Meteoroloji Mühendisi Dr. Güven Özdemir, “İklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için ivedilikle önlem alınması şart”…
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Meteoroloji Mühendisi Dr. Güven Özdemir’e göre iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için ivedilikle önlem alınmasının şart olduğunu açıkladı.
İndependent Türkçe’den Gazeteci Lale Elmacıoğlu’na konuşan Meteoroloji Mühendisi Dr. Güven Özdemir, geçmişte yavaş ilerleyen süreçlerin artık doğal akışından katbekat hızlı şekilde değiştiğini ve bunun sonucunda dünyanın da hızla ısındığına dikkat çekti.
Dr. Güven Özdemir, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi COP26’da bilim insanları ile dünya liderlerinin, küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlamak gerektiğini vurguladığının altını çizdi.
Türkiye’nin de imzacısı olduğu Paris Anlaşması’nın da yüzey sıcaklığındaki artışı 2 dereceyle sınırlandırmayı, hatta mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı hedeflediğini söyleyen Dr. Özdemir, ancak dünyanın bu hedefinden uzaklaştığını açıkladı.
[Dr. Güven Özdemir / Fotoğraf: Twitter]
Meteoroloji: Yağışlar yüzde 57 azaldı, son 52 yılın en sıcak aralık ayı görüldü
Meteoroloji Mühendisi Dr. Güven Özdemir, verilerin, Türkiye açısından da ürkütücü projeksiyonlar ortaya koyduğunu hatırlatarak, yerli ve yabancı pek çok uzmanın da, Akdeniz’de çölleşmenin hızlanması ve Türkiye’nin kuraklıktan en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alması riskine de dikkati çekiyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerinin de iç açıcı olmadığını ifade eden Dr. Güven Özdemir, buna göre, Türkiye’de son 52 yılın en sıcak aralık ayının yaşandığını ve yine Aralıkta bir önceki yılın aynı dönemine göre yağışların yüzde 57 oranında azaldığını dile getirdi.
Bakanlık: Su kaynakları sınırsız değil
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da su kaynaklarının sınırsız olmadığı uyarısı yaparken, İstanbul Su ve Kanalizasyon (İSKİ) verilerinin de çok olumlu gelmediğini ve İstanbul’da baraj doluluğunun son 10 yılın en düşük seviyesini gördüğünü açıklandı.
Yağışlardaki düşüşü, kuraklık tehdidinin artmasını, su yönetiminin kritik hale gelmesini ve dört mevsimli iklimden iki mevsime geçilmiş gibi bir durumun hakim olmasını da Independent Türkçe’ye değerlendiren Dr. Güven Özdemir, hava koşullarının bu şekilde devam etmesinin gıda ve su güvencesini risk altına alabileceği gibi, ulusal güvenlik açısından da riskli duruma gelinebileceğini ve ekosistemin tehdit altına girebileceği uyarısını yaptı.
“Kısa yağışlar alıyoruz, fayda etmiyor”
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Meteoroloji Mühendisi Dr. Güven Özdemir’e göre iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için ivedilikle önlem alınmasının şart olduğunun altını çizdi.
Fosil yakıtların kullanılmasının, sanayileşme ve kırsaldan kente göç gibi nedenlerle dünya genelinde artan sıcaklığın 2030 yılına kadar 2 dereceye ulaşabileceği uyarısını yapan Dr. Özdemir, uzun süredir yüksek basınç sistemi etkisi altında olan Türkiye’de de sıcaklıkların arttığını belirtti.
Grönland blokajının Atlas Okyanusu’nun doğusunda etkili olması nedeniyle Avrupa, Yunanistan ve İtalya üzerinden yağış alsa da Türkiye’de yüksek basınç oluştuğunu ve Akdeniz çukurdaki kayıpla etki kaybolduğundan yağış gelmediğini kaydeden Dr. Güven Özdemir, Afrika üzerinden gelen bir sıcak hava filtresinin, mevsim normalleri üzerindeki sıcaklıkla yurdu etkisi altına aldığını söyledi.
“İstanbul’da eylülden beri su açığı var”
Kısa yağışların bir faydasının olmadığını ifade eden Dr. Özdemir, İstanbul’da baraj doluluklarının yüzde 30 civarında seyrettiğini belirterek düşüklüğüne vurgu yaptı.
Eylülden bu yana süren 5 aylık su açığının kapatılmasının pek mümkün görünmediğini ileri süren Dr. Güven Özdemir, Melen ve Yeşilçay üzerinden hamlede bulunulsa da yağmur ve daha da önemlisi kar yağışının kritik olduğunu dile getirdi.
Dr. Özdemir, Baraj dolumu ve ormanlık bölgede suyun tutulmasının yer altı sularının çoğalması için şart olduğunu da sözlerine ekleyerek, günümüzde kuraklığın had safhada olduğunu, Doğu Anadolu ile Doğu Karadeniz hariç pek çok yerin kuraklığın pençesinde bulunduğunu ileri sürdü.
“Son 8 yılın en kurak kışı, Marmara’da suda yüzde 60 azalma var”
Son 8 yılın en kurak kışının yaşandığını vurgulayan Özdemir, Marmara göz önünde bulundurulduğunda suda yüzde 60’lık azalma görüldüğünü dile getirdi.
“Baraj kapasitesi 860 milyon metreküp ama 300 milyon metreküp civarı su var, o da 90 gün civarında yeterli olur. Günde en az 3 milyon metreküp civarında da harcama var” diyen Özdemir, denizlerin de giderek kirlendiğini, yeraltı sularının azaldığını, 5 aylık meteorolojik kuraklığın hidrolojik kuraklığa dönüştüğünü, bu durumun dere ve göllerin kuruması ya da suların çekilmesiyle sonuçlanabildiğini, yeraltı sularındaki kayıpların da artabildiğini aktardı.
[Fotoğraf: Pixabay]
“İstanbul’daki büyük rantın önüne geçilemiyor”
Dikey kentleşme, çarpık kentleşme, düzensiz göç, beton binalar derken işin çığırından çıktığını, yeşil alan artışı şart olsa da özellikle İstanbul’da büyük bir rant olduğundan bunun önüne geçilemediğini ileri sürdü. Bir yandan İstanbul’daki nüfus artışının da devam ettiğini belirten Özdemir, neler yapılabileceğine ilişkin olarak ise öncelikle fosil yakıttan uzak durulması gerektiğini ifade etti. Özdemir ayrıca, “Yenilenebilir yakıt, temiz enerji kullanmalı. Betonlaşan kentlerin yerine hızlı şekilde ormanlaşmanın yapılması, ağaç dikilmesi lazım. Binaların atık suları bahçe sulamasında kullanılabilir, dönüşüm sağlanabilir” yorumunu yaptı.
“Kuraklık sürerse gıda enflasyonu katlanabilir”
Bir sene boyunca çok düşük oranda yağmur ve kar yağmasının İstanbul’un susuz kalma riskini arttırdığına da dikkati çeken Güven Özdemir, genel olarak kuraklık bu şekilde devam ederse gelecek yıllarda üretimde azalma yaşanacağı, maliyetlerin daha da artacağı ve gıda fiyatlarının katlanacağını dile getirerek, “Kuraklıkla ilgili risk yönetimi şart. Kuraklık kalıcı bir afet. Artık bu felaketin farkında olunmalı” çağrısı yaptı.
Gazeteci* Lale ELMACIOĞLU
[TÜHA Haber Ajansı, 04 Şubat 2023]