MO: Avrupa müdahale etmeden varlığını hissettirmek istiyor
Avrupa Birliği ülkelerinin hükümet ve devlet başkanları Belarus gündemiyle toplandı. Toplantıdan Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun kazandığının açıklandığı 4 Ağustos’taki seçimleri tanımama kararı çıktı.
Rheinpfalz gazetesi kararı şöyle yorumluyor:
“Avrupa Birliği hakikatin adını koymaktan başka bir şey yapamaz: Belarus hükümdarı Lukaşenko’nun yeniden seçilmesi hileliydi. Ancak bunda yeni olan bir şey yok. Lukaşenko uzun süredir ‘Avrupa’nın son diktatörü’ sıfatını taşıyor. Peki o zaman neden şimdi kesin bir tavır alınıyor? Lukaşenko halen devlet iktidarı araçlarını elinde tutuyor; en azından şimdiye kadar güvenlik güçlerinin onu takip etmeyi reddedeceğine dair bir işaret yok. Kaldı ki Lukaşenko’nun seçimleri yenilemesi halinde muhalefetin kazanacağı da kesin değil. İş Rusya’nın nasıl davranacağına kalıyor. Ukrayna’daki 2004/2005 ve 2013/2014 yıllarındaki altüst oluşlar, kendi ülkesinde izin vermediği açık, özgür bir muhalefetin kapısının önünde hayata geçmesi Kremlin’i aşırı derecede endişelendirmişti. Putin uzun süredir Belarus’u imparatorluğuna dahil etmek için göz süzüyor. Şimdiye kadar buna karşı durmaya çalışan Lukaşenko iktidardan pay almak adına ‘yeniden birleşme’ yönündeki acı ilacı içebilir. Avrupa Birliği peki o zaman ne yapacak?”
Mannheimer Morgen Avrupa Birliği’nin zirvede dengeli bir karar aldığı görüşünü savunuyor:
“Avrupa Birliği özel zirvede ülkenin içişlerine karışmadan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i provoke etmeden Belarus halkına ülkesinde ahlaki bir üstünlük atfederek adeta bir sanat eseri yarattı. Bundan daha fazlası da beklenemez, daha fazlasını yapmak da anlamsız olurdu.”
Die Zeit gazetesinde yer alan Belarus’taki siyasi krizle ilgili yorum şu şekilde:
“Lukaşenko anlamadığı ve günü geçmiş yeni seçimleri engellemeye çalıştığı için devlet başkanı olarak da tanınamazdı, zira kendi seçimi hileliydi. Ve eğer bir felaket senaryosu olarak Lukaşenko ve Putin meseleyi birlikte askeri olarak çözmek isterlerse o takdirde AB Rusya’ya Ukrayna savaşı nedeniyle 2015’te koyduğu yeni yaptırımları getirmekten imtina edemez. Ancak henüz o noktaya varılmış değil. Belaruslu göstericilerin şiddetsiz, düzenli yürüyüşleri bu demokratik geçişin barışçıl bir biçimde de düzenlenebileceğini gösteriyor. Jeopolitik uzaktan kumandadan imtina etmek Avrupa’da güce ve Belarus’ta nüfuza sahip olan herkes açısından en doğru strateji olur.”
Märkische Oderzeitung‘un konuyla ilgili yorumu şu şekilde:
“Belarus’taki göstericiler açısından konu Batı’ya giden değil kendilerinin tayin edeceği bir geleceğe doğru giden bir yol. En başta da Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun olmadığı bir geleceğe… Yine de Avrupa Birliği konuyu olabilecek en üst düzlemde ele almış oldu. Avrupa müdahale etmeden varlığını hissettirmek istiyor. Ancak bu da kolay bir iş değil. Zira bir yandan cesurca savaşan gösterici ve muhaliflere olabilen en büyük desteğin verilmesini sağlamak gerekiyor. Kendini vurgulu bir biçimde bir değerler topluluğu ve son zamanlarda ‘jeopolitik’ bir güç olarak görmek isteyen Avrupa, kapısının önünde hileli seçimlere ve gösterilerde vatandaşların coplanmasına omuz silkip tahammül sergileyemez.”
[TÜHA Haber Ajansı, 21 Ağustos 2020]