enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:04 Kamuda türban serbest bırakılınca dünya yıkılmadı
22:54 Prof. Dr. Levent Atalı; “Kocaeli il olarak spor potansiyelini ulusal düzeyde daha çok kullanmalı” 
22:13 Spor camiasını yasa boğan vefat!…
00:10 Şubat 2025’teki seçimlerden sonra Almanya’da neler değişecek?
00:05 Hollanda’da, son günlerde adları en çok anılan başarılı Türk girişimciler -2-
00:04 Bakan Fidan, Alman mevkidaşı Baerbock ile görüştü
00:04 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye halkını hiçbir zaman kaderine terk etmedik
00:04 Prof. Dr. Murat ERCAN, “İsrail, Suriye’nin doğusundaki enerji kaynakları ve lojistik hatlarını da hedef alıyor”
00:03 Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres: “Dünya’daki Yangına Çare Yenilenebilir Enerji Devrimi”
00:03 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Suriye halkına mektup
00:03 Önce Sen İyi Ol podcast serisinin ilk bölümü yayınlandı
00:02 Teknoloji sektörü için ekosistem ekonomisi seferberliği başladı
00:02 Suriye ve duvarın yıkıldığı an
00:02 Analiz: Suriye’de Yaşanan Rejim Değişikliği ve Türkiye…
00:02 Akçansa, sektöründe CEO Water Mandate’i imzalayan ilk Türk şirketi oldu
00:01 Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Debik’ın Mektubu Macaristan’da
00:01 Lawrence’tan Colani’ye Suriye trajedisi-1/2- İngiltere Vehhabileri tercih ediyor…
00:01 İzmit Belediyesi’nin düzenlediği, İzmit Oyuncak Müzesi’ni bugün Kapanca Sokak’ta açıyor.
00:01 Bir Asırlık Kardeşlik: Türk Macar Dostluk Antlaşması (18 Aralık 1923)
00:01 Lawrence’tan Colani’ye Suriye trajedisi -2/1- Suriye’de kumpasın hızlanması
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Kamuda türban serbest bırakılınca dünya yıkılmadı

Kamuda türban serbest bırakılınca dünya yıkılmadı
A+
A-

Türkiye’de türbanlı kız öğrencilerin türbanlarıyla/başörtüleriyle üniversite eğitimi alabilmesi 1980’lerden 2010’ların ortalarına kadar Atatürkçülük ve laiklik adına büyük engellerle, yasaklarla karşılaştı. Daha önceki yıllarda hem okuyan kız öğrencilerin azlığı hem de türbanın çok yaygın olmaması sebebiyle münferit bir iki olay dışında çok sorun yaşanmamıştı. Ama 80’lerden itibaren ülkede şehirleşmenin de hızlanmasıyla türbanla/başörtüyle yükseköğrenim görme talebi arttı ve sorun ortaya çıktı. Bu talep karşısında bazı üniversiteler hoşgörülü davrandı, bazıları ise alabildiğine katı… 28 Şubat sürecinde ve sonrasında ise tüm üniversitelerde başörtüsü yasaklandı. 2010’ların ortalarına kadar 15 yıl hiçbir üniversitede izin verilmedi.  İstanbul Üniversitesi gibi bazı devlet üniversiteleri türbanlı kızlara türbanlarını açtırmak için ikna odaları kurdu.

Türkiye'de başörtüsü yasağı: Nasıl başladı, nasıl çözüldü? | Al Jazeera  Turk - Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, Türkiye ve çevresindeki bölgeden son  dakika haberleri ve analizler

Bu dönemde türbanlı kızlar üniversite kapılarından geri çevrildi. Kampüse ve derslere bir şekilde girmiş olan türbanlı öğrenciler derslerden ve kampüslerden büyük bir suç işlemişler gibi yaka paça dışarı atıldılar. Türbanlarıyla okumak isteyen öğrenciler büyük mağduriyetler ve travmalar yaşadı. Aileleri de kızlarıyla birlikte bu mağduriyetleri derinden hissetti.

Türban yasağının, türban karşıtlığının dahası da vardı. Askerdeki çocuklarının, torunlarının ziyaretine giden, yemin törenine katılmak isteyen türbanlı/başörtülü anneler, nineler türbanları sebebiyle askeri birliklere, garnizonlara alınmadı. Oğlu, torunu vatan hizmeti yapan annelere, ninelere, sakallı babalara, dedelere de derin hayal kırıklıkları yaşatıldı.

İnançları gereği türban/başörtüsü taktıklarını söyleyen öğrencilere inanılmadı. “Siz türbanı siyasal İslam’ın simgesi olarak takıyorsunuz” dendi. Türbanlı öğrenciler, “O halde siz bize sizin gözünüzde simge olmayan, ama bizim de başımızı kapatmaya yarayan bir örtü belirleyin, onu kullanalım” dediler. Fakat türban karşıtlarına göre esas sorun türban değil, başın örtülmesi olduğu için bir çözüm öneremediler. Bu durum da türban karşıtlığındaki samimiyetsizliği iyot gibi açığa çıkardı.

Türban yasağının doğal uzantısı olarak yurt içinde veya yurt dışında bir şekilde eğitimini tamamlamış türbanlı kızların, kadınların öğretmenlik, hakimlik, avukatlık, akademisyenlik gibi bir kamu görevinde istihdam edilmeleri akıldan bile geçirilemezdi. Böyle bir şey dünyanın yıkılması anlamına gelirdi. Yasaklara muhatap olan kızlar, kadınlar ve aileleri gerçekten büyük mağduriyetler, acılar yaşadılar. Çok gözyaşı akıttılar.

Türk toplumunun büyük çoğunluğu türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını din ve vicdan özgürlüğünün, demokrasinin ve insan haklarının bir gereği olarak görüyor ve destekliyordu. Radikal cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir azınlık ise türban serbestliğini tanımamakta direndi. 9 Şubat 2008 tarihinde türban yasağının kalkması için TBMM’de yapılan oylamada 518 milletvekilinden 411’i olumlu oy kullanmıştı. Hürriyet gazetesinin ertesi günkü tarihe geçen o ünlü manşeti “411 El Kaosa Kalktı” olmuştu. O günün muktedirleri (ordu ve yargı) meclis iradesine rağmen yasağın sürmesini istiyorlardı. Nitekim Anayasa Mahkemesi 5 Haziran 2008’de meclis iradesinin iptali yönünde karar verdi.

30 yıldan fazla süren bu durum 2013’te üniversite ve yüksek öğretim kurumlarında türban yasağı, siyasal iktidarın destek verdiği YÖK son buldu.Sonra bu karar başka adımlarla desteklendi ve herkesin ve her kurumun buna uyması sağlandı. Aynı yılın Ekim ayı başlarında meclisten geçen bir demokratikleşme paketi kapsamında bulunan kamu kurum ve kuruluşlarında türban serbestliği de yasalaştı.

Bu serbestlik dolayısıyla yer yerinden oynamadı. Dünya yıkılmadı. Yasak için öne sürülen hiçbir korku gerçekleşmedi. Üniversitelerde de kamu kurumlarında da başı açıklarla türbanlılar hiçbir sürtüşme yaşamadan büyük bir uyum içinde bir arada yaşamaya ve işlerini yapmaya devam ediyorlar. Bu, kılık kıyafet gibi konularda yasakların hiçbir zaman çözüm olmadığının, özgürlüğün ve uzlaşmanın önemli olduğunun da en güzel kanıtıydı.

İki şey bağdaşmaz: Para sevgisi ve dindarlık - DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.