Perspektif: Almanya Siyasetinin Yeni Yol Haritası ve öne çıkan partilerin seçim vaatleri CDU/CSU (2)
TÜHA HABER / (UHA) Uluslararası Haber Ajansı Avrupa Temsilcisi Tuba Nur TÜRKELİ, Siyasi partilerin seçim programlarında hangi konular ön plana çıkmaktadır? Bu konular içerisinde Türkiye’yi ilgilendiren hususlar nelerdir? soruların cevaplarını, bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Araştırma Asistanı Kevser EROL’dan aldı.
ÖNE ÇIKAN PARTİLERİN SEÇİM VAATLERİ
Kevser EROL, “CDU/CSU seçim programlarını yüz kırk sayfalık bir dosya halinde yayımlamıştır. Bu iki partinin programlarının başlığı ise “İstikrar ve Yenileme Programı. Hep Birlikte Modern Bir Almanya için” (Das Programm für Stabilität und Erneuerung. GEMEINSAM FÜR EIN MODERNES DEUTSCHLAND). Dosyada CDU/CSU Alman iç siyaseti dışında hem dünya hem de Avrupa siyasetinde nasıl bir rol almak istediğinden bahsediyor. AB’yi bir başarı projesi olarak değerlendiren CDU/CSU, Birlik içerisindeki ruhu güçlendirmek adına entegrasyonu geliştirmeyi ve böylelikle ulusçu izolasyona karşı durmayı hedefliyor. Böylelikle AB’nin direncinin dıştan gelen tehlikelere karşı artacağı iddia ediliyor. Türkiye ise Almanya ve AB için hem stratejik hem de ekonomik açıdan öneme sahiptir. CDU/CSU Türkiye ile iş birliğini sürdürmek ve güçlendirmek istiyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
İki partinin de Türkiye ile açık, eleştirel ve yapıcı bir diyaloğun olması taraftarı olduğuna dikkat çeken EROL, “CDU/CSU Türkiye’nin AB’ye tamüye olmasına sıcak bakmıyor ve bu yüzden sadece sıkı bir iş birliği destekleyicisidir. CDU/CSU’nun Almanya-Türkiye ikili ilişkilerinde ilk olarak yürürlüğe sokmak istediği şey ise Türkiye ile tekrardan yakınlaşmaktır. Bu minvalde kastedilen ise ortak çıkarların belirlenmesi ve bunların hayata geçirilmesi için ikili anlaşmaların yapılmasıdır.19 Berlin’in Ankara ile ilişkilerini Türkiye içindeki siyasi gelişmeler belirleyecek gibi duruyor” diyor.
SPD
SPD’nin “Geleceğe karşı saygıdan ötürü. SPD’nin gelecek programı. Neyi temsil ettiğimiz. Bizi harekete geçiren. Ne çabaladığımız” (Aus Respekt vor der Zukunft. Das Zukunftsprogramm der SPD. Wofür wir stehen. Was uns antreibt. Wonach wir streben) başlıklı parti programı altmış sayfadan oluşuyor. Bu programın on altı sayfalık muhtasar şekline de erişmek mümkündür. SPD kendine iklim değişikliği ekseninde karbon nötrlüğü hedefini koymuş durumda ve bu hedefine 2045’te ulaşmak istiyor. Elektriğin ise reform sonu cunda 2040’a kadar daha ekonomik hale gelmesi için çalışacaktır. Parti seçildiği takdirde işçilerin asgari saat ücretinin 12 avro olmasını vadediyor. Şu an asgari ücretle çalışan işçilerin saat ücreti 9,50 avrodur. Entegrasyonla ilgili ise çoklu vatandaşlığa sıcak bakmakta ve bunun için yasal çalışmalarda bulunarak göçmenlerin topluma daha hızlı entegre olmalarını kolaylaştırmaktan yanadır. Dijitalleşme konusunda SPD her öğrenciye bir dizüstü bilgisayar veya tablet verilmesi taraftarıdır. Ayrıca internet hızının artırılması da gündemdedir. SPD’nin parti programında öne çıkan başka bir konu da vergi reformudur. Bu bağlamda parti varlık vergisini tekrardan yürürlüğe sokmak istiyor. Parti programında Türkiye ile ilişkilerine Avrupa komşuluk ilişkileri çerçevesinde yer veriyor ve Türkiye’nin iç ve dış siyasetini hukukun üstünlüğü, demokrasi ve uluslararası hukuk açısından kaygı ile karşıladığını belirtiyor. Buna ilaveten SPD (Ankara belirtilen kriterlere uyduğu takdirde) AB-Türkiye ilişkilerinin derinleştirilmesinden yanadır. Yeşiller Yeşillerin “Almanya. Her şey içinde. Federal Seçim Programı 2021. Siz hazır olduğunuz için, hazırız” (Deutschland. Alles ist drin. Bundestagswahlprogramm 2021. Bereit, weil Ihr es seid) başlıklı parti programı iki yüz yetmiş iki26 sayfadan oluşuyor. Yeşiller programlarının fihrist kısmında kendilerinden emin bir şekilde programlarının içeriğini sunuyor.
Yeşiller çevreci vaatleri ile öne çıkarken seçim sonrası “Federal Mobilite Yasası” çıkarmayı hedefliyor. Bu yasa otoban ve şehir içinde uygulanacak olan hız sınırını ve 2030 itibarıyla sadece emisyonsuz arabaların trafiğe çıkabilmesini kapsayacaktır. Bununla birlikte yeni otoban yapımı veya genişletilmesi ve şehirler arası yolların yapımı azaltılacaktır. Yeşiller Alman vatandaşlığına geçişi kolaylaştırmak istiyor ve göçmen kökenli çocukların Alman veya köken ülke vatandaşlığı arasında kalmamaları taraftarıdır. Parti göçmenlere ılımlı bir yaklaşım sergiliyor ve mültecilerin “emin köken ülke” olarak adlandırılan Suriye ve Afganistan gibi ülkelere geri gönderilmelerine de karşıdır.
Yeşiller dış politika nezdinde Türkiye ile iş birliğine soğuk değil fakat Türkiye’nin iç siyasetiyle ilgili gelişmelere, İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasına, Suriye’nin kuzeyindeki faaliyetlerine sıcak bakmıyor ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasını talep ediyor. Yeşiller Türkiye nezdinde sivil toplum ekseninde alışveriş ve gençlik değişim programlarının genişletilmesini hedefliyor. Parti Türkiye’nin istenilen şartları yerine getirmesi sonuncunda AB üyeliğine olumlu bakıyor ve üyelik görüşmelerinin tekrardan başlamasından yanadır. AB-Türkiye mutabakatı konusunda Yeşiller’in düşüncesi ise mutabakatın uluslararası iltica hakkına karşı olduğu ve durdurulması gerektiği yönündedir. Yeşiller AB nezdinde AB Parlamentosunu karar verme merkezi haline getirerek gücünü etkinleştirmeyi vadediyor.
SEÇİM SONRASI ALMANYA’YI NE BEKLİYOR?
Almanya için Şansölye Angela Merkel sonrası dönemin ne getireceği merakla bekleniyor. Anketlere bakılırsa SPD uzun süre sonra liderlik koltuğuna oturabilir. Alman seçmenler Meclise seçtikleri vekillerle hem Almanya hem de AB’nin kaderini belirleyecektir. Birlik için Almanya’nın liderliği büyük önem taşıyor. Bu o kadar bariz bir şekilde ortada ki şansölyelik koltuğunu kısa bir süre sonra bırakacak olan Angela Merkel bile seçilmesi için halefi Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Başbakanı Armin Laschet için girişimde bulunmuştur. Şansölye Almanya’nın siyasi gelişimi ve geleceğinden endişelidir.
Endişelerinin sebepleri ise Almanya’nın istikrarlı ve itidalli bir şekilde yönetilmemesi ve SPD’nin Sol Parti ile oluşturabileceği koalisyonun muhtemel riskleridir. Şansölye Merkel’inendişelerinin ardında koronavirüs salgını sonrasında yaşanabilecek ekonomik, toplumsal ve siyasal krizlerin iyi idare edilememesinden kaynaklanması da muhtemeldir.
Alım gücünün azalabileceği konuşulurken ve seçim kampanyalarında bu durum konu olarak çok fazla yer almasa da seçim sonrasında enflasyonla birlikte ücretlerin artmasına muhtemel olarak bakılıyor. OECD’nin ekonomik büyüme tahlillerine göre bu yıl için Almanya adına sadece yüzde 2,9’luk bir büyüme oranı öngörülüyor.
Mayıs’ta yapılan tahmin ise yüzde 3,3 iken gidişatın değerlendirilmesiyle bu oran düşürülmüştür. Tecrübeli ve kriz yönetiminde başarılı Şansölye Merkel liderliği sonrasında hem Almanya hem de Avrupa’yı neyin bekleyeceği şimdiden belli olmazken iyi ve topluma mesafesini gerektiği şekilde koruyabilen bir lider olarak bilinen Merkel’in gidişiyle bir kaygı ortamı da oluşabilir.
Eksisi ve artısıyla ülkeyi on altı yıl yöneten Şansölye Merkel’in halefini bu yüzden ciddi görevler ve koronavirüs sonrası zorlu bir süreç bekliyor. Siyasi partiler parti programlarında Türkiye bağlamında yaklaşım ve düşüncelerini dile getirip ipuçları verseler de günün sonunda Türkiye’ye dair gündemi ortaya çıkan güç denklemi belirleyecektir. Türkiye ile ilişkilerin niteliğini ise seçim sonrası oluşan koalisyon dengesi gösterecektir.
***
Kevser Erol
[TÜHA Haber Ajansı, 26 Eylül 2021]
***
Kevser Erol
[TÜHA Haber Ajansı, 26 Eylül 2021]