Koronavirüs Türkiye’deki mültecileri nasıl etkiliyor?
TÜHA HABER / Tüm dünyayı etkisi altına alan ve Türkiye’de de giderek vaka sayısı artan koronavirüs sebebiyle toplumun kırılgan kesimleri tehdit altında. Kırılganlık bir yandan 60 yaş üstü nüfusu içerirken, mülteciler başta olmak üzere sağlık ve hijyen koşullarına erişim sorunları yaşayan kesimler de gerek taşıyıcılık gerekse hastalığa kalma açısından risk faktörleri oluşturuyor.
Mart ayı başından beri Türkiye’nin sınır kapılarını açacağını duyurmasının ardından Yunanistan sınırında sayıları 10 bin ile 15 bin arasında değişen mülteciler, sınırın ötesine geçmek için uzun bir bekleyiş içerisinde.
Norveç’ten mülteci kamplarına yönelik çağrı
Norveç Mülteci Konseyi Genel Sekreteri Jan Egeland pazartesi günü Oslo’da yaptığı açıklamada koronavirüsün Yunanistan’daki mültecileri etkilediğine ve Suriye’deki nüfusun risk altında olduğunu belirtti. Egeland, birçok mülteci kampında hijyenik ve sıhhi durumun acilen iyileştirilmesi gerektiğine ve koronavirüsün olası yayılımı ile mücadele etmek için daha fazla sağlık personeli ihtiyacına da dikkat çekti.
Dolayısıyla, mültecilerin durumunun koronavirüsle ulusal mücadele planlarının bir parçası olması gerekiyor.
Sınır Tanımayan Doktorlar ise, birkaç gün önce yaptıkları açıklamada Yunan adalarındaki mülteci kamplarının Covid-19’un yayılma riski karşısında acilen boşaltılması çağrısında bulunmuştu.
Halihazırda Yunanistan-Türkiye sınırında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Kızılay, Hayata Destek Derneği gibi kuruluşlar aktif şekilde mültecilere yardımcı oluyor. Ayrıca tampon bölgede bir sahra hastanesi de mültecilere sağlık hizmetleri sunuyor ve Türk Tabipler Birliği’nden euronews Türkçe’nin edindiği bilgiye göre tampon bölgedeki bir sağlık ekibi de koronavirüsle mücadele de dahil olmak üzere bazı çalışmalar yürütüyor.
Ancak gerek hijyen, suya erişim, temiz olmayan yüzeylerle temas, gerekse sosyal mesafe gibi kurallar mültecilerin yaşadığı çadırlar açısından uygun seviyede değil.
UNICEF’in çalışmaları
UNICEF, mülteci veya Türk uyruklu ayrımı yapmaksızın Türkiye’de yaşayan tüm çocukların ve çocuklu ailelerin koronavirüs tehdidine karşı bilinçlendirilmesi konusunda sosyal medya üzerinden yoğun bir çaba sarf ediyor.
UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle, “Çünkü hepimiz aynı gemideyiz ve birbirimizi desteklememiz gerekiyor” şeklinde ifade ediyor bu duygudaşlığı.
euronews Türkçe’ye konuşan Duamelle, “Türkiye’de hükümetin, virüsün aktarım zincirini kırma doğrultusundaki çabalarını destekliyoruz. Bu noktada insanlar arası aktarımın önüne geçilmesi ve sosyal mesafenin artırılması çok önemli” diyor. UNICEF Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Covid-19 konusunda yakinen çalışıyor.
Mülteciler içinde bulundukları sosyo-ekonomik koşullar nedeniyle virüse karşı potansiyel olarak daha kırılgan olabilir ama çabalar Türkiye’de yaşayan herkes için yürütülüyor.
UNICEF Türkiye-Yunanistan sınırındaki mültecilere hijyen kitleri dağıtıyor ve bu virüsün yayılmasında büyük gruplar halinde bir arada olmanın riski konusunda bilinçlendirme çalışmalarını sürdürüyor.
“Sosyal mesafe” kuralı uygulanabiliyor mu?
Öte yandan, Özyeğin Üniversitesi’nden uluslararası göç uzmanı Doç. Dr. Deniz Şenol Sert ise, sınırda sayıları 10 bin ile 15 bin arasında olduğu ifade edilen mültecilerin koronavirüsün yayılımını önlemeye yönelik “sosyal mesafe” kuralını uygulayabilecek durumda olmadıklarını ve içlerinden bazılarının geçtiğimiz günlerde sınırı geçip geri geldiklerini belirtiyor.
euronews Türkçe’ye konuşan Sert, “Dolayısıyla asıl mesele, bu kişiler eğer ikamet ettikleri şehirlere geri getirileceklerse evlerinde veya hastane ortamında 14 günlük karantina döneminin uygulanıp uygulanmayacağı noktasında ortaya çıkıyor” diyor.
Toplum merkezleri yönlendirme yapmalı
Ankara merkezli İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (IGAM) kurucusu Metin Çorabatır da Yunanistan sınırından geri dönüşler başlarsa ve mülteciler Türkiye’de yaşadıkları şehirlerine giderlerse ilk önce sahra hastanesinde tarama yapılması, ardından da gittikleri il veya ilçelerde hastaneler tarafından izlenmeleri gerektiğine dikkat çekiyor.
euronews Türkçe’ye konuşan Çorabatır, “Mülteciler konusunda çalışan toplum merkezleri yönlendirme yapmalı. Kapalı olsalar bile kapılarına mültecilere yönelik olarak hastanelere yönlendirmede bulunmalılar. Biz şu anda toplu faaliyetlere yasak getirildiği için herhangi bir eğitim faaliyeti düzenleyemiyoruz, mümkün olduğunca bu bilinçlendirme sürecini sosyal medya hesapları üzerinden yönetmek gerekiyor” diyor.
Örneğin son olarak Göç Araştırmaları Derneği (GAR), Türkiye’deki Suriyeli mültecilere yönelik olarak İngilizce ve Arapça bir bilgilendirme metni hazırladı ve koronavirüs semptomlarından şüphelendikleri durumlarda Sağlık Bakanlığı’nın 184 acil hattını aramaları, ardından Arapça yardım almak üzere hangi numarayı tuşlayacakları konusunda yönlendirmede bulundu.
Çorabatır ayrıca koronavirüs kaynaklı can kaybının bin kişiye yaklaştığı İran’dan düzensiz göç dalgasının devam ettiğini ve bunun da virüs yayılımında kontrolü zor bir risk oluşturduğunu belirtiyor.
HABER : Menekşe TOKYAY & İstanbul (EuroNews)
[TÜHA Haber Ajansı, 19 Mart 2020]