enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
23:33 Dışişleri Bakanı Fidan, yarın Fransa’ya gerçekleştireceği resmi ziyaret kapsamında, Fransa Avrupa ve Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ile bir araya gelecek…
23:09 Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Aydın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “boykot” çağrısına tepki gösterdi…
22:49 Bahçeli’den sokak çağrılarına tepki: Şuursuzluk ve sorumsuzluk
22:20 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Salı günü vefat eden AK Parti Kocaeli İl İstişare Kurulu Üyesi ve eski Ulaşlı Belediye Başkanı Burhan Abiş’in cenaze törenine katıldı…
22:11 Ömer Çelik: Özgür Özel’in geldiği nokta Türkiye’yi topyekun tehdit etmektir
22:01 Trabzonspor U19 UEFA Gençlik Ligi’nde yarı finalde
21:55 Fahrettin Altun: Siyasi rekabet, ilke ve vizyonla yapılır; tehdit ve sindirme ile değil
21:37 Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi’nden Talabani’nin açıklamalarına tepki!…
21:13 Acıların gölgesinde bir Ramazan Bayramı daha
20:19 CHP Neden Boykot Çağrısı Yaptı?
18:55 Fidan’ın Washington Ziyareti ve Türkiye’nin Stratejik Otonomisi
18:30 Sokak Siyasetinden Geriye Ne Kalır?
18:10 Adalet Bakanı Tunç, Silivri’de işkence ve kötü muamele yapıldığına dair iddialara yanıt verdi…
13:33 Bilgisayar korsanları, zayıf gördükleri gıda endüstrisine saldırıyor!
13:24 Gazeteci Serkan Borlak hayatını kaybetti 
12:59 Kocaelispor Sakarya’yı eli boş gönderdi!…
09:26 Irak ile Kuzey Irak Arasında Türkiye’ye Petrol İhracatı Gerilimi Çözülecek Mi?
09:18 “Klinik Araştırmalar Eğitim Programı” gerçekleştirildi
08:50 Bipolar bozukluk, genellikle 15-35 yaş arası bireylerde ortaya çıkıyor
08:43 Saha İstanbul Haber Bülteni!…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

İşsizlikteki düşüş ve ekonomik aktivitenin durumu

İşsizlikteki düşüş ve ekonomik aktivitenin durumu

Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 9.2’a düştü. Bunun sürdürülebilir olması gerekli. Enflasyonu düşürürken istihdamı koruyabilme noktasında ihracat performansımız belirleyici olacak.

Aşılama hızı küresel ekonomi için de hayati önem taşıyor - Son Dakika Haberleri

Prof. Dr. Nurullah GÜR & İstanbul Medipol Üniversitesi Dekan Yardımcısı

Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 9.2 geriledi. Bu, Ocak 2014’ten bu yana kaydedilen en düşük işsizlik rakamı. İçeride faiz oranlarının arttığı, dışarıda ise en büyük ticaret partnerimiz Avrupa’da ekonominin durgun olduğu bir ortamda bile işsizlik oranının azalıyor olması sevindirici. Bununla birlikte, emek piyasasındaki mevcut durumu daha sağlıklı analiz edebilmek için verinin detaylarına ve istihdamın gelecek projeksiyonuna yönelik sinyaller sunan öncü göstergelere bakmak gerekiyor.

İlk olarak mevcut istihdam verilerinin detaylarına bakalım. İstihdamdaki aylık artış miktarı 1.000 kişi ile oldukça sınırlı kaldı. İşsizlik oranındaki düşüşün asıl nedeni, işgücüne katılımda yaşanan 55 bin kişilik azalmadır. Manşet işsizlik oranı düşerken, atıl işgücü oranı ise 0.4 puanlık artışla yüzde 23’e yükseldi. Özetle, işsizlik oranı yaklaşık son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemesine rağmen, emek piyasası verilerinin ağustos ayında çok güçlü geldiğini söylemek güç.

İkinci olarak ekonomik canlılığa ve dolaylı olarak emek piyasasının yakın gelecekte izleyebileceği seyre yönelik bulgular ortaya koyan öncü göstergelerdeki değişime bakalım. İhracatın artış hızı sene başından bu yana oldukça durgun. Son 12 aylık ihracat artışı, sadece yüzde 0.4 seviyesinde. İhracat pazarlarında yaşanan durgunluğa son dönemde bir de iç piyasaya dönük endişeler eklendi.
İmalat sanayi PMI rakamları, yeni siparişlerin birçok sektörde azaldığını gösteriyor. 10 imalat sektöründen sadece birinde (gıda ürünleri) üretim artışı yaşanmış. İstihdamı artıran sektör sayısı ise üçe inmiş. Salgının ilk dalgasından bu yana istihdamda artış yaşayan sektör sayısı hiç bu kadar azalmamıştı.

Hizmetler tarafında ise mevcut durum ve beklentiler bir kademe daha olumsuz durumda. MÜSİAD’ın açıkladığı SAMEKS verisine bakıldığında, hizmetlerdeki iktisadi canlılığın sanayinin gerisinde kaldığı görülüyor. Perakende satışlarda ve ciro endekslerinde yıllık bazda yavaşlama var.

İşsizlikteki düşüş ve ekonomik aktivitenin durumu - NURULLAH GÜR

İVME KAYBI
İç piyasaya dair bu verilerden, ekonomik canlılığın belirli bir ivme kaybettiğini gözlemliyoruz. Merkez Bankası enflasyonu düşürmek amacıyla ekonomiyi soğutmaya çalışıyor. Bu nedenle, yaşanan ivme kaybı beklenmedik bir durum değil, aksine planlı bir para politikası uygulamasının sonucudur. Tüm bu gelişmeler, reel sektörün istihdam iştahının zirve noktasına yaklaşmış olabileceğine işaret ediyor.
Birkaç hafta öncesine kadar, reel sektör temsilcileri sık sık boş pozisyonları doldurmak için yeterli eleman bulamadıklarını belirtiyorlardı. Muhtemelen şu an bu aşamada değiliz. Yılın son çeyreğinde iç talepteki soğumanın daha fazla hissedilmesiyle, işsizlik oranları artabilir.
2023 için OVP’de işsizlik oranının yüzde 10.1 seviyesinde kapanması tahmin ediliyor. Enflasyonu düşürürken istihdamı koruyabilme noktasında ihracat performansımız oldukça belirleyici olacak.

3,6 TRİLYON DOLARLIK KAYIP
Küresel ekonomideki gidişat, ihracat performansımızla yakından ilintili. Şu sıralar küresel iktisadi aktivitenin ihracat dostu olduğunu söylemek güç. İmalat PMI endeksi kapsamında verisi tutulan 31 ülkeden 23’ünde imalat sektörü eşik değerin altında performans gösteriyor. Küresel PMI rakamlarına göre, dünya imalat sanayi üretimi hazirandan bu yana düşüşte.

Çoğu ülkenin koronavirüs salgınının ekonomik etkilerini kısa vadeli olarak aştığını düşünüyoruz. Ancak, salgın ve sonrasında yaşanan olayların (Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal girişimi ve artan küresel enflasyon) orta ve uzun vadeli olumsuz etkileri devam ediyor. Salgından önceki 10 yıl boyunca (2010-2019), küresel ekonomi ortalama olarak yüzde 3.8 büyüdü. IMF’nin son açıkladığı verilere göre, küresel ekonominin 2023 (%3) ve 2024 (%2.9) yıllarında bu ortalamanın altında bir performans göstereceği tahmin ediliyor.

Salgından önce yapılan gelecek projeksiyonlarına kıyasla küresel ekonomi beklenenden daha zayıf bir performans sergiliyor. 2023’te küresel iktisadi aktivite, salgın öncesinde bu yıl için yapılan tahminlerin yüzde 3.4 oranında gerisinde. Bu da küresel ekonominin sadece bu yıl 3.6 trilyon dolar kayba uğradığı anlamına geliyor. Gelişmiş ülkelerde büyüme kaybı yüzde 1 iken, gelişen ülkelerde ise yüzde 4.9.
2008’deki küresel finans krizinden bu yana yaşanan şoklar, gelişen ülkelerin yüksek gelirli ülkelere yakınsama sürecini oldukça yavaşlattı. IMF’in 2008’deki projeksiyonlarına göre, gelişen ülkelerin yüksek gelirli ekonomilerle aralarındaki kişi başına gelir farkının yarısını kapatmaları için gereken tahmini süre 80 yıldı. Ancak güncel projeksiyonlar, gelişen ülkelerin bu gelir artışını elde etmek için 130 yılın gerekebileceğini gösteriyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.