elbette devletimiz tüm kurumlarıyla bu tehdidin farkında olarak önlemlerini alıyor ve gerektiği şekilde mücadele ediyor.”
Fahrettin Altun, Türkiye’nin anavatan, mavi vatan ve gök vatanda olduğu gibi siber vatanda da mevcut ve muhtemel bütün tehditlere karşı siber savunma kapasitesini güçlendirdiğini ve günden güne daha da geliştirdiğini vurguladı. Milli İstihbarat Teşkilatı bünyesinde, her geçen gün niteliği değişen teknik ve siber tehditler karşısında etkin bir mücadele yürütüldüğünü kaydeden Altun, şöyle devam etti:
“Bilgi Teknolojileri Kurumu çatısı altında faaliyet gösteren Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) siber vatandaki savunma mekanizmalarından biri olarak görev ifa ediyor. Kamu ve kritik özel sektör kuruluşlarında faaliyet gösteren binlerce siber güvenlik uzmanı USOM ile eş güdüm içerisinde çalışıyor. Bunlarla birlikte makine öğrenmesi aracılığıyla KASIRGA, AVCI ve AZAD uygulamaları da otonom olarak siber tehditlere karşı mücadele ediyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca da internet ortamında 7/24 esasına göre sanal devriye faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Bütün kurumlarımızla eş güdüm ve koordinasyon halinde dijital tehditlerle etkin ve kararlı bir mücadele yürütüyoruz.”
“İnternet erişim oranı yüzde 94,5 düzeyinde”
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, son 20 yılda bütün alanlarda olduğu gibi iletişim ve bilgi teknolojilerinin altyapısını da güçlendirdiğini ve muazzam bir gelişme gerçekleştirdiğini dile getirerek şu bilgileri paylaştı:
“Bu dönemde daha özgür ve çok sesli bir konvansiyonel ve dijital medya ortamı tesis edildi. Böylece vatandaşlarımız ve kurumlarımız bu alanda da en üst düzeyde fayda sağlayacakları hizmetlerle buluştu. İletişim Başkanlığımız tarafından yapılan Sosyal Ağ Haritası araştırması sonuçları da ülkemizde dijitalleşmenin ne kadar yaygınlık kazandığını ortaya koyuyor. Araştırmamızın verilerine göre, 2022 yılının ilk 6 ayında ülkemizde internet erişim oranı yüzde 94,5 düzeyindedir. İnternete erişim oranı hayli yüksek olan vatandaşlarımızın yüzde 98,5’i sosyal ağ kullanıyor. Ayrıca, internet erişiminde kullanıcıların yüzde 85’i mobil bağlantı kullanıyor. Bu oranlar Türk toplumunun internete büyük oranda erişim sahibi olduğunu, sosyal ağları günlük hayat rutini içerisinde sıklıkla kullandığını gösteriyor.
Diğer taraftan internete erişim oranının bu kadar yüksek olduğu dikkate alındığında algı operasyonlarının bu alanda yoğunlaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hepimizin tanık olduğu üzere, iletişimin daha hızlı bir hal aldığı, tek taraflı etkileşimin çok yönlü olmaya başladığı, bilginin çok hızlı yayıldığı bir yeni medya dönemini tecrübe ediyoruz. Dolayısıyla, yüksek erişim ve kullanım oranlarının sağladığı avantajlarla birlikte, dijital mecralarda işlenen suçlara, dijital terörizme, dezenformasyona daha fazla maruz kalma ihtimaline karşı da önlem almak durumundayız.”
“Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz, yalan terörünü etkisiz hale getirmek için gayret gösterecek”
Dijital dünyada ortaya çıkabilecek terörizm ve benzeri suçlara karşı tedbir almanın devlet için bir tercih ya da toplumu kontrol etme mekanizması olmadığını ifade eden Altun, bu tedbirlerin, devletin vatandaşlarına karşı bir sorumluluğu olduğunu kaydetti. Fahrettin Altun, şöyle konuştu:
“Meseleyi sadece dijital mecraların hızı ve özgürlüğü ekseninde ele alıp, her türlü düzenleme girişimini hıza ve özgürlüğe bir müdahale olarak algılamak, çok sığ ve dijitalleşmenin risklerini göz ardı eden demode bir bakış açısıdır. Hakikat ötesi dönemde bu mecralar ne yazık ki gerçekler ve yalanlar arasındaki çizginin görünürlüğünün yitirilmesinin aracıları olarak da kullanılıyor. Sürekli bilgi akışının olduğu yeni medya platformlarında kasıtlı ve sistematik şekilde dolaşıma sokulan yalan ve yanlış haberler, kitlesel algının yönetiminde bir enstrüman yapılmaya çalışılıyor. Ülkemizde sosyal ağlar başta olmak üzere dijital kanallar üzerinden haber takibi yaygınlaşmaya devam ettikçe kullanıcıların yalan haberlere maruz kalma oranı da artıyor. Bu, kuşkusuz sadece endişe duymamız gereken bir durum değil, aynı zamanda kamu çıkarı adına dikkatle takip etmemiz ve gerekli tedbirleri almak için gayret etmemiz gereken bir durumdur. Örneğin, Türkiye’de dijital medya haberlerine güven oranı 2021 yılına oranla yüzde 5 düşüş göstererek yüzde 36 olarak gerçekleşmiş. Uluslararası araştırmalara göre, yalan ve yanıltıcı haber konusundaki endişe de yüzde 62 seviyesinde.”
“Yeni medyayı daha güvenli bir hale getirmek lüks değil, mecburiyet”
İletişim Başkanı Altun, Türkiye’nin dünya üzerinde en fazla dezenformasyona maruz kalan ülke olduğunun birçok araştırmada ortaya konulduğuna dikkati çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kişisel haklardan toplumsal düzene ve ulusal güvenliğe kadar geniş bir yelpazeye yansıyan boyutlarıyla yeni medyayı daha güvenli bir hale getirmek lüks değil, mecburiyettir. Kamu otoritesinin buna kafa yorması, bununla alakalı düzenlemeler peşinde koşması şarttır. Bu, devletin toplumuna karşı sorumluluğudur. Bu, hakikat mücadelemizin de bir parçasıdır. Bu, hiç kuşkusuz, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın çağrısını yaptığı iletişim seferberliğinin bir boyutunu oluşturuyor. Kendisinin bizzat işaret ettiği üzere, içeriden ve dışarıdan yürütülen ‘yalan terörüne’ karşı mücadele, Türkiye İletişim Modelimizin önemli ayaklarından biri konumundadır. İletişim Başkanlığı olarak bugüne kadar ülkemize yönelik dezenformasyonla mücadele noktasında birçok çalışma yürüttük ve hamdolsun olumlu neticeler de aldık. Ancak karşı karşıya kaldığımız tehdidin büyüklüğü hepimizin malumu. Biz de bu alandaki çalışmalarımızı farklı bir boyuta taşıdık ve geçtiğimiz günlerde müstakil bir birim olarak Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizi kurduk. Bu merkez, ülkemize yönelik sistematik dezenformasyon ve yalan terörünü etkisiz hale getirmek ve milletimize hakikati sunmak için gayret gösterecek. Bu yöndeki gayretlerimizin daha spesifik bir alanda, daha disiplinli bir şekilde devamını sağlayacak. İnanıyorum ki hem dezenformasyonla, yalanla anlık mücadelede hem de hakikatin öne çıkması açısından yeni başarılara imza atacağız.”
“Sosyal medya şirketlerinin değil kamunun çıkarını esas almamız önemli”
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye’nin, PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerinin sadece fiziki saldırılarıyla değil dezenformatif saldırılarıyla da hedef alındığını ve alınmaya devam ettiğini belirtti.
Terör örgütlerine müzahir hesapların, sosyal medya platformlarında sistematik olarak Türkiye aleyhine dezenformatif paylaşımlar yaparak yerli ve yabancı kamuoyunu Türkiye’ye karşı mobilize etmeye çalıştığını anlatan Altun, “Ayrıca, terör örgütleri yeni medyayı propaganda, endoktrinasyon, haberleşme, sempatizan ve militan devşirme, eğitim, operasyonel kontrol ve sözde komuta amacıyla da kullanıyor.” dedi.
Teröristlerin kendilerinin, saldırılarının ve mesajlarının medyatikliğine büyük önem verdiklerine işaret eden Fahrettin Altun, sosyal medya platformlarının ve yeni medya mecralarının, terör örgütlerine, terörizme bu zemini sağlamaması gerektiğini vurguladı. Fahrettin Altun, şunları söyledi:
“Bu sorumluluğu yerine getirmemek mutlak suretle cezai müeyyideye tabii olmak zorundadır. Bu, kamu çıkarı için böyledir, milletimizin çıkarı için böyledir. Vatandaşımızın hak ve özgürlüğünü temin etmek için böyledir. Yeni medya ve dijitalleşme, terör örgütlerinin mesajlarına ne yazık ki hızlı yayılım ortamı sunuyor. Yine görüyoruz, bu sosyal medya şirketleri Türkiye’ye karşı uluslararası alanda yürütülen kimi çevrelerce yürütülen yıpratma savaşının da bir unsuru olarak faaliyet gösterebiliyorlar, biz bunu yakından takip ediyoruz. Herhangi bir tedbir ve kontrol olmadığı durumlarda, terör örgütleri sanal alanın nimetlerinden yararlanmaya devam edebiliyor.
Bütün ülkeler bu alandaki tehditlerle mücadele için yasal ve kurumsal altyapılarını güçlendirirken, Türkiye olarak bizim bundan geri kalmamız elbette düşünülemez. Unutulmamalıdır ki, dijital terörizm de bir milli güvenlik meselesidir. İletişim alanında da biz milli güvenliğimizi temin etmek mecburiyetindeyiz. Bu, vatandaşımıza karşı bizim sorumluluğumuzdur. Sayın Cumhurbaşkanımızın bize talimatı, bu yönde sürekli müteyakkız olmamız ve her daim vatandaşımızın, kamunun çıkarını gözetecek şekilde hareket etmemizdir. Birtakım uluslararası sosyal medya şirketlerinin değil, kamunun çıkarını esas almamız önemlidir.”
“Muhalefet siyasetçilerinin kendilerini sorgulamaları gerekir”
Her devletin dijital dünyadaki tehditlere karşı gerekli savunma ve önleme mekanizmalarını hayata geçirmesi gerektiğini vurgulayan Altun, sözlerine şöyle devam etti:
“Birçok dünya ülkesini geride bırakarak dijital imkanları etkin biçimde kullanan ülkemiz, hibrit tehditlere karşı da siber vatanda ilgili bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla savunma mekanizmalarını hayata geçirmiş durumdadır. Bu kapsamda, terör örgütlerinin geleneksel ve yeni medya ekosistemindeki faaliyetlerine ilişkin rutin izleme çalışmaları yapılıyor, dezenformasyonlar tespit ediliyor ve hızla engelleme mekanizmaları oluşturuluyor. Dijital evrende ortaya çıkabilecek tehditlere yönelik titiz incelemelerle ön alıcı çalışmalar yapılarak siber vatanımızın savunmasında terörle ve destekçileriyle mücadele ediliyor. Bu mücadelede yer almaktan şeref duyuyoruz. Elbette bu noktada devletin yanı sıra tek tek bireylerin de dezenformasyon ve yalan haberlerin yayılımına ortak olmamak gibi sorumlulukları bulunuyor. Bireysel olarak hepimizin yalan haberi yaymamak gibi bir misyonu olmak zorunda.
Bu noktada dikkati çekmek istediğim bir husus daha var, gerek terör örgütlerinin gerekse de farklı ülkelerdeki odakların Türkiye’ye yönelik bu sistematik saldırılarını sahiplenen, bu dezenformasyonları yaygınlaştıran ve siyasal amaçları için kullanan muhalefet siyasetçilerinin kendilerini sorgulamaları gerekir. Dünyanın hiçbir yerinde kendi ülkesine yönelik itibar suikastlerine, saldırılara bu kadar teşne olan ve hatta bu saldırıların yolunu gözleyen bir siyasi zihniyet bulamazsınız. Milletin bir kesimini diğerine karşı kamplaştırmak, kışkırtmak hatta düşmanlaştırmak isteyen kimi kesimlerin dezenformasyonlar üzerinden provokatif bir çizgi izlemeleri, bir gericilik örneğidir, demokrasimiz açısından büyük bir utançtır. Önümüzdeki dönemin en büyük mücadele alanlarından biri olan dijital dünyada bütün kurumlarımızın yanı sıra siyaset ve medya temsilcilerine de büyük sorumluluklar düştüğünü bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Hep birlikte dijital dünyada da hakikat için savaşmaya, gayret göstermeye, herkes için temiz ve güvenli bir dijital gelecek inşa etmeye devam etmek zorundayız.”
İletişim Başkanı Altun’a, konuşmasının ardından, UMED Başkanı Aslan Değirmenci tarafından çini tabak armağan edildi.
Öymez: TRT olarak teyit edilmemiş bilgileri haberlerimize taşımıyoruz
Çalıştayda konuşan TRT Genel Müdür Yardımcısı Hasan Öymez de dezenformasyonla mücadelede kurumun hassasiyetlerini dile getirdi:
“Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu olarak teyit edilmemiş kaynağına ulaşılıp sorulmamış bilgileri asla haberlerimize yayın mecralarımıza taşımamaya gayret ediyoruz.
Bu anlamı ile İletişim Başkanlığının üstlendiği sosyal medya yasası son derece önemli. Sosyal medyanın terör örgütlerinin üzerinde adeta sörf yaptığı bir alan olmaktan çıkarılması için gerekli adımlar atılması önemli.”
[TÜHA Haber Ajansı, 11 Ağustos 2022]