enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
11:34 Pazar günü 81 ilde eş zamanlı orman temizliği yapılacak
11:06 Kocaeli Atılım Lisesi Arkadaşlığı Sahneye Taşındı
00:08 Yazı & Tura Doğaçlama Tiyatro’da Yeni Soluk
00:07 Hava sıcaklıkları düşüyor mevsimin ilk karı düşecek
00:06 Nizip Ticaret Odası Başkanı Mehmet Özyurt, Dünya Odalar Federasyonu (WCF) Avrupa ve Asya Zirvesi’nde
00:06 Deprem sebebiyle 5 ilde okullar tatil edildi
00:05 Türkiye’nin ihracat yıldızı CANiK, SAHA’da parlayacak  
00:05 Aon, İK profesyonellerine çalışan wellbeing’i çözümlerini tanıttı 
00:04 “Bir irade Erdoğan’dan anayasayı değiştirmesini istiyor”
00:03 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’yi kabul etti
00:02 İletişim Başkanı Altun “Vatandaş Diplomat Projesi Türkiye’nin Sporda Küresel Temsili” programında konuştu
00:01 İletişim Başkanı Altun’dan, Malatya’da yaşanan depremle ilgili açıklama
00:01 Türkiye İlaç Sektörü raporu yayımlandı
00:01 Malatya depremi sonrası İsraillilerden akılalmaz yorumlar!
00:00 Eski sürücü belgelerini yenilemek için süre azalıyor
10:46 Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için Gıda Hakkı: İstenirse mümkün!
00:30 Yargıtay’dan faili meçhul cinayetlerde beraate onama
00:28 “Uyum sağlanmadan yapılacak faiz indirimi enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkileyebilir”
00:25 Almanya Federal İstihbarat Servisi Başkanı Bruno Kahl: ‘Rusya 2030’a kadar NATO’ya saldırabilir’
00:22 Yüksek İstişare Kurulu’nda ana gündem ‘aile kurumu’ oldu
TÜMÜNÜ GÖSTER →

“Nasıl yani, sivil toplumun neden inisiyatif alması gereksin ki?”

“Nasıl yani, sivil toplumun neden inisiyatif alması gereksin ki?”
13.11.2023
A+
A-

Uluslararası İş Geliştirme ve Proje Yönetimi Danışmanı Murat SAYIMLAR, kaleme aldığı “Sivil Toplum İnisiyatif Alabilir mi?” başlıklı yazısında “Nasıl yani, sivil toplumun neden inisiyatif alması gereksin ki?” diye soruyor.

Murat SAYIMLAR’ın yazısının detayı şöyle:

Yani sen bir hayat yaşayacaksın ve bu hayatın sana neler kattığını, senden neler götürdüğünü bütünüyle fark etmeyeceksin. Fark ettiklerin hususunda etkili bir duruşun, sözün, müdahalen olamayacak. Bedellerini ödeyeceksin fakat kuruluşuna, yönetimine, değişimine katılamayacaksın. Sonra da kalkıp; sivil toplum neden inisiyatif almak ihtiyacı hissetsin ki? diye soracaksın.

Sorulan sorunun, hayatın üzerindeki anlam ve etkisini idrak etmemek ve bu soruya cevaben sorduğun soru, zaten başlıkta sorulan soruya cevap veriyor ve soruluş nedenini de manasız kılıyor.

Şimdi diyeceksiniz ki; kendin çalıp, kendin oynuyorsun. Sorduğun soru da, verdiğin cevaplar da, senin zihninin, algının ürünü. Biz, yaşadığımız hayatın mahiyetini, bize verip, bizden aldıklarını çok iyi biliyor; gerektirdiğinde sonuna kadar haklarımızı savunuyor, gerektirdiğinde hesap ta sorabiliyoruz. Fakat senin söylediklerini de anlıyoruz. Onları, ütopya derecesinde romantik ve yapılamaz buluyoruz. Dünyanın neresinde ve ne zaman insanlar yaşadıkları hayatın her yönünü bilip, farkında olmuşlar; yönetimine, değişimine müdahil olmuşlar; dediğin gibi inisiyatif alıp, etkili olmuşlar ki? Bunun için yönetim biçimleri geliştirilmiş, bunun icaplarına göre belirlenen sınırlar ve kurallar içerisinde bu haklarını kullanmışlardır. İşin doğalı ve normali de bu değil midir?

Elbette insanların kendi hayatları ile ilgili yaklaşım ve sorumluluk mertebesine bağlı olarak bu söyledikleriniz normal sayılabilir. Bu normaliteyi belirleyen ana unsurlar, insanların sahip oldukları; varlık tasavvurları, hayat tasavvurları ve hal tasavvurlarıdır. Bunlar da, insanların hayatlarının mahiyetini belirleyen temel kurucu hükümlerle/verilerle ilgilidir. Bunlar, hayatın kök anlamından başlayan, bütün karar ve davranışları belirleyen nedenler; bu anlamların gerçekleşmesini mümkün kılacak olan ilkeler; bu ilkelerin belirlediği sınırlar; neyin daha kıymetli ve öncelikli olduğunu belirleyen değer yargıları; ölçüler ve kriterler; kök hukuk prensipleri ve kök ilişkiler; bunların gerçekleşebileceği kök sistemler ve mekanizmalar ve benzeri hususlardan oluşmaktadır. Bunlar herbir insanın hayatının kuruluş eksenini oluşturmaktadır. Bu eksendeki görece her unsur, hayatın da görece farklılığını oluşturmaktadır. Yani senin söylediğin gibi bir tane mutlak normal yoktur, izafi normaller vardır.

Başlıkta sorulan soru, bütün görece hayat anlayışlarını değil, sadece insanların orijinal varoluş özelliklerini dikkate alarak sorulmuştur. Zira ancak bu özelliklerin yani insanların doğalarının/fıtratlarının perspektifinden bakılan, okunan, yaşanmak istenen bir hayat biçiminde, sorudaki farkındalıklara sahip olmak, başkasını kabul edememek, bu nedenle inisiyatif almak mecburiyeti, gücü, iradesi olabilir.

Bunun nedeni, insanların orijinal doğalarından hayata yaklaşanların ellerinde sağlam ve sabit kıyas referanslarının olmasıdır. Nasıl ki insanların kalplerinin çalışma mekanizması bütün insanlar için değişmez bir sabiteyse; nasıl, gözün görme sistemi, ses frekanslarının yapısı, anlama ve algılama süreçleri, kan dolaşımı, sinir sistemi, varoluşsal bir sabiteye sahipse ve bunlarda görecelikten bahsedilemezse; insan doğasının diğer bütün psikolojik, sosyolojik, bilişsel, ilişkisel vb. kök verileri, unsurları ve mekanizmaları da varoluşsal sabitelere sahiptirler ve izafi değildirler. Bu nedenle bunlar sabit kıyas referanslarıdır.

İnsanlar, farkında oldukları, doğal kıyas referansları ile içerisinde yaşadıkları hayatın, farkında oldukları; sistem, yönetim, ilişki, çevre, üretim, hukuk, vb. koşullarını gözlemler, muhasebe ederler ve özdeş olmayanların ya da çelişkili olanların değişmesi için talep oluştururlar. Bunun nedeni yaşamsaldır. Zira kendi doğalarına uygun olmayan herhangi bir unsur ya da faktör, insanların tatminlerini, varoluş nedenlerini, çatışmasız ve huzurlu hayatlarını olumsuz etkileyip, zarar görmelerine, bedel ödemelerine sebep olacaktır. Bu nedenle, doğalarına uygun yaşamak bilincine sahip olanlar için bu durum kabul edilemez bir anlam taşımaktadır. Yine doğalarına uygun yaşamanın tabii gereği olarak bunların, orijinal kodlarına uygun hâle gelebilmesi için inisiyatif almak mecburiyetleri ve iradeleri vardır. Bu irade; hayatın inşasına, yönetimine, korunmasına, değişimine katılım bilinci ve yükümlülüğü olarak tezahür eder.

Kendi orijinal doğalarına uygun bir hayatın dışında görece tercihleri olanların, hayatlarına ilişkin bütüncül bir farkındalık ve sorumlulukla inisiyatif kullanabilmek imkan ve güçleri olamayabilir. Bunun nedeni, hayatlarının anlam ve mahiyetini oluşturan kök hükümlerin/verilerin, orijinal varoluş özelliklerinden değil; görece olarak imal edilmiş bilgi/hüküm setlerinden gelmiş olmasıdır. Bu nedenle, sabit yaratılış verilerine değil, üretenlerin görece niyet ve kapasitelerine göre şekillenmişlerdir. Bunları imal edenlerin; algıları oluşturan veriler ile cari hayatı kuran verileri özdeş olacağı için; bu hayat içerisinde yaşamayı içselleştirmiş olanların farkındalık düzey ve niteliği, herhangi bir itirazi talep geliştirip, bunun için inisiyatif kullanmayı da gerekli bulmayacaktır.

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA) bakış açısını yansıtmayabilir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.