Merkel gazetecilere veda etti
Almanya’da uzun yıllara dayanan bir gelenek var. Yaklaşık 900 üyesi bulunan Federal Basın Konferansı (BPK) adlı dernek, haftada üç kez hükümet üyelerini, senede en az bir kez de yaz aylarında başbakanı davet ettiği ve her konunun konuşulduğu geleneksel basın toplantıları düzenler. Federal Basın Konferansı’nın toplantılarından çıkan politikacılar Almanca deyimle “mangalda çevrildikten” sonra genellikle yorgun, hatta sinirli de olur, özellikle de kritik gündem maddelerinde politikacıları köşeye sıkıştırdılarsa.
Merkel de 16 yıl süren başbakanlığı döneminde yaz aylarında düzenlenen bu basın toplantılarına katıldı ve Federal Basın Konferansı’nın “Mavi Salonu”nda her seferinde bir saatten fazla gazetecilerin sorularını cevapladı. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) üyesi ve Başbakan Merkel’in katıldığı toplantılarda Mavi Salon hep tıka basa dolu oldu. Merkel yıllar içinde daha rahat, sorulara daha hızlı yanıtlar verebilen ve gazetecilere karşı yumuşak tavırlarıyla dikkat çekti. Sıkıştırıldığında ironik ve esprili olabilmesi, hatta zaman zaman özeleştiriler de yapabilmesi ilgi çekti.
Merkel, gazetecilerle baş başa kaldığı işte bu basın toplantılarının sonuncusunu Perşembe günü gerçekleştirdi. Yaklaşık 90 dakika süren son toplantısı seçimlere yönelik öngörüleri, gelecek planları ve genel ruh halinin nasıl olduğunu öğrenebilmek açısından her zamankinden daha fazla bir merakla takip edildi. Merkel ise son basın toplantısında yaklaşık sekiz dakika süren giriş konuşmasında özellikle Almanya’daki sel felaketi ve koronavirüs pandemisini ön plana çıkardı.
Türkiye de öne çıktı
Başbakanlığı döneminde en çok ilgilendiği dış politik konulardan biri olan Türkiye ile ilişkiler, Merkel’e yöneltilen sorulardan biriydi. Merkel’e geçen yıl Doğu Akdeniz’de Ankara-Atina arasında tırmanan gerilimi gidermeye yönelik Almanya’nın girişimleri hatırlatıldı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs’taki iki devletli çözüm açıklamasının “çabaların başarısızlığı olarak nitelenip nitelenmeyeceği” soruldu. Merkel, “prensip olarak başarı veya başarısızlık yerine ilerleme veya gerileme olarak olayı değerlendirdiğini” belirtti ve Yunanistan ile Türkiye arasında müzakerelerin yeniden başlamasının başarıldığını vurguladı.
Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler kararından uzaklaşarak iki devletli çözümü savunduğuna, Yunanistan’ın ise bunu reddettiğine işaret eden Merkel, buna rağmen “zorlu ve uzun soluklu görüşmelerle meseleyi doğru yöne çevirmeye çalışmak gerektiğini” savundu. Merkel, geri adımların cesareti kırmasına izin vermemek gerektiğini de sözlerine ekledi.
Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği olmayacak
Merkel’e basın toplantısında “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik tartışmaları da soruldu ve partisi CDU’nun seçim programında tam üyeliğin reddedildiği” de hatırlatıldı. Gazeteciler Merkel’e bunun “kapıları Avrupa’ya açmak (mültecileri göndermek kastediliyor) ile tehdit eden Erdoğan’ı kışkırtmak için yapılıp yapılmadığı” soruldu. Merkel de “Programımızı biliyorsunuz, Türkiye’nin tam üyeliğine yönelik nokta yeni değil. Ben Türkiye’yi AB’ye tam üye olarak hiç görmedim ve hâlâ da görmüyorum ama buna rağmen Türkiye ile hep iyi ilişkiler için çaba harcadım” yanıtını verdi.
Mülteci mutabakatı ve Gümrük Birliği’nin reformuna ilişkin müzakereler için de özellikle çabaladığını tekrarlayan Merkel, mülteciler için üç milyar Euro daha verilmesinin kararlaştırıldığını söyledi. Merkel, mülteciler meselesinin siyasete malzeme yapılmaması gerektiğini düşündüğünü de vurguladı. Türkiye’nin mültecilere yönelik çabalarını da öven Merkel, “Biz ona küçük bir katkıda bulunduk” diyerek verilen desteğin Türkiye’nin çabalarıyla karşılaştığında küçük, Türkiye’nin çabasının ise çok daha büyük olduğunun altını çizdi. Merkel, mülteci mutabakatının sürmesi gerektiğini, bunun insanlar için de en iyisi olacağını savundu.
Merkel başbakanlığı bırakınca ne yapacak?
Görevi sona ererken Merkel’i en çok meşgul eden konu toplumsal birliktelik. “Açık toplumlar sürekli bir baskı altında” diyen Merkel, sosyal açıdan toplumsal birlikteliğin önemine vurgu yaptı ve farklı kesimler arasında sürekli köprüler kurmaya hazır olmanın kaybolup gittiğini söyledi. Merkel, her demokrasinin temelinin uzlaşı olması gerektiğini belirtti. Merkel 16 yıllık görev süresi sonrası vasiyetine ilişkin sorulara cevap verirken ise bir bilim insanının konuştuğu görüldü: “Olguları duygularla karıştırmamalı, olgular olgudur ve onlar dikkate alınmalıdır.”
Başbakanlığı bıraktıktan sonra ne yapmayı planladığına ilişkin açıklama yapmayı bu sefer de reddeden Merkel her zamanki sadeliğiyle “Sonrası gelir” demekle yetindi.
Haber: Elmas Topcu DW
[TÜHA Haber Ajansı, 24 Temmuz 2021]