S-400’lerin Türkiye’ye kazandırdığı ve kaybettirdikleri
TÜHA HABER / ABD’nin hasımları için öngördüğü CAATSA yaptırımlarının ilk kez bir NATO müttefikine, Türkiye’ye uygulaması ne anlama geliyor, olası sonuçları neler olabilir? Uzmanlar DW Türkçe’ye değerlendirdi:
ABD’nin, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın alması nedeniyle NATO müttefiki Türkiye’ye yaptırım kararı almasının yankıları sürüyor. Trump Yönetimi’nin, ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası’nın (CAATSA) 231’inci maddesi uyarınca ilan ettiği yaptırımlar, özellikle Türkiye savunma sanayisini hedef alıyor.
Yaptırımlar uyarınca Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’na (SSB) mal ve teknoloji alanlarında ihracat lisansı verilmesi yasaklandı. Başkanlık, hem ABD hem ABD’nin paydaşı olduğu uluslararası finans kuruluşlarından kredi, mali destek alamayacak. Ayrıca SSB Başkanı İsmail Demir ve S-400’lerin alımında rol oynamış başkanlığın üç üst düzey yetkilisi de yaptırım listesine dahil edildi.
ABD’nin yaptırım kararına “Tam Bağımsız Savunma Sanayii hedefimizde kararlıyız” diyerek tepki gösteren İsmail Demir, bu yaptırımların Türk savunma sanayisini “hiç bir şekilde engelleyemeyeceğini” savundu.
“Türkiye’nin savunması zayıflayabilir”
Alman Marshall Fonu Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, doğrudan Türk savunma sanayisini hedef alan yaptırımların kapsamlı sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti.
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ünlühisarcıklı, “Savunma sanayisi Türkiye’nin savunmasının bel kemiği. Yaptırımların ne kadar süreyle uygulanacağına bağlı olarak, Türkiye’nin savunması zayıflayabilir” dedi.
Türkiye’de savunma sanayisinin hem büyümekte olan bir sektör hem de teknoloji geliştirme ve transferinde lokomotif bir rol oynadığını belirten Ünlühisarcıklı, “Dolaysıyla yaptırımlar genel olarak Türkiye’nin teknolojisini geliştirmesini de sekteye uğratacak bir gelişme” değerlendirmesini aktardı.
Bununla birlikte, CAATSA yaptırımları arasında Türkiye ekonomisini çok daha etkileyebilecek ağır yaptırımlar bulunduğuna vurgu yapan GMF Türkiye Direktörü Ünlühisarcıklı, ilan edilen yaptırımların, “daha hafif bir paketi” yansıttığını da sözlerine ekledi.
Savunma Sanayi Başkanlığı baypas edilebilir mi?
Doğrudan Türk savunma sanayisini hedef alan yaptırımlar, geriye dönük bir hüküm içermiyor. Bu nedenle yaptırımların, Savunma Sanayi Başkanlığının (SSB) özellikle yeni projelerini etkileyebileceği öngörülüyor.
Türkiye’nin olası yaptırımlara hazırlık yapmış olduğu, SSB’nin yerini alabilecek, alternatif tedarik süreçleri belirleyebileceği, bunun için Ankara’da farklı seçenekler üzerinde durulduğu siyasi kulislere yansıyan bilgiler arasında.
Özgür Ünlühisarcıklı da, “Türkiye zaten bütün alımlarını sadece SSB üzerinde yapmıyor. Başka kanallar açık bırakılmış ve bu kanalları Türkiye ve Türk şirketleri kullanmaya devam edebilir. Ayrıca Türkiye zaten bu yaptırımları beklediği için de Türk savunma sanayisini bir süre idare edebilecek şekilde gerekli stokları yaptıklarını düşünüyorum” dedi.
S-400’ün bedeli ağır oldu
Türkiye’nin Rusya’dan yeni savunma sanayi ürünleri almaya yönelerek gerilimi tırmandırması halinde ABD’nin yaptırımları daha da ağırlaştırabileceğini aktaran Ünlühisarcıklı, “Ama Ankara tansiyonu düşürme yoluna giderse, S-400 sahibi olmadığını, kullanmadığını kanıtlarsa, ABD Kongresi de ikna edilirse o zaman bu yaptırımlar kaldırılabilir. Ama top artık Türkiye’de” diye konuştu.
Türkiye S-400’ler için Rusya’ya toplam 2.5 milyar dolar ödedi, bunun sonucunda ABD Türkiye’yi, Türk şirketlerini F-35 projesinden çıkarttı. Pentagon, F-35 programından çıkarılması sonucu Türkiye’nin 9 milyar dolardan fazla kayba uğrayacağını açıklamıştı. Ayrıca Türkiye ne parasını ödediği S-400 füze savunma sistemini aktive edebildi, ne de parasını ödediği F-35’leri teslim aldı.
“Rusya’nın memnuniyetini satın almış olduk”
“Türkiye’nin S-400 tercihi sonucunda elde ettikleri ve kaybettiklerinin hesabı yapılsa nasıl bir sonuç ortaya çıkar?” sorusunu Ünlühisarcıklı şu sözlerle yanıtladı:
“Türkiye S-400’leri almasaydı paramız cebimizde kalacaktı, F-35’lerimiz pistlerimizde olacaktı, Türk savunma sanayii şirketleri F-35’lerin parçalarını üretmeye devam edecekti. Hem para kazanılacak hem de teknoloji ve know-how transferi devam edecekti, yaptırımlara maruz kalmayacaktık. Üstelik hava savunmamızı ister Patriotlar olsun ister başka uygun sistemlerle olsun, karşı karşıya olduğumuz tehdit algılamasına daha uygun şekilde sağlayabilecektik. S-400’leri alarak aslında hiç bir kazancımız olmadı. Muhtemelen sadece siyasi anlamda Rusya’nın memnuniyetini satın almış olduk.”
CAATSA yaptırımları ilk kez bir NATO üyesine uygulanacak
Peki bundan sonra ABD-Türkiye ilişkilerinden neler yaşanır? ABD ile AB arasında, Türkiye ile ilişkiler konusunda hedeflenen “koordinasyon” nasıl sonuçlar doğurur?
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan uluslararası ilişkiler uzmanı İlke Toygür, “Altı çizilmesi gereken nokta, CAATSA yaptırımlarının ilk kez bir NATO üyesi ülkeye karşı uygulanacak olunmasıdır. Bugün hem AB’ye aday hem de uzun yıllardır NATO üyesi olan Türkiye, AB ve ABD yaptırımları ile karşı karşıya, gelinen nokta bu” dedi.
Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) ve İspanyol Elcano Kraliyet Enstitüsü uzmanlarından olan Toygür, yaptırımların Donald Trump tarafından imzalanmış olmasının, Türkiye’nin ABD’nin yeni başkanı Joe Biden ile ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasını sağlayabileceğine de dikkat çekti.
İlke Toygür, “Donald Trump’ın görevinden ayrılmadan önce zaten gündemde olan yaptırımlara imza atmış olması, Türkiye’nin Biden ile yeni bir sayfa açarak masaya oturma ihtimalini gündeme getiriyor. 12 yaptırımdan 5’inin Trump tarafından seçilmiş olunması belki de Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından olumlu olarak algılanabilir” dedi.
AB üyeleri destekleyecek mi?
AB liderleri geçen hafta Türkiye ile ilişkileri ele aldıkları zirvede bu konuda ABD Yönetimi ile “koordinasyon” kararı almıştı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Yunanistan ve Kıbrıs’ın “Türkiye’ye silah ambargosu uygulanması” isteği konusunda, bunun NATO’da, ABD ile ele alınması gerektiğini savunmuştu. ABD’nin SSB’ye yönelik yaptırım kararının Avrupa ülkeleri tarafından da desteklenip desteklenmeyeceği henüz bilinmiyor.
İlke Toygür, AB Konsey kararlarında, liderlerin Türkiye politikalarını ABD ile koordine etmek istediğinin görüldüğüne dikkat çekti. “Yaptırımların ne ölçüde birlikte benimseneceğini, ne kadar oranda güç birleştireceklerini, farklı alanlarda verilecek tepkileri ne şekilde paylaşacaklarını henüz bilmiyoruz” diyen Toygür’e göre daha derin bir değerlendirme yapabilmek için Biden’ın Ocak’ta görevine başlamasını beklemek gerekiyor.
HABER : Değer Akal (DW)
[TÜHA Haber Ajansı, 17 Aralık 2020]