Onay Akbaş: ‘Özgürlük Sanat Yapmak İçin Her Şeymiş’
TÜHA HABER / Dünya, gezegeni saran Corona virüsünü yenmek için büyük çaba harcıyor. Dünyanın yarıdan fazlası eve kapandı. Şimdi herkes en yakınlarıyla evde, neler olup bittiğini anlamaya, algılamaya çalışıyor. Kapılar açılıp da hayat yeniden normale döndüğünde dünya yine kaldığı yerden devam mı edecek? Yoksa, dünyayı “no borders/sınırlar kalksın” özgürlüğünden “stay at home/evlerinize kapanın” tutsaklığına taşıyan nedenleri mi sorgulayacak? Bencillik mi öne çıkacak, dayanışma mı? Liberal küresel sistemler mi, sosyal devletler mi kazanacak? Küresel sistemin sorgulanacağı kesin, ama ulus devletler mi, küresel krize karşı çözüm üreten yeni küresel örgütler mi güçlenecek? Dünya kaldığı yerden, bütün bu soruları sorarak devam edecek. Önce sağlık sistemi, ardından yıkılan ekonomi ayağa kaldırılacak. Sonra da herkes, nasıl bu noktaya gelindiğini sorgulayacak, hesap sorulacak. Ve yola nasıl devam edilmesi gerektiği konuşulacak. Belki bu sorgulamalardan yeni bir dünya sistemi, yeni fırsatlar ortaya çıkacak. Edebiyatta, sanatta, ekonomide, politikada, felsefede yeni eserler, yeni fikirler, yeni bir dünya düzeni gün ışığına çıkacak. Kesin olan bir şey var, dünya Corona virüsünden önceki gibi devam etmeyecek.
Fransa’da yaşayan yazar, ressam, siyaset bilimci ve ekonomistlerle Corona virüsü nedeniyle ilan edilen karantina günlerini ve kendi alanlarında yeni dünyanın nasıl şekilleneceğini konuştuk.
Ressam Onay Akbaş: “Özgürlük, sanat yapmak için her şeymiş”
VOA Türkçe: Evde kapalı kaldığımız Corona virüsü günleri nasıl geçiyor?
Onay Akbaş: Adeta mağara çağına geri döndük. Mağara insanı olduk sanki. Ya istekle ya da zorla. Ben şahsen sanatçı olarak atölyemde üreten bir sanatçı profili değilim. Bütün okumalarımı, bütün eskizlerimi hep dışarıda yapıyorum. Dolayısıyla bu karantinayı kolay yaşadığımı söyleyemem.
VOA Türkçe: Ama pek çok sanatçı kapalı kalmaktan mutlu.
Onay Akbaş: Sanat ancak özgür ortamlarda üretilebilir. Yıllarca biriktirdiğim kitaplarım vardı, yarım işlerim vardı. Belki bitiririm diye düşündüm. Ama hiçbirini şimdi yapamıyorum. Nedendir bilmiyorum. 200 sayfayı geçmeyecek şekilde öykü kitaplarını okuyabiliyorum ancak. Sanat için bir neden olmalı derdim hep. Doğruymuş. Nedensiz bir şey, yani sadece ‘yapmış olmak için yapmak’ benim için olanaksız. Dolayısıyla ne resim yapabiliyorum, ne de okuyabiliyorum. Aslında özgürlük sanat yapmak için her şeymiş. Bunun farkına vardım.
VOA Türkçe: Bu karantina dönemi bitip insanlar dışarı çıkınca sizce neler olacak? Ne bekliyorsunuz?
Onay Akbaş: Ölüm korkusu hepimizi sarıp sarmaladı. Tek korkum bu karantina günleri bittiğinde aynen hiçbir şey olmamış gibi, insanların aynı yaşantıya dönmesi. Umarım insanlık bu hatayı bir kez daha yapmaz, karantina günlerinden kendisiyle ilgili, varoluşla ilgili, insan ile, doğa ile ilgili gerçek soruları sorarak ve gerçek yanıtları arayarak çıkar. Korkum, ulus devletlerinin geri geleceğidir. İnsanoğlu bunu bir parantez gibi görüp, bir sene sonra, doğayı katleden, düşünmeyen aynı yaşam biçimine devam etme ihtimali. İnsanlıktan beklediğim, bunun bir parantez olmadığını farketmesi, yaşadıklarımızı yeni bir sayfada, yeni bir cümle kurma şansı olarak görmesini umut ediyorum.
“İnsan evlerden çıktığında daha bencil olacak”
VOA Türkçe: Küresel sistem sorgulanır mı ya da ulus devlete bir dönüş olur mu?
Onay Akbaş: Korkum ulus devletlerin geri geleceğiyle ilgilidir. Korumacılık fikrinin ekonomik ve sosyal yaşama yansımaları olacak. Dijitalin imparatorluğu geliyor. Bu süreç, bütün ruh halimizi, ilişkilerimizi, çalışmamızı dijital üzerinden yürüttüğümüz bir döneme girmemizi hızlandırabilir. GPS nasıl 10 yıl gibi kısa bir sürede insanoğlunda yön bulma yetisini kaybettirdi ise, insanoğlu bu dijitalle bir çok yetisini de kaybedecek. Aşk, sevgi, cinsellik kavramı, her şey değişecek. Robotlar ve yapay zeka üzerinden ilişkiler yeniden tanımlanacak. Dijital, virüsle mücadelede kendisini dayattı. Evden çalışma, hastalıkla mücadele, küresel boyut… Bunun mutlaka sosyal yansımaları olacak. Corona virüsü döneminde yaşadıklarımız, yapay zekanın topluma girişini kolaylaştırır. Zaten başlamıştı.
Risk altında olan kuşak, dijital dönüşüme ayak uyduramayan kuşak, gidiyor. Darwinizm’in inanılmaz bir doğal seleksiyonu var. Buradan insan daha egoist çıkacak. Evlerden çıktığında daha bencil olacak. Darwinizm kazanabilir, güçlülerin kazanacağı, güçsüzlerin kaybedeceği bir sonuç da çıkabilir. Dayanışma ve barış kavramlarının geldiği nokta düşündürücü.
Benim kendime çıkarttığım derslerden birisi, büyük krizlerden hep dünya savaşları çıkmış, umarım insanoğlu bu aptallığını yenileyip, cinnet geçirip, sorunlarını çözmek için savaş yoluna başvurmaz. Umarım, doğaya saygılı bir insan profili ortaya çıkar.
VOA Türkçe: İnsan evinden çıktığında olumlu bir bakışa da sahip olabilir mi, ne dersiniz?
Onay Akbaş: Evet, bu yönü de var tabi. Bu süreç insanların doğanın değerini kavramasını da sağlayabilir. Sağlık sisteminin nasıl teklediğini gördük. Küreselleşme insanların sorunları ile ilgilenmiyormuş, çevreyi yok etme pahasına kapitalizmin önünü açıyormuş demek ki. Bunu gördük. Belki de 3 dönüm arazi sahibi olmanın, plazalardan daha değerli olduğunu farkedecek. Örneğin bugün yüz aile, dünyanın bütün zenginliğini elinde tutuyor. Bunun böyle devam edemeyeceği anlaşılacak belki.
Bir süredir evrensel ücret tartışmaları var. Dünyanın bazı ülkelerinde uygulanmaya başladı. Her bireye yaşayabileceği kadar ücretin garanti edilmesi gerekecek önümüzdeki yıllarda. Daha farklı bir sosyal sistem inşa edilecek belki. Zaten mevcut sistemde, sosyal sigortalar, yüzde 60’a varan veraset vergisi, öğrenciye burs, işsizlik yardımı gibi pek çok yolla gelir dağılımı eşitlenmeye çalışılıyor. Bütün bunlar bir merkezde toplanıp herkese tek bir evrensel ücret verilmeli. Birleşmiş Milletler’in evrensel ücreti planlayıp ülkelere dayatması lazım.
Söyleşi: Arzu Çakır
[TÜHA Haber Ajansı, 3 Nisan 2020]