enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
17:30 Ankara ATO’da sanatseverler kapılarını açan ARTNOUVA sanat fuarı büyük ilgi görüyor
00:36 Bakan Yılmaz Tunç, “Geciken adalet, adalet değildir”
00:29 Yılmaz: “2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz, bu kazanımlarımızı sürdürülebilir hale getirecek”
00:19 TBMM’de bütçe maratonu başlıyor
00:19 Dünya Gıda Üretimi Su Krizi Nedeniyle Risk Altında
00:13 Alman hükümetinin tartışmalı güvenlik paketinde neler var?
00:12 Katil soykırımcı İsrail’in Hamas lideri Yahya Sinvar’ı öldürdüğü iddia edildi
00:11 (TSKB) Başekonomisti ve Direktörü Ünüvar, “Mavi ekonomiyi, etki yatırımların finansmanı içerisinde yer alabilecek mavi tahvilleri de ajandamıza eklememiz gerekiyor”
00:10 Biden İsrail’in İran’ın Nükleer Tesislerini Hedef Almasına Karşı
00:09 Kitap: Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerden geçiyor!
00:08 İzmir-Bremen hattında ticaret-bilim-kültür zirvesi
00:07 Almanya’nın Düzensiz Göçü Önleme Çabaları
00:05 Ukrayna’daki İngiltere – ABD Rekabeti!
00:03 Zeytinyağı piyasası ve küresel ısınma
00:02 Trabzon’un Akçaabat ilçesinde yapımı tamamlanan İbrahim Erdemoğlu Spor Lisesi Kompleksi’nden notlar!
00:02 Florlu sera gazlarına ilişkin yönetmelik yayımlandı
00:01 NATO Savunma Bakanları Toplantısı’ndan notlar!
11:34 Pazar günü 81 ilde eş zamanlı orman temizliği yapılacak
11:06 Kocaeli Atılım Lisesi Arkadaşlığı Sahneye Taşındı
00:08 Yazı & Tura Doğaçlama Tiyatro’da Yeni Soluk
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Rusya’nın Ukrayna saldırısının ikinci yılında NATO zirvesinde birçok önemli gündem maddesi bulunuyor

Rusya’nın Ukrayna saldırısının ikinci yılında NATO zirvesinde birçok önemli gündem maddesi bulunuyor
12.07.2023
A+
A-

* 11-12 Temmuz arasında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta gerçekleşen NATO zirvesi geçtiğimiz yılki Madrid zirvesi gibi tarihsel bir önem taşıyor.

* Avrupa güvenlik mimarisi ve uluslararası güvenlik ortamını derinden sarsan Rusya’nın Ukrayna saldırısının ikinci yılında zirvede birçok önemli gündem maddesi bulunuyor.

UHA / İnternational News Agency

Bu kapsamda NATO’nun aldığı tedbirler, Ukrayna’ya verilen askeri destek ve bu ülkenin gelecekteki muhtemel NATO üyeliğinin yanı sıra İsveç’in üyelik başvurusu ve Türkiye’nin İttifak içindeki rolü gibi hususları konunun uzmanlar cevapladı.

Türkiye’nin önemli, bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’ndan Araştırmacı Rıfat Öncel, soruları yanıtladı.

Sorular

  1. NATO, doğu kanadını güçlendirmek adına ne tür tedbirler aldı? Bu tedbirler yeterli mi?
  2. Ukrayna’ya verilen askeri desteğin geleceği için ne söylenebilir? Ukrayna NATO üyesi olabilir mi? Ukrayna’ya çeşitli güvenlik garantileri sağlanabilir mi?
  3. NATO müttefiklerinin askeri harcamalarını daha fazla artırmaları istenmekte, GSYH’nin yüzde 2’sinin alt taban olması gerektiği belirtilmektedir. Bu hedef ulaşılabilir midir? Önündeki engeller nelerdir?
  4. Çin’in Ukrayna’daki savaşa karşı tutumu ve Rusya ile ilişkileri yakından takip edilmektedir. Bu anlamda Ukrayna’daki savaşla birlikte düşünüldüğünde NATO’nun Amerikan-Çin rekabetindeki rolü nasıl tanımlanabilir?
  5. Türkiye’nin NATO Vilnius zirvesinde İttifaka katkısı, öncelikleri ve beklentileri nelerdir? İsveç’in üyeliği meselesi ne durumdadır?

Yazarlar Sayfası – | SETAAraştırmacı Rıfat Öncel:

“NATO müttefikleri ve İttifakın yakın ortakları savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna’ya artan oranda askeri destek sağladılar. Zamanla desteğin niteliği de değişti ve önceden Rusya’nın “kırmızı çizgilerini” aşmamak adına kaçınılan bazı hamleler uygulamaya konuldu. Örneğin çokça tartışmaya konu olduktan sonra Almanya Ukrayna’ya Leopard tankı sevkinin önünü açmayı kabul etti. İngiltere Challenger tankları sağladı. Polonya ve Slovakya MiG-29 uçaklarını verdi. Verilen askeri destek savaşın seyri üzerinde önemli bir etkide bulundu. Ukrayna’ya sağlanan askeri yardımlarla NATO üyelerinin envanterindeki Sovyet yapımı silahların hızlı bir şekilde çıkarılma süreci de başladı. Bunların yerini çoğunlukla Amerikan askeri teçhizatı almaya başladı. Gelinen noktada sağlanan yoğun askeri destekle birlikte Ukrayna ordusunun savaş öncesine göre oldukça modernize bir seviyeye ulaştığı kabul edilmektedir.

Ancak Ukrayna askeri desteğin –en azından uzun vadede– yeterli olduğunu düşünmüyor. Vilnius zirvesi yaklaşırken Ukrayna’nın temel hedefi, NATO tarafından kendisine üyelik doğrultusunda bir yol haritasının sunulması. Bu hususta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ve üst düzey Ukraynalı yetkililer sık sık açıklama yaparak NATO üzerinde bir baskı oluşturmayı başardılar. Hatta İttifaktan bu yönde bir sinyal gelmemesi durumunda Zelenski’nin zirveye katılımının bir anlamı olmayacağı belirtilerek bu baskı artırıldı. Bu şekilde Ukrayna’nın gelecekteki muhtemel NATO üyeliği ve o döneme kadar sağlanabilecek güvenlik garantileri Vilnius zirvesi öncesinde ana gündem maddelerinde biri haline geldi.

Eylül 2022’de Zelenski Ukrayna’nın fiili olarak zaten bir NATO üyesi olduğunu ve bunu resmi bir niteliğe kavuşturmak için İttifak üyeliğine başvurduklarını açıklamıştı. Şu anda ise bu başvuruya cevap olarak Ukrayna üyeliğe davet bekliyor. Ukrayna’ya göre savaş sona erdiğinde NATO’ya katılım mümkün olmazsa Rusya ile yeni bir savaş kaçınılmaz olacak ve bunu engellemenin tek yolu ancak İttifak üyesi olduklarında Rusya’ya karşı sağlanacak caydırıcılık.

Ukrayna’nın NATO üyeliği ancak savaş bittikten sonra mümkün olacakken ara dönemde somut güvenlik garantileri içeren net bir yol haritasının çizilmesi zor olacak zira güvenlik garantileri doğası gereği muğlaklık gösterecektir. Belirsizlik ortamında ise birçok ülkenin bu tarz taahhütler altına girmekten kaçınması ve Ukrayna’ya verilen askeri desteği sürdürme arzusu göstermesi daha olasıdır. Ancak ABD’nin açık bir sorumluluk alması durumunda bu açmaz çözülebilir.

Diğer taraftan NATO’nun Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı başladığından bu yana en önemli önceliği doğal olarak İttifakın doğu kanadının güçlendirilmesi oldu. Bu kapsamda başta harbe hazırlık seviyesinin artırılması olmak üzere çeşitli tedbirler alındı. Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’da yeni çok uluslu savaş grupları kuruldu ve konuşlandırıldı. Bulgaristan ve Macaristan’da konuşlanan savaş gruplarında Türk askeri de görev yapıyor. Daha önce 2016 Varşova zirvesinde alınan karar doğrultusunda Baltık Denizi bölgesinin savunulması amacıyla Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya’da savaş grupları konuşlandırılırken yeni düzenlemelerle NATO’nun savaş grubu sayısı sekize yükselmiş oldu. Ayrıca önceden konuşlu bulunan savaş gruplarındaki asker sayıları artırılırken bazı ülkeler NATO kapsamı dışında da çeşitli askeri birlikler konuşlandırmaya başladı. NATO müttefiklerinin halihazırda amaçları arasında savaş gruplarının büyüklüğünü tabur seviyesinden tugay seviyesine çıkarmak bulunuyor. Zaten Ukrayna’da savaşın başlamasından itibaren söz konusu birliklere önemli oranda takviyeler yapılmaya başlandı. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda NATO’nun Doğu Avrupa’da bulunan askeri varlığı giderek artış gösterecektir.

Bunun yanında geçtiğimiz yıl Madrid zirvesinde varılan uzlaşı sonucunda NATO yeni kuvvet modelini oluşturarak daha fazla sayıda birliği daha süratli bir şekilde konuşlandırma kabiliyetine erişmeyi amaçlamaktadır. NATO’nun halihazırda on beş gün içerisinde 40 bin askeri konuşlandırma yeteneğinin olduğu değerlendirilmektedir. Yeni kuvvet modeli ile İttifakın yüksek hazırlıklı 300 binin üzerinde askeri konuşlandırma yeteneğine kavuşması planlanmaktadır. Tabii ki böylesine büyüklükte çok uluslu bir kuvveti kısa bir zamanda seferber etmek oldukça meşakkatli ve masraflı bir uğraştır. Bu ise birlikleri teşkil edecek üye ülkelerin ciddi manada personel, lojistik ve teçhizat gibi birçok boyuttan oluşacak şekilde askeri harcamalarını artırmalarını gerektirmektedir.

Diğer taraftan Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrasında tarafsızlığını terk etmek ve NATO’ya katılmak isteyen İsveç’in üyeliği, bu ülkenin başta PKK olmak üzere terörizmle yeterince mücadele etmemesi nedeniyle Türkiye tarafından onaylanmadı. Geçtiğimiz ay yeni terörle mücadele yasasını yürürlüğe koysa da İsveç’in söz konusu hususta attığı adımlar Türkiye tarafından tatmin edici bulunmuyor. İsveç’te sürekli tekrar eden provokatif ve anlamsız eylemler, mevcut süreci zehirleyen önemli faktörler olarak ortaya çıkarken bu olaylar Türkiye’nin onayının alınmasına hiç yardımcı olmuyor. Diğer taraftan Türkiye Mart 2023’te Finlandiya’nın üyeliğini onaylayarak açık kapı politikasına olan tarihsel ve ilkesel desteğini gösterirken Finlandiya’yı ayrı tuttuğu sinyalini vererek İsveç’e bir mesaj yolladı.

NATO müttefikleri nezdinde genel beklenti Türkiye’deki seçimlerden sonra İsveç’in üyeliğinin hızlı bir şekilde onaylanacağıydı ancak bu beklenti gerçekleşmedi. Artık İsveç’in üyeliğinin zirvenin sonrasına kaldığı daha hakim bir görüş haline geldi. Ancak geçtiğimiz yıl Madrid’de bir çıkmazın aşılmasını sağlayan Üçlü Muhtıra hızlı bir şekilde diplomatik bir uzlaşının ortaya çıkabileceğini göstermişti. Bu tarz büyük zirveler öncesinde son ana kadar çeşitli çözümlerin ortaya koyulma ihtimali değerlendirilebilir.”

***

Yazar hakkında

Rıfat Öncel

Araştırmacı
Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Rıfat Öncel, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora eğitimini sürdürmektedir. Çalışma alanları arasında nükleer strateji, silahlanma ve savunma politikaları bulunmaktadır.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.