Libyalılar iki hükümete ve dış güçlere karşı sokakta
TÜHA HABER / Libya’daki protesto gösterileri, ülkede varlık gösteren iki hükümeti de zorluyor. Ancak protestocular, tepkilerinin sadece bu iki hükümete değil, aynı zamanda bu hükümetleri destekleyen dış güçlere olduğunu söylüyor.
Libya’nın farklı kentlerinde gençlerin haftalardır düzenlediği protesto gösterileri, ülkede birbiriyle çatışan iki hükümeti de köşeye sıkıştırdı. Ülkenin doğusunu kontrolü altında tutan General Halife Hafter’in desteklediği Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi hükümeti, gösterilerin ardından geçen hafta sonu istifasını sundu. Ancak hükümet bir sonraki parlamento oturumuna kadar görevinde kalmaya devam edecek. İstifa kararını onaylanması gereken parlamentonun bir sonraki oturumu ne zaman yapacağı ise şimdilik belli değil.
Libya yıllardan beri farklı dış güçler tarafından desteklenen ve silahlandırılan, birbirine düşman iki hükümetin varlığı nedeniyle bölünmüş durumda. Tobruk hükümetinin karşısında yer alan diğer güç ise, Türkiye’nin de desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti. Seçimle iş başına gelmemiş olan Trablus merkezli Fayiz el-Serrac liderliğindeki bu hükümet Birleşmiş Milletler tarafından da meşru hükümet olarak kabul ediliyor. Protesto gösterileri nedeniyle bu hükümet üzerindeki baskı da giderek artıyor.
Yolsuzluk ve elektrik kesintilerine öfke
Libya’da haftalardır süren gösterilerin nedeni, ülkede yaşanan çok sayıdaki olumsuz koşullar. Göstericilerin en fazla dile getirdiği gerekçe ise yolsuzluk ve kötü yaşam koşulları. Bunların başında da saatler süren elektrik ve su kesintileri geliyor. Ayrıca ülkedeki bankacılık sistemi krizde. Pek çok kişi bankalardan nakit para çekemiyor.
Sağlık sistemine bakıldığında, orada da durum iyi görünmüyor. Zayıf sağlık sistemi yüzünden korona pandemisi hızla yayılıyor.
ABD merkezli Johns Hopkins Üniversitesi’nin 15 Eylül tarihli verilerine göre, Libya’da 23 bin 500 civarında Covid-19 vakası bulunuyor. Covid-19’dan hayatını kaybedenlerin günlük sayısı ise 300’ün üzerinde.
Büyük güven kaybı yaşanıyor
Alman Konrad-Adenauer Vakfı’nın Tunus temsilciliğinde Güney Akdeniz Diyalog Programı sorumlusu Thomas Volk, ülkedeki gösterilerin her iki yönetime de karşı olduğunu dikkat çekiyor. Volk, “Şu günlerde sokağa çıkan halk hem sabrını kaybediyor hem de Trablus ve Tobruk’taki hükümetlere güvenini” diyor.
DW’ye konuşan Volk, Libya halkının artık yorulduğunu, iktidarın dağıldığı 2011’den bu yana huzur görmediğini, barış için yürütülen müzakere ve inisiyatiflerin başarısızlıkla sonuçlandığı ve halkın her iki yönetimde olumlu bir gelişme de görmediğini hatırlatıyor.
Volk’a göre, aslında Libya’da iki bloktan söz etmek mümkün de değil. Volk, Libya halkını mevcut siyasi çizgilerden birine ait olarak görmenin zor olduğu yorumunu yapıyor.
Her iki yönetime de mesafe var
Libya’daki protestolarda yer alan gruplardan biri de “Herak el-Şebab 23/08”. Bu hareketin kurucularından ve grubun sözcücülerinden Ahmet Abou-Arqoub, DW’ye verdiği demeçte, ülkedeki sorunları çözecek bir dini lider, siyasi bir oluşum veya çatışma tarafı olmadığını söylüyor. Adını, kurulduğu 23 Ağustos’tan alan gençlik hareketi, başta sadece ülkenin batısında gösteriler düzenliyordu.
DW’ye yaptığı değerlendirmede, hareketin hiçbir yönetime yakın olmadığını da vurgulayan Arqoub, aksine Trablus ve Tobruk’taki yönetimleri sorunun bir parçası olarak gördüklerini belirtiyor. Gençlik hareketinin sözcücü, mevcut liderlerin geri çekilmesi dışında bir çözüm alternatifi görmediklerini, her ikisinin içinde olduğu çözüm önerilerini de reddettiklerini ifade ediyor.
Protestoculara karşı şiddet
Protestocular eylemlerinde şiddet ile karşı karşıya kalıyor. İnsan Hakları İzleme örgütü (HRW), Trablus’ta geçen ay düzenlenen gösterilerde el-Serrac’a yakın silahlı gruplar tarafından protestocuların devamlı şiddet gördüğünü açıkladı.
Olaylarda 24 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden 13’ünün serbest bırakıldığı bildiriliyor. Serbest kalan bu kişiler, gözaltındayken dövüldüğünü ve bir daha eyleme katılmama sözü vermeye zorlandığını aktarıyor.
Aktivist Arqoub, tam da böylesi bir ortamda ülkedeki protestoları iki liderden birine karşıymış noktasına indirgememenin doğru karar olmacağını belirtiyor ve her iki yönetim bölgesindeki gösterici grupların diyalog halinde ve koordineli hareket ettiğini kaydediyor.
Yabancı aktörlerin etkisi var
Libya’daki gösterilerin hedefinde elbette sadece iç çatışmanın tarafları yer almıyor. Libya, giderek artan biçimde yabancı aktörlerin etkisi altında. Eylül ayı başında Birleşmiş Milletler Libya Özel Sorumlusu Stephanie Williams, kritik bir dönem ile karşı karşıya olunduğunu söylemişti. Williams, yabancı güçlerin ülkeye bol sayıda silah ve mühimmat yolladığını, sadece Temmuz başından bu yana General Hafter’e yardım amaçlı 70 nakliye uçuşu yapıldığını belirtiyor. Ülkenin batısında yer alan el-Serrac liderliğindeki hükümetin ise 30 yardım uçağı dolusu malzeme aldığı bildiriliyor. Onun destekçileri arasında ise Türkiye ve Katar öne çıkıyor.
Ülkedeki tarafların hızlı silahlanması ise protestocuların cesaretini kırıyor. Herak el-Şabab 23/08 hareketinden aktivist Arqoub, ülkedeki durumun karmaşıklığının bilincinde olduklarını ve kendilerini korkutmalarına izin vermeyeceklerini söylüyor. Arqoub, “Libya’nın bölgeden ve uluslararası arenadan güçlerin etkisi altında olduğunu biliyoruz, tam da bu nedenden dolayı bütün taraflara mesafeli duruyoruz. Ancak o şekilde onların planlarını bozabiliriz” diye konuşuyor.
Ülkedeki tarafların kendilerini siyasete malzeme yapmalarına izin vermeyeceklerini de vurgulayan Arqoub, Libya savaşının aslında taraflarından olan Rusya’nın başkenti Moskova’da yaşıyor. Hedefi ulusal barış ve birlik olan bir protesto hareketi olduklarını, ülkedeki tarafların yol açtığı zararın ortadan kalkması amacını güttüklerini, temel hak ve hukuk devleti prensiplerinin tahsis edilmesi için çalıştıklarını belirtiyor.
“Libyalılar kendi yolunu seçmeli”
Konrad Adenauer Vakfı’ndan Thomas Volk’a göre Libya’daki çatışmaların çözümü sadece Libyalılar tarafından belirlenebilir. “Şu anda yabancı aktörlerin çok büyük bir etkisi var” diyen Volk, Birleşmiş Milletlerin rolünün giderek önem kazındığını ve özellikle de uluslararası Libya misyonunun (UNSMIL) güçlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekliyor. Ayrıca barış görüşmeleri için gerekli koşulların yaratılmasının önemine değinen Volk, hangi siyasi yoldan gidileceğine ise Libyalıların karar vermesi gerektiğinin altını çiziyor.
HABER : Kersten Knipp / Khaler Salameh
[TÜHA Haber Ajansı, 17 Eylül 2020]