Katar dünyada kanıtlanmış doğal gaz zengini

TÜHA HABER / SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, Ekonomi Araştırmacı Şerif Dilek ‘Katar Yatırımları ve Türkiye’nin Yeri’ başlıklı bir analizin ‘Katar Yatırımları’ bölümünde de önemli bilgiler aktardı.
Araştırmacı Şerif Dilek, Katar’ın sahip olduğu zengin enerji kaynakları ve yurt dışı yatırımları ile dikkatleri üzerine çektiğini hatırlatarak, Katar’ın hidrokarbon zenginliklerini yönetmek ve ekonomisini çeşitlendirmek amacıyla 2005’te ulusal varlık fonu olarak Katar Yatırım Otoritesini (Qatar Investment Authority, QIA) kurduğunu söyledi.
“Küresel ekonomideki yatırımlarıyla ismi anılan Katar kurduğu Ulusal Varlık Fonu ile sermaye birikimini yönlendirmektedir” diyen Şerif Dilek, Varlık fonlarının, ana fon kaynakları olan petrol ve doğal gaz gibi hidrokarbon sektörlerinin gelirlerinin yanı sıra ticaret yoluyla elde edilen cari fazlaya dayandığının altını çizdi.
Şerif Dilek, Doğal gaz zengini konumundaki Katar’ın dünyada kanıtlanmış 23,8 trilyon metreküp doğal gaz rezervi (dünyanın üçüncü büyük doğal gaz yataklarına sahip olması ve ikinci büyük LNG ihracatçısı) ve 67 bin 780 bin dolar kişi başına düşen geliriyle Körfez’in en zengin ülkelerinden biri olduğuna dikkat çekti.
Katar’ın dünya ticaretinde sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) sektöründe güçlü ve ihracatta lider ülkelerden biri olduğunu belirten Şerif Dilek, Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda olan Katar’ın, Polonya, Belçika, İtalya ve İngiltere’nin LNG ithalatında önemli bir paya (yüzde 45-67 arası) sahip bulunduğunu hatırlattı.
Araştırmacı Şerif Dilek, Katar’dan sonra Avrupa’ya yönelik LNG ihracatında ABD’nın ikinci, Rusya’nın ise üçüncü sırada geldiğini ve Avrupa açısından enerji arz güvenliğini sağlamak konusunda Katar ile ilişkilerin stratejik bir önem taşıdığını ifade etti.
Şerif Dilek, bunun dışında Asya ülkelerinin ithalatında da Katar’ın payının dikkat çekici olup küresel LNG piyasasında hakim konumda olan Katar’ı Avusturalya ve ABD’nin takip ettiğini açıkladı.
2017’de Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın Katar’a diplomatik, siyasi ve ekonomik ambargoları karşısında Katar’ın varlık fonu QIA’nın, finansal yatırımlarını devreye sokarak ekonomik istikrarını korumaya çalıştığının altını çizen Şerif Dilek,
“Önceleri QIA’nın yatırım stratejisi genel olarak pay aldığı şirketler üzerinden tam kontrol sahibi olmak yerine azınlık yatırımcısı olmayı tercih etmesi yönünde şekillenirken 2019’dan sonra teknoloji ve sağlık alanlarındaki yatırımlardan da anlaşılacağı gibi daha uzun vadeli ve yüksek hisseli yatırımları odağına aldığı söylenebilir” şeklinde konuştu.
Bununla birlikte Katar’ın yatırımları incelendiğinde genel anlamda uzun vadeli oldukları görülüyorsa da bazı yatırımların da prestij amaçlı motivasyonlarla yapıldığının bilindiğini belirten Şerif Dilek, bu yatırımların uluslararası alanda Katar’a siyasi bir meşruiyet/prestij kazandırdığını aktardı.
Şerif Dilek, “Özellikle dünyanın popüler spor kulüplerindeki yatırımlarının yanı sıra Katar’ın 2022 Dünya Futbol Kupası’na ev sahipliği yapacak olması ve sadece bu organizasyon için 200 milyar dolardan fazla harcama yapması oldukça dikkat çekicidir” olduğunu açıkladı.
“Küresel ekonomide son yirmi-otuz yılda küresel yatırım gücünün büyük bir kısmı Asya ve Ortadoğulu yatırımcılara doğru kaymaktadır” diyen Araştırmacı Şerif Dilek, “Dünya ekonomisinin ağırlığının Batı’dan Asya’ya kaydığı bu ortamda Batılı ülkeler bu bölgelerden yatırım çekmek amacıyla farklı stratejiler izlemektedir. Örneğin Körfez’den yatırım çekmek amacıyla Avrupalı ülkelerin Katar sermayesinin peşine düştükleri gerçeği gündemde kendine yer bulmuştur” dedi.
Şerif Dilek, başını İngiltere’nin çektiği Fransa, İtalya, Yunanistan, Almanya gibi Avrupa ülkelerinin Katar ile enerji alanında yakın iş birliği kurmaya
çalışdığının altını çizerek, aynı zamanda AB düzeyinde Katar’la iş birliğinin stratejik bir ortaklık olarak görüldüğünü ve taraflar arasındaki ticaret ve yatırım ilişkisinin dikkat çektiğini aktardı.
“Öyle ki münferit olarak İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya’nın Katar ile stratejik iş birliği anlaşmaları mevcuttur” diye konuşan Şerif Dilek, QIA’nın dünyanın çeşitli yerlerinde farklı sektörlerde azımsanmayacak ölçüde yatırımları bulunmaktadır. Fonun 40’ı aşkın ülkede aktif büyüklüğü ile 400 milyar dolardan fazla yatırımı vardır. Detaylı olarak ifade etmek gerekirse QIA’nın ABD’de 30 milyar dolar, İngiltere’de 40 milyar sterlin, Almanya’da 25 milyar avro, Fransa’da 30 milyar avro tutarında yatırımı söz konusududeğerlendirmesinde bulundu.
Şerif Dilek, QIA’nın, 2008 küresel finans krizinde Avrupa’nın önemli şirketleri arasında yer alan Barclays, Credit Suisse, Porsche ve Volkswagen’de hisse alımı yaptığını hatırlatarak, Küresel krizden sonra da maddi sıkıntıyı aşamayan Deutsche Bank’a yatırım yapan QIA’nın sahip olduğu yüzde 10,3 payı ile Londra Borsası’nın da en büyük hissedarı konumuna geldiğini belirtti.
QIA’nın hisse aldığı ya da sahip olduğu şirketler arasında British Airways, Empire State Building, Banco Santander, Alpha Bank, Glencore, PSG (Paris Saint-Germain), Valentino Fashion, Vivendi, LVMH, Tiffany, Total, Shell, Royal, Rosneft, Iberdola gibi farklı sektörlerde dünyanın önemli şirketlerinin de yer aldığını söyleyen Şerif Dilek,QIA’nın Londra, Paris ve Washington DC gibi Batılı ülke merkezlerinde stratejik önemi olan tarihsel yerlerde hatırı sayılır gayrimenkul yatırımı da bulunduğunu açıkladı.
***
Şerif Dilek & SETA Araştırmacı, Ekonomi Araştırmaları, İstanbul
[TÜHA Haber Ajansı, 31 Aralık 2020]