Pençe-Kartal Harekatı | İstihbarat Odaklı Derin Harekat
Türkiye Pençe-Kartal Harekatı’nı neden ve nasıl icra etti? Pençe-Kartal Harekatı’nın askeri anlamı nasıl yorumlanabilir? Pençe-Kartal Harekatı’ndan PKK terör örgütü nasıl etkilenmiştir? Irak’taki Pençe-Kartal Harekatı’nın siyasi yorumu nasıl yapılabilir? Türkiye’nin Pençe-Kartal Harekatı sonrasında strateji tercihi nasıl okunabilir?
- Türkiye Pençe-Kartal Harekatı’nı neden ve nasıl icra etti?
Ocak-Haziran 2020 arasında Türkiye’nin gerçekleştirdiği terörle mücadele operasyonlarının kahir ekseriyetle Irak kuzeyinde ve Türkiye hudutlarının yakın güneyinde icra edildiği bilinmektedir. SETA’nın Terörizm Analiz Platformu’ndan elde edilen veri ışığında ve Harita 1’de görüldüğü üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Irak kuzeyinde konuşlanmış unsurlarının güvenliğini sağlamlaştırmak amacıyla icra edilen hava harekatları daha çok hududa yakın bölgelerde ani ortaya çıkan hedeflere yönelik gerçekleştirilmektedir. Ancak 15 Haziran 2020 saat 00.30’da başlatılan Pençe-Kartal Harekatı’nın yakın hava desteği anlayışının ötesine geçerek derin bölge harekatı niteliğinde olduğu ve kapsamlı bir stratejinin uygulanması istikametinde icra edildiği görülmektedir.
Pençe-Kartal Harekatı’yla aynı anda Türk hudutlarına yakın ve Irak derinliğinde konumlanan Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin Basyan, Gara ve Hakurk bölgelerindeki PKK’ya ait hedefler etki altına alınmıştır. Bu kapsamda belirgin bir “hedef geliştirme” yönetimiyle savaş, hava ihbar ve kontrol (HİK) ve tanker uçakları ile S/İHA’lar koordineli olarak tespit edilen hedeflere yöneltilmiştir. Böylece Türkiye 15 Haziran 2020 öncesine kıyasla “terörle kaynağında mücadele” stratejisini önleyici müdahale kapsamında icra etmiştir. Bu çerçevede 25’in üzerinde Türk savaş uçağı daha önce belirlenen hedeflere aynı anda ve belirgin bir önceliğe göre hava akını düzenlemiştir. Hava akınının icra şekli dikkate alındığında PKK’nın geniş alana yayılmış olan komuta yapısı, depoları ve barınma yerlerinin etkisiz hale getirildiği görülmektedir. Böylece Türkiye örgütte çöküşe zemin hazırlama, eylem kapasitesini yok etme ve Türk savunma teknolojilerinin gözetimi altında PKK’nın artık gizliliğinin olamayacağı iradesini ortaya koymuştur. Diğer bir ifadeyle harekatın Türkiye’nin askeri istihbarat ve etki odaklı harekat yeteneğini gösterme amaçlarını taşıdığı ifade edilebilir.
- Pençe-Kartal Harekatı’nın askeri anlamı nasıl yorumlanabilir?
Harekat aynı anda İHA, SİHA ve savaş uçaklarının kullanılması yoluyla icra edilmiştir. Böyle bir harekatın komuta kontrol, koordinasyon, istihbarat, manevra kabiliyeti, lojistik ve personel bağlamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Harekatın komuta, kontrol ve koordinasyon gayretleri merkezi bir yapılanmayla temin edilmiştir. Diğer bir deyişle Ankara’daki komuta merkezinden yönetilen operasyon mekana bağlı kalınmaksızın zaman bağlamında senkronize edilebilmiştir. Hedeflerin hem komuta kademesi hem de operasyonu icra eden pilotlar tarafından anlık takibi bir yandan hedef seçiminde hata yapılmasını önlerken diğer yandan anlık düzeltmeleri mümkün hale getirmektedir. Öte yandan böyle bir “harekat ağı”nın yaratılabilmesi için havadaki uçak ve SİHA sayısı kadar İHA ve istihbarat sisteminin de faal olması gerekmektedir.
Pençe-Kartal Harekatı’nda komuta, kontrol ve koordinasyonun yanında TSK’nın istihbarat mimarisi de fonksiyonları bağlamında dikkat çekmektedir. TSK’nın son dönemde atılım içinde olduğu askeri istihbarat sistemi; istihbarat vasıtalarıyla haber toplama, bir hedef listesi oluşturacak şekilde istihbarat üretme ve hedefte sağlanan etkiyi ölçecek hasar kıymetlendirme gayretlerine imkan vermektedir. TSK’nın kapsamlı bir hava harekatını yönlendirecek sayıda hedef üretebilmesi ve hedefte etkiyi anlık olarak takip edebilmesi dikkate değer yeteneklerdir. İstihbaratın yanında farklı havalimanlarından kalkan uçakların görevlerini koordineli olarak icra etmesi manevranın etkin olarak gerçekleştirildiği ve istihbarat sistemiyle entegre edildiği sonucunu hatırlatmaktadır.
Askeri harekatlara yönelik analizlerde personel ve lojistik konuları geri planda kalsa da sonucu tayin edecek önemli dinamikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu minvalde 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ihraç edilen personeli nedeniyle TSK’nın muharebe etkinliğine yönelik şüpheler doğmuş ancak Suriye, Libya ve Irak’ta icra edilen operasyonlarla birlikte bu tereddüt ortadan kalkmıştır. Pençe-Kartal Harekatı da TSK’nın personel yeterliliği bağlamında olumlu emareler vermektedir. Destek ve muharip görevlerde görev alan personel farklı muharebe fonksiyonlarında sinerji üretebilmiş ve kısa sürede harekat sonlandırılabilmiştir. Lojistik bağlamında uçak ve SİHA’ların görevi aksaksız tamamlamaları bir yana milli mühimmat sistemlerinin kullanılması önemli bir kazanım olarak ortaya çıkmaktadır. Böylece bir yandan harekat maliyetleri düşürülebilmiş diğer yandan hedef niteliğine uygun mühimmat seçimi mümkün olmuştur.
Sonuçta hava harekatı tüm muharebe ve destek sistemlerinin ortak paydası olup personel, istihbarat, harekat ve lojistik sistemleri entegre bir şekilde çalıştırılmıştır.
- Pençe-Kartal Harekatı’ndan PKK terör örgütü nasıl etkilenmiştir?
PKK’nın ne düzeyde harekattan etkilendiği ancak hasar kıymetlendirmesi ve harekatın dolaylı etkilerinin hissedilmesi sonrası anlaşılabilecektir. Ancak PKK sempatizanlarının tepkileri dikkate alındığında hava harekatıyla terör örgütü üzerinde baskın etkisi yaratıldığı görülmektedir. PKK’nın lider kadrosu, karargahları ve mühimmat depoları gibi 81 kritik hedefe etki edildiği dikkate alınırsa söz konusu hedeflerin tahrip edilmesi halinde terör örgütünün kapasite erozyonuna uğraması muhtemeldir.
Irak ve Suriye’de taşeron arayışında olan ülkelerin kapasitesini yitirmiş bir PKK’ya tereddütle yaklaşması anlamına gelecek böyle bir resim esasen Türkiye’yi daha temkinli olmaya itmelidir. Nitekim PKK rüştünü ispat iddiasıyla Türkiye’de veya hudutlarımız boyunca küçük terörist hücrelerle saldırı ve sempatizanları marifetiyle başta Avrupa olmak üzere diğer ülkelerde gösteriler düzenleyebilir.
- Irak’taki Pençe-Kartal Harekatı’nın siyasi yorumu nasıl yapılabilir?
Irak’ta PKK’nın varlığına yönelik gerek Irak Merkezi Hükümeti gerekse Irak Kürt Bölgesel Yönetimi herhangi bir askeri tedbir geliştirememiştir. DEAŞ’ın Irak’taki varlığına yönelik büyük çaplı askeri harekat düzenleyen Irak yönetimi Kandil’deki PKK varlığına ise göz yummuş ve mazeret olarak da kapasitesinin yetersizliğini ileri sürmüştür. Bu nedenle Türkiye’nin güvenliğine tehdit olan ve terörist olarak kabul gören bir örgüte yönelik Irak’ta harekat düzenlemesi meşru bir hak olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer bir deyişle Irak ile Türkiye arasındaki siyasi mülahazaların icra edilen harekata halel getirmesi söz konusu değildir.
Pençe-Kartal Harekatı sonrasında PKK’nın farklı isimlendirmelerle “araçsallaştırıldığı” Ortadoğu coğrafyasında Türkiye’yi rakip olarak gören ülkelerin politik tercihlerinde büyük bir değişim beklenmemelidir. Örnek vermek gerekirse Avrupa’da toplumsal olaylardan çekinen ve PKK’ya uzun yıllar dolaylı/doğrudan destek veren Avrupa ülkelerinin nihai kertede Türkiye’nin operasyonlarından kaygı duyması normaldir. Ayrıca Ortadoğu’da başat aktör ve bölgesel güç haline gelen Türkiye’nin askeri kapasitesi bölgedeki totaliter rejimleri de tedirgin edebilir. Bu çerçevede söz konusu ülkelerin Türkiye’nin terörizme karşı meşru müdafaasını haklı görürken “Irak’ın egemenliğine saygı duyulması” veya “sivillere zarar verilmemesi gerektiği” argümanlarını dillendirmesi gibi söylemler de tekerrür edebilir.
- Türkiye’nin Pençe-Kartal Harekatı sonrasında strateji tercihi nasıl okunabilir?
Türkiye’nin hava destekli kara harekatı yerine hava harekatını tercih etmesi özel bir mesaj içermektedir. Öncelikle Türkiye istihbarat odaklı harekata öncelik vermiş ve detaylı bir istihbarat hazırlığı sonrasında terör örgütünün kritik hassasiyetlerine etki etmiştir. Diğer bir ifadeyle maliyet etkin çözümler üretilmiş, teknoloji odaklı etki tercih edilmiş ve harekata yönelik sosyal medya üzerinden verilen mesajlarla harekatın psikolojik boyutu da yönetilmiştir.
Türkiye’nin uzun yıllardan bu yana literatüründe olan “iki buçuk harp” kavramının son dönemde “dört yarım harp” şekline dönüştüğü görülmektedir. Diğer bir ifadeyle Yunanistan’la gerginlik yaşayan Türkiye, Libya ve Suriye’de vekalet savaşı şeklinde devam eden mücadelesini arka bahçe niteliğinde olan Irak sahasında terörizmle mücadele formatında yürütmektedir. Bu nedenle Türkiye geniş bir coğrafyada ekonomik, siyasi, hukuki, toplumsal ve askeri niteliği olan karmaşık bir mücadele yöntemini benimsemiştir. Sonuçta Türkiye’nin beliren stratejisi hukuki meşruiyeti olan ve maliyet etkin askeri seçenekleri ön plana çıkartmayı, hasma baskın şeklinde nitelikli darbeler vurmayı ve gerektiğinde söz konusu darbeleri tekrar etmeyi, alanın şekillendirilmesi sonrası siyasi ve diplomatik açılımlara güçlü girilmesini gerektirmektedir.
[TÜHA Haber Ajansı, 16 Haziran 2020]