“Milli Enerji” Serüvenine Kısa Bir Bakış
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Doktora öğrencisi ve SETA Araştırmacı Büşra Zeynep ÖZDEMİR, “Yerli” ve “milli” kavramları Türk siyasetinin son 20 yılında en çok öne çıkan kavramlar arasında yer aldığını, AK Parti hükümetleriyle birlikte sıklıkla telaffuz edilen bu kavramların büyüyen ve gelişen Türkiye’nin dışa bağımlılığının azaltılması anlamında daha fazla öne çıktığına dikkat çekti.
SETA Büşra Zeynep ÖZDEMİR, SETA için kaleme aldığı “Milli Enerji” Serüvenine Kısa Bir Bakış‘ başlıklı yazısını TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’dan Ataner YÜCE’ye değerlendirdi.
Büşra Zeynep ÖZDEMİR, Enerjiden sanayiye çok sayıda alandaki bağımlılığın yerli ve milli politikaların geliştirilmesini bir zorunluluk haline getirdiğini hatırlatarak, bu durumun bilincinde olan siyasilerin ve bürokratların da mümkün olan her alanda bağımsızlığın artırılması adına stratejiler geliştirdiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin cari dengesinde açık vermesine yol açan en büyük kalem olan “enerji” sektöründe, yerlileşme ve millileşmenin oluşturduğunu ifade eden ÖZDEMİR, Türkiye’nin son 20 yıldır tecrübe ettiği dönüşümün ise oldukça dikkate değer olduğunu belirtti.
Büyüyen Ekonominin Artan Enerji Talebi ve Yenilenebilir Enerji Teşvikleri
Türkiye, 2000’li yıllardan bu yana artan sanayileşmesi, büyüyen nüfusu ve gelişen ekonomisi ile enerji talebinde ciddi bir artış ile karşı karşıya olduğunu açıklayan Araştırmacı ÖZDEMİR, şunları söyledi:
“2002 yılında 132.552 gigawatt/saat (GWh) olan elektrik enerjisi talebi 3 yıl içinde yüzde 21’den fazla artışla 160.794 GWh’e yükselmiştir. Henüz o yıllarda talebin artış trendi içinde olacağı öngörülerek 10 Mayıs 2005’te elektrik üretiminde yerli ve milli imkanlarla üretimi artırmak adına Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kanunu kabul edilmiştir. YEKDEM ile yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretim amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bunun için de hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal ve biyokütle gibi yenilenebilir kaynaklardan elektrik üreten santrallerin ürettikleri elektrik için kilovat saat (kWh) başına 10 yıl süreliğine alım garantisi sağlanmıştır. Daha da önemlisi ise, bahse konu santrallerin kurulum aşamasında yerli ekipman kullanımının teşvik edilmesidir. Buna göre yerli ekipman kullanılarak kurulan yenilenebilir kaynaklı elektrik santrallerine elektrik için ödenen bedele ek olarak yerli aksam desteği de ödenmektedir”.
2011 yılında uygulanmaya başlanan YEKDEM kapsamında kurulan santral sayısının ilk yıl 20 iken bu sayının 2021 yılında 929’a ulaştığını belirten Büşra Zeynep ÖZDEMİR, “kurulu güç ise 608 megawatt (MW)’dan 21.622 MW’a yükselmiştir. Ekipman desteği sayesinde de yenilenebilir enerji teknolojileri üreticilerinin sayısı hızla artmış, örneğin 2021 yıl sonunda rüzgâr enerjisi sektörü yüzde 65 yerlilik oranına ulaşmıştır. Bahse konu üreticiler çok sayıda ülkeye ihracat yaparak da ticarete pozitif katkı sağlamaktadır” dedi.
ÖZDEMİR, Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma oranlarının artırılması adına kabul edilen bir diğer önemli yasal mevzuatın ise Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) Yönetmeliği olduğunu belirterek, YEKA ile kamuya ve hazineye ait taşınmazların yanı sıra özel mülk statüsündeki taşınmazlardan yenilenebilir enerji kaynakları açısından potansiyel vaat eden arsa, arazi ve benzeri alanlarda yenilenebilir enerji santralleri ve bu santrallerin ihtiyacını karşılayacak olan parça ve aksamlar için üretim tesislerinin kurulmasının hedeflendiğinin altını çizdi.
“Bugüne dek rüzgar ve güneş enerjisine yönelik 6 adet YEKA ihalesi düzenlenmiş, ihaleler aralarında dünyanın en büyük yenilenebilir enerji teknolojileri üreticilerinin de yer aldığı en düşük fiyat teklifi veren konsorsiyumlarca kazanılmıştır” diyen Araştırmacı ÖZDEMİR, “YEKA’yı YEKDEM’den ayıran özellikleri büyük ölçekli santrallerin kurulmasını sağlaması, bahsi geçen santrallerde kullanılacak ekipmanların üretileceği fabrikaların kurulumunu ve yerli istihdamı zorunlu kılmasıdır. Ekipmanlar için minimum yüzde 65 yerlilik oranı, fabrikalarda ve AR-GE merkezlerinde ise en az yüzde 70 yerli iş gücü istihdamı şarttır. Bu sayede bir yandan yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılırken diğer yandan yerli ve milli teknolojinin ve bilgi birikiminin artırılmasına katkı sunulmaktadır. Kalyon Holding-Güney Koreli Hanwha ortaklığı tarafından Konya Karapınar’da kurulan güneş paneli fabrikası ve Siemens-Türkerler-Kalyon ortaklığı tarafından İzmir Aliağa’da kurulan rüzgâr türbini fabrikası YEKA ihaleleri kapsamında hayata geçirilmiştir” dedi.
Büşra Zeynep ÖZDEMİR, Uygulanan teşvikler neticesinde 2011 yılında ağırlıklı olarak hidroelektriğe dayanan ve toplam 19.084 MW olan yenilenebilir enerji kurulu gücü rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütlenin de kurulu güce eklenmesiyle 2021 yıl sonunda 52.930 MW’a ulaştığını, toplam elektrik enerjisi kurulu gücünün yüzde 36’sını oluştururken yüzde 53,4’ünü oluşturur duruma geldiğini, 2023 hedefleri ve 2053’te net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda yenilenebilir kaynaklı kurulu gücün artmaya devam etmesinin beklendiğini söyledi.
Fosil Yakıt Bağımlılığının Azaltılması
Yerli ve milli enerji denilince enerji tüketiminde ilk sıralarda yer alan fosil enerji kaynaklarının göz ardı edilmesinin düşünülemeyeceğini ifade eden Araştırmacı ÖZDEMİR, Türkiye’nin uzun yıllar ihale usulüyle anlaştığı, aralarında dünyaca ünlü çok sayıda şirketin bulunduğu yabancı firmalarla kara ve deniz alanlarında petrol ve doğal gaz arama çalışmaları yürüttüğünü, ancak teknolojik yetersizliklerin de aralarında bulunduğu çeşitli nedenlerle hatırı sayılır sonuçlara ulaşılamadığına dikkat çekti.
SETA Araştırmacı Büşra Zeynep ÖZDEMİR, 2017 yılında kamuoyu ile paylaşılan Milli Enerji ve Maden Politikası’nın Türkiye sınırları içerisindeki petrol, doğal gaz ve kömür madenlerinin keşfedilmesini ve ekonomiye kazandırılmasını hedeflediğine vurgu yaparak, “Bu doğrultuda ülkemiz kara alanlarının yanı sıra deniz yetki alanlarındaki hidrokarbon potansiyelinin açığa çıkarılması ve kullanıma alınması adına ilki 2017 yılında olmak üzere Türkiye Petrolleri A.Ş. bünyesinde faaliyet göstermek üzere 4 adet sondaj gemisi satın alınmıştır. Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamit Han isimli derin deniz sondaj gemileri son teknoloji ile donatılmalarının yanı sıra sınıflarının en iyileri arasında yer alarak Türkiye’yi dünyada sayılı ülkeler arasında konumlandırmaktadır” şeklinde konuştu.
Yerli teknolojik imkanlarla donatılan sondaj gemilerinden Fatih’in ilk yüzde 100 yerli sondajını 2018 yılında gerçekleştirdiğini dile getiren ÖZDEMİR, 2020 yılında da Karadeniz’de yaptığı sondaj çalışmaları neticesinde Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz rezervini keşfettiğini ve gerçekleştirilen keşifin Türkiye’yi o yıl dünya genelinde denizlerde yapılan keşifler listesinde ilk sıraya yerleştirdiğini belirtti.
Araştırmacı ÖZDEMİR, 540 milyar metreküplük Sakarya Gaz Sahası’nın 2023’ün ilk çeyreğinde kullanıma alınarak doğal gaz ithalatının azaltılmasının, enerji kaynaklı cari açığın azaltılması ve enerji arz güvenliğinin artırılmasına katkı sunulmasının planlandığını dile getirdi.
“Yerli ve milli enerji kapsamında yürütülen faaliyetlerin yalnızca yukarıda belirtilenlerden ibaret olduğu düşünülmesin” diyen Büşra Zeynep ÖZDEMİR, “Bu açıdan diğer bazı çalışmalar yerli kömür kullanımının artırılması, Türkiye toprakları içindeki nadir toprak elementlerinin ekonomiye kazandırılması, dışa bağımlılığın azaltılmasında önemli rol oynaması beklenen hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesi, 2023’te ilk nükleer reaktörün devreye alınması ve yine 2023’te Türkiye’nin milli otomobili, elektrikli araçlar sınıfında yer alan TOGG’un kullanıcıyla buluşması şeklinde sıralanabilir” dedi.
Türkiye Yüzyılı’nda Daha Bağımsız Türkiye
Milli enerji çalışmalarının aralıksız devam ederken cumhuriyetin yüzüncü yılına bir yıl kala Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye Yüzyılı” vizyonunun Türkiye’nin milli enerji serüveninin daha da ileriye taşınacağına işaret ettiğini hatırlatan SETA Araştırmacı Büşra Zeynep ÖZDEMİR, “Yerli, milli, yenilikçi ve yeşil” mottosu ile ithalatın azaltıldığı, yüksek katma değerli üretimin artırıldığı ve enerji dahil tüm sektörlerde inovatif dönüşümlerin gerçekleştirildiği bir kalkınma modeline işaret eden vizyon ile Türkiye’nin bölgesel güç kimliğini güçlendirmesinin, uluslararası sistemde daha fazla söz sahibi ülke kimliğinin sağlamlaştırmasının hedeflendiğini, Yerli ve milli girişimlerin sürmesinin daha bağımsız bir Türkiye için umut vaat ettiğini kaydetti.
***
Büşra Zeynep Özdemir
[TÜHA Haber Ajansı, 12 Kasım 2022]