Orta Asya’da Sınıraşan Su Sorunlarının Bölgeye Özgü Özellikleri Var !
ANKARA-TÜHA HABER / Su (yönetimi) sorunu yaşayan Orta Asya’yı dünyanın diğer su sorunu yaşayan bölgelerinden ayıran önemli bir özelliği bulunuyor. Orta Asya, izole edilmiş bir bölge ve karşılıklı bağımlılık ve işbirliğinin çok etkili bir şekilde geliştirilebileceği özgün bir coğrafyada yer alıyor. Bunun yanı sıra bu izole edilmiş bölgede suyun yeniden kullanımı dışında deniz suyu arıtımı, fosil su gibi diğer alternatif su kaynağı yaratma olanağı yok. Bu da ülkeleri su kullanımı konusunda ortak bir kadere mahkum ediyor.
Evet (TÜHA) TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı olarak, konunun uzmanı, bölgeyi çok iyi ve yakından tanıyan, Orta Asya’ya giderek yerinde incelemelerde bulunmuş ve döndükten sonra “Orta Asya’nın Stratejik Suları ve ‘Orta Asya’daki Saatli Bomba Su Sorunu‘ kitaplarının da yazarı olan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Öğretim Görevlisi, Su Politikaları Derneği ve Hidropolitik Akademi Merkezi Direktörü Dursun Yıldız’la değerlendirmek istedik.
UHA : Sayın Yıldız, bölgedeki suyun kullanımı, sadece sınır aşan ve sınır oluşturan nehirlerin suyunun kullanımı değil aynı zamanda bölge ülkelerinin sosyo-ekonomik gelişmesinin doğrudan bağlı olduğu ve iklim değişimi etkisi altında olan stratejik bir kaynağın kullanımı mı?
Dursun YILDIZ : Aslında suyun iklim değişikliği etkisi altında olan stratejik bir doğal kaynak olması özellik birçok sınır aşan nehir havzasında da görülebilir. Ancak bu etkinin önem ve ağırlığı kıyıdaş ülkeler için genellikle farklıdır. Ancak Orta Asya’da bu etkinin suyun başında ve akış aşağısındaki ülkeler için taşıdığı önemin farklı olduğu görünüyor . Yani bir diğer deyişle bölgenin bütün ülkeleri suya, hemen hemen eşit ağırlığa sahip bir ölçekte, bağımlıdır. Üzerinde konuştuğumuz sınır aşan su havzası Orta Asya gibi kapalı bir coğrafyada ise ve ülkelerin birbirine ihtiyacı varsa bu durumda bu sorun, iki ülke arasındaki bir sorun olmaktan çıkarak bölge ölçeğinde çözüm bekleyen bir soruna dönüşmektedir. Bir diğer deyişle çözümden bütün bölge ülkeleri fayda görecektir diyebiliriz.
UHA : Siz konunun uzmanısınız. Sizce bunun nedeni ne olabilir ?
Dursun YILDIZ : Çünkü bölgenin topoğrafik ve meteorolojik özellikleri de bir anlamda ülkeleri birbirine mecbur kılmıştır. Örneğin Kırgızistan ve Tacikistan’ın bir bölümüne ancak Özbekistan sınırından ulaşılabilmektedir. Yılın büyük bir bölümünde, sert iklim koşullarında Kırgızistan ve Tacikistan’ın kuzeyinin güney ile olan ilişkisi kesilmektedir. Demiryolu bağlantısı üzerinden yaptıkları ticaret çeşitli sebeplerle aksayabilmektedir. Diğer taraftan Kırgızistan’ın sınırları içinde küçük kentler olarak Özbek özerk bölgeleri de bulunmaktadır. Bunların Özbekistan’a ulaşımı da Kırgızistan’dan geçerek sağlanabilmektedir. Su Kaynakları bölgenin iki ülkesinde hidrokarbon kaynakları da diğer üç ülkede toplanmıştır. Tüm bu koşullar bölgede karşılıklı bağımlılığın zorunluluğunu, su konusundaki işbirliğinin ise kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır.
UHA : Su Sorununun Bölgeye Özgü Karakteri bulunduğundan söz etmiştiniz. Bahseder misiniz?
Dursun YILDIZ : Orta Asya’nın su sorunlarında bölgeye özgü bazı koşulların etkili olduğu görülmektedir. Bu temel su sorun alanlarını şöyle sıralamak mümkündür.
- Bölgenin su ve enerji kaynakları planlaması ve altyapısı SSCB döneminden kalma bir merkezi planlama olup bunun her ülke için yeniden planlanması sorun yaratmaktadır.
- SSCB’nin dağılması sonrasında ülkelerin kendi ulusal kalkınma planlarına göre su kullanımı da farklılaşmıştır
- Su talebi ve su temini konusunda, ülkelerin farklı ihtiyaçlarından ortaya çıkan uyuşmazlıklar ortaya çıkmıştır.
- Ülkelerin suya katkısı eşitsiz ve kullanım talepleri orantısızdır.
- Türkmenistan’ın suya hiç katkısı olmamasına rağmen çok su çekmesi ve suyu verimsiz kullanması gerilim yaratmaktadır.
- Bölgede Fergana Vadisi gibi ülkelerin sınırlarının iç içe geçtiği özgün bir coğrafya mevcuttur. Fergana Vadisinde etnik gerginlik (Tacik, Özbek, Kırgız) ve su kullanımı konusunda sorunlar oluşmaktadır.
- Bölge’nin su kaynaklarının İran ve Afganistan gibi iki aktörü daha var. İran ve Afganistan’ın Orta Asya su sorunlarına gelecekte dahil olması su sorununu ağırlaştıracaktır. Şimdiye kadar bu konuya dahil olmayan İran suya yüzde 3 oranında, Afganistan ise yüzde 5 oranında katkıda bulunurken her iki ülke de şimdilik sadece suyun yüzde 1’ini çekmektedir.
UHA : Türk Dünyasında aynı soydan gelen ve aralarında Taciklerin dışında kesin ayırıcı farklar bulunmayan Türk boyları SSCB döneminde sistematik olarak karıştırılıp etnik kimlik çatışması adı altında bugün kullanılan bir sorun yumağı haline getirilmiştir. Örneğin; Özbekler, Özbekistan’da nüfusun yüzde 72’sini oluştururlarken, Tacikistan’da yüzde 24, Kırgızistan’da yüzde 14 ve Türkmenistan’da yüzde 9’luk bir nüfus oranı meydana getirmektedir. Bunun bölgesel işbirliğine etkisi nasıl olur?
Dursun YILDIZ : Bölgede sadece Türkmenistan, diğer topluluklardan en az nüfusu barındıran ülkedir. Diğer ülkelerde bu oranlar daha fazladır. Ancak etnik açıdan bu denli karışık hale getirilen Orta Asya, yüzyıllardır Türk kimliği ile yoğrulması nedeniyle etnik yapılar arasındaki gerilimler sonucu hemen dağılmaya hazır bir yapı da değildir. Bu yapı ancak bölgenin ekonomik olarak geri bırakılması ve yaşam standardının daha da düşmesi sonunda artan gerilimin provake edilmesi ile dağıtılabilir. Bu nedenle bölgede bu gerilimi besleyecek faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik sosyo-ekonomik politikaların uygulanması çok önemlidir. Bunun için özellikle yukarı havza ülkelerin, Kırgızistan ve Tacikistan’ın gelişmesi ve kalkınması gerekir.
UHA : Demekki bu nedenle de su yukarı havza ülkeleri başta olmak üzere bölgedeki tüm ülkeler için çok önemli bir kaynak özelliği taşımaktadır?.
Dursun YILDIZ : Çok doğru, Bölgede işbirliği zorunlu ama bu yavaş gelişiyor. Aslında su sorunu yaşayan bu bölgeyi dünyanın diğer su sorunu yaşayan bölgelerinden ayıran önemli bir özelliği var. Orta Asya, izole edilmiş bir bölgedir ve karşılıklı bağımlılık ve işbirliğinin çok etkili bir şekilde geliştirilebileceği özgün bir coğrafyadadır. Bu izole ,kapalı bölgede suyun işbirliği içinde verimli kullanımı ve arıtılarak yeniden kullanımı dışında deniz suyu arıtımı, fosil su vb gibi diğer alternatif su kaynağı yaratma olanağı yoktur. Ayrıca iklim değişikli su kaynaklarını baskılamaktadır. Tüm bu koşullar ülkeleri su kullanımı konusunda ortak bir kadere mahkum etmektedir. Ancak Orta Asya’da ülkelerarasında geçmişe göre yumuşayan ilişkiler umut verse de su yönetimi gibi stratejik bir alanda işbirliği için daha alınması gerekli çok yol var.
UHA : Sizce bir uzman olarak bu konuda ne yapmak gerekiyor?
Dursun YILDIZ : SSCB’nin dağılması, merkezi olarak bu bölge için yapılan hidro enerji ve tarımsal üretim konusundaki görev paylaşımı ve bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmıştır. Kazakistan ve Türkmenistan’ın hidrokarbon rezervi açısından zenginlikleri su yönetimi sorununun çözümü konusunda su ve enerji alanlarında işbirliği açısından bir fırsat yaratmıştır. Ancak bugüne kadar hidrokarbon enerji kaynakları ile tarımsal üretim için gerekli su kaynakları birlikte ele alınarak yeni bir işbirliği oluşturulamamıştır. Bir diğer deyişle birincil enerji kaynakları (petrol, doğalgaz ,kömür) ve su, Orta Asya ülkeleri arasında karşılıklı bağımlılık ilişkilerini geliştirmede şimdilik gerekli rolü oynayamamıştır. Ancak işbirliği arayışları sürmektedir. Bölgede su işbirliğini başlatacak ,soğuk savaş dönemindeki paradigmanın değiştiğini ortaya koyacak radikal bir adıma ihtiyaç var. Bölge ülkeleri arasında işbirliği için imzalanan birçok anlaşma bulunuyor ama uygulamada etkisi çok az. Çünkü bu anlaşmaların uygulanabilmesi bölgesel güvenlik ve ekonomik gelişme ve kalkınma politikaları ile doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle yaklaşık yarım asırdır yapımı aksayan Tacikistan’daki Rogun Barajı’ ile Kırgızistan’daki Kambarata 1 Barajının tamamlanması ve bu barajların akış aşağısındaki ülkelerle su kullanımı konusunda işbirliği yapılması, ekonomik gelişmeye yönelik çok önemli bir adım olacaktır.
UHA : Bölgede işbirliği arayışı yok mu?
Dursun YILDIZ : Orta Asya’da şimdiye değin çok büyük bir ilerleme kaydedilmemiş de olsa işbirliği arayışı sürmektedir. Bunda etkili olan bazı tarihsel nedenler de vardır. Örneğin Orta Asya ülkelerinde SSCB merkezi idaresi altında yaşanan dönemden kalan sorunlar olduğu kadar ortak düşünceleri de vardır. Bu ortak düşünceler ve kavramlar tam anlamıyla ortadan kalkmamıştır. Bu nedenle Orta Asya toplumlarının birbirine güvensizlikleri, örneğin Orta Doğu’da yaşanan yerleşik güven bunalımından daha farklıdır. Bölgede küresel hegemonya çatışmalarına rağmen Orta Asya’da halklarının birbirine tarihsel kin ve düşmanlık duymaları için çok fazla nedenleri yoktur. Orta Asya coğrafyasının yüzyıllar boyu Türk kültürü ile yoğrulması nedeniyle bölgenin etnik yapısı, Ortadoğu’daki gibi basit aşiret yapısına benzemiyor. Bu da işbirliği arayışlarının sürmesini sağlayan önemli bir etkendir. Ancak bölgenin artan jeopolitik önemi nedeniyle artan bölge dışı etkiler bu işbirliğinden sonuç alınmasını geciktirmektedir.
UHA : Zaman zaman Orta Asya’da da ufak da olsa halkların birbirine karşı rahatsızlıkları oluyor. Bölgede güvenlik problemlerinin beslendiği alanlardan en önemlisi toplumsal rahatsızlıklardır. Bunun için ne söyleyeceksiniz?
Dursun YILDIZ : Orta Asya’daki toplumsal sorunları ortadan kaldıracak sosyo-ekonomik politikalar bölgenin istikrarını sağlayacak en önemli faktör olacaktır. Bölgede ekonomik temelli toplumsal huzursuzluklar, karışıklık çıkması olasılığını arttıran en önemli unsurlardır. Örneğin ;Fergana Vadisi gibi çok özgün bölgelerde su temini ve toprak konusunda geçmişten taşınan bazı zorluklar hala ortadan kaldırılamamıştır. Bu da bölgede zaten çok kırılgan olan ilişkileri kolayca çatışmaya dönüştürme hesabını yapanlara gerekli ortam ve olanağı sağlamaktadır. Bu nedenle bölgede su yönetiminde oluşacak işbirliği birçok sorunun ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Bu işbirliği diğer alanlarda da gelişerek sosyo-ekonomik kalkınmaya çok olumlu etkiler yapacaktır. Bu da toplumsal gerilimin azaltılması konusunda çok önemli işlevler üstlenecektir. Bölgede mevcut güvenlik problemlerinin çözümü bölgesel gelişme ve kalkınma politikalarına ,projelerine ve bu yönde esnek ve vizyoner politikalara ihtiyaç duymaktadır.
UHA : Orta Asya’da taşların daha yerli yerine oturmadığı bir gerçektir. Bu dönemde Orta Asya’da bölgesel işbirliğini sağlayacak bir su diplomasisi adımlar atılması kolay değildir. Ancak bunun bölge için gerekliliği ve belirleyici özelliği açıkça görülmektedir.
Dursun YILDIZ : Kasım 2018 tarihinde Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, Rogun Hidroelektrik Santrali’nin (HES) 600 megavat (MW) kapasiteli ilk ünitesinin açılışını yapmıştır. Barajın ikinci ünitesi ise Eylül 2019’da devreye alınmıştır. İnşaatı kırk yıla aşkın süredir devam eden HES’in sadece ülke ekonomisi için değil aynı zamanda bölge jeopolitiği ve ekonomisi açısından da önemli sonuçlar doğuracağını söyleyebiliriz. Bundan dolayı da Rogun ve Kambarata 1 Barajları gibi bölgeyi rahatlatacak anahtar projelere ülkelerin bu anlayış içinde yaklaşmaları gerekir. Çünkü burada yaşanacak su’dan bir çatışmanın domino etkisi yaparak bölgede istikrarsızlığı ve bölge dışı güçleri davet eden bir sonuç yaratma potansiyeli taşıdığı görülmelidir. Küresel ölçekte nasıl petro-politik yada doğalgaz politiğin etkili olduğu söylenebilirse Orta Asya’da bölgesel ilişkilerde de hidro-politikanın etkisinin çok büyük olacağı şimdiden görülmektedir.
UHA : Bu işbirliğinin zaman alacağını söylüyorsunuz neden?
Dursun YILDIZ : Orta Asya‘da su işbirliğinin oluşturulmasının dünyadaki diğer örnekleri gibi zaman alacağı görülmelidir. Aslında Orta Asya’da su kullanımının etkin bir şekilde gerçekleşmesinin önündeki en önemli engel bölge ülkelerinin bu konuda yeterli bir politik iradeye sahip ol(a)mayışlarıdır. Bunun için bölgede zamana ihtiyaç vardır.
1975 yılında SSCB döneminde başlayan ve inşaatı yaklaşık 45 yıldır kesintili olarak süren Rogun Barajı ve HES’in ilk ünitesi Kasım 2018 tarihinde işletmeye girmiştir. Bu sadece Tacikistan ekonomisi için değil aynı zamanda bölge jeopolitiği ve ekonomisi açısından da önemli sonuçlar doğuracak bir ilk adım olmuştur. Bu adım çok gecikmesine rağmen sonunda gerçekleşmiştir.
Rogun ve Kambarata1 gibi projelerin tamamlanmasının birçok alandaki bölgesel işbirliğini etkileyeceği açıktır. Bölge ülkeleri arasında son dönemde artan ticari ilişkiler sonucunda tekstil sektöründe gelişmeler yaşanmaktadır. Bölgede barajların tamamlanması elektrik enerjisi transferi alanlarındaki gelişmeyi hızlandıracaktır.
UHA : Sizce bu projeler gerçekten Orta Asya’da su işbirliği için anahtar projeler midir?.
Dursun YILDIZ : Evet çünkü bölge halen uluslararası sistemin satranç masasında yer almaktadır. Bu nedenle Orta Asya ülkelerinin ayrı ayrı uluslararası ilişkilerine güvenerek su kaynaklarını geliştirmeye çalışması veya bazı projelere karşı çıkması yerine bu kritik projelerde işbirliğine girmesi gerekmektedir. Bu projeler Orta Asya’da işbirliğinin anahtar projeleri olup uygulanmaları halinde sosyal ekonomik politik olarak birçok alanda ilerleme sağlanabilecektir.
UHA : Bölgenin su sorununun bu çerçevenin dışında daha geniş sosyal, ekonomik ve politik kapsamda mı ele alınmalıdır, diyorsunuz?.
Dursun YILDIZ : Çünkü bölgedeki su sorunlarının bölgedeki ülkelerin enerji ihtiyacı ve tarımsal üretim, istihdam politikaları ile doğrudan ilişkisi bulunmaktadır. Bölgedeki su yönetimi konusunda sağlanacak sürdürülebilir bir anlaşma, sadece su kullanımının değil bölgede çok boyutlu bir işbirliğinin kabulü anlamına gelecektir. Bunun da Sosyo ekonomik ve sosyo politik birçok olumlu etkileri ortaya çıkacaktır.
UHA : Peki sayın Yıldız su işbirliği neden olmuyor ?
Dursun YILDIZ : Orta Asya’ya genel olarak bakıldığında bir kapalı bölge ve bu bölgede iç içe girmiş ülkeler görülmektedir. Bu durumun ülkeler arasındaki ilişkilerde işbirliğinin artması yönünde etkili olması beklenirken bunun yeterince oluşmadığı görülmektedir. Bu durumun bölgenin tarihsel geçmişi ve bugünkü jeopolitik durumu gibi içsel, dışsal ve bölgeye özgü birçok nedeni vardır. Bu nedenlerle hem bölge ülkeleri arasında hem de bu ülkelerdeki gruplar arasında güven sorunu sürmektedir. Bu durum bölgede karşılıklı işbirliği alanındaki ilerlemeyi de kısıtlamaktadır. Örneğin bölgede su yönetimi konusunda işbirliği organizasyonları bulunmasına rağmen sınır aşan sular konusunda işbirliği ve diyalog açısından birçok sorun yaşanmaktadır.
UHA : Bunun bölgeye özgü bazı temel nedenleri mutlaka vardır. Sizce nelerdir?
Dursun YILDIZ : Bunları şöyle sıralamak mümkün;
- Bölgesel su sistemi SSCB döneminde merkezi bir anlayışla planlanmış olup bugün 5 ayrı devlet tarafından su yönetimi yapılmaya çalışılmaktadır. Bu da ulusal çıkar çatışmaları yaratmaktadır.
• Orta Asya ülkelerinin ekonomileri ve istihdam politikaları sulu tarım uygulamalarına doğrudan bağlı olup bunun sonuçları ülke yönetimini doğrudan etkilemektedir.
• Bölgede nehirlerin akış aşağısında bulunan ülkeler askeri ve ekonomik açıdan suyun başında yer alan ülkelerden daha güçlüdür. Bu durum ülkeler arasındaki su sorunlarında da açıkça asimetrik bir güç ilişkisi yaratmaktadır.
UHA : Anlaşılıyor ki, işbirliğinin önemi zamanla anlaşılacak?
Dursun YILDIZ : Suyun başındaki ülkeler zaman zaman Rusya’ya da güvenerek su konusunda ileri bazı taleplerde bulunsalar da sonunda bu kaynağı bölge ülkeleriyle birlikte yönetmeye zorunlu olduklarını biliyorlar. Kırgızistan ve Tacikistan yapacakları barajlarla suyu depolayıp hidro stratejik bir üstünlük elde etseler bile bu avantajın kalıcı olmayacağı görünmektedir. Bu ülkelerin böyle bir coğrafyada su egemenliği üzerinden dış politika uygulamalarının önünde ekonomik ve sosyal açılardan birçok engel mevcuttur. Yani bu ülkelerin yapılan bir anlaşmayı bozup suyu yapılacak olan barajlarda biriktirip aşağıya vermeyerek dönemlik bir fayda sağlaması ,akılcı olmadığı gibi bu ülkelerin enerji ithalatından dış dünyaya ulaşım imkanlarına kadar birçok ambargoyu beraberinde getirecektir.
Bu nedenle yukarı havza ülkelerinin böyle bir hidro-politika izlemeleri zordur. Diğer taraftan bu politikanın bölgedeki sıcak çatışma ihtimalini gündeme taşıyabileceği düşünüldüğünde ise Özbekistan ve Kazakistan’ın askeri gücünün Tacikistan ve Kırgızistan’a nazaran çok fazla olduğu görülmektedir. Bu da bu politikanın kolayca uygulanamayacağını ortaya koyan bir diğer husustur.
Dış aktörlerin bölgeye olan ilgileri ve enerji kaynaklarının güvenliğine verdikleri önem nedeniyle bölge ülkeleri kendi güvenlik politikaları konusunda istenilen ilerlemeyi sağlayamamıştır. Bu konuda Rusya Federasyonu ve ABD arasında sıkışmıştır. Bu durumun, su kaynaklarının bölge ülkelerinin yararına geliştirilmesine yönelik olumsuz etkileri de olmuştur. Ancak bölge ülkeleri bölgesel güvenlik ve ekonomik kaygılar nedeniyle su kaynaklarının geliştirilmesi ,baraj inşaatları konusundaki rezervlerini son dönemde yumuşatmaya başladılar. Bu da işbirliğine olan ihtiyacın öneminin zamanla da olsa anlaşılmaya başlandığını ortaya koyuyor.
SÖYLEŞİ : Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 23 Kasım 2021]