Perfpektif: “Seçimlerin yenilenmesi veya erkene alınmasının hukuki boyutu”…
Ankara Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü Cem Duran Uzun, SETA için kaleme aldığı “Seçimlerin yenilenmesi veya erkene alınmasının hukuki boyutu”nu Perspektif açıdan değerlendirdi:
Hemen hemen bütün demokratik ülke anayasaları, çeşitli usullerle seçimlerin öngörülen tarihten önce yapılmasına imkan tanımaktadır. Genellikle seçimlerin yenilenmesi kararı yasama ve/veya yürütme organları tarafından alınmaktadır. Eğer Meclis kendisi seçimlerin yenilenmesine karar vermişse buna “erken seçim” veya “öz fesih” (kendi kendini fesih) adı verilmektedir.
Devlet başkanı, hükümet veya başbakanın kararı ile seçime gidiliyorsa “fesih” veya Türk anayasalarında kullanılan ifadeyle “seçimlerin yenilenmesi” denilmektedir.
Meşrutiyet dönemindeki kötü fesih tecrübelerinden dolayı 1961 ve 1982 anayasalarında fesih yerine seçimlerin yenilenmesi tabiri tercih edilmiştir.
Önceki başlıkta değinildiği üzere farklı bir karar alınmazsa cumhurbaşkanı ve meclis seçimleri 18 Haziran 2023’te birlikte yapılacaktır. Ancak mevsim koşulları, üniversite sınavları, tatil sezonu, hac sezonu ve Kurban Bayramı ile seçim gününün çakışması sebebiyle seçim tarihinin erkene alınma ihtimalinin olduğu uzun süredir kamuoyunun gündeminde yer almaktadır.
Her ne kadar seçimler öngörülen tarihten çok öncesine değil de sadece birkaç ay öncesine alınacağı için bazı siyasetçiler tarafından “seçim tarihinin güncellenmesi” ifadesi kullanılsa da Anayasa ve seçim yasalarında sadece “seçimlerin yenilenmesi” tabiri yer almaktadır.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi” başlıklı Anayasa’nın 116. maddesine göre seçimleri yenileme yani Anayasa’da öngörülen tarihten öne alma yetkisi cumhurbaşkanına ve Meclise verilmiştir. Her ikisi de herhangi bir sebebe ya da koşula bağlı olmaksızın seçim kararı alabilir.
TBMM’nin seçimleri yenileyebilmesi için beşte üç çoğunluk yani en az 360 milletvekilinin oyu gereklidir. 2017 Anayasa değişikliği ile kabul edilen yeni sisteme göre seçimlerin yenilenmesi kararını kim alırsa alsın cumhurbaşkanı ve meclis birlikte seçime gider. Yani cumhurbaşkanı sadece meclis seçimlerini yenileyemez. Meclis de sadece cumhurbaşkanı için seçim kararı alamaz. Her iki organ da seçimi göze almak koşuluyla diğerinin görevine son verebilir.
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 3. maddesinin 4. fıkrasında seçimlerin yenilenmesi halinde seçim tarihi de belirlenmiştir. Buna göre yenileme kararının verildiği günden sonra gelen altmışıncı günü takip eden ilk pazar, cumhurbaşkanı ile meclis genel seçimi birlikte yapılır. Yani seçim kararı alındıktan sonra altmışıncı gün sonra seçimler yapılacaktır. Buradaki bir tartışma konusu da altmış günlük süreye ilişkindir.
Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 8. maddesinin 2. fıkrasında şu ifadelere yer verilmiştir: Yenileme kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verilmişse Meclis, seçimin yapılacağı tarihi de belirler. Yenileme kararının Cumhurbaşkanınca verilmesi halinde, bu kararın verildiği günden sonra gelen doksanıncı günü takip eden ilk Pazar günü oy verilir.
Görüldüğü üzere Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu seçimi kim yenilerse yenilesin altmış gün içerisinde seçime gidileceğini belirtmişken Milletvekili Seçimi Kanunu ise cumhurbaşkanının yenileme kararı vermesi halinde bu sürenin doksan gün olduğunu belirtmektedir.
Bu iki kanundaki farklı hükümler nedeniyle TBMM’nin yenileme kararı alması halinde altmış gün, cumhurbaşkanının yenileme kararı alması halinde ise doksan gün sonra seçime gidileceği bazı yazarlar tarafından ileri sürülmektedir. Ancak burada iki kanun arasında bir çatışma vardır ve bu çatışma hukukun genel teorisi gereğince çözülmelidir.
Buna göre 10 Haziran 1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu ile 19 Ocak 2012 tarih ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu aynı konuda iki farklı hüküm içermektedir. Yani bu kanunlar arasında bir çatışma mevcuttur. Her iki norm da kanun olduğu için çatışma “Sonraki kanun önceki kanunu ilga eder” (Lex posterior derogat priori) ilkesi gereğince çözülecektir.
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu daha yeni tarihli olduğu için Milletvekili Seçimi Kanunu’ndaki doksan günlük süre değil altmış günlük
süre uygulanacaktır.
Sonuçta ister cumhurbaşkanı isterse TBMM seçimleri yenileme kararı versin bu kararın verildiği günden sonra gelen altmışıncı günü takip eden ilk pazar cumhurbaşkanı ve meclis genel seçimleri birlikte yapılacaktır. Ayrıca Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu diğer seçim kanunları karşısında “özel kanun” niteliğindedir. Bu husus ilgili kanunda (m. 5/2) açık bir şekilde şöyle
ifade edilmiştir:
Bu Kanunda özel hüküm bulunmayan hallerde 298 sayılı Kanun, 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 23/5/1987 tarihli ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun ile bunların ek ve değişikliklerinin bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.
Buna göre “Özel kanun genel kanunları ilga eder” (Lex specialis derogat legi generali) ilkesi gereğince seçim takvimine ilişkin süreler açısından farklılık görülmesi halinde Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun esas alınması gerekmektedir. devam edecek-SEÇİM KANUNLARINDA YAPILAN 2022’DEKI DEĞIŞIKLIKLERIN UYGULANMA TARIHI)
***
Doç. Dr. Cem Duran UZUN, SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü
***
Cem Duran Uzun
[TÜHA Haber Ajansı, 26 Ocak 2023]