Küresel İklim Değişikliği ve Giderek Isınan Dünya
Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, TATDOĞA Çalışma Grubu Başkanı Dr. Öğr. Üyesi. M. Ferudun Çelikmen, ölümcül ve öngörülebilir olan sıcak hava dalgaları iklim değişikliği nedeniyle küresel olarak artıyor, dolayısıyla sıcak hava dalgalarının insanlar üzerindeki etkilerini önlemeye yönelik çabaları ülke ve dünya genelinde artırmak çok önemli olduğuna dikkat çekti.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Dr. M. Ferudun Çelikmen, Sıcaklıkların böylesine sürdürülemez bir hızda ve sürekli bir şekilde artmasının önüne geçmek için ülkelerin, özellikle de en büyük emisyon yayıcıların enerji, tarım ve ulaşım sektörlerinde (ve diğerlerinde) ihtiyaç duyulan dönüşümsel değişiklikleri yapmalarının aciliyet teşkil etiğinin altını çizdi.
Sıcak hava dalgalarının etkilerinin kısa ve orta vadede basit, düşük maliyetli eylemlerin uygulanması ve bilinçli uzun vadeli planlama stratejilerinin oluşturulmasıyla önlenebileceğini hatırlatan Dr. M. Çelikmen, “Örneğin, klima (daha pasif önlemlerin uzun bir geçmişi olsa da) aşırı sıcaklıklarla başa çıkmak için kullanılan en yaygın çözümlerden. Ancak klimaların artan enerji tüketimi ve kirlilik gibi olumsuz etkileri daha fazla risk yaratıyor. Bununla birlikte yüksek ön maliyetler ve altyapı gereksinimleri, özellikle düşük gelirli ülkelerde, yoksul ve kırılgan nüfuslar için klimayı erişilemez hâle getiriyor. Hindistan’ın Gucerat bölgesinde idare, sıcaklık stresini azaltmak için uzun vadeli bir eylem olarak, merkezi olarak soğutulmuş suyun yer altı boruları aracılığıyla tüketicilere dağıtıldığı merkezileştirilmiş bir havalandırma sistemi olan bölgesel soğutmayı uygulamaya koydu (IMF, 2018)” dedi.
Dr. M. Çelikmen, Küresel ısınmanın etkilerinin her yıl pek çok insanın ölümüne neden olduğunu, insanların hayatlarını kararttığını ve geçim kaynaklarına zarar verdiğini dile getirdi.
“İklimsel olayların sıklığı ve yoğunluğu önemli ölçüde artıyor; artık diğer birçok aşırılıkla birlikte kategori 4 ve 5 fırtınalarla, rekor kıran sıcak hava dalgalarıyla ve şiddetli yağmurlarla daha çok karşılaşıyoruz” diyen Dr. M. Ferudun Çelikmen, Gıda güvensizliğinin, doğrudan ve dolaylı sağlık etkileri ve yer değiştirmelerin de aynı şekilde artış gösterdiğini ifade etti.
“Dünya ısınmaya devam ederken, aşırı sıcaklık riskinin de arttığını ifade eden Dr. M. Çelikmen, şunları söyledi:
“Sıcak hava dalgaları en çok şehirlerde hissediliyor çünkü inşaat malzemeleri ısıyı tutuyor ve ortam sıcaklıklarının çevredeki kırsal alanlardan çok daha yüksek olmasına yol açıyor. Mikro ısı adalarının sıklıkla var olduğu ve iç hava sıcaklığının daha yüksek olarak belgelendiği kenar mahallelerde ve gayri resmî yerleşimlerde, aşırı sıcaklık çok daha şiddetli hissediliyor. Daha yaşlı sakinler ve önceden tıbbi sorunları olan kişiler, sıcaklık artışının sağlıkları üzerinde yarattığı tehdide karşı daha kırılgan olacaklar. Bu kişiler aynı zamanda maliyet, coğrafi yakınlık veya etiketlenme gibi durumlara bağlı olarak acil sağlık hizmetlerinde engellerle karşılaşabilirler. Bu risklerin çoğu bugün zaten yaşanıyor olsa da, iklim değişikliği plansız hızlı kentleşme ile birlikte etkilerin ölçeğini ve kapsamını daha da artıracak. Riski azaltmak için bugün adil ve ileriye dönük eylemlere yatırım yapılması gerekiyor. İleriye dönük yaklaşımlar, gerçekleşmesi muhtemel bir afetten önce halka yardım sağlayarak insanların acılarını, kayıplarını ve zararlarını azaltmaya çalışır”.
Küresel sıcaklıkların son yıllarda önemli ölçüde arttığının altını çizen Dr. M. Çelikmen, şöyle devam etti:
“Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’ne göre (IPCC), “İnsan faaliyetlerinin, sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,0°C’lik bir küresel ısınmaya sebep olduğu tahmin edilmektedir” (IPCC, 2018). Bir derece kulağa büyük bir rakam gibi gelmeyebilir ancak atmosferdeki enerjide çok büyük bir artışı temsil etmektedir. El Nino sebebiyle ilk aylarında sıcaklıkların zirve yaptığı 2016 yılının ardından, 2020’nin ilk üç ayı sıcaklık açısından ikinci sırada yer alıyor. Genel olarak, küresel sıcaklıklar şu anda IPCC’nin Beşinci Değerlendirme Raporu’nda yer alan iklim modellerinin öngördüğü seviyede ya da üzerinde seyrediyor (Carbon Brief, 2020). Bu durum bazı açılardan ateşi olan bir insanla karşılaştırılabilir: Küçük bir artışın sağlık ve işlev yeteneği üzerinde büyük etkileri vardır. Acil ve kararlı bir eylem planı ile harekete geçilmezse bu durum daha da kötüleşecek. İklim olaylarının sıklığı ve yoğunluğu ciddi oranlarda artmakta olup 4. ve 5. kategori kasırgalar, sıcaklık rekorlarını altüst eden sıcak hava dalgaları, şiddetli yağmurlar ve diğer pek çok aşırı iklim olayı giderek daha fazla görülüyor. Afetlerin neden olduğu doğal kaynakların kaybı, gıda güvensizliği, doğrudan ve dolaylı sağlık etkileri ve insanların yerlerinden olması da aynı şekilde yükselişte. Karbon ayak izimizi azaltmak; ortak bir yaklaşımın parçası olarak, insani yardım sektörü karbon ayak izini değerlendirmek, raporlamak ve azaltmak için süreçlerini endüstri standartlarıyla uyumlu hâle getirme fırsatına sahiptir.” (GRI, 2016; Sera Gazı Protokolü (Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi); ISO, 2018).
Çoğu toplumun eş zamanlı ve birbirini izleyen afetlerden etkilendiğini hatırlatan Dr. M. Ferudun Çelikmen, “öyle ki bir sonraki şok dalgası gelene kadar iyileşmeye zamanları bile kalmıyor. Dünyanın dört bir yanındaki yerli topluluklar iklim değişikliğinin etkilerini hissediyor. Örneğin, Arktik bölgesinde kalıcı olarak yaşayan dört milyon insanın yaklaşık yüzde 10’u hâlihazırda iklim değişikliğinin etkilerini tecrübe eden ve yalnızca sağlıkları ve geçim kaynakları değil, aynı zamanda geleneksel yaşam tarzları ve kültürleri açısından da büyüyen bir tehditle karşı karşıya olan yerli insanlar” olduğuna dikkat çekti. (UN-DESA, 2008). (devam edecek)